EKONOMİ - 09 Haziran 2021 Çarşamba 14:58

Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş sordu vatandaş yanıtladı

A
A
A
Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş sordu vatandaş yanıtladı

Akedaş Elektrik Dağıtım A.

Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş., kurumsal sosyal medya hesaplarından doğru bilinen yanlışlar ve tasarruf konularında tüketicilere çeşitli sorular sorarak cevaplarını verdi.


Kahramanmaraş ve Adıyaman’da faaliyet gösteren Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş., kurumsal sosyal medya hesaplarından anket düzenledi. Her ayın belirli günlerinde periyodik şekilde yayımlanan anketlerde genellikle doğru bilinen yanlışlar ve tasarruf konularında tüketicilere bilinçlendirme çalışması yapılıyor, anket sonucuna göre de çalışmalar planlanıyor.


Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından oluşturulan ankette kurumun Facebook, Instagram, Linkedin ve Twitter hesapları üzerinden elektrik sayacının mülkiyetinin kime ait olduğu sorusu soruldu. Ankete katılanların yüzde 31’i abone sahibine, yüzde 3’ü elektrikçi yüzde 66’sı ise dağıtım şirketi seçeneklerini işaretledi.


Doğru yanıt ise; 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Hizmet Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ilgili hükümleri gereği Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş sayaç mülkiyetini elinde tutmaktadır ve sayaca şirket personelleri dışında herhangi müdahalede bulunulması kesinlikle uygun değildir.


Yüzde 31 oranında abone sahibine yüzde 3 oranında elektrikçiye ait olduğu düşünülen elektrik sayacı tüketicilerin doğru bilgilendirilebilmesi için farkındalık oluşmasını da sağlıyor.



Tasarruf yaparak ev ekonomisine katkı bulunur mu?


Anketin bir diğer sorusu ise tüketicilerin tasarruf bilincini ölçmeye yönelik oldu. “Tüketicilere; Enerji Tasarrufu yaparak aile bütçesine katkıda bulunacağınıza inanıyor musunuz?” şeklinde soru soruldu. “Hayır, Evet ve Kısmen” şıklarının geçtiği ankette, katılımcıların yüzde 66’sı ‘evet’ şıkkını işaretleyerek tasarruf yaparak ev hanesine katkıda bulunacağına inandığını belirtti. Bu oranın daha da yükselmesini amaçlayan şirket bilinçlendirme çalışmalarını devam ettireceğini belirtti.



Çamaşır makinesi nasıl kullanılmalı?


Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından oluşturulan bir diğer anket sorusunun ana gündemini ise tasarruf metodu oluşturdu. Tüketicilerin verdiği cevap şıklarına göre paylaşım stratejisini belirleyen şirket, “Çamaşır makinesi kullanırken hangisi yapılmalı?” şeklinde yönelttiği soruda, a) Kapasitesi aşılmamalı, b) Dolması beklenmeli, c) Az ve sık ürün yıkanmalı şeklinde 3 şık sunuldu. Tüketicilerin büyük bir çoğunluğu doğru cevabın olduğu dolması beklenmeli (b) şıkkını işaretlerken, yanlış olan diğer şıklara da bazı tüketiciler tarafından doğru şeklinde işaretlenmesi dikkat çekti.



Mutfakta nasıl tasarruf sağlanır?


Anketlerine devam eden kurum bu kez; hangisi mutfakta tasarruf sağlayan durumlardandır? Sorusunu da; a) Bulaşık makinesi tamamen dolmadan çalıştırmak, b) Kettle çalıştırırken ihtiyacımız kadar suyu kaynatmak, c) Fırın çalışırken kapağını açmak, d) Buzdolabı kapısını gereğinden fazla açık tutmak şıklarını sundu.


Ankete katılan tüketicilerinin büyük bir bölümü doğru şık olan (b) şıkkını işaretledi. Diğer şıkların da doğru olarak bilinip işaretlenmesi üzerine sosyal medya hesaplarından bilgilendirme görselleri paylaşan Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş., ev aletlerinin nasıl kullanılması gerektiğiyle ilgili ipucu verdi.



Sokak aydınlatılmasında sorun olursa kime başvurursunuz?


Anketlerinde kurum hizmetleriyle ilgili sorular da yönelten Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş. Sokak aydınlatmalarıyla ilgili sorun yaşayan tüketicilerin hangi kanaldan şirket ile iletişime geçildiğini sordu.


a) Sosyal medya, b) 186 Çağrı Merkezi, c) Kurumsal Web Sitesi, d) Mahalle muhtarı şıklarının olduğu cevaplandırma da en çok 186 çağrı merkezine oy çıktı. İkinci sırayı sosyal medya kanalları üçüncü sırayı ise muhtar aldı. Son sırada da web sitesi yer aldı.


