EKONOMİ - 21 Şubat 2021 Pazar 13:15

Online düzenlenen yalın üretim seminerine fabrikalardan yoğun ilgi

A
A
A
Online düzenlenen yalın üretim seminerine fabrikalardan yoğun ilgi

Kaynak verimliliği ve yönetim danışmanlığı konularında farkındalık oluşturmak amacıyla Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) tarafından düzenlenen “Model Fabrika Yalın Üretim ve İyi Uygulama Örneği” seminerine Kastamonu, Çankırı ve Sinop illerinde faaliyet gösteren firmalar yoğun ilgi gösterdi.

Kaynak verimliliği ve yönetim danışmanlığı konularında farkındalık oluşturmak amacıyla Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) tarafından düzenlenen “Model Fabrika Yalın Üretim ve İyi Uygulama Örneği” seminerine Kastamonu, Çankırı ve Sinop illerinde faaliyet gösteren firmalar yoğun ilgi gösterdi.


2021 yılı Kalkınma Ajansları kaynak verimliliği teması ve yönetim danışmanlığı önceliği doğrultusunda KUZKA tarafından “Model Fabrika Yalın Üretim ve İyi Uygulama Örneği” semineri çevrimiçi ortamda düzenlendi. Model Fabrika Direktörü Ufuk Kaya ve Megasan İşletmesi Ar-Ge Birimi Yetkilisi Recep Çelikten’in konuşmacı olarak yer aldığı seminere, Sinop Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salim Akbaş ile Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç’in yanı sıra Kastamonu, Çankırı ve Sinop’tan kamu ve özel sektör temsilcileri katıldı. Katılımın yüksek olduğu seminerde, yalın üretimin ne olduğu ve yalın üretim yetkinliğinin nasıl kazandırıldığına ilişkin bilgiler paylaşıldı. Seminerde, model fabrika tarafından yürütülen “Öğren-Dönüş Eğitim Programına” katılan firmalardaki verimlilik artışlarına dikkat çekildi.


Firmaların rekabet gücü geliştirilecek


Çevrimiçi seminerde katılımcılara hitap eden Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın yeni dönemde özel sektör firmalarının rekabet gücünü geliştirmeyi amaçladığını vurguladı. Dr. Genç, “Ajans olarak yeni dönemde özel sektör yatırımlarını artıracak ön fizibilite çalışmaları, pazar araştırmaları, yatırım promosyon faaliyetlerinin yanı sıra bölgede faaliyet gösteren mevcut firmaların rekabet gücünü geliştirecek faaliyetler de yürüttük. Bu amaçla, Kalkınma Ajansları Kaynak Verimliliği teması ve yönetim danışmanlığı önceliği doğrultusunda 2021 Kaynak Verimliliği ve Yönetim Danışmanlığı Teknik Destek Programı’nı ilan ettik. Bu program kapsamında sağlanacak desteklerin yüzde 75’i özel sektöre ayrılmış durumdadır. Burada kaynak verimliliği ve yönetim danışmanlığı noktasında özel sektörden gelen talepleri projelere destek sağlayarak karşılamak amacındayız. Programımız yıl sonuna kadar açık olacağından özel sektör firmalarımızı bu programdan yararlanmaya davet ediyoruz. Bu seminerler serisini yapmaktaki amacımız ise kaynak verimliliği ve yönetim danışmanlığının ne olduğunu, tesislerde hangi ihtiyaçlara cevap vereceği konusunda firma temsilcilerimizde farkındalık oluşturmaktır. Böylelikle bu seminerler serisiyle işletmelerimizin sorunlarına çözüm sunacak fikirleri ortaya çıkarabileceğimizi düşünüyoruz” dedi.


Yalın üretim firmalara ciddi kazanımlar sağlıyor


Seminerdeki sunumunda öğren dönüş programının detaylarını anlatan Model Fabrika Direktörü Ufuk Kaya ise, programın uygulandığı 20 firmada, yalın üretim sistemine geçilmesiyle ham madde, insan kaynağı, üretim süreçleri, stok yönetimi, enerji, lojistik ile zaman yönetimini kapsayan alanlarda işletmelere katkı sağlayan önemli sonuçlar elde edildiğini söyledi. Öğren dönüş programından faydalanmak isteyen işletmelere KOSGEB tarafından yüzde 60 oranında destek sağlandığını da hatırlatan Kaya, 4 aylık yalın üretim programının amacının işletmeleri gereksiz yüklerden kurtararak üretim maliyetlerini aşağıya çekmek olduğunu kaydetti.


