EKONOMİ - 06 Nisan 2021 Salı 09:07

EGİAD sürdürebilirlik başlığı altında toplandı

A
A
A
EGİAD sürdürebilirlik başlığı altında toplandı

İş dünyasının sürdürülebilir kalkınma konusundaki farkındalığını ve etkisini artırmak amacıyla BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde hareket eden Ege Genç iş İnsanları Derneği (EGİAD), üyelerine bu alanda yol haritası sunmak üzere üyeleriyle sürdürülebilirlik başlığı altında bir araya geldi.

İş dünyasının sürdürülebilir kalkınma konusundaki farkındalığını ve etkisini artırmak amacıyla BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde hareket eden Ege Genç iş İnsanları Derneği (EGİAD), üyelerine bu alanda yol haritası sunmak üzere üyeleriyle sürdürülebilirlik başlığı altında bir araya geldi. Toplantının konuk konuşmacısı Mazars Denge CEO’su ve Sürdürülebilirlik Elçisi, TÜSİAD Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masa Başkan Yardımcısı Dr. İzel Levi Coşkun oldu.


Ege Genç iş İnsanları Derneği (EGİAD), Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını tüzüğüne alarak, bu alandaki faaliyetlerini resmileştirdi ve yine bir ilke imza attı. Buna göre, "Yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak, ekonomik eşitsizlikle başa çıkmak, sanayileşme, teknolojik ilerleme ve sorumlu üretimi desteklemek, sürdürülebilir tüketimi dengelemek ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak" ilkelerini benimseyerek ve üyelerine bu amaçlara uygun faaliyette bulunmalarını önererek örnek oldu.


Bu kapsamda ilk etkinliğini "Sürdürülebilirlik Peki Neden?" başlığıyla gerçekleştiren EGİAD, iş dünyası paydaşları ile sürdürülebilir kalkınma gündemini masaya yatırdı. Sürdürülebilir kalkınma alanındaki araştırmalarıyla tanınan Dr. İzel Levi Coşkun, "Sürdürülebilirlik için, kurumlar sadece kendi çıkarlarını düşünmemeli. Bütün sistemin çıkarı düşünülmeli. Sürdürülebilirlik ancak böyle sağlanır" mesajını verdi.



Her alanda kalkınma vurgusu


Etkinliğin açılış konuşmasını EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer yaptı. Yelkenbiçer, sürdürülebilirliğin toplumsal yapının ve iş dünyasının vazgeçilmez unsuru olduğunu belirterek, çevreye, paylaşıma, geri dönüşüme, sorumlu üretim ve sorumlu tüketime kimsenin yüz çeviremeyeceği bir noktaya gelindiğine dikkat çekti.


EGİAD’ın genç bir organizasyon olarak öncülük rolünü yerine getirmesi gerekliliğiyle hareket ettiklerini vurgulayan Yelkenbiçer, "İşleyişin bütüncül bir şekilde devam edebilmesi ve gelecek kuşaklara sorumluluğumuzu yerine getirmek açısından sürdürülebilir değerleri rotamız haline getirmemiz zaruridir. Daha yaşanabilir bir dünyaya ulaşmak için atmamız gereken adımları ortaya koymamız gerekmekte. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri; 2030 yılına kadar dünya genelinde yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele etmek ve iklim değişikliğinin üstesinden gelmek hedeflerini kapsıyor. Her alanda kalkınma sağlayamadığımız sürece ekonomik büyüme ve sürdürülebilirliği güvence altına almamız mümkün görünmüyor. Biz de EGİAD olarak Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini en küçük birimden, kişiden, iş dünyasından ve şirketlerimizden başlatarak toplum geneline yayma hedefindeyiz. Yönetimde olduğumuz 2 sene süresince bu konuların takipçisi olacağız" dedi.



