POLİTİKA - 26 Mart 2019 Salı 16:33

Zeybekci: “30 ilçenin yarısının yakınından bile geçemeyecekler”

A
A
A
Zeybekci: “30 ilçenin yarısının yakınından bile geçemeyecekler”

Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, “İzmir’in bu seçimi alacağını düşünüyorum.

Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, “İzmir’in bu seçimi alacağını düşünüyorum. O senenin bu sene olduğunu düşünüyorum. Maalesef sizlerin huzuruna gelip de ‘Ceketimizi koysak alırız’ dendi bu şehirde. 30 tane yeni ceket mi yaptırmışlar? Şimdi milletimizin takdiri, kararı ne ise o. Ama ben o senenin bu sene olduğunu düşünüyorum. Sizler de ona göre hazırlıklarınız yapın, Pazar günü Türkiye’nin hatta dünya en çok İzmir’i konuşacak. O dediğim 30 var ya onun yarısının bile yakınından geçmeyecekler” dedi.


AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, gazetecilerle bir araya geldi. Mövenpick Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Zeybekci, yerel seçime sayılı günler kala iddialı olduklarını vurgulayarak önemli mesajlar verdi.


Adaylığının açıklandığı 27 Kasım’dan bu yana dolu dolu bir 4 ay geçirdiklerini ifade eden Nihat Zeybekci, “Bu 4 ayda İzmir’de işimizi gücümüz vesileyle bu bölgenin çocuğu olarak farklı bakış açısıyla da bulunmuş olduk. ‘Oduncunun gözü ormanda olur’ derler ya, bütün ziyaretlerimde nereye bakarsanız bakın işinizi görmeye başlarsınız. Bir yerde oturduğum zaman, dünyanın neresine gidersem giderim illa peçeteye bakarım, çarşafa, havluya bakarım. Belediye başkalığı ile de her şeye tasarım olarak bakmaya başlıyorsunuz. İzmir’e de biz o gözle baktık. 18 Eylül 2014’te zaten biz İzmir için kendimizi ele vermişiz de siz görmemişsiniz. Iskalanmış. Yerel yönetime talip olduğumuzu açık seçim beyan etmişiz, nasip bugüneymiş. Çok güzel bir 4 ayı geçirmiş olduk. İzmirli hemşehrilerimiz anlayışlı, hoşgörülü bazı yerlerde duyarlı bazı yerlerde duyarsız güzel bir 4 ay geçirdik. Bunun sonucunda İzmir kazansın. Ben hiçbir zaman ‘oyunuzu bana verin’ demedim. Sadece ‘oyunuzu İzmir’e, ilçenize, neyi temsil ediyorsa veya mesleğinize verin’ dedim. İzmir için hayırlısı olsun. Bu pazar günü İzmirliler, İzmir’e oy verecek hayırlısı ne ise o olsun” diye konuştu.



“Muhteşem bir seçim kampanyası oldu”


Seçim kampanyası ile ilgili politikalarının Türkiye genelinde uygulandığına dikkat çeken Zeybekci, görüntü ve ses kirliği açısından pozitif bir seçim kampanyası götürdüklerini ifade ederek, “Bütün şehri yürüyeceğim, dedim bütün şehri yürüdüm. Önceleri hızlı şekilde yürüyordum. Çünkü vatandaş o seçim havasına girmemişti, nasılsınız derken çayımızı iç, nolur şurda bir kahve iç derken süratimiz düştü. Şimdi 10 kilometre civarında yürüyemiyoruz. Muhteşem bir seçim kampanyası oldu. Ne işaret diliyle ne de sözlü olarak bir olumsuzluk yaşanmadı. Diyorum ki o sene bu sene. Pazar günü akşam tüm medya en çok İzmir’i konuşacak. Bunu da bir yere not edin, demedi demeyin” ifadelerini kullandı.



“Bence İzmir’in gönlüne girdik diye düşünüyorum”


Zeybekci konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin “İzmir’de gönülleri almaya geldim demiştiniz, İzmir’de gönülleri aldığınızı düşünüyor musunuz” sorusuna yönelik Zeybekci, “Mutlaka izliyor ve görüyorsunuzdur. Kemeraltı’nda 100 metreyi bir saatte yürüyebiliyorsanız. Geçenlerde Karşıyaka çarşıda bin metre yaklaşık ve 4,5-5 saatte çıkamadık. O çarşı caddesinin bölgedeki vatandaşların ilgisini görünce İzmir bizi almış öyle görünüyor. Biz bence İzmir’in gönlüne girdik diye düşünüyorum. Matematik olarak ölçtüm ve girdim diye düşünüyorum” dedi.