"Üretim israflarından kaçınmalarını sağlıyoruz"


Kaya, “Yalın dediğinizde karşımıza sade, basit şeklinde ifadeler çıkmaktadır. Bizler ise daha azıyla daha fazlası veya fazlalıklardan kurtulmak olarak tanımlıyoruz. Günümüzde müşterilerin fiyatı belirlediği bu ortamda, işletmeler kar elde edebilmek ve sürdürülebilirliği sağlayabilmek için maliyetlerini aşağı çekmek zorundadırlar. Bunun en güzel örneğini ülkemizde beyaz eşya üreticisi bir firmanın yalın üretim tekniklerini kullanarak yüzde 35’lere varan oranlarda maliyetlerini aşağıya çekmesiyle görüyoruz. Bunu da hiçbir yatırım yapmadan mevcut üretim bakış açısını değiştirerek ve üretimdeki israflardan kurtularak gerçekleştiriyor. Yalın üretim sistemi ile aslında işletmelerimize esneklik kazandırırken değişkenlikleri de kontrol altına alarak üretim israflarından kaçınmalarını sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.


Yalın üretim yüzde 54 verimlilik artışı sağladı


Seminerde Megasan İşletmesi’nin öğren dönüş programı saha uygulama sonuçlarını paylaşan Ar-Ge Birimi Yetkilisi Recep Çelikten de, programa katılmalarının nedeninin ihracat odaklı fiyat rekabetinden olumsuz etkilenmeleri olduğunu söyledi. Çelikten, “Cirosunun yüzde 50’sini ihracattan elde eden bir firma olarak yurtdışında rekabet gücümüzün azaldığını hissetmeye başlamıştık. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın eşleştirmesi sonucu Ankara’da model fabrika ile tanıştık ve onların sayesinde yalın dönüşüm programına dahil olduk. Gaz Prizi Montaj Hattında uyguladığımız projeyle eskiden bir bant üzerinde ilerleyen montaj hattımızı U tipi montaj hattına çevirdik ve bu sayede üretimde esneklik kazandık. Daha önce 6 kişiyle 1 dakikada çıkardığımız ürünü şimdi 3 kişi ile 58 saniye gibi bir sürede çıkartıyoruz. Bu da bizlere yüzde 54 civarında bir verimlilik artışı sağladı. Ayrıca üretim hattı içindeki süreç performanslarının takibini kolaylaştırdı. Tüm bu çalışmalar sonunda personelimizin üretim verimliliği arttı. Böylelikle firmamızın da kümülatif verimliliği artmış oldu” dedi.