"Covid 19 bizi aynı zamanda büyük bir yüzleşme noktasına da getirdi"


Sürdürülebilirlik konusunun bundan 10 sene önce dünya gündeminin "dilek ve temenniler" kısmında yer aldığını hatırlatan Yelkenbiçer, Covid 19 ile birlikteyse sürdürülebilirliğin herkesin ana gündem maddesi olduğuna vurgu yaparak, "Makine gibi çalışan ve ihtiyacımız olan her şeyi 100 metre ötedeki marketten tedarik edebildiğimiz, istediğimiz zaman istediğimiz yere gidebildiğimiz günler bir anda sona erdi. Şirketler açısından bakıldığında da üretim için ihtiyaç duyduğumuz her şeyi internetten bulup, dünyanın her yerinden ithal edebiliyorken, bir anda musluklar kapandı. Yerel olanın, milli ekonominin ve daha da önemlisi ’yaşamsal kaynaklar’ olan su, tarım, sağlık gibi konuların önemini hatırladık. Covid 19 bizi aynı zamanda büyük bir yüzleşme noktasına da getirdi. Artık maliyetler değil değerler üzerinden hareket etmemiz gerekiyor. Kararlarımızı alırken öncelikle çalışanlarımızın sağlığını düşünüyoruz. Artık tedarikçilerimiz ve müşterilerimizden çok partnerlerimiz diyeceğimiz bir dönem başlamak zorunda; çünkü aynı ekosistemde yaşıyoruz ve bugün birbirimize her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bütünün menfaati, toplumsal kalkınma, yereli güçlendirme ve dayanışma vazifemiz var. Gene değerler üzerinden bakarak kaynaklarımızı tüketmek değil, onları yeniden ekonomiye kazandırma yaklaşımını benimsemek zorundayız. Gelecekten borç alarak bugünü yönetmeye bir son vermemiz gerekiyor; attığımız adımlar çocuklarımızın geleceğini karartmamalı" şeklinde konuştu.



"Covid insanlığa bir SOS sinyali veriyor"


