ASAYİŞ - 02 Mayıs 2021 Pazar 11:27

İzmir’de pes dedirten görüntü: Fenomen olmak için öldüresiye dövdüler

A
A
A
İzmir’de pes dedirten görüntü: Fenomen olmak için öldüresiye dövdüler

İzmir’in Konak ilçesinde sosyal medyada videolarının izlenmesi için kendilerinden yaşça küçük kız çocuklarını dövüp videolarını çektikleri iddia edilen çocukların görüntüleri şok etti.

İzmir’in Konak ilçesinde sosyal medyada videolarının izlenmesi için kendilerinden yaşça küçük kız çocuklarını dövüp videolarını çektikleri iddia edilen çocukların görüntüleri şok etti. Dehşeti yaşayan çocuklar ve aileleri, darp eden çocuklardan şikayetçi oldu.


Edinilen bilgiye göre olay, 29 Nisan günü Konak ilçesi 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı yakınındaki parkta meydana geldi. İddiaya göre İ.E. (14) ve H.K. (14) isimli kız çocukları, yürüyüş yapmak için parka çıktı. Parkta kendilerine yaklaşan iki kız çocuğu, ’Ne bakıyorsun?’ diyerek bir anda kendilerine saldırdı. İki çocuk İ.E. ve H.K.’yi öldüresiye döverken, o esnada üç erkek çocuk da o anları videoya çekmeye başladı. Yaklaşık 10 dakika boyunca İ.E. ve H.K.’yi darp eden grup, polise yapılan ihbarın ardından olay yerinden uzaklaştı. Darp edilen çocukların aileleri, çocukları için tedavi gördüğü hastaneden aldığı darp raporu ile birlikte saldırganlar hakkında şikayetçi olurken, grupta yer alanları tanıyan bir başka çocuk ise saldırganların bilerek ve isteyerek kavga ettiklerini, o anları sosyal medya hesaplarından paylaşarak fenomen olmak istediklerini öne sürdü. Olayın emniyete bildirildiğini öğrenen saldırgan kız çocuklarının İ.E. ve H.K.’ye sosyal medya üzerinden mesaj atarak özür diledikleri ve daha sonra videolarla birlikte sosyal medya hesabını sildikleri öğrenildi.



Dehşet anlarını anlattı


10 dakika boyunca öldüresiye darp edildiğini söyleyen 14 yaşındaki İ.E., kendileri dayak yerken o anları videoya çeken üç erkek olduğunu fark ettiğini söyledi. Dehşet anlarını anlatan İ.E., "Ben arkadaşımla sahilde otururken bir anda içlerinden birisi ’Ne bakıyorsun?’ diye bağırıp üzerimize çullandılar. Beni saçlarımdan tutarak havaya kaldırdı. O sırada diğer kız da arkadaşıma saldırdı. O esnada çığlık attığımı hatırlıyorum, başka bir şey hatırlamıyorum. Kafamı yere vurduğu için o anı net olarak hatırlayamıyorum. 10 dakika boyunca darp edildik. Ben engellemeye çalışıyordum ama bu sefer de tırnaklarını vücuduma geçirdi. Hala başımda, boynumda ve vücudumda ağrılar var. Arkadaşım şeker hastası olduğunu söylemesine rağmen onu da dövmeye devam ettiler. Bu esnada onların dayak atma anını kaydeden 3 kişi fark ettim. 2 kız bize saldırırken, 3 erkek de video kaydı alıyordu. Bunlar bu tarz kavga görüntülerini sosyal medya hesaplarında paylaşarak ünlü olmaya çalışıyorlarmış. Sonrasında oradan uzaklaştılar ve biz de olayın ardından şikayetçi olduk. Bu olayın ardından psikolojimiz bozulduğu için arkadaşımla beraber psikolojik tedavi görmeye başlayacağız" dedi.



"Bilincimi kaybettim, bayılacak gibi oldum"


Saldırganlar tarafından darp edilen çocuklardan H.K. ise, diyabet hastası olmasına rağmen dakikalarca acımadan darp edildiğini söyledi. Saldırıdan dolayı bilincini kaybedip baygınlık geçirdiğini anlatan H.K., etraftaki vatandaşların olaya seyirci kalmasından dert yandı. O anları anlatırken gözyaşlarına boğulan H.K., "Biz arkadaşımla beraber orada otururken Belgin adlı kişi bize bağırmaya başladı. Ortada hiçbir şey de yoktu, ne olduğunu anlamadık. Belgin adlı kız arkadaşıma, Asya ise bana saldırmaya başladı. Bir anda saldırdılar ve biz de savunmasız yakalandık o şaşkınlıkla. Beni saçımdan sürükledi yerde. Çekilen videoda da görülüyordu zaten, ben şeker hastası olduğumu bağıra bağıra söylememe rağmen saçımdan sürüklemeye devam etti. Daha sonra yüzüme ve kafama yumruk atmaya başladı. Bilincimi kaybettim, bayılacak gibi oldum orada. Daha sonra polisi aradım. Etrafta kavgayı izleyenlere bağırdım. Şeker hastası olduğumu, neden müdahale etmediklerini sordum hepsine. Arkadaşım o esnada hala darp ediliyordu, izleyenlere bağırdım, ’Neden müdahale etmiyorsunuz?’ dedim. Kimse hiçbir şey yapmadı. Bacaklarımda, kafamda bir sürü şişlikler var. Defalarca yüzüme vurdular, burnumu yamulttular yumruk ata ata" diye konuştu.



Fenomen olmak için kavga edip videoya çekiyorlar


Saldırgan şahısları sosyal medya üzerinden tanıdığını söyleyen İ.E. ve H.K.’nin arkadaşı B.Ö., "Bunlar kendilerinden güçsüz olan insanlara sataşıp kavga ettikleri anı sosyal medyada paylaşarak ünlü olmaya çalışıyorlar. Daha önce kendi sosyal medya hesaplarında yaklaşık 20 tane bu tarz video vardı ama bu olaydan dolayı arkadaşımın ailesi şikayetçi olunca bu videoları kaldırmışlar" dedi.


Darp edilen İ.E.’nin babası Osman E. de, saldırgan çocuklar hakkında polis merkezine giderek şikayetçi olduğunu bildirdi. Osman E., "İş yerinden geldiğimde evde kızımın ağladığını gördüm. Kızım bana olayı anlattığında şok olmuştum. Fenomen olmak adına bu tarz şeylerle kendilerinden küçük, güçsüz çocukları böyle dövüp sosyal medyada paylaşarak hem çocukları hem de ailelerini zor durumda bırakıyorlar. Benim kızım psikolojik tedavi görmeye başlayacak. Biz yaşadık, başka aileler yaşamasın. Görüntüleri de var zaten, o düşüş anında beyin kanaması geçirebilirdi benim kızım. Böyle şeylerin yaşanmasını istemiyoruz. Gerekli yerlere şikayetimizi de yaptık ve bu olayın peşini bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.


İ.E. ve H.K.’nin ailesinin saldırgan çocuklar hakkında polis merkezine giderek şikayetçi olmasının ardından Çocuk Büro Amirliği olayla ilgili çalışma başlattı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.