Seminer sayesinde yalın üretime bakışımız değişti


Yalın üretime ilişkin sunumların yapıldığı seminer sonunda katılımcılar Çankırı’da “Öğren-Dönüş Eğitim Programı”nın uygulandığı firmanın saha uygulama çıktılarını değerlendirdi. Uygulama sonuçlarının tatmin edici olduğunu belirten firma temsilcileri, programa katılmak istediklerini dile getirdi. Program öncesinde yalın üretime ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ifade eden katılımcılar, soruların cevaplandırılmasıyla bakış açılarının da değiştiğini vurguladı. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından düzenlenecek seminerler serisinin özel ve kamu sektörünü yakından ilgilendiren “Kaynak Verimliliği ve Yönetim Danışmanlığı” konularında farklı başlıklarda yapılması planlanıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, meclis toplantısında 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nu açıkladı. İmamoğlu, "101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilk meclis toplantısının son gününde 2023 Yılı Faaliyet Raporu açıklandı. Fatih Saraçhane’de bulunan binada gerçekleşen toplantı, Meclis Başkanvekili Nuri Aslan’ın başlatmasıyla gerçekleştirildi. “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” 2023 yılına ilişkin faaliyet raporunu açıklayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik. Çevre için 31 milyar 540 milyon TL kaynak kullandık. Sağlık ve sosyal hizmetler için kullandığımız kaynak 25 milyar 475 milyon TL. Spor, kültür, eğitim hizmetlerimiz için gerçekleştirdiğimiz harcamalarımızın toplamı 19 milyar 645 milyon TL. 37 milyar 545 milyon TL raylı sistemlerimize sermaye yatırımı yaptık. Fen işleri eliyle 29 milyar 945 milyon TL sermaye yatırımı gerçekleştirdik. Yol yapım ve bakımı için gerçekleştirdiğimiz harcama 14 milyar 355 milyon TL. Ulaşımı 21 milyar 415 milyon TL ile sübvanse ettik. Toplumsal dayanışmayı güçlendiren ve böylece insanların sosyal destek sistemine daha az ihtiyaç duymalarını önceleyen bir anlayışla son 5 yılda olduğu gibi, 2023 yılında da çok yoğun sosyal destek hizmetleri sunduk” dedi. “156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık” İmamoğlu konuşmasının devamında, "Örneğin, 2023 yılında 231 bin 354, toplamda ise 1 milyon 59 bin 612 haneye Sosyal Destek İstanbulkart ile periyodik olarak nakdi destek sağladık. Karakış Desteği, Ramazan Ayı Desteği, Yaşlı Sanatçılar Desteği, Kadın Sığınma Evi Desteği, Deprem Desteği gibi düzenli ve tek seferlik nakdi destekleri 2023 yılında 353 bin 864 yurttaşımıza, 5 yıllık dönemimizde toplamda 733 bin 41 yurttaşımıza ulaştırdık. 100 bin üniversite öğrencisine 7 bin 500 TL nakdi destek sağladık. Toplamda ise 279 bin 198 üniversite öğrencisine nakdi destek verdik. 156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık. Toplamda ise 623 bin 553 çocuğumuza ücretsiz süt dağıtımı yaptık. Evlilik Desteği kapsamında, ihtiyaç sahibi 8 bin 682 çifte nakdi destek sunduk” şeklinde konuştu. “11 kent lokantasıyla yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik” Kent Lokantası’nın hizmetlerine dikkat çeken İBB Başkanı İmamoğlu, “Dezavantajlı mahallelerdeki okulların çevresinde 823 bin adet Beslenme Desteği dağıtımı yaptık. Açtığımız 11 Kent Lokantası ile yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik. Açtığımız 14 yurtta 5 bin 619 öğrenciye kamu güvencesiyle barınma imkanı sağladık. Sayıları artık 100’ü geçen Yuvamız İstanbul, ders atölyelerimiz, teknoloji atölyelerimiz ve gençlik ofislerimizle çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim ve gelişimlerine katkı sunduk. 0-4 yaş arası çocuğu olan 614 bin anneye toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanmalarını sağladık. İBB Kadın, Kadın Dayanışma Evi ve kadın danışma birimleri ile binlerce kadına barınma hizmeti ve sosyal hizmetler sunduk” ifadelerini kullandı. İBB Meclisi’nde Filistin’e destek çağrısı Daha sonra söz hakkı alan Büyük Birlik Partisi Grup Başkan Vekili Dursun Çağlayan, “Biz Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolluk ücretimizi, Büyükşehir Belediye Başkanımız Filistinli çocuklara yapmaya başlayacakları yardım kampanyası hesap numarasını bize ilettikleri takdirde sonuna kadar onların hesaplarına yatmasını talep ediyoruz. Buna katılacak olan meclis üyelerimizi arkadaşlarımızdan, kardeşlerimizden siyasi görüş ayırt etmeden emeği geçen katkısı olan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu. "Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır" AK Parti Grup Başkan Vekili Zeynel Abidin Okul ise konuşmasında, “Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır. Bizler de kendi değerlendirmelerimizi çok ciddi bir şekilde yapmaktayız. Her biri 250 yatak kapasiteli 10 huzurevi açacağız denmiş, sadece bana gelen bilgi 1 tanesinin açıldığı birinin de sadece temeli atıldı. Biz görevi devrettiğimizde İstanbul’daki verilere baktığımızda 11 milyona yakın ücretsiz yemek dağıtıldığı, bugün ise bu rakamın 9 buçuk milyona düştüğü görülmektedir. Kent lokantalarını destekliyoruz. Güzel faaliyetlerde bulunuyorlar. Sayılarının arttırılmasını bekliyoruz. Ama bu aradan geçen 1 buçuk milyon eksik yemek acaba kent lokantalarında anlatılan 1,6 milyonluk uygun yemeğin reklamı yapılırken bu kadar yemek neden dağıtılmadı?” cümlelerini kulandı.
