KÜLTÜR SANAT - 04 Mayıs 2022 Çarşamba 12:35

Türkiye’nin ilk ve tek kahve müzesi özel müze statüsüne kavuştu

A
A
A
Türkiye’nin ilk ve tek kahve müzesi özel müze statüsüne kavuştu

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve "en iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde bulunan Türkiye’nin ilk ve tek Kahve müzesi ’Özel müze’ statüsüne kavuşarak 400 yılık tarihi handa yaşatılıyor.

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve "en iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde bulunan Türkiye’nin ilk ve tek Kahve müzesi ’Özel müze’ statüsüne kavuşarak 400 yılık tarihi handa yaşatılıyor.


Üç yıl önce Korumanın Başkenti Safranbolu’da Semih Yıldırım tarafından açılan Kahve Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "özel müze" statüsüne alındı.


Osmanlı padişahı Abdülhamit Han, Sütçü İmam ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de kullandığı fincan ve cezvelerin bulunduğu müze ilçenin 400 yıllık Tarihi Cinci Han’ında geleceğe yansıtılırken, müze’nin kurucusu olan Semih Yıldırım, yerli ve yabancı turistler için Türk kahvesini iliklerine kadar yaşayabilecekleri bir müze oluşturduklarını ifade etti.



"Dünyada Türk kahvesi ile başlayan bir kahve kültürü var"


Semih Yıldırım Kahve Müzesi’ne ciddi bir ilgi olduğunu belirterek, “Kahve Müzesi’nin kuruluş aşaması 2019 yılında başladı. O yıldan sonra Dünya pandemi sürecine girdi. Bir durgunluğa girdik. Pandemi süreci bittikten sonra gerçekten insanların yoğun ilgisi ile karşı karşıyayız. Türkiye’de ilk ve tek kahve müzesi. Başka örneği yok. Burada insanlara Türk kahvesi kültürünün tarihini anlatıyoruz. Çekirdekten fincana gelene kadar bütün yolculuğu, kullanılan ekipmanlara kadar hepsini sergiliyor ve hikayelerini anlatıyoruz. Çok ciddi ilgi var. Türk kahvesi aslında bizim çok önemli bir kültürümüz. Dünyada Türk kahvesi ile başlayan bir kahve kültürü var. Türk kahvesi kültürünün üstüne gelişmiş bir kahve kültürü var. Bu kültürü biz gelen yerli ve yabancı turiste anlatmaya çalışıyoruz” dedi.



" Kahve kültürü 400 yıllık han içinde yaşatılıyor"


Müzenin içerisinde çok önemli parçalar var olduğunu ifade eden Yıldırım, “Abdülhamid Han’ın kahve içtiği fincandan tutun, Sütçü İmam’ın cezvesine, özel Bektaşi fincanına kadar çok farklı ve hikayeleri olan ekipmanımız var. Herkesi buraya bekliyoruz. Safranbolu’ya geldiklerinde Türk kahvesi tarihini dinleyebilirler bizden. Burası 400 yıllık bir han. Cinci Han, Safranbolu turizm bölgesindeki önemli bir eser ve taş bir bina. Bizde müzemizi bu binanın içerisine kurarak tarihi bir atmosfer oluşturduk. Misafirlerimiz geldiklerinde hem müzeyi gezebiliyorlar hem de Anadolu’nun farklı yörelerinde yapılmış özel Türk kahvelerini tatma imkanı yaşayarak, tadımlayabiliyorlar. Türk kahvesini iliklerine kadar yaşayabilecekleri bir müze oluşturduk. Kahve bizim için çok önemli. Dünyaya da bu kültürü bizim yaydığımızı anlatmamız lazım” şeklinde konuştu.


Yıldırım, Türk kahvesinin çok özel bir içecek olduğunu vurgulayarak, “Bir kahvenin kırk yıl hatırı var. Kahve bizim en önemli anlarımızda var. Evlilik törenlerinden cenaze törenlerine kadar. En sevdiklerimizle içilen özel bir içecek. Biz de bu özel içeceğin özel bir müzesi olsun istedik. Bu müzede de Türk kahvesi özel bir yer edindi burada” ifadelerini kullandı.



