GENEL - 29 Nisan 2021 Perşembe 15:24

Tam kapanma öncesinde pazaryerleri dolup taştı

A
A
A
Tam kapanma öncesinde pazaryerleri dolup taştı

Korona virüs tedbirleri kapsamında tam kapanma öncesinde vatandaşlar alışveriş yapabilmek için pazaryerini doldurdu.

Korona virüs tedbirleri kapsamında tam kapanma öncesinde vatandaşlar alışveriş yapabilmek için pazaryerini doldurdu.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 26 Nisan Pazartesi günü kabine toplantısı sonrasında 29 Nisan-17 Mayıs tarihleri arasında tam kapanma olacağının açıklamasının ardından yasak öncesinde vatandaşlar sokak ve pazaryerini doldurdu. Tam kapanma kararıyla birlikte halk pazarlarının kurulamayacak olması pazarcı esnafını kara kara düşündürmeye başladı. Pazara süt, yoğurt, yumurta gibi ürünler getirerek günlük ihtiyaçlarını karşılayan köylü vatandaşlar da bu süre içerisinde pazara gelemeyecek olmaları nedeniyle büyük sıkıntı içerisinde kalacaklarını belirterek, yasaklarda haftanın bir günü olsun pazarın kurulmasını istedi.



Yasaklar öncesinde pazaryerinde kalabalık yaşandı


İnebolu’da tam kapanma öncesinde ilçe merkezi ile sokak ve caddelerinde yoğunluk meydana geldi. İnebolu’da kurulan halk pazarında alışveriş yoğunluğu yaşandı. Tam kapanma süresince pazarların kapalı olacağını öğrenenler, pazaryerlerine akın etti. Pazaryeri esnafları kredi ve borçlarının olduğunu belirterek, tam kapanmada en az haftada bir gün olsun pazarın kurulmasını talep ettiler.



“Pazar hiç bu kadar yoğun olmamıştı”


Pazarcı esnaflarından Cihan Şırvan, “Pandemi başladığından bu yana hiç bu kadar yoğun olmamıştı pazar. En yoğun günlerinden birini yaşıyoruz. Bu yoğunlukta tam kapanma açıklamasının etkisi oldu vatandaşlar 17 günlük ihtiyacını gidermek için pazara indi. Pazarlar 17 gün kapalı kalacak karar bizim sağılığımız için verildi. Elimizden gelen bir şey yok her şeyin hayırlısı olsun” dedi.



“Marketler açık olacak, bizim tezgâhlar kapanacak”


Pazarcı esnaflarından Serkan Şivetoğlu ise, “Yasak öncesinde işlerimizde bir hareketlilik yaşandı. Pazar fiyatlarımız da uygun ama bu fiyatları bu şekilde kalmayacak yasak sonrasında yükselişe geçeceğini düşüyorum. Ben alınan kararlarda şunu uygun bulmuyorum, market pazarı değil de pazarlarında bir şekilde ele alınması gerektiğini düşüyorum. Çünkü markette bulaşan virüs pazarda da bulaşıyordur ve pazarda bulaşan virüs markette bulaşıyordur. Vatandaşa 17 günlük kısıtlama geliyor ama esnafın halini düşünen hiç yok yasaklarda vergi borçlarını sigortaları, banka kredilerini nasıl öderler diye düşünen yok. Devlet insanlara bu şekilde kolaylık yapmış olmalı, bu yasaklarda bu borçlarımızı evde oturarak mı ödeyeceğiz. Biz yasakların olmasına karşı değiliz en azından haftanın bir günü olsun pazarcı esnafı pazarını açmalıdır” diye konuştu.



“Covid-19 salgını ceplerimizi boşalttı”


Pazarcı Hasan Aydınlı da, “Pandemi döneminde pazarımız da ilk defa bir hareketlilik yaşandı. İnşallah korona virüs salgını bir an önce biter de eski işlerimize geri döneriz. Şuanda pazarda para kazanamıyoruz, ceplerimiz boş tüm ödemelerimiz bekliyor, inşallah vaka sayıları sıfıra iner de eski işlerimiz biran önce kavuşuruz” şeklinde konuştu.



