GENEL - 06 Nisan 2021 Salı 15:36

Başkan Altıkulaç: “Dedikodu yapmak gibi kaybedecek zamanımız yok”

A
A
A
Başkan Altıkulaç: “Dedikodu yapmak gibi kaybedecek zamanımız yok”

Görev süresini değerlendiren Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, dedikodu yaparak kaybedecek zamanlarının olmadığını belirterek çalışmalarına hız kaybetmeden devam edeceklerini kaydetti.

Görev süresini değerlendiren Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, dedikodu yaparak kaybedecek zamanlarının olmadığını belirterek çalışmalarına hız kaybetmeden devam edeceklerini kaydetti.


Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, görevde bulunduğu iki yılını değerlendirerek, “31 Mart 2019 tarihinde yapılan Mahalli İdareler seçiminde ilçemiz halkının büyük bir teveccühü ile göreve gelmemizin ikinci sene-i devriyesinde bizi bu göreve layık gören tüm Devrekanili hemserilerime en kalbi duygularımla bir kere daha sonsuz teşekkür ediyorum. Görevde olduğumuz süre içerisinde hiç bir ayrıcalık gözetmeden elimizden geldiği kadarıyla ilçe halkımızın tamamını kucaklayarak görev yapmaya çalıştık ve bundan sonrada bu ruh hali ile görevimizi yapmaya çalışacağız. Her zaman dediğimiz gibi geçmişi irdelemek, dedikodu yapmak gibi bize zaman kaybettirecek işlerle asla uğraşmayacağız. Bizim hizmet yolunda kaybedecek zamanımız yoktur. Mesele memleket meselesidir. Yarınımızın teminatı olan çocuklarımıza güzel bir Devrekani bırakmak bizim en büyük arzumuzdur” dedi.


İki yıl önce seçmenlerin karşısına 23 adet proje ile çıktıklarını ve bunların çoğunu yerine getirdiklerini söyleyen Başkan Altıkulaç, “Seçmenimizin karşısına çıktığımız 23 adet projemizden; ana yollarımızda iyileştirme çalışmaları, organize hayvancılık projemizde son aşamaya gelmiş olmamız, İlçemize 8 bin 173 metre uzunluğundaki yeni bir su ishale hattımızın döşenmiş olması, İlçemize Gençlik Merkezi kazandırılması, Sosyal Hizmetler Biriminin oluşturulması, Belediyemize 4 adet hizmet aracı kazandırılması, ilçe stadının yenilenmesi, ana caddelerimizde görsel aydınlatma çalışmalarımız, 7 kilometre sıcak asfalt çalışmamız, 8 kilometre mucur asfalt çalışmamız, ilçemiz küçük sanayi sitesinin kamera çalışmasının yapılması, çöp taksi hizmetinin devreye konulması, yüzme havuzu ile ilgili projemizin bakanlığa kabul ettirilmesi ve 2 kilometre kanalizasyon tesis edilmesi gibi ana başlıklarda sayılabilecek birçok hizmetin ilçemize kazandırılmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Rabbime dua ediyorum; inşallah kalan projelerimizi de yapabilmeyi bize nasip eder. Bundan sonra da ilk günkü şevk ve heyecanla azim ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi. 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta” Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı. “Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var” Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi. “Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun” Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu. “Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir” Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi. “30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın” Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı. Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu: “Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”
Eskişehir Bayramda ’çi börek’ işletmeleri doldu taştı, satışlar 5 kat arttı Eskişehir’de 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde kentte turist yoğunluğu yaşanırken, yöresel lezzet olan Çi Börek işlemeleri önünde uzun kuyruklar oluşurken, dükkânların satışları normalin en az 5 kat üzerine çıktı. 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde birçok kentte turist yoğunluğu yaşandı. Vatandaşlar bayramlaştıktan sonra yakınları ile birlikte bulundukları kentin tarihi ve kültürel yerlerini gezip lezzetlerini tattı. Diğer kentler gibi Eskişehir’de de turist yoğunluğu tam anlamıyla tavan yaptı. Şehrin Tarihi Odunpazarı Evleri Bölgesi bayramın 2’nci gününden itibaren dolarken, kentle özdeşleşmiş yöresel lezzet olan Çi Börek dükkânlarında da adeta sıra oluştu. Dükkân yoğunluğu normalin 5 kat ürerine çıkan işletmeciler sipariş yetiştirmekte zorlandı. Zaman zaman dükkânların önünde kuyruklarda oluşurken, kente gelen birçok turist Çi Börek’i ilk kez tattı. “Yetişmekte tabii ki güçlük çektik” 32 yıldır Çi Börek ustası olan Hakan Nalbant yoğunluk hakkında konuştu. Eskişehir’in yerel lezzetini tanıtmanın ve sevdirmenin mutluluğunu yaşadığını belirten Nalbant, “Biz zaten normalde sürekli yoğunluk yaşıyoruz ama bayramlarda ekstra bir yoğunluk oluyor. Geçtiğimiz günlerde bu durumu dolu dolu yaşadık. Bu durumda normal yaptığımız işin yaklaşık 4-5 katı iş yaptık. Bayram iyiydi, sadece bizim için değil Eskişehir esnafı için güzel güzel oldu. Biliyorsunuz Eskişehir bir turizm kenti oldu, hem şehir dışı hem de yurt dışından gelen turistler oldu. Bu durumdan memnunuz. Mesela bir kişi Eskişehir’in dışından geçeceği zaman ‘Ben şu Çi böreği deneyeyim’ diyerek geliyor ve ‘keşke daha önceden yeseydim’ şeklinde konuşuyor. Yetişmekte tabii ki güçlük çektik, biz bayramlarda zaten yoğun çalışıyoruz ama bu bayram ekstradan bir yoğunluk yaşadık. Dediğim gibi sadece biz değil bütün esnafın yüzü güldü. Bu bizim için olumlu bir şey, hem kendimiz hem de şehrimiz açısından mutluyuz. Demek ki birçok insan şehrimiz görmeye, gezmeye ve özellikle çi börek yemeye geliyor. Müşterilerimizin hepsinin kendini etmeye çalıştık, umarım olmuşlardır. Bayramdı diyebiliriz. Satış rakamı olarak bir şey söyleyemem ama normal yaptığımız işin 5 katı iş oldu, bayağı güzeldi. Yani normalde bin kişi ağırlıyorsak, bayramda 3 bin ila 4 bin kişi ağırladık. Eskişehir’in bu çi börek lezzetini turistlere tanıttırdığımız ve tattırdığımız için gayet mutlu ve onurluyuz” dedi. “Kuyruk oluştu ama güzel oldu” Çi Börek işletmecisi olan Esra İbek ise satışları hakkında şöyle konuştu; “Bayramda yaptığımız hizmet güzeldi, bayağı yoğunluk yaşandı hatta sırada bekleyenler oldu. İlk kez tadanlar bu lezzeti çok beğendiler. ‘Neden daha önce gelmedim ki?’ diyenler oldu, güzel tepkiler aldık. Sırf çi börek yemek için gelenler de oluyor, ‘Eskişehir’e gelmişken yemeden dönmeyeyim’ diyenler de oluyor. Ürünlerimiz el açması olduğu için yetiştirmek biraz zor oldu, o sebeple kuyruk oluştu ama güzel oldu.” (BT-