Mazars Denge CEO’su ve Sürdürülebilirlik Elçisi, TÜSİAD Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masa Başkan Yardımcısı Dr. İzel Levi Coşkun ise pandemi koşullarında zorlu bir dönemden geçildiğine dikkat çekerek, "Bu süreçte, liderliğin ne kadar kritik olduğunu ve toplumların güven veren liderlere ne kadar ihtiyaç duyduklarını fark ettik. Covid insanlığa bir SOS sinyali veriyor. Acaba konfor alanlarımızı terk edip tüketim alışkanlıklarımızı değiştirebilecek miyiz? Ben değil, biz diyebilecek miyiz? Yoksa eski normal dediğimiz; ama tüm dünyayı topyekûn bunalıma sokan iş yapış şekillerine geri mi döneceğiz? STK’ların burada dengeleyici bir rolü var. Özellikle kurumlara hitap eden EGİAD gibi STK’ların daha sürdürülebilir bir gelecek adına paydaşlarına ışık tutması, yön göstermesi gerekiyor. Bundan böyle finansal olan kadar olmayan verilerin de önem arz ettiği çok daha kapsayıcı bir iş dünyasına ihtiyacımız var. Kurumların sadece kendi çıkarlarını maksimize ettikleri ve büyüme yoluyla sürekli karını arttırmayı amaçlayan bir yapıdan, toplumun ve çevrenin çıkarlarını da gözettikleri bir yapıya dönüşmeleri ve elde ettikleri finansal getiri ile çevresel ve sosyal etkilerini dengelemeleri gerekiyor. Finansal ölçüm yapmayı çok iyi biliyor olabiliriz; ancak bundan sonra attığımız her adımda, aldığımız her kararda karbon emisyonları, enerji tüketimi, su tüketimi gibi çevreyi, eğitim, eşitsizliklerin azaltılması, kalite, etik, barış ve adalet gibi toplumu etkileyen konularda da ölçüm yapmak, etki alanımızı gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına pozitife döndürmek zorundayız. Ne yapacağımız kadar, şu anda ne yaptığımız da büyük bir önem taşıyor. Çünkü zamanımız çok sınırlı. Sürdürülebilirlik konusunu ajandasının en üstüne yerleştiren ve vizyonunu bu bakış açısıyla şekillendiren EGİAD’ı yaklaşımı dolayısıyla tebrik ediyor ve iş dünyasına yön veren diğer STK’lara örnek olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri farklı ülkelerde Kütahya’yı tanıtıyor Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfıyla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya gelerek Kütahya’yı tanıtıyor. Okul Müdürü Rüştü Benli konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kuruculuğunu Trabzon Mahmut Celaleddin Ökten Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu’nun üstlendiği, Romanya’nın kurucu ortak olduğu “My History,My Town, My Culture” ( Tarihim,Kasabam,Kültürüm) isimli eTwinning Projesine ortak olarak katılan Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin proje çerçevesinde Kütahya’yı tanıttıklarını ifade etti. Müdür Rüştü Benli, “ Her ülkenin ve şehrin kendi kültürel, tarihi zenginliklerinin öğrenciler tarafından tanıtıldığı proje faaliyetleri çerçevesinde Türkiye’nin kuruculuğunda Romanya, İtalya, İspanya, Azerbaycan, Yunanistan, Polonya, Litvanya ve Arnavutluk’taki okullarla ortak faaliyetler yürütülmektedir. Bu çerçevede Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan “Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfımızla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya geliyor ve biz de kendi şehrimiz Kütahya’mızı tanıtıyoruz. Efelerimizi ve Efe oyunlarımızı anlatarak başladığımız projemizde, Kütahya’mıza özgü şalvar, çini, iğne oyası, hamam bohçası, bor madeni ve benzeri ürünler ile Kütahya Kültür köşesi oluşturduk. E müzede sergilenecek olan bu çalışmamızdan sonra okulumuzda Kütahya’mıza özgü yemeklerin yer aldığı Kütahya Yöresel Yemek günü düzenledik. Sıkıcık çorbası, dolamber böreği, leblebi, haşhaşlı lokum, gözleme, ılabada dolması gibi pek çok yöresel yemeği yapılış aşamaları ile birlikte ortaklarımızla paylaştık. Bundan sonrası için de proje faaliyetlerimiz çerçevesinde Kütahya’mızı tanıtmaya devam edeceğiz. Kütahya’mızın sahip olduğu tüm bu güzellikleri paylaşmaktan çok mutluyuz. Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak okulumuzun da adı olan şehrimiz Kütahya’yı tanıtıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz ve bu süreçte desteklerini esirgemeyen velilerimize de çok teşekkür ediyorum” dedi.