“Bizim borçlarımızı kim ödeyecek”


Pazar esnaflarından Metin Karademir ise, “Son alınan 17 günlük tam kapanma biz esnaflar için çok kötü oldu. Kararlar kendi kafalarına göre alıyorlar aç mısın tok musun diye kimseye soran yok. Tüm esnaflarımızın çekleri var, kredileri var ev kirası var, dükkân kirası var sigortaları var kim ödeyecek bu borçları eve kapanma ile her şey bitiyor mu? Esnafın ve vatandaşın halini soran yok. Bizler de korona virüs salgınından memnun değiliz biran önce bitmesini istiyoruz ve bir an önce eski işlerimize geri dönmek istiyoruz ancak bazı kararlar alınırken esnaf ve vatandaş düşünülmelidir” ifadelerini kullandı.



“Ürünlerimizi satabilmek için hafta bir gün pazar istiyoruz”


Yukarı Çaylı Köyünden Üretici Sevim Tunoğlu da, şunları kaydetti: “Biz ürünlerimizi köyde seralar da yetiştirip halk pazarındaki vatandaşlarımıza ürünlerimizi sunuyoruz. 17 günlük sokağa çıkma yasağında bizim ürettiğimiz ürünlerimizi satamadıktan sonra ne yapacağız. Ürettiğimiz ürünleri çöpe mi atacağız bizim verdiğimiz emeklerimiz bura da nerede kaldı. Üreticiye böyle mi sahip çıkılacak, pazarcı esnafına ve köylü pazarına hafta bir gün olsun izin verilmelidir. Biz pandemiden önce hafta da iki kere halk pazarına geliyor ve satışlarımızı yapıyorduk ve korona virüs salgını ortaya çıktıktan sonra pazarımız iki günden bir güne düşürüldü. Bir günde olsun ürettiğimiz ürünleri vatandaşlarımızla buluşturuyorduk. 17 tam kapanma kararlarından marketler açık olacak pazarcı esnafı pazarını tezgâhını açamayacak. Biz de ürettiğimiz ürünleri çöpe atmak zorunda kalacağız. Ben her hafta pazara köy yumurtamızı, sütümüzü, pancarımızı kıvırcığımızı soğanımız gibi birçok ürün getiriyorum. 3 hafta sokağa çıkma yasağında ben bu ürünlerimi kime satacağım en azından hafta da bir gün ürünlerimizi para getirip satalım biz de bu ürünleri satarak çoluk ve çoğumuza bakmak için evime ekmek getiriyorum. Biz yasakların gelmesine karşı değiliz bu virüs illetinden bizde kurtulmak istiyoruz. Ancak kararların alınırken üretici ve esnafta düşünülmelidir. Biz ürünlerimiz satmak için cumhurbaşkanımızdan hafta da bir gün izin istiyoruz.”



“Halk pazarlarının açılsın istiyoruz”