Şirket her türlü soruların tüm iletişim kanallarından kendilerine yöneltilebileceğini, hizmet alanları ile alakalı tüm sorulara büyük bir özenle yanıt verileceğini belirterek sosyal medya araştırmaları sayesinde farkındalık oluşacağını aynı zamanda da doğru bilinen yanlışların düzeleceği düşüncesiyle devam edileceğini belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa YÖK Başkanı Erol Özvar: "Türkiye’deki üniversitelerin yüzde 99.8’i dolu" Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu ‘Arama Konferansı’ programına katılmak için Bursa’ya geldi. Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferans, saygı duruşu sonrası İstiklal Marşı’nın okunmasıyla beraber BTÜ Rektörü Profesör Doktor Naci Çağlar’ın konuşmasıyla başladı. Çağlar, YÖK Başkanı Erol Özvar’ı ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, "Bugün burada üniversitemizin ‘Arama Konferansı’ için toplandık. Üniversitemizin mevcut durumunu, şehrimizin ve bölgemizin potansiyelini, ülkemizin yeni yüzyıldaki yerini ve dünyadaki trendleri dikkate alarak bu arama konferansında ‘2030 yılı ve sonrasında üniversitemizi nerede görmek istiyoruz’ sorusuna cevap arayacağız. Hepinize, katılımınızdan dolayı teşekkür ederim" dedi. “Üniversitelerimizde 4 milyonu örgün olmak üzere toplam 7 milyon öğrencimiz var” Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferansta konuşan YÖK Başkanı Erol Özvar, "Yükseköğretim Kurulu olarak, mümkün olan her fırsatta Yükseköğretim Sistemi’nin paydaşlarıyla bir araya gelmeye ve fikir alışverişinde bulunmaya büyük bir gayret verdiğimi söyleyebilirim. Başlıca hedefimiz olan Türk yükseköğretiminin dünya üzerinde rekabetçi, yenilikçi, sürdürülebilir ve nitelikli bir yapıya sahip olması için ortaya koyulan her türlü görüş ve önerinin çalışmalara katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. Burada da fevkalade neticeler alacağımızın kanaatindeyim. Bugün ülkemiz 208 üniversitesi yaklaşık 185 bin akademisyeni ve 4 milyonu örgün eğitim olmak üzere 7 milyona ulaşan öğrencisi ile son derece büyük bir kapasiteye ulaşmıştır. Bu kapasite ile Avrupa üniversiteler alanının en önemli paydaşlarından bir tanesidir. Bu kapasiteye ulaşılmasında başta sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde son 20 yılda Yükseköğretim Sistemi’ne yapılan yatırımların katkısı müstesnadır. Ülkemizde yükseköğretime erişim talebi güçlü bir şekilde devam etmektedir. 2023 yılında 3 buçuk milyondan fazla öğrencimiz üniversite sınavlarına başvurmuş, üniversite kontenjanlarının doluluk oranı yüzde 99.8 gibi son derece yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Bu yoğun ve güçlü talebe, doğru politikalar ile cevap vermek Yükseköğretim Kurulu’nun en temel hedeflerinden biridir. YÖK olarak bir taraftan ülkemizin yükseköğretimde sahip olduğu kapasitenin ve gücün önemini vurgularken, diğer yandan yükseköğretimimizin kalitesini daha da yükseltme irademizi her platformda ifade etmeye devam ediyorum. Üniversitelerimizin uluslararası alandaki saygınlıklarını ve görünürlüklerini yükseltmek, akademisyenlerimizin projelerini artırmak AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek ve nihayetinde ülkemizin her alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli beşeri sermayeyi artırmak başta olmak üzere kaliteyi önceleyen bir anlayış ile YÖK olarak hareket ettiğimizi buradan paylaşmak isterim. Üniversitelerimizdeki kalite süreçlerini yakından takip etmemiz, bu süreçlerde üniversiteleri her şekilde desteklememiz bu anlayışımızın bir tezahür olarak görülmelidir" ifadelerine yer verdi. "Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler için vardır" Türk yüksek eğitiminde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma konularında son yıllarda çok önemli mesafeler katedildiğini belirten Özvar, "2016 yılında YÖK tarafından bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması programı hayata geçirilmiştir. Bu program sayesinde 25 devlet üniversitesinin genel ve geleneksel çalışmaları dışında bulundukları bölgelerin dinamiklerini esas alarak