EĞİTİM - 20 Kasım 2020 Cuma 11:13

Uluslararası eğitimde eşitlik için çalışacaklar

A
A
A
Uluslararası eğitimde eşitlik için çalışacaklar

Yükseköğretimde öğrenci değişimleriyle kalkan sınırlar, öğrencilerin gittikleri ülkelerde cinsiyet, ırk, kültürel farklılık gibi farklı alanlarda zorlanmalarına neden oluyor.

Yükseköğretimde öğrenci değişimleriyle kalkan sınırlar, öğrencilerin gittikleri ülkelerde cinsiyet, ırk, kültürel farklılık gibi farklı alanlarda zorlanmalarına neden oluyor. Öğrencilerin yaşadığı zorluklara İzmir Ekonomili akademisyenler, aralarında Belçika, Yunanistan, İngiltere, Polonya ve Almanya’dan öğretim üyelerinin de yer aldığı uluslararası projeyle yanıt arıyor.


İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) EKOSEM Müdürü ve Prof. Dr. Nesrin Oruç Ertürk ile İEÜ Yabancı Diller Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aynur Yürekli, yükseköğretimde ülke sınırlarının kalmadığına dikkat çekerek, öğrencilerin yaşadığı etnik ve ırksal köken, cinsiyet, kültürel farklılık, engellilik gibi farklı alanlarda yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için eğitim programı hazırlıyor.


Prof. Dr. Ertük ve Doç. Dr. Yürekli, geliştirdikleri ve yürütücülüğünü üstlendikleri “JoinMe 2” AB Erasmus + projesi kapsamında, öğrencilerin eğitimde eşitliğe ulaşması için 6 farklı ülkedeki öğretim üyeleriyle çalışmalar yapacak. Türkiye, Belçika, Yunanistan, İngiltere, Polonya ve Almanya’dan oluşan konsorsiyumda her ülke temsilcileri kendi çalıştığı üniversitedeki 100 öğretim üyesine; etnik ve ırksal, cinsiyet, engellilik, kültürel farklılık alanlarında eğitimler verecek. Eğitim öncesi ve sonrasında da testler yapılacak. 224 bin 235 Euro destekle 30 ay sürecek proje sonunda oluşacak metaryallerle kurulacak web sayfası tüm dünyanın kullanımına açılacak. Böylece, öğrenciler i eşit bir eğitim ortamına kavuşacak.



"Eğitim kapsayıcı ve katılımcı olmalı"


İEÜ EKOSEM Müdürü Prof. Dr. Nesrin Oruç Ertürk, eğitimin kapsayıcı ve eşitlik ilkesi içinde verilmesi inancıyla hareket ettiklerini belirterek, “Son 50 yılla günümüzü karşılaştırdığımızda tek kültürlülükten çok kültürlü bir eğitim ortamına geçildiğini görüyoruz. Artık ülkeler arası eğitim sınırı bulunmuyor. Öğrenciler, istedikleri eğitimi farklı ülkelerde almak için değişim programlarına katılıyor. Bu çok kültürlü eğitim ortamlarına geçişler hem öğretim elemanları hem öğrenciler hem de kurumlar açısından bazı engellere yol açıyor. Farklı kimlikli öğrencilerimizle birlikte yüksek öğretim sınıflarının, öğretmenlerine yeni bakış açıları kazandırması gerekiyor. Artık hepimiz birbirimize daha toleranslı olmak zorundayız; çünkü eğitimde sınırlar yok” dedi.


Eğitimde öğrencilerin; cinsiyet, engellilik, etnik köken, kültürel farklılık gibi nedenlerle başarısız olduğunu ve bu alanlara yönelik çalışmalar yapacaklarını vurgulayan Prof. Dr. Ertürk, “Her ülke kendi bölgesindeki 100 öğretim üyesine eğitim verecek. Eğitim öncesi ve sonrası testler yapılacak. Ortaya çıkan metaryeller ülkeler arasında paylaşılacak ve genel bir eğitim modeli oluşturulacak” diye konuştu.



“Ülkeler bilinçli seçildi”


Yabancı Diller Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aynur Yürekli de, yüksek öğretimde öğretim elemanlarının çok kültürlü yapıda öğrencinin ihtiyaçlarını göremediğine dikkat çekerek, şunları söyledi:


“Öğrenci, büyük bir hevesle farklı bir ülkede eğitim almaya gidebiliyor; ancak kültür farklılığı, cinsiyet, ırk gibi nedenlerle başarısız olabiliyor. Hedefimiz öğretim üyelerini bilinçlendirmek, öğrencilerin başarısız olmasına engel olmak. Bir öğrenci kendini rahatsız, güvensiz veya saygı görmediğini hissederse, başarı şansı önemli ölçüde azalır. Bu durum öğrencilerin bağımsız ve sorumlu vatandaşlar olarak topluma tam katılımını engellemektedir. Proje konsorsiyumunda yer alan ülkeler, bu konularda çeşitli endişeleri olan ülkelerden oluşuyor. Bu da projeyi daha dikkat çekici hale getiriyor. Proje sonunda uluslararası bir yayınevi tarafından yayınlanacak bir kitap ve dünya genelinde kullanılmak üzere eğitim portal oluşturmayı hedefledik.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.