Taşoluk Köyünden Üretici Salih Girinti de, şöyle konuştu: “Biz yasakları doğru bulmuyoruz, biz çiftçi olduğumuz halde ürünlerimizi pazara getirip satamıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız bizleri yasak etti ve marketleri açık bıraktı o zaman marketleri de kapatsın o zaman. Biz 17 gün boyunca aç kalmayız da ölmeyiz de eğer tam kapanma yapılacak ise her yeri kapatmalıdır. Biz bütün ürünlerimizi çürüyüp çöpe atacağız benim köyümde 6 adet seram var sera olan ürünlerimiz çürüyecek biz de onları çöpe atmak zorunda kalacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızdan pazarın açılmasını istiyoruz. Cumhurbaşkanımız ya her tarafı komple kapatacak ya da pazarı açık bırakacak. Köylünün ürünlerini Pazar da satabilmeleri için hafta bir gün olsun Pazar yerleri vatandaşın hizmetine açılmalıdır. Sayın cumhurbaşkanımızdan Pazar yerlerinin hafta bir gün olsun açılmasını rica ediyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Artvin 700 kilogramlık boğasının doğum gününü kutladı Artvin’de ‘Ateş’ isimli boğasıyla çektiği videolarla milyonlarca sosyal medya kullanıcısının beğenisini kazanan Özlem Öztürk, her yıl olduğu gibi boğasına bu yıl da ahırda doğum günü sürprizi yaptı. Artvin merkeze bağlı Taşlıca köyünde çiftçilik yapan ve ailesine yardım eden 38 yaşındaki Özlem Öztürk, köy yaşantısıyla ilgili çektiği videolarla sosyal medyada fenomen oldu. İnek sağan, odun kıran, tarla süren, Öztürk, çektiği videoları sosyal medya hesabında paylaşınca büyük ilgi gördü. Öztürk’ün, takipçi kazanmasında en büyük pay sahibi olan ‘Ateş’ isimli 700 kilogramlık boğası 8. yaşına girince her yıl olduğu gibi sürpriz bir doğum günü hediyesi verdi. Mum üzerinde pasta ile ahırda giren Öztürk, “İyi ki doğdun Ateş" diyerek boğasının doğum gününü kutladı. Öztürk, görüntüleri sosyal medya hesabında paylaşınca büyük ilgi gördü. Öztürk, Ateş’in doğum günü kutlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Her yıl imkanlarımız doğrultusunda Ateş’in doğum gününü kutlamayı düşünüyoruz. Bu yıl 8 yaşına girdi. 23 Nisan günü doğdu, Türkiye’nin dört bir yanında çocuk bayramı kutlanırken, biz de Ateş isimli boğamızın doğum gününü kutluyoruz. Amacımız hayvan sevgisini çocuklara aşılamak, hayvan şiddetine karşı farkındalık oluşturmak” ifadelerini kullandı.
İstanbul ASELSAN EJDERHA’nın son test görüntüsü ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, Ejderha ile ilgili son test görüntülerini paylaşarak sistemi anlattı. EJDERHA, tehdit olarak sınıflandırılabilecek elektronik devre içeren her türlü sivil/askeri aracı ve hava hedeflerini, elektromanyetik sinyallerle uzaktan durdurabiliyor. Terör örgütlerinin sıklıkla kullandığı el yapımı patlayıcı, dron veya elektronik sistemlerin kullanımına darbe vuracak. Savunma, Havacılık ve Uzay Teknolojileri sanayinin Avrupa’daki en büyük savunma sanayii kümelenmesi olan SAHA İstanbul’un sektöre liderler yetiştiren SAHA MBA programı 5. Dönem eğitimleri ile devam ediyor. Sektörün başarılı isimlerinin ve ASELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ, Türkiye Uzay Ajansı, BAYKAR gibi önemli yapı taşlarının yöneticilerinin de eğitim verdiği SAHA MBA’de üst düzey bürokrat ve sektör liderlerinin ilk dersi, ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol tarafından verildi. ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, “Savunma Teknolojilerinin Milli ve Yerli Projeleri” konulu eğitim verdi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve güvenlik güçleri için geliştirilen EJDERHA, elektronik devre içeren her türlü sivil/askeri aracı elektromanyetik sinyallerle uzaktan durdurabilecek. ASELSAN EJDERHA, elektronik harpte fark oluşturacak ASELSAN tarafından üretilen EJDERHA, özel olarak tasarlanmış yönlü anten/reflektör seti kullanılarak tek darbe veya bir dizi darbe aracılığı ile, kısıtlı bir süre boyunca, yüksek güçlü elektromanyetik (EM) ışıma yapabiliyor. Yüksek Güçlü Mikrodalga kaynakları tarafından üretilen elektromanyetik enerji, hedef alınan elektronik cihazların çalışmasının engellenmesi, hatalı çalışmaya sevk edilmesi veya hasara uğratılarak çalışamaz hale getirilmesi amacıyla kullanılıyor. El yapımı patlayıcı, dron veya elektronik sistemlerin kullanımına darbe vuracak EJDERHA, taktik sahada ve tesis giriş-çıkış alanlarında tehdit olarak sınıflandırılabilecek elektronik devre içeren her türlü sivil/askeri aracı ve hava hedeflerini, elektromanyetik sinyallerle uzaktan durdurabiliyor. Bu, terör örgütlerinin sıklıkla kullandığı el yapımı patlayıcı, dron veya elektronik sistemlerin kullanımına darbe vuracak. Bunların yanında EJDERHA, yeni nesil teknolojiler ile konvoy koruma/intikal faaliyetleri için fark oluşturan bir çözüm oluşturuyor. Taktik tekerlekli zırhlı/paletli araçlara entegre edilebilen sistem, insanlı ve insansız (uzak komuta ile) kontrol edilebiliyor. Bu sayede saha şartlarında zengin bir kullanım senaryosu sunulmuş oluyor.
İstanbul Osmanlı Cihan Devleti’nin mirası olan eserler Londra’daki müzayede evinde Osmanlı Cihan Devleti’nin ihtişamlı eserleri, Londra merkezli Sothesb’y Müzayede Evi’nde satılıyor. Türkiye’den kaçırılan eserlerin satışa sunulduğunu iddia eden Sanat Danışmanı İbrahim Ethem Gören, “Kültür ve Turizm Bakanlığının, Savcılıklarımızın, Dışişleri Bakanlığımızın, gerekirse de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha sıkı bir şekilde denetim yapması gerekiyor. Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’, kültürü ve medeniyeti bu tür eserler meydana getirir. Biz Osmanlı hattatlarının eserlerini, kendi müzelerimizde, İstanbul’da, Ankara’da ve Anadolu coğrafyasındaki müzelerde görmek istiyoruz” dedi. Londra merkezli Sothesb’y Müzayede Evi’nde, Osmanlı Cihan Devleti’ne ait birçok ihtişamlı eser açık artırmayla satılıyor. Osmanlı Cihan Devleti hattatlarının, tezhipçilerinin, kağıt ve mürekkep ustalarının Mushaf-ı Şerifleri, elyazmaları ve hüsn-i hat levhaları ile İznik çinileri, Osmanlı ipek seccadeleri, çeşmeler, mermer kitabeler, hançerler, fincan setleri birbiri ardına satışa konu edildi. Söz konusu mezatta, Sultan Abdülmecid Han’ın kızı Münire Sultan’ın 1860 tarihli tezhipli Mushaf’ı ve Sultan 2. Mahmud’un tuğrası ile havi mermer çeşme kitabesi de satışa çıkarılıyor. Onlarca Osmanlı Cihan Devleti eseri satışta İddiaya göre, Türkiye’den kaçırılarak, İslam Dünyası ve Hindistan’ın Sanat Eserleri Müzayedesi’nde yeni sahiplerine servis edilen eserler, ‘Mehmed Şefik Bey’in ‘Nad-ı Ali’ duası, Kanuni Sultan Süleyman dönemi 1539 tarihli şamdanı (tombak), Sadrazam Sinan