Kocaeli İki belediyenin çalışanları birbirine girdi Kocaeli Şehir Hastanesi’nin etrafının düzenlenmesi sırasında iki belediyenin çalışanları karşı karşıya geldi. Yaşananlar üzerine Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık ile İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet görüştü. İddiaya göre İzmit Belediyesi ekipleri, şehir yanında bulunan ve Tavşantepe Mahallesi’nde kalan sokağın asfalt çalışması için bölgeye gitti. Bu sırada aynı sokakta çalışma yapan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri ile İzmit Belediyesi çalışları karşı karşıya geldi. İki grup arasında zaman zaman kavgalar da yaşanırken, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet bölgeye geldi. İzmit Belediyesi ile gelen grupta yer alan bir kişi İzmit Belediyesi meclis üyesi İbrahim Efe’yi ittirdi. Yere düşen İbrahim Efe’ye İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ile yanında bulunanlar, "Kendini yere atıyorsun, numara yapma" diye tepki gösterdi. Bu sırada Fatma Kaplan Hürriyet’in yanında bulunan bir kişi de yere düştü. Yaşananlar an be an kaydedildi. Ayağa kalkan İbrahim Efe, "Başkanım bu yapılanlar doğru mu?" diyerek Fatma Kaplan Hürriyet’e tepki gösterdi. Yaşananların ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık’ta bölgeye geldi. Fatma Kaplan Hürriyet ile Hasan Aydınlık karşılıklı görüşme gerçekleştirdi. Fatma Kaplan Hürriyet açıklama yaptı Yaşananların ardından Fatma Kaplan Hürriyet yaptığı açıklamada, "Lütfen biraz uzlaşı. Lütfen beraber hizmet edelim. Birbirimize bilgi verelim. Biz bu konuda erinmeyiz. Teşekkür etmekten de asla gocunmayız. Sonuçta seçilmiş belediye ve belediye başkanlarıyız. Dolayısıyla nezaket gereği birbirimize bilgi vermek çok zor olmasa gerek. Bundan sonra biz yapıcı tavrımızı devam ettireceğiz. Uzlaşı arayışımızı devam ettireceğiz. İnşallah bu uzlaşı arayışımıza olgunlukla cevap gelir" dedi.
Denizli Arıcılardan çevre örgütlerine ilginç sitem: "Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak" Denizli’de plansız yapılan ilaçlama, polen toplayan arılara zarar verdi. Gelişmiş ülkelerde aynı zamanda tohumlama yapan arılar için ücret ödendiğine savunan arıcılar, bu konuya duyarsız kalan çevreci örgütlere, “Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak ancak belgesellerde izleyebilecekler” diyerek sitem etti. Baharla birlikte arıların polen mesaisi de yoğun bir şekilde devam ederken, arıcılar için de korku dolu günler başlamış oldu. Arıların polen topladığı gün içinde yapılan ilaçlamalar, kolonilerde kayıplara yol açtı. Denizli’nin Buldan ilçesinde arı yetiştiriciliği yapan ve Denizli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi olan Hakan Aytekin, polen toplayan arıların bu dönemde badem, erik, kiraz, vişne, şeftali, ayva ve armut ağaçlarında dölleme yaptığına dikkat çekti. Meyve üreticilerinin ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarının önemine değinen Aytekin, “Arıların doğal yaşama yaptıkları katkı tartışılamaz. Arı yaşamazsa hayat olmaz. Çiftçilerimiz ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapsınlar ki arı ölümleri olmasın” dedi. Ailesinin tek geçim kaynağının arıcılık olduğuna işaret eden Aytekin, “Baharın gelmesiyle arılarımız hummalı bir çalışmaya başladı. Arılarımız çiçek açan meyve ağaçlarından polen toplarlarken bir taraftan da dölleme yapıyorlar. Bahar gelince işlerimiz yoğunlaşıyor ama biz arı yetiştiricileri için sıkıntılarda başlamış oluyor. Bizim en büyük sıkıntımız, zamansız yapılan ilaçlamalar. Meyve üreticilerimiz zamansız ilaçlama yapmalarından dolayı arılarımız zarar görüyor, zehir alıyorlar. Bugün dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde arıcılara arılar meyve ağaçlarında tohumlama yaptıklarından dolayı ekstra ücret ödenirken, bizler tohumlama sırasında arılarımız zehir almasın diye uğraşıyoruz. Üreticilerimizden ricamız ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarıdır. Albert Einstein’ın da dediği gibi ‘Arılar olmazsa, dünya olmaz. Arı yoksa hayat yoktur’ Bu dünyayı biz dedelerimizden değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. Özellikle kimyasal ilaçlardan uzak durmamız gerekiyor” diye konuştu. “Çevreci örgütler arı ölümlerine duyarsız kalıyor” Arılar konusuna duyarsız kalan çevre örgütlerine sitem eden Aytekin, tepkisini şu sözlerle ifade etti: “Doğa dernekleri ve doğa ile ilgili çevreci sivil toplum örgütlerine sitemde bulunuyorum. Bu konuya önem vermelerini istiyoruz. Eğer arılar olmazsa, onların peşinden koştuğu hiçbir hayvan ve bitki topluluğunun yaşama şansı yoktur. Arı yoksa hayat yok. Arı yoksa peşinden koştukları hiçbirinin hayvanın resmini çekme gibi şansları olmayacak ancak doğayı belgesellerde veya eski çektikleri arşivlerinden izleyebilirler. Arıların zehirlenmesi noktasında lütfen bize destek çıksınlar. Arıların yaşaması, doğanın var olması gerçeğinden yola çıkarak bizlere destek vermeleri gerekiyor. Bu anlamda arıcılarımızın bereketli bir sezon geçirmelerini temenni ediyorum.”