Seçilmesi takdirde 31 Mart Pazar günü nasıl bir kutlama yapılacağı konusunda da detaylar veren Zeybekci, Konak Meydanı’nda zeybek oynamak, Gündoğdu Meydanı’nda sabahlamak, sabah gün doğuşunu seyretmek istediklerini söyledi.



“İzmir’de en çok etkilendiğim”


İzmir’de yürüttüğü seçim kampanyası boyunca en çok olumsuz olarak etkilendiklerini de paylaşan Zeybekci, “En çok etkilendiğim boğazıma yumrunun tıkandığı, ‘ya olmaz, böyle değildir, burada kaza olmuştur’ dediğim yer; Karaburun, Mordoğan, Urla, Çeşme Alaçatı, Seferihisar, Çiğli, Dikili negatif anlamda. Mordoğan’a giderseniz heykelin orada kanalizasyon kanalının denize gittiğini görüyorsunuz. Karaburun’da da altyapı problemiyle birlikte yapı anlamında da ne Ege’yle alakası var ne İzmir ile alakası var. Gerek kamu gerek özel sektör binalarında çirkin bir yapılaşma var. Dikili’de de AK Parti ilçe binasının sol tarafında otururken, sivrisinekler ve koku. Döndüm ve baktım ki arkamda kanalisazyon deresi var. Çeşme’de gördüklerime, inanmadım. Yine aynı şekilde Alaçatı ve Seferihsar’da da gördüm. Değişen dünyadayız maalesef istediğimiz yerde değiliz çünkü İzmir tarif ettiğimiz yerde değil. Harmandalı’da o çöp kalıntıları, orada akan zehir deresi, yayılan koku, mutasyona uğramış hayvanlar diye bunu hayvanseverlerle paylaştım. Ama maalesef karşılık alamadım. Tüyleri kalmamış hayvanların korku filmlerinde gibi. Birbirini yiyen hayvanlar gördüm. Sonra anladım ki bizim İzmir’de güçlü bir yerel basın ve medyanın olması gerektiğine ama alt yapıya baktığımız zaman kök söktürecek, bütün özellikleriyle baskı oluşturabilecek, bir arşiv haline gelecek bir şeyi görmek istersin. Bunu tam anlamıyla yaşayamadım, göremedik. Olumlu yönde çok etkilendiğim de oldu. Çünkü İzmir doğuştan dünyanın en güzel şehri” ifadelerini kullandı.



Seferihisar Hayvan Barınağı görüntüleri


Seferihisar Hayvan Barınağının basına yansıyan görüntülerinin sorulması üzerine Zeybekci, “İnanır mısınız gece 3-4’e kadar uyuyamadım. İnsanda biraz ruh olsa kimseyi hedef almıyorum ama ortada bir gerçek var. Yeri yurdu belli, onların nasıl bir hayat sürdüğü belli, zavallı dilsiz hayvanların sizin gözünüze nasıl baktığını biliyorsunuz. Dün gece vallahi de bu konuda nasıl olur nasıl böyle bir şeye fırsat veriri, duyarsız kalır. Hayvan barınaklarıyla ilgili aylar önce hayvanseverlere söyledim; hayvan barınaklarına karşıyım. Türkiye’nin en modern hayvan kliniğini ben kurdum. Yaptığımız parklar vardı, o parkalarda doğal yaşarlardı, gidin bakın” dedi.



“30 tane yeni ceket mi yaptırmışlar”


Bir gazetecinin “Nihat Zyebekci ağzıyla kuş tutsa İzmir’i alamaz diyorlar, nasıl değerlendiriyorsunuz” sözlerine karşılık Zeybekci şöyle yanıt verdi:


“Ağzımla kuş tuttum gibi geliyor bana. İzmir’i almaya değil, kendimizi vermeye geldik. İnanmadığım hiçbir işin başına geçmedim. İzmir’in destanlar yazacağına inancım olmasaydı.. Hayatımda hiçbir şeyi mış muş gibi yapmam. İzmir’in bu seçimi alacağını düşünüyorum. O senenin bu sene olduğunu düşünüyorum. Maalesef sizlerin huzuruna gelip de ‘Ceketimizi koysak alırız’ dendi bu şehirde. 30 tane yeni ceket mi yaptırmışlar? Şimdi milletimizin takdiri, kararı ne ise o. Onun ne önüne virgül ne sonuna nokta koyarız. Bize emir olunan seferdir, zafer milletindir, zafer İzmir’indir. Ama ben o senenin bu sene olduğunu düşünüyorum. Sizler de ona göre hazırlıklarınız yapın Pazar günü Türkiye’nin hatta dünyada İzmir’i konuşacak. O dediğim 30 var ya onun yarısının bile yakınından geçmeyecekler. Bu kadar net söylüyorum” dedi.