Paşa için yapılmış deniz feneri(tombak), Hattat İbrahim Rodosi’nin talebesi Hafız Yusuf ketebeli 1712 tarihli Delail’ül-Hayrat’ı, 17’inci yüzyıl hattatlarından Hüsameddin Bur(u)sevi’nin Mir’atü-l-Kainat isimli yazma risalesi, 17. yüzyıla ait altın kakmalı, gümüş savatlı Osmanlı hançeri, Seyyid Ahmed bin Musa’nın 1682-1683 tarihli nesih Mushafı, hattat Mehmed Emin Efendi’nin 1796-97 tarihli nesih Mushaf’ı, 17’inci yüzyıla tarihlenen yakut ve zümrüt taşlarıyla bezeli Osmanlı akik fincan seti, 1900’lü yılların başına tarihlenen Osmanlı ipek halısı, 1590 yılına tarihlenen İznik çini bardağı, Lale Devri’ne ait mermer çeşme, 19’uncu yüzyıl Konya seccadesi, 18’inci yüzyıla tarihlenen Batı Anadolu işi seccade, 18’inci yüzyıl Osmanlı gümüş tabakları, Osmanlı şehzadesi Musa Çelebi’nin yağlı boya portresi, Hattat Mustafa Rakım ketebeli, Hattat Ubeydullah Zihni Efendi’nin 1804 tarihli, nesih hatlı Mushaf’ı ve Hattat Mehmed Şehri’nin 1730’lu yıllara tarihlenen müfredat meşk murakkaı’ oldu. “Amerika ve İngiltere işgal ettikleri devletlerin önce hazinelerini ardından müzelerini yağmalıyor” Londra’da satışa çıkarılan Osmanlı Cihan Devleti eserlerine ilişkin konuşan Sanat Danışmanı, İttifak Gazetesi Yazarı İbrahim Ethem Gören, “İngiltere’de Sothesb’y Müzayede Şirketi’nde Osmanlı Cihan Devleti’nin en ünlü sanatkarlarının eserleri satışa arz edildi. Bu durum kamuoyunun gönlünü hun ediyor. Şöyle ki; emperyalist devletler, özellikle Amerika ve İngiltere işgal ettikleri devletlerin önce hazinelerini, merkez bankalarını ardından da müzelerini yağmalıyor. Bugün Londra’da birbiri ardına sıralanan onlarca müzede neredeyse topyekun İslam Devletleri’nin müzelerinde bulunan eser sayısından daha fazla ese yer alıyor. Konumuzla ilgili olarak, Londra merkezli müzayede şirketinde bugün, öğleden sonra bir canlı yayında düzenlenecek olan bir mezat var. Bu mezatta onlarca Osmanlı Cihan Devleti sanatkarının eserleri satışa arz ediliyor. Bunların arasında birbirinden güzel, kıymetli Mushaf-ı Şerifler, el yazmaları, cüzler, İznik çinileri, Osmanlı killeri, ipek seccadeler, Sultan 2. Mahmud’a ait çeşme kitabesi göze çarpıyor. Yine bunların arasında 31. Osmanlı Padişahı 110. İslam Halifesi Abdülmecid Han’ın kızı Münire Sultan için hicri 1270, miladi 1860 tarihinde Hattat İbrahim Hakkı tarafından ketebe konulmuş bir Mushaf-ı Şerif var. Maalesef bu Mushaf-ı Şerif’te satışa konu edilen eserler arasında yer alıyor. Bu Mushaf bir taraftan neşriyatının güzelliğinin yanında diğer taraftan da 18. yüzyıl ve özellikle 19. yüzyıla damga vurmuş olan Türk rokokosunun en güzel örneklerinden biri. 2 haftalık hilal parlaklığında bezeme unsurlarını görüyoruz” ifadelerini kullandı. “Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’” Tarihi eserlerimizin daha fazla korunması gerektiğini dile getiren Gören, “Biz eserlerimize maalesef sahip çıkamıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığının, Savcılıklarımızın, Dışişleri Bakanlığımızın, gerekirse de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha sıkı bir şekilde denetim yapması gerekiyor. Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’, kültürü ve medeniyeti bu tür eserler meydana getirir. Biz Osmanlı hattatlarının eserlerini, kendi müzelerimizde, İstanbul’da, Ankara’da ve Anadolu coğrafyasındaki müzelerde görmek istiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde davranılması gerekiyor. Bugünkü müzayede özelinde de Kültür ve Turizm Bakanlığının hemen devreye girerek bu satışın iptal edilmesini talep ediyoruz. Bu eserler, illegal yolarla Türkiye’den çıkarıldıysa, bunların Kültür Bakanlığına, ait oldukları yere, Anadolu toraklarına iade edilmesini bekliyoruz. Bunun dışında sadece yazma eserler değil, hemen hemen her alanda İznik çinilerimize de sahip çıkamıyoruz. Çeşme kitabeleri var. Devasa kitabeler, nasıl oluyor da bizim sınırlarımızdan çıkartılıyor? Gümrük kapılarındaki görevlilerin bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Havalimanı’nda özellikle yurt dışı çıkışlarında sanat eseri kaçakçılığı konusunda oradaki görevlilerin daha dikkatli olması gerekiyor. Onlara özel eğitimler verilmesi gerekiyor. Tarihimize, medeniyetimize ve eserlerimize sahip çıkmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Ankara Atılım Üniversitesi öğrencileri çubuk makarnadan yaptıkları köprü ile birinci olmak için yarıştı Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Kuzeyboru A.Ş iş birliğiyle "Kuzeyboru Çubuk Makarna Köprü Yarışması 2024" düzenlendi. Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Kuzeyboru A.Ş iş birliğiyle 18-19 Nisan tarihlerinde "Çubuk Makarna Köprü Yarışması 2024" düzenlendi. Yarışmaya inşaat mühendisliği bölümü öğrencilerinin yanı sıra mimarlık, tıp fakültesi, yazılım mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, havacılık ve uzay mühendisliği, makine mühendisliği bölümü öğrencilerinden oluşan takımların hazırladığı 12 makarna köprü katıldı. Atılım Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Cenan Mertol, yaptıkları yarışmanın makarna köprü yarışması olduğunu hatırlatarak, "Bu yarışmada öğrenciler spagetti yani çubuk makarnaları kullanarak, derslerde öğrendiklerini ve hayal güçlerini kullanarak burada maksimum yük taşıyan bir köprü yapmaya çalışıyorlar. Toplamda 40 öğrencimiz, 12 farklı takımımız var. Bu takımlar daha çok inşaat mühendisliği öğrencileri ağırlıklı olsa da, sadece inşaat mühendisliği değil mimarlık, makine mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği, havacılık ve uzay mühendisliği, tıp bölümlerinden öğrenciler de takımlarda yer almaktadır. Öğrenciler hem eğlenceli zaman geçiriyor hem de bilgilerini biraz da ortaya koyma yönünde adımlar atıyorlar. Bu sene Kuzeyboru isimli firmayla işbirliği yapıyoruz. Güzel ödüllerimiz var ve bu ödüller için öğrenciler kıyasıya yarışıyor" dedi. "Böyle etkinlikler esasında öğrencilerin hem ufkunu açıyor hem de eğitim hayatlarına büyük bir katkı sağlıyor" Yarışmanın iki gün süreceğini ifade eden Mertol, "Birinci gün 8 saat içinde köprülerini yapacaklar. Köprüler ertesi gün özgünlük, orijinallik ve yük taşıma kapasitelerine göre değerlendirmeye alınacaktır. En sonunda da katılımcılara katılım belgeleri ve kazananlara ödülleri takdim edilecektir. Çok güzel ve dolu dolu 2 gün geçireceğiz. Burada en önemlisi öğrencilerimizin gerçekten isteyerek bu iş yapmaları. Böyle etkinlikler öğrencilerimizin isteyerek iş yapma kapasitesini çok daha fazla arttırıyor. Mesela bu yarışmadan sonra derslere daha bir istekli geliyorlar. O anlattığınız