SAĞLIK - 06 Temmuz 2020 Pazartesi 10:36

Sıcak havalarda besin zehirlenmesine dikkat

A
A
A
Sıcak havalarda besin zehirlenmesine dikkat

Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr.

Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu, aşırı sıcaklarda sıkça görülen; ancak dikkat edilmediğinde ölüme bile yol açabilen besin zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyardı ve yeterli su tüketiminin önemine dikkat çekerek doğru beslenme yöntemlerini anlattı.


Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, önümüzdeki hafta ortasına kadar hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin 5 ila 7 derece seyredeceği öngörülüyor. Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu da, hava sıcaklığının arttığı günlerde, doğru beslenmenin ve yeterli su tüketiminin önemine dikkat çekti.


Sıcak havalarda doğru beslenmenin önemini vurgulayan Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Sıcaklıkla beraber, artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her gün en az 2-2.5 litre; yani 10-12 su bardağı su içilmeli. Su haricinde süt, ayran, soda, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler, doğru tercihlerdir. Yaz aylarında vücudun iyon ve mineral kaybının oldukça fazla olması nedeniyle öncelikle her gün bir şişe doğal maden suyu içilmeli. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı. Kızartma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalı. Ana ve ara öğünler mutlaka tüketilmeli. Vücut direncini artırmak ve yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması önemli. Enerjisi yüksek kızartılmış ve hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih etmek doğru seçimlerdir" diye konuştu.



Besin zehirlenmelerine dikkat


Sıcakların arttığı bu dönemde, insan sağlığını tehdit eden risklerin başında basit gibi görünen; ancak ölüme kadar varabilen besin zehirlenmelerinin geldiğine de değinen Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Hava sıcaklığında yaşanan dalgalanmalar, birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilir. Sıcak havalarla birlikte besin zehirlenmelerine karşı tedbirli olunmalı. Böyle havalarda, yanlış ya da ihmalle oluşan uygulamalar nedeniyle besinlerin bozulma riski artar, mikroorganizmalar da daha çabuk ürer. Bu da besin kaynaklı zehirlenmelere neden olur. Besin zehirlenmeleri çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın zehirlenmeye yol açan besinle ve kişiyle ilgili bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine, hatta ölümcül olmasına yol açabilir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalı; et, balık, yumurta gibi çabuk bozulan potansiyel riskli besinler açıkta bekletilmemeli" diyerek uyarıda bulundu.


Sıcak havada mikroorganizmaların hızlı ürediği için gıda zehirlenmesi riskinin de arttığını vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Artan hava sıcaklıkları ile birlikte vücutta su ihtiyacı da artar, besin zehirlenmesine neden olan mikroorganizmalar ise sulu ve sıcak ortamda hızla gelişebilir. Bu nedenle mikroorganizmalar nedeniyle mikrop bulaşan sıvıların içilmesi veya gıdaların tüketilmesi sonucunda genel olarak kusma ve ishal vakaları ile beliren gıda zehirlenmeleri görülebilir. Bağışıklık sistemi zayıf kişiler, hamileler, bebekler, çocuklar ve yaşlılar daha duyarlı olduğu için daha büyük sıkıntılar yaşanabilir" dedi.



"Yiyecekler uygun ortamda saklanmalı"


Dr. Fadıloğlu, besin zehirlenmesine karşı alınacak tedbirleri ise şu şekilde sıraladı:


