EĞİTİM - 03 Mart 2021 Çarşamba 13:30

Bu bahçelerde ekimi öğrencisinden rektörüne herkes yapıyor

A
A
A
Bu bahçelerde ekimi öğrencisinden rektörüne herkes yapıyor

Karabük Üniversitesi’nde 8 dönümlük alanda kurulan hobi bahçeleri ile tarıma olan ilgiyi arttırarak organik ürünlerin yetiştirilmesi amaçlanıyor.

Karabük Üniversitesi’nde 8 dönümlük alanda kurulan hobi bahçeleri ile tarıma olan ilgiyi arttırarak organik ürünlerin yetiştirilmesi amaçlanıyor.


Karabük Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr Fatma Zehra Tan öncülüğünde sosyal sorumluluk projesi kapsamında üniversite içerisinde ‘Unika Moral Hobi Bahçesi’ kuruldu.


Uluslararası öğrenci sayısı bakımından Türkiye’de üçüncü sırada yer alan ve 52 bin öğrencisi bulunan Karabük Üniversitesi’nde iki yıl önce başlanan proje için 8 dönümlük alanın ayrıldığı arazide oluşturulan hobi bahçelerine parsel sayısının üzerinde başvuru yapıldı. Başta yabancı öğrenciler ile birlikte üniversite öğretim görevlileri ile idari personele kura ile tahsis edilen ve her biri 48 metrekare olan 166 adet hobi bahçelerinde hem negatif enerjinin atılması hem de tarıma olan ilgiyi artırıp organik ürünlerin yetiştirilmesi amaçlanıyor.


Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik Polat, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, vatandaşların binalarda yaşamaya alışkın bir toplum haline dönüştüğünü ve toprağa basacak bir alanın kalmadığını belirtti.



“Parsel sayısının çok üzerinde başvuru oldu”


Hobi bahçeleri için Prof. Dr Fatma Zehra Tan ile Doç. Dr Zeynep Özcan’ın yaptıkları teklifin ardından gerçekleştirilen girişimler sonucunda kurulduğunu söyleyene Polat, “Burayı parselledik. Hem öğretim elemanlarımıza hem de öğrencilerimiz küçük parseller altında kendilerini hafta sonları veya mesai saatlerinde gelip çoluk çocuk burada toprakla ilgilenebilecekleri bir alan oluşturduk. Tabi bu güzel bir tepki ile karşılaştı. Çünkü sınırlı sayıda bir parselimiz var. Parsel sayısının çok üzerinde başvuru oldu. İnşallah belki ileride daha farklı alanları bu iş için tahsis edebiliriz diye düşünüyorum” diye konuştu.



“Organik olarak yetiştirip tüketmek istiyorlar”


Polat, kurulan hobi bahçeleri ile amaçlarının öğrencilerin ve personellerin toprağa olan ilgisini artırmak olduğunu ifade ederek, “Yukarıda eski araç müzemiz var. Bunlar hepsi bizim sadece eğitim ve öğretim araştırma değil de çalışanlarımızın ve öğrencilerimizin sosyal hayatına hizmet eden faaliyetlerimiz. Bu da onun bir parçası. Burada ekim işini yapanlar öğretim elemanları ve öğrencilerimiz. Herkes burada kendi ürününü küçük miktarlarda organik olarak yetiştirip tüketmek istiyorlar” dedi.


İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Fatma Fatma Zehra Tan, projeye için çalışmalara 2 yıl önce başladıklarını belirterek, “2 yıl önceki öğrencilerimizle bu ders kapsamında görüşmelere başladık. Hep yapılan sosyal sorumluluk projelerini inceliyorduk. Neden bizim bir sosyal sorumluluk projemiz olmasın sorusu üzerinden çıkarak bir hobi bahçesi projesi ortaya koyduk” ifadelerine yer verdi.


Tan, hobi bahçelerinin tahsil edilmesinde yerli yabancı ayırt etmediklerini, insanoğlunun üzerindeki negatif enerjiyi atması ve doğayla baş başa kalması için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını kaydederek, “Bir de yabancı öğrencilerin sosyalleşmesi açısından dil problemi olsun farklı problemler olsun pek çok konuda sıkıntı yaşayabiliyorlar. Böyle kendi kendilerine sosyallik oluşturmuş olabilir diye düşündük” şeklinde konuştu.


