POLİTİKA - 27 Mart 2014 Perşembe 16:12

Başbakan Erdoğan: 'Bediüzzaman'ı istismar etti'

A
A
A
Başbakan Erdoğan: 'Bediüzzaman'ı istismar etti'

Fethullah Gülen’i eleştiren Başbakan Erdoğan, "Pensilvanya diye bir olay yaşıyoruz. On yıllardır Bediüzzaman Said-i Nursi’nin hatırasını ve eserlerini istismar etti" dedi.

Başbakan Erdoğan, mitinge katılmak üzere Van’a geldi. Beşyol Meydanı’nda düzenlenen mitingde vatandaşlara seslenen Başbakan Erdoğan, sesinin kısık olmasından dolayı vatandaşlardan özür diledi. 30 Mart’ta eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında tercih yapılacağını ifade eden Erdoğan; “Hemşehrilerimiz için, ülkemiz için, istikbalimiz için önemli bir tercihte bulunacağız. 30 Mart’ta sandık başına gidiyoruz. Mührü ya eski Türkiye’ye ya da yeni Türkiye’ye vuracağız. Eski Türkiye’de nelerin olduğunu biliyorsunuz. Bugünün gençleri, eskit Türkiye’nin ne demek olduğu bilmiyor olabilir” dedi.

“ESKİ TÜRKİYE’DE YASAKLAR VARDI”

Eski Türkiye’de yasakların olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan öyle konuştu; “Eski Türkiye’de yasaklar vardı, eski Türkiye’de kimlikler üzerinde, kültürler üzerinde yasaklar vardı. Cezaevinde dahil bir annenin oğluyla kendi anadilinde konuşması yasaktı. Eski Türkiye’de diller, düşünceler, türküler şarkılar, kitaplar yasaktı. Eski Türkiye’de klavyeler, harfler yasaktı. Mezralar, köyler, yollar yasaktı. Farklı dillerde gazete, radyo, kitap, dergi, propaganda yasaktır. Reddin, inkarın, asimilasyonun olduğu bir Türkiye’ydi. Eski Türkiye doğu ile batının, kuzey ile güneyin arasında mesafelerin olduğu bir zamandı. Eski Türkiye’de faili meçhuller, asit kuyuları vardı. Eski Türkiye’de başörtüsü yasaktı, imam hatiplerin orta kısımları kapatılmış, katsayı engeliyle meslek lisesi mezunları üniversiteye giremiyordu. Eski Türkiye’de kamuda başörtüsüyle çalışmak yasaktı. Manevi değerler, kutsal değerler, baskı, tehdit altında aşağılamalara maruz kalıyordu. Eski Türkiye’de devlet kibirliydi, tepeden bakıyordu. Devlet vatandaşına insan muamelesi yapmıyordu. Vatandaşını horluyor, tahkir ediyor, vatandaşları arasında ayrımcılık yapıyordu. eski Türkiye’de acılar vardı. Gençlerin kanı akıyordu. Eski Türkiye’de hemen her gün ocaklara ateş düşüyordu. Anneler, babalar ağlıyordu, yoksulluk varı çaresizlik vardı, kimsesizlik vardı.”

“YENİ TÜRKİYE’Yİ KURMA MÜCADELESİ VERDİK”

12 yıl boyunca yasakları kaldırmak için çalıştıklarını belirten Erdoğan; “İşte 12 yıl boyunca biz bunu ortadan kaldırmaya çalıştık. Yeni Türkiye’yi kurma mücadelesi verdik. Yeni Türkiye’de hastaneler, okullar, üniversiteler, yollar, köprüler, tüneller, konutlar inşa ettik. Barajlar, enerji santralleri, statlar, kültür merkezleri inşa ettik. Çiftçilerin elinden tuttuk, işçinin, memurun elinden tuttuk. Hiç kimse kendisini çaresiz hissetmesin, kimsesiz, garip guraba hissetmesin dedik. En önemlisi de biz yasakları kaldırdık. Anlamsız tüm yasaklara son verdik. Halkları teslim ettik. Reddi, inkarı, asimilasyonu kaldırdık. Diller, fikirler, klavyeler, türküler, şarkılar, kitaplar üzerindeki yasakları tek tek kaldırdık. Eğer BDP bugün Van’da Kürtçe propaganda yapabiliyorsa bunun önünü açan biz olduk biz.”