Meyve ve sebzeler tüketilmeden önce bol su ile yıkanmalı. Çiğ ve pişirilmiş besinler, birbirine temas etmeyecek şekilde, üzeri açık hava ile temas halinde olmadan saklanmalı. Yemekler mümkünse günlük olarak hazırlanmalı, birden çok kez ısıtılmamalı. Uygun saklama ve servis koşulları dışında sunulan dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketimi kontrol altına alınmalı, besinler güvenilir yerlerden satın alınmalı. Kırık, çatlak, ambalajı zedelenmiş gıdalar satın alınmamalı. Özellikle konserveler satın alınırken kutusu zedelenmiş, kapak kısımları şişme yapmış ürünler seçilmemeli. Her türlü gıda maddesi satın alırken etiket bilgisi okunmalı, üretim ve son kullanma tarihi ve saklama koşullarına dikkat edilmeli. Yiyecekler satın alındıktan sonra açıkta ve oda sıcaklığında bırakılmamalı, tüketilene kadar buzdolabında muhafaza edilmeli. Çabuk bozulan, bakterilerin hızlı üreyebildiği yüksek risk grubundaki et, süt, yumurta, balık gibi besinler açıkta uzun süre bekletilmemeli, bu besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmeli. Dondurulmuş ürünler satın alınıyorsa paketin içinde ya da alt kısımlarında buz kristallerinin olmamasına dikkat edilmeli. İçme suları güvenilir kaynaklardan alınmalı, damacanaların güneşte bekletilmesinden kaçınılmalı. Mutfakta kullanılan bezler, tutaçlar, bulaşık süngerleri, kullanım sonrası iyice dezenfekte edilmeli, nemli ve sıcak ortamda bırakılmamalı. Daha önce et doğranmış bir tahta iyice yıkanmadan kesinlikle salata yapımı için kullanılmamalı, bıçak kesinlikle yıkanmalı ya da değiştirilmeli. Yemek yaparken eldiven kullanılamıyorsa yüzük, künye gibi aksesuarlar çıkarılarak eller sık sık yıkanmalı. Çatal, bıçak gibi malzemeler bir kez kullanılıp yıkanmalı."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta Masa Tenisi Turnuvası 60 sporcunun katılımı ile başladı Muş’ta Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü 27. İller arası “Masa Tenisi Turnuvası Bölge Grup Elemeleri” 60 sporcunun katılımı ile başladı. Yeni spor salonunda düzenlenen masa tenisi turnuvasına; 9 ilden 60 sporcunun katılımı ile başladı. 4 gün sürecek olan turnuvanın sonunda gruplarını finale çıkaracak olan takım Türkiye finallerinde eleme oynamaya hak kazanacak. Turnuvaya; Muş, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Van, Bayburt, Ağrı. Iğdır, Kars’tan sporcular katıldı. Programda konuşan Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, “Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğünün organizasyonunda, 24-27 Nisan tarihleri arasında 27’nci Masa Tenisi Grup Birinciliği ev sahipliğimizde başladı. Burada 9 ilimizden yaklaşık 60 sporcumuz masa tersinde ter dökecek. İnşallah burada elde edilen başarılar neticesinde Türkiye finaline gidecek olan gençlerimize başarılar diliyorum. Geçen günlerde güreşte ev sahipliği yaptık, bugün burada masa tenisine ev sahipliği yapıyoruz. Spor salonlarımız tamamen çevre illerden gelen öğrencilerimize hem bölge birincilikleri, hem Türkiye şampiyonalarında ev sahipliği yapmaya hazır. Burada birçok misafirimizi de ağırlıyoruz. Burada ter dökecek olan sporcularımız çevre illerimizin yurtlarında kalanlardır. Dün bizim sporcularımız Iğdır’da voleybolda ter dökmüşlerdi. Ben katılım sağlayan tüm illerimize teşekkür ediyorum. Gelen bu ekipler ilin ekonomisine de katkı sağlamaktadırlar. Bu vesileyle yaptığınız turnuvalar da önem arz etmektedir” dedi.
İzmir Egeli bilim adamlarının projesine TÜBİTAK’tan destek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yürütücülüğünü yaptığı “Sistemik Enfeksiyon Şüphesi Olan Bir Yaş Altı Çocuklarda Tükürük Prokalsitonin (PCT) Düzeylerinin Kullanımı ve Serum PCT Düzeyleri İle Karşılaştırılması” başlıklı proje TÜBİTAK tarafından desteklenmeye uygun bulundu. Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, yaptıkları nitelikli çalışmalarından dolayı ekibi tebrik etti. Budak, “Üniversitemiz bilim insanları, ülkemiz başta olmak üzere tüm insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda araştırma alanlarını yoğunlaştırarak, ulusal ve uluslararası iş birlikli ve disiplinlerarası önemli projeler hazırlamaya devam ediyorlar. Referans gösterilen araştırma üniversitemiz ekosistemi bünyesinde çocuklarda sık görülen enfeksiyonların erken teşhisi ve tedavisine yönelik nitelikli bilimsel çalışma yürüten ekibimizi yürekten tebrik ediyorum” dedi. “PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır” Projenin içeriği ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz, “Bakteriyel enfeksiyonlar, özellikle 1 yaş altı çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye yol açabilir. Bu nedenle, enfeksiyonun erken teşhisi ve tedavisi hayati önem taşır. Geleneksel biyokimyasal belirteçler ve klinik bulgular, erken teşhiste sınırlılıklar gösterebilir. Bu çalışmanın amacı, tükürükteki Prokalsitonin (PCT) düzeylerinin, 1 yaş altı çocuklarda bakteriyel enfeksiyon şüphesi durumunda kullanımını ve serum PCT düzeyleri ile karşılaştırılmasını incelemektir. Prokalsitonin, bakteriyel enfeksiyonlara spesifik bir belirteç olup, vücutta enfeksiyon varlığında artış gösterir. Çalışma, serum ve tükürük örneklerindeki PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır. Araştırmadaki hipotezimizi, tükürük PCT düzeylerinin, bakteriyel enfeksiyonun erken teşhisinde kullanılabileceği ve serum PCT düzeyleri ile yüksek oranda korelasyon göstereceği üzerine kurduk. Bunun sağlanması durumunda özellikle invaziv olmayan bir yöntem olarak, tükürük PCT düzeyleri, bakteriyel enfeksiyonların erken teşhisinde ilk basamak test olarak potansiyel bir araç olabilecektir. Bu yaklaşım, özellikle küçük bebeklerde kan alma işleminin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda, hastane kaynaklarının gereksiz kullanımını azaltacağı, ileri test (kan kültürü, BOS kültürü, Akciğer grafisi) taleplerini engelleyebileceği, uygunsuz antibiyotik kullanımını düşüreceği ve acil servislerden hızlı taburculuk üzerine önemli bir avantaj sağlayacağını düşünüyoruz ” diye konuştu. Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yaptığı projede, Doç. Dr. Ali Yurtseven, Doç. Dr. Caner Turan, Dr. Sercan Çınarlı, Doç. Dr. Elif Azarsız, Doç. Dr. Timur Köse araştırmacı olarak yer alıyor.