İstanbul Emine Erdoğan: "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş bitkiler alemidir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" dedi. Emine Erdoğan, İstanbul’da Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ev sahipliğinde düzenlenen "Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) - Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’den ve dünyanın farklı yerlerinden gelen, bilim insanları ile buluşmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi. Sağlığı korumanın ve hastalıklardan arınmanın, var olduğu günden bu yana insanlığın ortak derdi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu yolda birbirine eklenerek kar topu gibi büyüyen tecrübelerin insanlık tarihinin tüm birikiminden izler taşıdığını belirtti. Erdoğan, sahip oldukları bu hazinenin, Doğu’nun ve Batı’nın, geleneksel ve modernin ahenk içinde yoğurulmasının eşsiz bir sembolü olduğunu kaydederek, "Yüzyıllar boyunca hekimler, ’Biz insanı en güzel biçimde yarattık’ ayeti kerimesinin bir tezahürü olarak, kutsal kabul edilen sağlığı korumak ve bu uğurda tedavi yöntemleri geliştirmek için tabiatı incelemiş, yaratılan her şeyi hikmet nazarıyla satır satır okumuştur. Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" diye konuştu. "Sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" Bugün birçok hastalığın tedavisinde bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanıldığını bildiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Anadolu toprakları, sahip olduğu 3 bini endemik, toplam 12 bin bitki türüyle bitkilerle tedavi alanında müstesna bir yere sahiptir. Sadece bitki çeşitliliği açısından değil, üzerinde birçok önemli hekim ve bilim insanının yaşamış olması hasebiyle de Anadolu toprakları kadim tıp kaynakları açısından önemli bir konumdadır. Razi’den İbni Sina’ya, Hipokrat’tan Galen’e sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, buna bir örnek olarak, geçen yıllarda tercümesini gerçekleştirdikleri "Kitabül Cemi Fil Edviyetül Müfrede" kitabından bahsetmek istediğini aktararak, şöyle devam etti: "13. yüzyılda yaşayan ve botanik biliminin kurucusu olarak kabul edilen İbnü’l Baytar’ın bu değerli eserinin ne yazık ki Türkçe tercümesi bulunmuyordu. 19. yüzyılda Batılı bilim insanları tarafından önemi fark edilerek çeşitli dillere çevrilmiş olan bu eseri Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak elbette yeterli görmüyoruz. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının, insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim." "DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" Tıp alanında miras aldıkları bu köklü geçmişe sahip çıkmayı, milli ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, bu nedenle yürüttükleri çalışmaların bu sorumluluk duygusunun bir sonucu olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, hastalıklarla mücadelenin, biçim değiştirse de her dönem insanlığın temel uğraş konularından biri olduğunu dile getirerek, "Teknolojinin gelişmesiyle teşhiste kat edilen mesafenin önemini yadsıyamayız. Ancak diğer taraftan artan kronik hastalıklar ve aşırı ilaç kullanımı tüm dünyada sağlık politikalarını yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğu kanısını güçlendirmiştir. Bu noktada DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" ifadelerini kullandı. Tarihi öğretilerin gün yüzüne çıkarılıp, modern uygulamalara entegrasyonunda üzerlerine düşeni yerine getirmek için 2012 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Daire Başkanlığı kurulduğunu aktaran Erdoğan, gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığını vurguladı. "GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli" Emine Erdoğan, 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nin bu çerçevede önemli bir adım olduğundan bahsederek, şunları söyledi: "Bu sayede Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, birçok üniversitede Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) eğitim ve uygulama merkezleri açıldı. Ancak GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli. Bu minvalde geçtiğimiz aylarda ülkemizin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan TÜBİTAK Başkanlığımız tarafından geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın araştırılmasına yönelik proje çağrısına çıkıldı. Akademik çalışmaların ve bilim insanlarının GETAT uygulamalarına gösterdiği ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyorum." Bu sayede Türkiye’nin GETAT uygulamalarında önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olacağına emin olduğunu vurgulayan Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan "Anadolu Tıbbı" markası altında daha da geliştirilerek, insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi. Emine Erdoğan, başta Sağlık Bakanlığı ve DSÖ olmak üzere organizasyonda emeği geçen herkese ve katılımcılara katkıları için teşekkür etti. Hazreti Muhammed’in "Sağlık, vücutları sağlam insanların başına konmuş bir taçtır. Onu ancak hastaların gözü görür" Hadis-i Şerifi’ni aktaran Erdoğan, "Hastalığın değil, şifanın merkeze alındığı, geleneğin hak ettiği itibara yeniden kavuşarak, hayatımıza hikmeti ve şefkati kazandırdığı bir dünyayı, hep birlikte inşa edebilmeyi diliyorum" şeklinde konuştu. Emine Erdoğan, katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi Emine Erdoğan, programa katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanı Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İhsan Ateş, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, DSÖ Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Birimi Sorumlusu/ Dünya Sağlık Örgütü Bitkisel İlaçlar İçin Uluslararası Düzenleyici İşbirliği Ağı (DSÖ-IRCH) Sekreterya Grup Başkanı Dr. Kim Sungchol ve DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkan Yardımcısı Dr. Charles Wu ile aile fotoğrafı çektirdi. Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından mini konser verilen programda, çalıştayla ilgili tanıtım videosu izletildi. Programda, Sağlık Bakanı Koca ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Kluge konuşma yaptı. Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Koca Emine Erdoğan’a geleneksel tıbbın simgesi olan "hayat ağacını" hediye olarak takdim etti. Emine Erdoğan daha sonrasında beraberindekilerle, Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan "Anadolu’da Tıbbın Tarihi" sergisini ziyaret etti. Sergide, geleneksel tıp yöntemlerinin yer aldığı kitaplar ve bitkiler tanıtılıyor.