"326 MİLLETVEKİLİYLE BUNLARI BAŞARDIK"

Konuşmasında BDP’ye yüklenen Erdoğan, “Şimdi BDP’liler diyor ki, biz bunu zorladık da oldu. Sen kimsin ya, neyi zorluyorsun. 30 milletvekiliyle ne yaparsın. Biz 326 milletvekiliyle bunun önünü açtık. Eğer bugün televizyonlar 24 saat Kürtçe yayın yapıyorsa, TRT Şeş varsa bunu getiren biziz. Van’a bir şey soruyorum, BDP’nin Van’da yaptığı ne var. Burada Van’ı yakından ilgilendiren bir müjde vereceğim. Daha önce Kültür ve Turizm Bakanlığımız Ahmed-i Hani’nin Mem u Zin adlı kitabını çok güzel bir şekilde Türkçe ve Kürtçe basmıştı. Şimdi de Vanlı değerli alimin Fakey Teyran’ın divanını Türkçe ve Kürtçe olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı eliyle basıyoruz. Bunu da biz yapıyoruz. Bediuzzaman Said-i Nursinin eserlerinde yasak vardı. Kendisinin Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından eserlerinin basılmasına yönelik bir tavsiyesi vasiyeti vardı. Diyanet İşleri Başkanlığımız ‘İşaretül İcaz’ adlı eserini basmış vaziyette. Yeni Türkiye’de bunlar var. Kan yok, barış var, birlik, kardeşlik var. Biz gençlerin zamansız yitip gitmesinden çok çektik. Şu gençlerimizi dağlara çıkaran zihniyet hangi zihniyettir. Dağlara çıkaran zihniyet, barışı konuşabilir mi, demokrasiyi konuşabilir mi, kardeşliği konuşabilir mi? 16 yaşındaki yavrular kaçırılıyor, dağlarda eğitiliyor. Hani sandık vardı, sandıkta niçin meselelerini halletmiyorlar. Partinin adının barış ve demokrasi olması ne barışı ne de demokrasinin gelmesi için yeterlidir. Silahların gölgesinde aldığınız oylarla barış, demokrasi gelmez. Çıkardığımız yasayla terörden zarar görenlerin yaralarını sardık. Silahları susturduk, siyaseti devreye soktuk. Bunlar sizin en tabi hakkınızdı. Sizin hakkınız olduğu için bunları yaptık. Ben Türk’ü Türk olduğu için, Kürt’ü Kürt olduğu için, Arap’ı Arap olduğu için, Zaza’yı Zaza olduğu için sevmiyorum. Beni yaradan Allah onları da yarattığı için seviyorum” dedi.

“76 MİLYONUN PARTİSİYİZ”

AK Parti’nin 76 milyonun partisi olduğun vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu; “Biz bunları tehditle yapmadık, tehditlere rağmen yaptık. Silahların gölgesinde yapmadık, silahlara rağmen yaptık. Şimdi BDP, ‘AK Parti yapmadı biz aldık’ diyor. O zaman 90’larda neden almadınız, 90’larda da vardınız, neden almadınız? Adeta kan gövdeyi götürürken tek bir yasa alamadınız. Biz Türkiye’nin partisiyiz, biz 81 vilayetin partisiyiz. Ayrımcılığın değil, birliğin, kardeşliğin partisiyiz. Biz ne Kürtçüyüz ne Türkçüyüz, biz kafatasçı değiliz. Milletin partisiyiz. BDP’ye bakıyorsun siyasi Kürtçülük yapıyor, MHP siyasi Türkçülük yapıyor. Biz 76 milyonun partisiyiz. CHP’yi söylememe gerek yok. O kutsalların partisi olduğunu söylüyor.

Van’da yaşanan depremde buranın belediye başkanı, BDP’liydi. Hepsi kaçtı gitti, burada kimse kalmadı. Van’ı biz inşa ettik. Van’da, Erciş dahil yaptığımız yatırım 15 milyar TL’dir. Bizim Van’ı süratle ayağa kaldırmamız gerekiyordu ve bunun adımlarını attık. Van’ı, İpekyolu’nu , Edremit’i Erciş’yle adeta yeni bir şehir haline getirdik. Biz sorumluyuz, mesulüz, ama BDP’de böyle bir şey yok. Allah aşkına, çıkıyor diyor ki biz Kürtlerin temsilciyiz. Ben Kürtlerin temsilcisiyim demekle oy verilmez. Hizmete esere oy veriniz. Eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. Bunlarda böyle birey yok. Sadece ideoloji, ideolojik siyaset. Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik.