"ABD’de yayınlanan belgeselin etkisini görmeye başladık"


Türk kahvesi için çekilen belgesel de Safranbolu’nun da yer aldığını belirten Yıldırım, “Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Gizem Şalcıgil White zaten yıllardır Türk kahvesinin tanıtımını yapıyordu. İşi biraz daha geliştirerek ABD’de hem bir Türk kahvesi kafesi zinciri açtı. Geçen sene Ağustos ayında buradaydı. Safranbolu’da ağırladık. Türkiye’de özel bir Türk kahvesi belgeseli çekildi. Ülkedeki yedi bölgede çekimler yapıldı. Safranbolu bu projede yer aldı. Biz hem safranlı kahveyi hem de müzemizi anlattık. Çekilen bu belgesel şu an ABD’de birçok eyalette gösterimde. Biz bunun etkilerini şimdiden görmeye başladık. ABD’den buraya turist olarak gelenler, bizim müzemizi görmeye ve safranlı kahvemizi içmeye geliyorlar” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Valerie Garnier: "Hayali gerçekleştirebiliyor olmak muhteşem bir sezonu özetliyor" Sezonu 4 kupa ile tamamlayan Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’nda Başantrenör Valerie Garnier, "Çok fazla hayalimiz vardı sezona başlarken, bu hayali gerçekleştirebiliyor olmak muhteşem bir sezonu özetliyor. Mükemmel bir sezon diyebiliriz. Aslında çok kısa bir süre vardı önümüzde hem birbirimizi tanıma hem de takımı olabildiğince yüksek noktaya getirmek için. Adım adım gittik. Bu noktada hep beraber hareket ettik" dedi. 2023-2024 sezonunda Avrupa’da üst üste ikinci kez Euroleague kupasını kazanarak bir ilke imza atan Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı, sezon başında müzesine götürdüğü FIBA Süper Kupa ile birlikte Türkiye Kupası ve Kadınlar Basketbol Süper Ligi’nde de mutlu sona ulaştı. Sarı-lacivertli sporcular ve teknik heyet, Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda yer alan Fenerbahçe Basketbol Müzesi’nde medya mensuplarıyla bir araya geldi. Sezon başında şampiyon bir takıma geldiğini ve hedefler doğrultusunda birlikte çalıştıklarını belirten Başantrenör Valerie Garnier, “Çok fazla hayalimiz vardı sezona başlarken, bu hayali gerçekleştirebiliyor olmak muhteşem bir sezonu özetliyor. Mükemmel bir sezon diyebiliriz. Aslında çok kısa bir süre vardı önümüzde hem birbirimizi tanıma hem de takımı olabildiğince yüksek noktaya getirmek için. Adım adım gittik. Bu noktada hep beraber hareket ettik. Burada bir takım vardı ve bu takımı ben kurmamıştım. Dolayısıyla hedefler doğrultusunda hep beraber çalıştık. Çok iyi bir takımımız vardı. Hedeflere ulaşmak için takım halinde hareket etmemiz gerektiğini söyledik. Takıma da hakkını vermek lazım. Hiçbir zaman onları ekstra motive etmeme gerek kalmadı” ifadelerini kullandı. “Fenerbahçe’ye sadece kazanmak için gelirsiniz" 2018-2019 sezonunda Fenerbahçe’de başantrenörlük görevi yapmasının bu sezon kendisine yardımcı olduğunu vurgulayan Varnier, "Bu durum biraz yardımcı oldu. Yeri geldiğinde tanıdık yüzlerle karşılaştım. Fenerbahçe dokusunu biliyordum. Buraya gelirken nereye geldiğinizin farkında olmanız gerekiyor. Buraya sadece kazanmak için gelirsiniz. Fenerbahçe çok büyük bir aile, buraya tekrardan geldiğimde kimse beni unutmamıştı. Aslında ben aileme geri katılmış gibi oldum” diye konuştu. "Kariyerimdeki en özel sezonum" Fransız antrenör, kazanılan şampiyonlukların ardından kariyerinde çok önemli bir sezonu geride bıraktığını belirterek, "Gerçekten çok nadir olur tüm kupaları kazanmak. Bir antrenör sezona başlarken bütün alanlarda şampiyonluk hedefler. Bu şampiyonluklar gerçekleştiğinde de uyandığımızda gerçek mi diye kontrol ederiz. Hala o anın akışındayız. Belki biraz daha vakte ihtiyacımız var her şeyi tam anlamıyla idrak etmek için” değerlendirmesinde