projeler hazırlamaları ve bölgesel kalkınma odaklı misyonlar edinmeleri sağlanmıştır. Bu bakımdan, son yıllarda Anadolu’nun dört bir yanında bu misyon ile hareket eden üniversitelerimizde önemli gelişmeler kaydedildiğini, bölgesel kalkınma üniversitelerimizin çokça görünür katkılar sağladığını görmekten sadece YÖK değil, bölge insanlarımızın da memnuniyet ile ifade etmiş olması bu alanda yapmış olduğumuz çalışmaların ne kadar isabet kaydettiğini göstermektedir. YÖK’ün gelecek vizyonunda önemli yer tutan bir diğer husus ise ‘İstihdam’ konusudur. Çeşitli vesileler ile ifade ettiğimiz üzere piyasayla, istihdamla, kültür-sanat ve edebiyatla bağı azalmış programları kademeli olarak dönüştürmeye devam ediyoruz. Bu vesile ile toplantının hazırlanmasında ve organizasyonunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Sivas Maraş ve Tokat depremlerini önceden bildirmişti, İstanbul için rahatlatan tahmin Kahramanmaraş depreminin uyarısını 2 hafta öncesinden yaparak gündem olan Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, geçtiğimiz gün gerçekleşen Tokat depremini de 3 saat öncesinden haber vererek yeniden gündem oldu. İçelli’den bu kez İstanbul’u azda olsa rahatlatacak bir açıklama geldi. Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, 7 büyüklüğün üstünde beklenen İstanbul depremiyle ilgili yaptığı açıklamada kendi çalışmalarına göre beklenen depremin en fazla 6 ila 6.5 büyüklüğünde olabileceğini söyledi. İcelli, “İstanbul’da büyük bir deprem beklentim yok. Orada bulunan fay 180-190 kilometre uzunluğunda. Bu fay 123 yıl içerisinde 3 kez kırıldı. 2 kez 7 üzeri bir kez de 6 büyüklüğünde. 1912’de Mürefte depremi, 1999 Gölcük depremi zaten burayı rahatlatmıştı, 1963’te de 6.3’lük bir depremle Çınarcık fayı yırtılmıştı ve neticesinde Marmara genel olarak rahatladı. Burada yırtılmayan sadece 30-35 kilo metrelik bir kırığımız kaldı. Buda 6-6,5 büyüklükte deprem oluşturabilecek bir potansiyele sahip. Sismik kesitlere baktığımızda, 12 kilo metrenin altında bir sürünme olduğu zaten bariz olarak bellidir. Deprem silsilesine baktığımızda da bunu teyit edebiliyoruz” dedi. “Sulusaray depremi Kuzey Anadolu zonunu tetiklemez” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde yaşanan depremlerin yine Tokat sınırları içerisinden geçen Kuzey Anadolu fay zonunu tetiklemeyeceğini belirten İçelli, “Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin Kuzey Anadolu fayını tetikleme gibi bir durum yok. Çünkü depremi oluşturan küçük bir fay. Böyle küçük depremler büyük fayları tetikleyemez. 7 büyüklüğün üzerinde bir deprem olsaydı bunu düşünebilirdik. Özellikle depremlerin odak mekanizma çözümlerini çok iyi incelememiz gerekiyor. İki gündür biz bunu inceliyoruz. Özelikle Buğdaylı fayının üzerinde, 23 kilo metrelik bu fayın sağına ve soluna her hangi bir baskı uygulamadığını düşünüyoruz“ diye konuştu. “Beklenen büyük Tokat depremi en fazla 6.2 büyüklükte olabilir” Tokat’tan geçen Kuzey Anadolu Fayında beklenen depremle ilgili değerlendirmede bulunan İçelli, “Bölgemizde bir çok kırığımız var. Özellikle Merzifon Esençay fayı 6.5 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyele sahip. Faylar tesadüfen depremler üretmiyor. Belli bir deformasyon enerjisini biriktirip, kinetik enerjiye çevirmesi gerekiyor. 1939 yılındaki Erzincan depremi vardır. 42-43 depremleri o bölgeyi zaten rahatlatmıştı. Yıllık 2.5 santimetrelik yamulma hızını hesap ettiğimizde şuanda odada ki potansiyel enerji 6-6.2 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyeldedir” ifadelerini kullandı. “Sulusaray’da 5 büyüklükte yeni depremler beklenebilir” İçelli 2 gündür depremlerle sallanan Tokat’ın Sulusaray ilçesindeki fayda 5 büyüklükte yeni depremler beklenebileceğinin altını çizerek şunları söyledi. “Tokat Sulusaray’da halen 5 büyüklüğünde depremler bekliyoruz. Panik yapmaya gerek yok. Özellikle Tokat buradaki depremleri çok fazla hissediyor. 5.6’lık depremlerde 4.5’lik artçılar gelmeni normaldir. 5 büyüklükte depremlerde oluşabilir ama daha büyük bir deprem beklemiyoruz.”