- 13 Mart 2019 Çarşamba 16:10

Sarıkaya, “Tıp Bayramını, bayram tadında karşılamaya hasret kaldık”

A
A
A
Sarıkaya, “Tıp Bayramını, bayram tadında karşılamaya hasret kaldık”

Türk-Sağlık Sen Kars Şube Başkanı Erhan Sarıkaya, Tıp Bayramını, bayram tadında karşılamaya hasret kaldıklarına belirtti.

Türk-Sağlık Sen Kars Şube Başkanı Erhan Sarıkaya, Tıp Bayramını, bayram tadında karşılamaya hasret kaldıklarına belirtti.


Sarıkaya, aşırı iş yükünün sağlık çalışanlarının çalışma, aile ve sosyal hayatlarını zorlaştıran önemli bir sorun olduğunu kaydetti.


Türk-Sağlık Sen Kars Şube Başkanı Erhan Sarıkaya, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, “14 Mart Tıp Bayramı bundan tam 100 yıl önce Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de iki kule arasına dev bir Türk bayrağı asan Tıbbiyelilerin işgale tepki, milletine sevda ve vatanına bağlılığın bir yansımasıdır." ifadesini kullanan Başkan Sarıkaya, "Türk Sağlık-Sen 100 yıl önceki idealin temsilcisi, o asil ruhun günümüze yansımasıdır. Sevdası Türkiye olan bizler, her şartta ve zamanda bayrak, vatan, millet ve devlet demekten asla vazgeçmeyeceğiz. İşte böylesine kutsal bir mirasın sahipleri sağlık çalışanlarımızın bugün karşı karşıya kaldıkları sorunlar nedeniyle 14 Mart Tıp Bayramını, bayram tadında karşılamaya hasret kaldık" dedi.


Başkan Sarıkaya, “Bugün mobbing ve şiddetten en fazla mağdur olanlar sağlık çalışanlarıdır. Her 30 dakikada bir sağlık çalışanın şiddete uğradığı, doktorların kafasına kaldırım taşları atıldığı, hastanelerin basıldığı ve şiddetin cinayete dönüşmeye başladığı bir çalışma ortamı mevcuttur. Bazı düzenlemeler ile önlemler alınmak istenmişse de bunların yetersiz olduğu ortadadır. Bu nedenle acil bir şekilde sağlıkta şiddete istisnasız tutuklu yargılama gelmeli, sağlık kurum ve kuruluşları sıfır toleranslı alan ilan edilerek burada işlenen suçların ertelenmesi veya paraya dönüştürülmesine son verilmeli ve şiddet uygulayanlara acil haller dışında belli bir süre paralı sağlık hizmeti uygulaması hayata geçirilmelidir. Bir başka bela olan mobbingin önüne geçilmelidir. Özellikle idarecilerin yaptıkları baskılara bir son verilmelidir. Bu konuda yapılacak en doğru iş de kamuda ehliyet ve liyakate dayalı, adaleti esas alan bir yönetim sistemi oluşturmaktır” diye konuştu


Aşırı iş yükü sağlık çalışanlarının çalışma, aile ve sosyal hayatlarının zorlaştıran bir diğer sorundur. Bu konuda planlı bir istihdam politikasına ihtiyaç olduğu ifade eden Erhan Sarıkaya, “Aile hayatına zarar veren bir diğer meselede sözleşmeli istihdamdır. Çalışanları eşinden ve çocuğundan ayrı bırakan, ailelerde huzuru bozan, yuvayı parçalayan bu uygulama bir an önce sonlandırılmalıdır. Tüm sağlık çalışanları kadrolu personel olarak istihdam edilmelidir. Sağlık çalışanları mobbing, şiddet, yoğun iş yükü aile ve sosyal hayattan feragat gibi birçok sıkıntıya katlanarak devletinin emrinde milletine hizmet ederken, emeklerinin karşılığı bir nebze de olsa karşılanıyor mu diye sorarsanız buna vereceğimiz cevap ne yazık ki hayırdır. Döner sermayeler sıfırlanmıştır. Çalışanlar sabit ek ödemeye mahkum edilmişlerdir. Bu durum tüm sağlık çalışanlarının ekonomilerinin büyük zarar görmesine neden olmuştur. Bu konuda başlattığımız dilekçe kampanyası sürmektedir. Tüm çalışanları döner sermaye mücadelemize katkı vermeye çağırıyoruz. Emeğimizin ve alın terimizin karşılığını almak için mücadelemizi her daim sürdüreceğiz. Bunun yanı sıra 3600 ek gösterge, ek zam gibi temel ekonomik beklentilerimize de hala bir yanıt verilmiş değildir. Bu beklentilerimiz lütuf değil, bir haktır. Çünkü toplu sözleşmede enflasyon farkının bile gerisinde kalan bir zamma imza atılması kamu çalışanların bütçelerinde çok ciddi yaralar açmıştır. Bunların kapanması ve zararların telafisi için ek zam şarttır. Tüm çalışanların ek göstergeleri hakkaniyetli bir şekilde yükseltilmelidir” şeklinde konuştu.


Bir önceki 14 Mart’tan bugüne temel sorunlardan sadece yıpranma payı için küçük bir adım atıldığına dikkat çeken Sarıkama özetle şunları söyledi:


“Fiilen 9 yıla 1 yıl, geriye dönük çalışmanın dahil olmadığı ve tüm çalışanları kapsamayan bir yıpranma payı hayata geçmiştir. Beklentilerin çok uzağında kalan yıpranma payının çalışanlara bir faydası olması için mutlaka yeniden değerlendirilmesi şarttır. Ülkemizde sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan 920 Bin çalışanın sorunları ve talepleri için bu 14 Martta somut adımlar ve yasal düzenlemeler görmek istemekteyiz. Çalışanlar sorunlar yumağı içerisinde çalışanlar bırakılmamalı. Hamaset dolu sözlerle 14 Mart geçiştirilmemelidir. Biz icraat istiyoruz. Sağlık çalışanları ağız tadıyla güzel bayramlara merhaba desin diyoruz. Tarihi önemi ve düşmana karşı asil duruşu ile bize her şartta ve zamanda kutlayacağımız 14 Mart Tıp Bayramının tüm sağlık çalışanlarına kutlu olmasını diliyor, Millet olarak hepimizin daha huzurlu, aydınlık 14 Martlara ve yarınlara ulaşmamızı temenni ediyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.