bulundu. Varnier, Fenerbahçe’deyken her sezon şampiyonlukları tekrarlamaları gerektiğinin de altını çizerek, "Gelecek sezon bizim adımıza zor geçecek. Fenerbahçe’deyseniz bu başarıları tekrardan kazanmanın bilincindesinizdir. Zor bir sezon olacak. Tek başımıza değiliz, ciddi rakiplerimiz var” dedi. "Türk basketbolu Avrupa’nın en iyi liglerden biri" Avrupa’nın önemli organizasyonlarında Türk takımlarının final oynaması üzerine ise Varnier, "Türk basketbolunun var olduğunu ve gerçekten Avrupa’nın en iyi liglerden biri olduğunu gösterir. Böyle bir sezon geçirdikten sonra devamlılığı tercih etmek gerekir tabii ki bazı değişiklikler yaparak" diyerek sözlerini noktaladı. Medya günü, ‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ pankartı ile çekilen fotoğraf ile sona erdi.
Kocaeli Define ararken mağarada ölen baba ile oğlu toprağa verildi Bursa’nın İznik ilçesinde mağarada kaçak define kazısı yaptıkları esnada jeneratörden sızan gazdan zehirlenerek hayatını kaybeden baba ve oğlu Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde toprağa verildi. Edinilen bilgiye göre, Kocaeli’nin Gölcük ilçesinden yola çıkan Tevfik Özdemir (68), oğlu Okan Özdemir (42) ve arkadaşları İbrahim Ergün (38), define aramak için 2 gün önce Bursa’nın İznik ilçesine gitti. Gürmüzlü Mahallesi’nde kahvehanede çay içip etraftakilerle sohbet eden Tevfik ve Okan Özdemir ile İbrahim Ergün gecenin ilerleyen saatlerinde Karadere mevkiinde giderek mağarada kaçak kazı çalışması gerçekleştirdi. Tevfik ve Okan Özdemir ile İbrahim Ergün’den uzun süre haber alamayan yakınları endişe içinde durumu Mahalle Muhtarı Zeynel Çetin’e iletti. Çetin ise olayı 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Bunun üzerine İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürlüğü, Jandarma Arama Kurtarma (JAK), Jandarma ve sağlık ekipleri harekete geçti. Daha önce bölgede kaçak kazı yapılan bölgelere yoğunlaşan ekipler, mağara girişinde Teyfik Özdemir’in cansız bedeniyle karşılaştı. Jandarma iz sürme -arama köpekleri ‘Meftun’ ve ‘Damga’ ile mağara içerisinde yapılan aramada Okan Özdemirile İbrahim Ergün’ün cansız bedenlerine de ulaşıldı. Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından cenazeler mağaradan çıkarıldı. Baba ve oğlunun cenazesi Kocaeli’nin Gölcük ilçesine getirildi Tevfik ve Okan Özdemir ile İbrahim Ergün’ün cansız bedenleri savcı ve ekiplerin incelemesinin ardından Bursa Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Baba, oğul ve arkadaşları jeneratörden mağara içine sızan karbondioksit gazından zehirlenerek hayatını kaybettiği belirlendi. Otopsi işlemlerinin ardından yakınlarına teslim edilen baba ve oğlunun cenazesi Kocaeli’nin Gölcük ilçesine getirildi. Baba ve oğlunun Kavaklı Mahallesi Kavaklı Sanayi Camii’nde öğle namazına müteakip cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına Özdemir’in yakınları, sevenleri ve Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer katıldı. Cenaze namazının ardından baba ve oğlun cenazeleri İhsaniye Mezarlığına defnedildi. Öte yandan, Tevfik Özdemir’in emekli olduğu, Okan Özdemir’in ise bir dönerci dükkanında kurye olarak çalıştığı öğrenildi. Gürmüzlü Mahallesi’ne 6 kilometre uzaklıktaki Elbeyli Mahallesi’nde, 5 yıl önce aynı tarihte yapılan kaçak kazı sırasında 1 kişi hayatını kaybettiği 6 kişi de kurtarıldığı ortaya çıkmıştı.
