GENEL - 15 Eylül 2020 Salı 11:10

Manda Çayı yeniden doğdu

A
A
A
Manda Çayı yeniden doğdu

İzmir Büyükşehir Belediyesi kentin bir çevre sorununu daha çözüme ulaştırdı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi kentin bir çevre sorununu daha çözüme ulaştırdı. Şehrin içinden geçen Manda Çayı’nın İzmir Körfeziyle buluştuğu bölgede İZSU Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen rehabilitasyon projesi tamamlandı. Temizlenen ve deniz suyu ile beslenen Manda Çayı görsel açıdan da yepyeni bir çehreye büründü.


İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü’nün Manda Çayında yaptığı 2 aylık çalışma sonrası hem Körfez’e kirlilik akışı önlendi, hem de kente yeni bir cazibe merkezi kazandırıldı. İzmir Körfezine dökülen Manda Çayı’nın denizle birleştiği bölgede kapsamlı bir iyileştirme projesi uygulandı. İzmir’de konut ve iş merkezlerinin en yoğun olduğu ilçeler arasındaki Bayraklı’da hayata geçirilen proje kapsamında 60 personel, 26 kamyon ve 11 iş makinesi 2 ay boyunca kesintisiz mesai yaptı. Tarihi boyunca körfeze toprak ve çamur taşıyan Manda Çayında ilk kez bu kadar kapsamlı bir çalışma yürüten İZSU Genel Müdürlüğü, yapılan kalıcı ıslah çalışmasıyla bölgedeki koku sorununu da ortadan kaldırdı.


Çalışmalar kapsamında, İZSU ekipleri ortalama 6-7 metre yüksekliğe ulaşmış çamuru çıkardıktan sonra zemine 200-400 kilogramlık taş bloklar döşeyerek üzerini betonla kapladı. Yağışsız mevsimlerde dere yatağında biriken durgun suların neden olduğu kirlilik ve koku sorununun çözümü için Manda Çayı’nın körfezle buluştuğu noktadan itibaren sirkülasyon pompaları kuruldu. 1 kilometrelik boru hattıyla denizden alınan temiz su dereye veriliyor. Toplamda 13 bin metrekarelik bir alanda yürütülen çalışmalarda, zeminden 60 bin metreküp çamur çıkarıldı.


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer geçtiğimiz ay bölgedeki çalışmaları yerinde inceleyerek İZSU Genel Müdürü Aysel Özkan’dan proje hakkında bilgi almıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.