statik, dinamik ve mukavemet derslerini daha eğlenceli ve daha isteyerek öğrenmeye çalışıyorlar. O yüzden böyle etkinlikler esasında öğrencilerin hem ufkunu açıyor hem de eğitim hayatlarına büyük bir katkı sağlıyor" ifadelerini kullandı. Yarışma jürisinde yer alan Prof. Dr. Tolga Akış, Doç. Dr. Meriç Yılmaz, Dr. Öğretim Üyesi Halit Cenan Mertol, Dr. Öğretim Üyesi Ebru Akış ve Dr. Öğretim Üyesi Saman Aminbakhsh tarafından ekiplerin hazırladığı köprüler "estetik-özgünlük" olarak değerlendirilerek, köprülerin dayanım testleri gerçekleştirildi. Değerlendirme sonucunda Egemen Erdil, Barış Ozan Bal ve Berenay Tolga Alkan’dan oluşan "Winners" grubu birinci, Zeynep Sude Daşcı, Soner Parlak, Baran Özpolat, Hüseyin Arda Özdemir ve Erdem Şahin’den oluşan "1 Çiçek 4 Böcek" grubu ikinci, Ramazan Erten, Yaren Köroğlu, Ekin Bejan Baykara, Emir Kutluhan Arslan ve Gözde Naz Aksoy’dan oluşan "Betta" grubu üçüncü oldu.
İstanbul Osmanlı Cihan Devleti’nin mirası olan eserler Londra’daki müzayede evinde Osmanlı Cihan Devleti’nin ihtişamlı eserleri, Londra merkezli Sothesb’y Müzayede Evi’nde satılıyor. Türkiye’den kaçırılan eserlerin satışa sunulduğunu iddia eden Sanat Danışmanı İbrahim Ethem Gören, “Kültür ve Turizm Bakanlığının, Savcılıklarımızın, Dış İşleri Bakanlığımızın, gerekirse de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha sıkı bir şekilde denetim yapması gerekiyor. Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’, kültürü ve medeniyeti bu tür eserler meydana getirir. Biz Osmanlı hattatlarının eserlerini, kendi müzelerimizde, İstanbul’da, Ankara’da ve Anadolu coğrafyasındaki müzelerde görmek istiyoruz” dedi. Londra merkezli Sothesb’y Müzayede Evi’nde, Osmanlı Cihan Devleti’ne ait birçok ihtişamlı eser açık artırmayla satılıyor. Osmanlı Cihan Devleti hattatlarının, tezhipçilerinin, kağıt ve mürekkep ustalarının Mushaf-ı Şerifleri, elyazmaları ve hüsn-i hat levhaları ile İznik çinileri, Osmanlı ipek seccadeleri, çeşmeler, mermer kitabeler, hançerler, fincan setleri birbiri ardına satışa konu edildi. Söz konusu mezatta, Sultan Abdülmecid Han’ın kızı Münire Sultan’ın 1860 tarihli tezhipli Mushafı ve Sultan 2. Mahmud’un tuğrası ile havi mermer çeşme kitabesi de satışa çıkarılıyor. Onlarca Osmanlı Cihan Devleti eseri satışta İddiaya göre, Türkiye’den kaçırılarak, İslam Dünyası ve Hindistan’ın Sanat Eserleri Müzayedesi’nde yeni sahiplerine servis edilen eserler, ‘Mehmed Şefik Bey’in ‘Nad-ı Ali’ duası, Kanuni Sultan Süleyman dönemi 1539 tarihli şamdanı (tombak), Sadrazam Sinan Paşa için yapılmış deniz feneri(tombak), Hattat İbrahim Rodosi’nin talebesi Hafız Yusuf ketebeli 1712 tarihli Delail’ül-Hayrat’ı, 17’inci yüzyıl hattatlarından Hüsameddin Bur(u)sevi’nin Mir’atü-l-Kainat isimli yazma risalesi, 17. yüzyıla ait altın kakmalı, gümüş savatlı Osmanlı hançeri, Seyyid Ahmed bin Musa’nın 1682-1683 tarihli nesih Mushafı, hattat Mehmed Emin Efendi’nin 1796-97 tarihli nesih Mushafı, 17’inci yüzyıla tarihlenen yakut ve zümrüt taşlarıyla bezeli Osmanlı akik fincan seti, 1900’lü yılların başına tarihlenen Osmanlı ipek halısı, 1590 yılına tarihlenen İznik çini bardağı, Lale Devri’ne ait mermer çeşme, 19’uncu yüzyıl Konya seccadesi, 18’inci yüzyıla tarihlenen Batı Anadolu işi seccade, 18’inci yüzyıl