Adana Adana’da açık saha tesislerinin toplu açılışı düzenlendi Adana’da Gençlik ve Spor Bakanlığı ile AB FRIT II Fonu bünyesinde Alman Kalkınma Bankası (KFW) yürütücülüğünde gerçekleştirilen proje çerçevesinde 12 ilde 22 tesisi içeren projelerin eş zamanlı açılışı yapıldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile AB FRIT II Fonu bünyesinde Alman Kalkınma Bankası (KFW) yürütücülüğünde gerçekleştirilen proje çerçevesinde Adana, Adıyaman, Batman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mardin, Mersin, Osmaniye, Şanlıurfa olmak üzere 12 ilde 22 tesisi içeren projelerin eş zamanlı açılışı yapıldı. Bu kapsamda Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri ile AB Türkiye Delegasyonu ve Alman Kalkınma Bankası üst düzey yetkililerinin katılımıyla Çukurova ilçesindeki 100. Yıl Mahallesi’ne inşa edilen açık saha tesislerinin açılış töreni düzenlendi. “Tüm gençlere hizmet verecek” Törende konuşan Vali Köşger, "Adana’nın en güzel noktasında, gençlerimiz, geleceğimiz, istikbalimiz, evlatlarımıza yönelik çok güzel bir faaliyet için bir aradayız. Çukurova hızla gelişen bir bölge. Ancak şuana kadar burada bir spor stadyumu, bir futbol sahası mevcut değildi. Avrupa Birliği’nin, Alman Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla, bakanlığımız ve hükümetimizin çalışmalarıyla burada bu hizmet gerçekleştirildi. Bölgemizde bir türlü istikrar gerçekleşmiyor ve ülkemizin etrafında, her tarafta sıkıntılı durumlar var. Kendi ülkesinde can güvenliği kalmayan çok sayıda komşumuzu da misafir ediyoruz. Burası ülkemiz gençlerine hizmet ettiği gibi onların da hizmetinde olacak. Türkiye kendi gençliğine yetişmeye çalışırken, onların ihtiyaç duyduğu spor alt yapısını gerçekleştirmeye çalışırken bir taraftan da ülkemize dışarıdan gelen gençlerimiz var. Buna yetişmekte zorlanıyoruz. AB bu anlamda devreye girdi ve bu tesislerin yapılmasında imkan sağladı. Onlara teşekkür ediyoruz, gençlerimize de hayırlı, uğurlu olsun diyoruz" dedi. Konuşmaların ardından, Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi folklor ekibi halk oyunları gösterisi sundu. Daha sonra protokol üyeleri hazırlanan platformda butona basıp açık saha tesislerinin açılışını gerçekleştirdi. Gençler, çok sayıda spor dalına yönelik etkinlik alanlarının oluşturulduğu tesiste gönüllerince spor yapıp, sosyalleşme imkanı buldu.
Bitlis Bitlis’te ‘yayla muzu’ uçkunun fiyatı, ‘Anamur muzunu’ üçe katladı Bitlis’in Tatvan ilçesinde doğal olarak yetişen ve ‘yayla muzu’ olarak da adlandırılan uçkun, 150 TL’lik fiyatıyla Anamur muzunu üçe katladı. Doğu Anadolu Bölgesi’nin yüksek kesimlerinde doğal olarak yetişen ve yöre halkı tarafından ışkın veya yayla muzu adıyla bilinen ve sevilerek tüketilen ekşimsi uçkun bitkisi, Tatvan’da satışa sunulmaya başlandı. Dağların yüksek zirveleri ve eteklerinden büyük zorluklarla toplanarak tezgâhlarda kilosu 150 TL’den satılan bitki, kent merkezinde çoğu insanın da başlıca geçim kaynağı oldu. Vatandaşlar binbir zorlukla topladıkları uçkunları torbalarla getirdikleri şehir merkezindeki ana caddelerde satışa sunarak aile bütçelerine katkıda bulunuyor. Bölge insanı tarafından büyük bir beğeniyle tüketilen bitkinin, özellikle sarılık, tansiyon, mide rahatsızlıkları ve diyabet gibi hastalıklara iyi geldiği iddia ediliyor. Vatandaşlar, binbir zorlukla toplayarak kilosunu 150 TL’den satışa sundukları yayla muzu, fiyatıyla Anamur muzunu üçe katladı. Hizan yaylalarında topladıkları yayla muzunun şeker, tansiyon gibi hastalıklara ilaç olduğunu iddia eden Ercan Sepet isimli satıcı, “Yayla muzunu nisan ayında toplamaya başlıyoruz. Bu bitkinin yaklaşık 1 ay gibi bir ömrü var. Yılda bir kez çıkıyor, bizler de ekmeğimizi yayla muzunu satarak kazanıyoruz” dedi. Bir kış boyunca yayla muzunun çıkmasını beklediklerini söyleyen Oğuz Uçak da, “Her derde deva olan yayla muzunu herkese tavsiye ediyorum. Bir kış bu bitkinin çıkmasını bekledim. Ekşimsi bir tadı olduğu için de ayrı bir aroma veriyor” ifadelerini kullandı.