Projede yer alan İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr Zeynep Özcan ise kısa süre içerisinde ekim işine başlanacağını aktararak şunları kaydetti: “Planlamalarımız tamamlandı. Tahsis işlemlerimizi yaptık. Bu süreçte eğitim programları planlıyoruz. Neticede ekilen biçilen ürünlerin sergisini yapmayı da arzu ediyoruz. İnşallah güzel bir sonuç alırız.”


Hobi bahçesinde kendisine yer tahsil edilen öğrencilerden Ürdünlü Ahmet Aktaş, hobi bahçesi projesinin güzel bir düşünce olduğunu dile getirerek, kendisine ayrılan bölümde domates, biber, salatalık ve çiçek ekeceğini söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul BTM girişimi Almanya’dan yatırım aldı Otomotiv endüstrisinde kalite kontrolü yapay zeka destekli kameralarla sağlayan Academic Sight, otomasyon sektörünün önde gelen firmalarından Alman Robodex’ten yatırım aldı. Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) girişimlerinden Academic Sight’a Almanya’dan yatırım geldi. Otomotiv endüstrisinde gerçekleştirilen manuel insan gözlemine dayalı kalite kontrol sistemlerini, yapay zeka ile insan gözleminden kamera gözlemine taşıyan program geliştiren Academic Sight’a Almanya’da otomasyon sektöründe faaliyet gösteren Robodex firması yatırım yaptı. Yatırım tutarı hakkında bilgi verilmezken, Robodex ile gerçekleştirilen işbirliğinin, maddi yatırım ve Academic Sight’ın Almanya’da yeni bir marka oluşturmasını kapsadığına dikkat çekildi. Alınan yatırım hem maddi hem de ayni olarak gerçekleşeceğini belirten Academic Sight Kurucu Ortağı Bünyamin Bingöl de yaptığı açıklamada, “Ayni yatırım yeni marka oluşturulması ve Almanya’daki tüm operasyonel maliyetlerin karşılanmasını kapsıyor. Bu işbirliği sayesinde Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki varlığımızı güçlendirecek ve yapay zeka destekli dijital dönüşüm teknolojileri alanında daha fazla firmaya ulaşabileceğiz. Bu yatırım hem Academic Sight’ın büyüme yolculuğunda bir dönüm noktası hem de Almanya’daki endüstriyel firmaların kalite kontrol süreçlerine dijital bir çözüm sunma imkanı oluşturuyor” dedi. BTM sayesinde birçok yatırımcı ulaştı BTM kapsamında daha fazla network ve iş olanağının kendilerine ulaştığını kaydeden Bingöl, “Bu kapsamda çok değerli görüşmeler sağladık ve işimizi tanıtma konusunda BTM’nin bize çok fazla desteği oldu. Almanya menşeili teknoloji firması Robodex ise vizyonumuzu ve potansiyelimizi tanıyarak bize önemli bir yatırım yaptı” diye konuştu. Academic Sight’ın geliştirdiği program, presten çıkan parçaların yüzeylerinde bulunan çizik, göçük ve yırtık gibi yüzey kaynaklı kalite kusurlarının insan gözüyle değil, yapay zeka destekli kameralarla tespit edilmesine olanak sağlıyor.
Sakarya SETA Genel Koordinatörü Duran: “Terörün tamamen biteceği bir sürece girdik” ’Küresel Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası’ konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 71’inci konuşmacısı olan SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye ve Irak arasında yeni bir dönemin başlayacağına işaret etti. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 71’inci konuşmacısı ‘Küresel Belirsizlik Çağında Türk Dış Politikası’ konulu söyleşiyle Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Esen’in üstlendiği söyleşide; bölgesel bazlı yaşanan çatışma ve gerilimler, sürekli değişen dengeler, siyasi konjonktürdeki dalgalanmalar ve Türkiye’nin yürüttüğü diplomatik müzakereler ile dış politikasındaki muhtemel rotalar konuşuldu. “Hem sert hem yumuşak güç” Dünyada belirsizlikler ve bir dizi krizle boğuşulan bir süreçten geçildiğini kaydeden Duran, “Özellikle pandemiden sonra Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş durumu Batı ve Rusya arasındaki gerginliği artırdı. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin başta olmak üzere büyük güçler arasındaki rekabetler hızlandı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu yükselen güçler ise kendi inisiyatiflerini oluşturdu. Böyle bir dönemde çok sayıda kriz ve çok sayıda riskin olması, dünyadaki düzenin bozulmuş olmasının başlıca faktörleri. Dış krizlerle boğuşan ve aynı zamanda iç türbülanslara cevap vermeye çalışan Türkiye, dünyadaki değişeme de güçlü bir şekilde adapte oldu. Bundaki en önemli etken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü liderliğidir. Türkiye hızlı hareket edebildiği için krizlere etkili cevaplar verebiliyor. Bu durumu örnekleyecek olursak; Türkiye, Suriye ve Irak’ta tampon bölge oluşturdu. Yine Libya’da iç savaşı durduran askeri bir varlığı oldu. Somali’de Türkiye bir askeri varlık göstererek oranın istikrarına ve ticaretine katkı vermeye çalışıyor. Bu örnekleri ortaya koyduğumuzda şu görünüyor ki Türkiye sert gücünü ve yumuşak gücünü aynı anda kullanabilen bir ülke. Türk Hava Yolları, Yunus Emre Enstitüsü, Türk İş Birliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) gibi kuruluşlarıyla yumuşak gücünü de kullanıyor. Bu şekilde Türkiye ‘Akıllı Güç’ denilen bir konumu üretmeye çalışıyor” dedi. “PKK’yı bitirecek bir sürece girdik” İzleyicilerden gelen “Cumhurbaşkanı ile Savunma Bakanı Güler’in, yaz aylarında terörün biteceğine yönelik ifadelerini nasıl değerlendirebiliriz?” sorusunu cevaplayan Duran, “Türkiye 2016’dan sonra PKK’nın Suriye ve Irak’ta bir terör koridoru oluşturmasını engellemekle ilgili çok açık ve net bir proaktif politika izliyor. Bu politika akabinde Türkiye’de terör olaylarının ortadan kalktığı, terörün varlığının çok büyük ölçüde yok edildiği bir döneme geldik. Özellikle Irak ve Suriye’deki askeri varlığımız ve operasyonlarımızla bu süreci destekledik. Bu sadece bizim çabamızla olacak bir şey değil. Biz 10-12 kilometrelik bir derinliğe girdik. 30-40 kilometre daha girmemiz gerekecek ama bu da yetmiyor. Çünkü biz girdikçe terör örgütü geri çekilerek konumlanıyor. Bu konuyla ilgili hem Bağdat hem Erbil ile görüşmeler devam ediyor. Bu görüşmelerin sonucunda terör örgütünün ortadan kalkacağı bir düzlem oluşturulmak isteniyor. Terörün yanı sıra Türkiye ve Irak arasında kalkınma ve ekonomik odaklı iş birliklerinin de yürütüleceği bir döneme girdik” diye konuştu.
Van Van Gölü’ne dökülen Karasu Çayı eski günlerine kavuştu Van Gölü’ne dökülen Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eski günlerine döndü. Van Gölü’nü besleyen 102 derenin arasında bulunan Karasu Çayı, bu yıl yağışların bol olması nedeniyle eskisi gibi akmaya başladı. Birçok yabani kuşa ev sahipliği yapan çay, inci kefali göçünde önemli bir yere sahip. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan küresel ısınma sonucu kuruyan Karasu Çayı’nın bu yıl bol yağış almasıyla eski günlerine dönmesi uzmanları sevindirdi. Konuyla ilgili açıklama yapan an YYÜ Su ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, “Ülkemizde özellikle 2020 yılından sonra yağışların azalmasına bağlı olarak çok ciddi kuraklık yaşadıklarını söyledi. Bu noktada Van Gölü havzasının kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Akkuş, “Van Gölü havzası kapalı bir havza. Dışarıdan hiçbir su girdisi yok. Son 4 yıldır yaz mevsimlerine geldiğimiz zamana kadar su debilerinde ciddi bir oranda üşüş yaşanıyordu. Bazı akarsular Van Gölü’ne ulaşmakta zorluk çekiyordu. Şuanda Karasu Sulak alanındayız. Bu havzasın suyla doluluğunu yıllardır hiç görmemiştik. Son kar yağışı ve yağmurla beraber akarsuyun taşması neticesinde tekrar burası suyla buluştu. Özellikle Karasu Çayı’nın debisinin düşük olması nedeniyle hemen etrafında birçok tarla oluştu. Fakat akarsu tekrardan taştı buraları geri aldı. Bizler akarsulara yakın yerlerde ne yaparsak yapalım akarsu bir gün kendisine ait olan yeri geri alacak. Şu anda bunu bariz bir şekilde görüyoruz. Akarsu yatakları suyla dolduğu zaman güzel. Hem balıklar için hem de etrafımızdaki birçok canlı için. Umut ediyoruz ki bu sene geçen yıllara göre suyun bolluğu bereketi devam eder" dedi.