GENEL - 14 Mayıs 2019 Salı 12:51

Karabük Barosu’ndan ‘Pontus Soykırımı’ tepkisi

A
A
A
Karabük Barosu’ndan ‘Pontus Soykırımı’ tepkisi

Karabük Barosu Başkanı Av.

Karabük Barosu Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan, sözde Pontus Soykırımının 100. Yılı iddiasıyla Ankara’da yapılacağı açıklanan toplantıya sert tepki gösterdi.


Ankara’da faaliyette bulunan ve “Düşünceye Özgürlük Girişimi” adıyla kendini tanıtan bir grubun 18 Mayıs 2019 günü Kızılay’da sözde “ Pontus Rum / Helen Soykırımının 100. Yılı “ iddiasıyla bir etkinlik düzenleyeceği hususu kamuoyuna yansıdığını belirten Karabük Barosu Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan yapılmak istenen toplantının Türkiye’den toprak koparmayı hedefleyen bir stratejinin parçası olduğunu söyledi.


Bu durumun söz ve ifade hürriyeti ile de açıklanamayacağını kaydeden Erdoğan, “Ülkemizin her yönüyle kuşatıldığı ve çembere alındığı bir süreçte başkentimizde bu tür bir toplantının düzenlenmek istenmesindeki cüreti ve zamanlamayı da iyi okumak gerekir. Barış yanlısı ve savaş karşıtı bir etkinlik olarak sunulan bu faaliyetin Yunan Devleti ile diğer Türkiye karşıtı ülke ve kuruluşların günden güne yoğunlaşan ve Türkiye’nin egemenlik haklarına, toprak ve nüfus bütünlüğü ile milletlerarası hukuktan doğan her seviyedeki haklarına karşı ileri sürdükleri mesnetsiz ve asılsız soykırım iddialarını meşrulaştırma çabasının bir parçası olduğu açıktır” ifadelerini kullandı.


Türk Milletinin Cihan harbinde pek çok cephede her türlü yokluk ve imkansızlıklar içinde savaştığı bir dönemde ve devamında mütareke ve İstiklal Harbi sürecinde yabancı ülkelere ve işgal kuvvetlerine güvenerek hareket eden pontus çetelerinin bölgede bir ‘Pontus Devleti’ kurma hevesine kapıldıklarını belirten Erdoğan, “Karadeniz Bölgemizde eskiden bu yana çoğunlukta olan Müslüman Türk halkının nüfus varlığını şiddet yoluyla eritmeye yönelik toplu katliamlara girişmişlerdir. Pontus çetelerinin bu faaliyetleri ülkemiz açısından ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu bağlamda Lozan Barış Görüşmelerinde azınlıklar konusu öncelikle müzakere edilerek 30 Ocak 1923’te imzalanan ‘Türk ve Yunan Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme’ ile Batı Trakya haricinde yaşayan Müslüman-Türk nüfusun zorunlu olarak Türkiye’ye, İstanbul haricinde yaşayan Rum nüfusun ise zorunlu olarak Yunanistan’a gitmesi hüküm altına alınmıştır. Mübadele sürecine ilişkin bazı anlaşmazlık konuları ise iki ülke arasındaki 1930 antlaşmasıyla giderilmiş ve İstanbul’dakiler hariç olmak üzere Rumların ülkemiz topraklarındaki fiili, mülki ve hukuki varlığı tamamen son bulmuştur” diye konuştu.



“Türkiye’nin uluslararası camiadan dışlanarak yalnızlığa itilmesi hedeflenmektedir”


Erdoğan, Yunan Hükumeti ve yandaşı kuruluşlar tarafından zaman zaman gündeme taşınan ‘Pontus Soykırımı’ iddialarıyla Türkiye’nin dünya kamuoyunda köşeye sıkıştırılmak istenildiği ve ülkedeki bazı çevrelerin de bu faaliyetlere destek olduklarını dile getirerek, şunları söyledi: “Bu bağlamda Yunan Parlamentosunun 1994 yılında toplanarak 19 Mayıs gününü Pontus Soykırımını Anma Günü olarak kabul etmesi ve gün olarak seçilen tarihin Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Samsun’a çıktığı güne denk getirilmesi anlamlıdır. Yunan Hükumetinin desteği ile yürütülen bu faaliyetlerde Ermeni Diasporasının ortaya attığı asılsız ‘Ermeni Soykırımı’ iddialarına ilişkin süreç taklit edilmekte, Yunanlılar ve Rumlar Ermeni tezlerine destek verirken, Ermeniler de ‘Pontus Soykırımı’ yalanına destek olarak kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadırlar. Böylelikle Osmanlı’nın son dönemleriyle birlikte İstiklal Harbi sürecimiz ve Cumhuriyetimizin kuruluş süreci de hedef alınarak Türk Milletinin direnci kırılmak istenmekte, uluslararası camiadan dışlanarak yalnızlığa itilmesi hedeflenmektedir. Nihai hedef ise ülkemizin parçalanması ve bir kısım topraklarımızın koparılmasıdır. Açıkladığımız bu gerçekler bağlamında baktığımızda; Ankara’da yapılacağı ilan edilen toplantının Yunan tezlerine hizmet ettiği ve sözde soykırım iddialarına meşruiyet kazandırmaya yönelen propaganda sürecinin bir parçası olduğu kesindir. 19 Mayıs 1919’da başlayan Milli Mücadelemizin 100. yılında büyük bir cüretkarlıkla yapılmak istenen bu toplantıyı şiddetle kınıyor ve kamuoyunu gerekli duyarlılığı göstermeye davet ediyoruz.”


Karabük Barosu’nun toplumsal ayrışma ve kamplaşmanın had safhada olduğu dönemde yaşanan bu gelişmeye karşı uyarı görevini yaptığını söyleyen Erdoğan, “Siyasi arenadaki tüm aktörlerimiz süreci ve gelişmeleri iyi okuyarak, milletimizin beklentisi doğrultusunda milli birlik anlayışı içinde hareket etmelidir. Milletimizi bölecek, ayrıştıracak söylemlerden vazgeçilmeli, hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlere bağlılık temelinde milletimizin kucaklaşması ve kardeşliği sağlanmalıdır. Derinleşen ayrışma ve kutuplaşma ile ülkemize yönelik tehditlerin daha da büyüyeceği unutulmamalıdır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.