“Neye anlaştınız, kaç meclis üyesine anlaştınız”


Kampanya dönemi boyunca sert bir dil kullanmadığı ancak son zamanlarda daha sert bir kullanıldığının sorulması üzerine Nihat Zeybekci, “Bazı şeyleri gördüğünüz zaman artık dayanamazsınız ya herhalde onun refleksi. Yoksa millet iradesine duyduğum saygı gereği de örneğin kimse ‘Aziz bey için şunu söyledi’ diyemez. CHP’nin değil Kılıçdaroğlu’nun adayı diyorum. Bana öyle geliyor. 31 Ocak’ta diyor ki ‘Benim projem yok.’ Beni ilgilendirmez projesi olabilir ya da olmayabilir Ama sonra bazı bilgiler görüyorsunuz. Bir anda 28 dönümlük adanın 1.3 milyona satıldığını görüyorsunuz. Sonra tatil köyünün 12 milyona satıldığını duyuyorsunuz. Satılacak hiçbir şey kalmamış, son kalan kırıntıların ihaleleri var. Onlar da belediye mülkleri üzerinde haciz sebebiyle satılamaz halde. Biz şehrin dertleriyle ilgili bazı şeyler duyamadığımız zaman karşıdan ‘olmaz ki’ diyorsun bazen. İttifak ettiğin bir parti, seçimlere katılmaya yasal olarak hakkı olan bir parti. O partinin terör örgütünden ayrı ittifak yapması mümkün mü? Terör örgütünden habersiz ‘İzmir’de aday çıkarmayacağız, biz bunu destekliyoruz’ demesinin terör örgütünden habersiz olması mümkün mü? Herkes elini vicdanına koysun sorsun. Bu neyin karşılığı. Çık İzmir’in karşısına şunlar şu görüşten, bunlar bizimkiler diye net şekilde açıkla. Oyun şeffaf değil, oyun net değil. Kem küm gak guk yok öyle bir şey. Açık açık söylüyor; ‘Seçilenlerde bizim sayemizde seçildiğini unutmasınlar’ diyor. Neye anlaştınız kaça anlaştınız, kaç meclis üyesine anlaştınız onu söyle” diye konuştu.



“İddialı konuşuyorum, elinizde bilgiler mi var, evet”


Seçilmemesi takdirde ne yapılacağının sorulması üzerine Zeybekci, “Milletin takdiri seçilmeme ihtimali de milletin takdiri ne ise onun karşısında niye olmadı demem değil. Zafer İzmir’indir. İddialı konuşuyorum, elinizde bilgiler mi var, evet. 1 Nisan sabahı seçilemezsem ne yaparım? İzmir’deyim yine güne başlarız, partide arkadaşlarımızla bir araya geliriz. Seçilip seçilmemiz önemli değil meclis üyelerimizle, il yönetimi, ilçe başkanlarımıza toplantı yapacağız. Durmak yok derhal hemen güne başlayacağız” dedi.



“Kocaoğlu ‘bundan aday olmaz, olmamalı” demedi mi?”


Bir gazetecinin “Eğer seçilmezseniz İzmirliler tehlikenin farkında mı, bunu yeterince anlatabildiniz mi” sorusuna yönelik Zeybekci, “İzmirimizin her şeyi şeffaf bir şekilde bilmesini istiyorum. İzmirimiz derse ki tehlike değildir. Eyvallah o kadar saygı gösteririm. CHP’li Sayın Kocaoğlu 1 Ekim’de ‘Ben asla aday değilim demedi mi.’ Peki sizlerin huzurunda ‘bundan aday olmaz, olmamalı demedi mi?’ Niye apar topar Ankara’ya gitti. Niye parti meclisine teklif edildiğinde ‘yapmayın sakın, ben varım’, niye böyle bir şey söyledi? Ona sorun Allah aşkına bir bildiği var ki böyle yapıyor” dedi.