4 ay önce 16 Kasım’da Diyarbakır’da muhteşem bir buluşma gerçekleştirdik. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani Diyarbakır’da geldi. 38 yıldır vatanından, yurdundan ayrı kalan değerli sanatçımız Şivan Perver, Diyarbakır’a geldi. değerli sanatçımız İbrahim Tatlıses, Diyarbakır’a geldi. Orada sadece Diyarbakır’ın değil 77 milyonun gözyaşları altında muhteşem bir atmosferi yaşadık. Hep birlikte Türkiye’ye megri dedik. Megri, ağlama dedik. İşte bu kardeşlik atmosferi birilerini çok ciddi rahatsız etti. Yıllardır gençlerin kanından beslenen vampirler bundan rahatsız oldu. AK Parti nasıl megri der. Yıllardır huzursuzluktan, istikrarsızlıktan, ölümlerden beslenenler rahatsız oldu. Diyarbakır’ın buluşması farklıydı ama bilesiniz ki bu olumsuzluklara rağmen hedefleri farklı olarak geldi."

BEDİÜZZAMAN’I İSTİSMAR ETTİ

Pensilvanya diye bir olay yaşıyoruz. On yıllardır Bedİüzzaman Said-i Nursi’nin hatırasını ve eserlerini istismar etti. Van, Bediuzaman’ı çok iyi tanır. Bitlis’in Hizan ilçesinde doğdu Van’da okudu. Van kalesinde hem okudu hem de okuttu. Van ve çevresine düşman saldırıları başlayınca kalemi bıraktı eline silahı aldı, topraklarını kahramanca savundu. Bitlis deresinde Ruslara esir düştü. Sibirya’ya gönderildi. Oradan kaçtı, önce İstanbul’a ardından Ankara’ya ve daha sonra en sevdiği şehir olan Van’a geldi. 1925’ten itibaren sürgünlerle tanıştı. Tek parti, yani CHP döneminde birçok şehre gönderildi. Zindanlara atıldı, zehirlendi, çok çileler çekti. En büyük hayallerinden biri de ‘İşaretül İcaz’dı ve onu da basmak bize nasip oldu.

Sonra Şanlıurfa’da vefat etti. Ölüsünü de rahat bırakmadılar ve Isparta’ya götürdüler. Orada nereye defnettikleri beli değil. Bütün bunları CHP yaptı. Şimdi bu Pensilvanya’daki zat utanmadan, sıkılmadan, hayasızca CHP’ye oy istiyor. Burada şunu açık açık vurguluyorum, Pensilvanya’daki zat gençliğinde imkan varken gidip Said-i Nursi’yi ziyaret etmemiştir. Çünkü Kürt olduğu için yanına gitmekten kaçınmıştır. O gün nasıl tahkir ediyorsa, bugün senaryosunu yazdığı dizilerle Kürtleri tahkir ediyor. Pesilvanya’daki sarayından buradaki maşaları aracılığıyla çözüm sürecine saldırıyor, kardeşliğe, barışa saldırıyor. Oslo sürecinde saldırdı başarısız oldu, MİT müsteşarımı tutuklamak istedi başarısız oldu, 17 Aralık’ta başarısız oldu, 25 Aralık’ta başarısız oldu. Bu ahlaksız siyasete 30 Mart’ta siz cevap vereceksiniz. Bu ilkesiz, edepsiz siyasete gerekeni siz söyleyeceksiniz.

Sandıklara sahip çıkacağız, oy pusulalarına sahip çıkacağız. Burada çok hassas olacağız. Üzerinde çizik olun oy pusulalarını kullanmayın. Evet mührünü AK Parti’nin ambleminin altına vuracağız. unutmayın millet eğilmez, Türkiye yenilmez.

Bugün hayatımda özel bir gün. Bundan 20 sene önce mahalli seçimlerde İstanbul’a Büyükşehir Belediye başkanı olmuştum. Allah’a hamdolsun İstanbul’un bana yüklediği emaneti layıkıyla yerine getirdim. Siirt’te okuduğum şiir nedeniyle belediye başkanlığımı aldılar ve hapis yattım. Ama ardından milletim bana başbakanlık görevini emanet etti. Muhtar bile olamaz dediler, 12 yıldır bu kutsal emaneti taşıyorum. Belediyecilik bizim işimizdir. Belediyecilik bizim ilgi alanımızdır, uzmanlık alanımızdır. İdeolojiye, tehdide değil hizmete ve esere oy verin.

Van’ı biz büyükşehir yaptık. CHP Van’ın büyükşehir olmasına karşı çıktı, MHP karşı çıktı, BDP buna karşı çıktı. Çünkü onlar büyükşehir nedir bilmiyorlar. Şimdi bunlar hangi yüzle sizden oy isteyecekler. BDP hangi yüzle gelip sizden oy isteyecek. İnanın bunların derdi başka, size hizmet değil.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.