“Seçilemediğim durumda”


Belediye başkanı olarak seçilmediği takdirde vaat ettiği projelerin hayata geçip geçmeyeceğine ilişkin soruya Zeybekci, “Seçilemediğim durumda köprülü kavşağı ben mi yapayım? Ben mi takip edeyim? Katı atık vahşetini ben mi bitireyim? Yeşil alanlarımız ne halde ben mi takip edeyim, parkları ben mi yapayım? Yeşil alanları ben mi bitireyim katı atık ben mi bitireyim? Kapalı spor salonlarını ben mi yapayım? Kent enstitülerini ben mi kurayım? 4 yıl ekonomi bakanlığı yaptım, Aziz bey bir gün bile gelip de ki dostumdur, ‘İzmir’de şu ihtiyaç var’ deyip de benden böyle bir şey rica etmiş mi? Desin ki ‘bir kere gittim’ desin. İkinci çevre yolu, metro İzmir’in ihtiyacı. İZBAN’ın uzatılması en büyük ihtiyaç bunları yapmak tabii ki bize gelip de bir ricada bulunurlarsa başımla beraber. Bu konuda elimizden gelen her şeyi yaparız” ifadelerini kullandı.


Buca metrosunun Ankara’da onay beklediğine yönelik soruya Zeybekci, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, Ulaştırma Bakanlığında onay bekleme durumuyla ilgili bir şeyin söz konusu olmadığını vurguladı.


İzmir’de nasıl bir Şirin gördünüz sorusuna, Zeybekci “Şirini böyle görmek istemezdim. Yakından baktığımda foseptikle uğraşan bir Şirin görmek istemezdim. İzmir karakteriyle, huyuyla, endamıyla, boyuyla, posuyla dünyanın en güzel şehri. Ama yakından içerdeki mutfağını görünce karşılaştığımız manzara biraz kötüydü” dedi.



“7 yıllık tecrübem fena da değildir, ses getiren belediyecilik yaptım”


Bir gazetecinin “Cumhurbaşkanı Erdoğan sizi aday gösterdiğinde ne dedi? Binali Yıldırım İzmir’de sonuca ulaşamamıştı. Peki size İzmirliler neden hangi özelliklerinize oy vermeli” sorusunu, Nihat Zeybekci şöyle yanıtladı:


“Ne Cumhurbaşkanımızın ne benim ‘İzmir’i al gel’ gibi karakterimiz yok. İzmir Türkiye için lazım, İzmirsiz Türkiye yarımdır, eksiktir. Türkiye rekabette en önemli silahlarından birinden yoksun demektir. Cumhurbaşkanımız bunu söylediğinde inanmasam asla çıkmazdım. Belediye başkanlığı yaptım ve eksik olsaydı iddialı laf ediyorum. Aklım erdiğinden itibaren hesabını veremeyeceğim hiçbir nefesim yoktur. 7 yıllık tecrübem de fena da değildir, Ege ve Türkiye ses getiren bir belediyecilik yaptım. Dünyada sıkıntıların olduğu dönemde ekonomi bakanlığı yaptım. Bütün testlerden geçtim. Hani tesisatçılar ve teknikçiler bazı gerilim hatlarında stres testi yaparlar ya ben yaratış olarak 100 varlığım belki ama bin barla test edildim, kırılmadan çıktım hepsinden de.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi. Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildiğini belirterek Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz Milletimizin Bilmesini İsterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya operasyonla ilgili şu detayları paylaştı: "Batman Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının desteğiyle Batman İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu; Batman merkezli Adana, Aydın, Mersin, Hakkâri, Van, Mardin ve İzmir’de eş zamanlı olarak düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında “Bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunu örgütlü olarak işleyen organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Sosyal medya üzerinden sahte kiralık Bungalov ev ilanı vererek dolandırıcılık yaptıkları, mağdurlardan elde ettikleri gelirleri önce yasal bahis platformlarındaki hesaplara, daha sonra bahisten kazanılmış gibi gösterip kendi banka hesaplarına aktararak paranın izini kaybettirmeye çalıştıkları ve toplam 18 bin 635 vatandaşımızı mağdur ettikleri tespit edildi. MASAK ile koordineli yapılan çalışmalar sonucu; suçtan elde edilen mal varlığı değerlerinin aklanması kapsamında; ilk belirlemelere göre 34 milyon 530 bin TL değerinde işlem hacmine sahip, şüphelilere ait 1.283 banka hesabına el konuldu. Operasyonlarda; ruhsatsız tabanca, çok sayıda cep telefonu, sim kart, banka ve kredi kartı ile çok sayıda dijital materyale el konuldu. Batman Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamız ile MASAK çalışanlarını tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.