Osmanlı gümüş tabakları, Osmanlı şehzadesi Musa Çelebi’nin yağlı boya portresi, Hattat Mustafa Rakım ketebeli, Hattat Ubeydullah Zihni Efendi’nin 1804 tarihli, nesih hatlı Mushafı ve Hattat Mehmed Şehri’nin 1730’lu yıllara tarihlenen müfredat meşk murakkaı’ oldu. “Amerika ve İngiltere işgal ettikleri devletlerin önce hazinelerini ardından müzelerini yağmalıyor” Londra’da satışa çıkarılan Osmanlı Cihan Devleti eserlerine ilişkin konuşan Sanat Danışmanı, İttifak Gazetesi Yazarı İbrahim Ethem Gören, “İngiltere’de Sothesb’y Müzayede Şirketi’nde Osmanlı Cihan Devleti’nin en ünlü sanatkarlarının eserleri satışa arz edildi. Bu durum kamuoyunun gönlünü hun ediyor. Şöyle ki; emperyalist devletler, özellikle Amerika ve İngiltere işgal ettikleri devletlerin önce hazinelerini, merkez bankalarını ardından da müzelerini yağmalıyor. Bugün Londra’da birbiri ardına sıralanan onlarca müzede neredeyse topyekün İslam Devletleri’nin müzelerinde bulunan eser sayısından daha fazla ese yer alıyor. Konumuzla ilgili olarak, Londra merkezli müzayede şirketinde bugün, öğleden sonra bir canlı yayında düzenlenecek olan bir mezat var. Bu mezatta onlarca Osmanlı Cihan Devleti sanatkarının eserleri satışa arz ediliyor. Bunların arasında birbirinden güzel, kıymetli Mushaf-ı Şerifler, el yazmaları, cüzler, İznik çinileri, Osmanlı killeri, ipek seccadeler, Sultan 2. Mahmud’a ait çeşme kitabesi göze çarpıyor. Yine bunların arasında 31. Osmanlı Padişahı 110. İslam Halifesi Abdülmecid Han’ın kızı Münire Sultan için hicri 1270, miladi 1860 tarihinde Hattat İbrahim Hakkı tarafından ketebe konulmuş bir Mushaf-ı Şerif var. Maalesef bu Mushaf-ı Şerif’te satışa konu edilen eserler arasında yer alıyor. Bu Mushaf bir taraftan neşriyatının güzelliğinin yanında diğer taraftan da 18. yüzyıl ve özellikle 19. yüzyıla damga vurmuş olan Türk rokokosunun en güzel örneklerinden biri. 2 haftalık hilal parlaklığında bezeme unsurlarını görüyoruz” ifadelerini kullandı. “Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’” Tarihi eserlerimizin daha fazla korunması gerektiğini dile getiren Gören, “Biz eserlerimize maalesef sahip çıkamıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığının, Savcılıklarımızın, Dış İşleri Bakanlığımızın, gerekirse de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha sıkı bir şekilde denetim yapması gerekiyor. Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’, kültürü ve medeniyeti bu tür eserler meydana getirir. Biz Osmanlı hattatlarının eserlerini, kendi müzelerimizde, İstanbul’da, Ankara’da ve Anadolu coğrafyasındaki müzelerde görmek istiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde davranılması gerekiyor. Bugünkü müzayede özelinde de Kültür ve Turizm Bakanlığının hemen devreye girerek bu satışın iptal edilmesini talep ediyoruz. Bu eserler, illegal yolarla Türkiye’den çıkarıldıysa, bunların Kültür Bakanlığına, ait oldukları yere, Anadolu toraklarına iade edilmesini bekliyoruz. Bunun dışında sadece yazma eserler değil, hemen hemen her alanda İznik çinilerimize de sahip çıkamıyoruz. Çeşme kitabeleri var. Devasa kitabeler, nasıl oluyor da bizim sınırlarımızdan çıkartılıyor? Gümrük kapılarındaki görevlilerin bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Havalimanı’nda özellikle yurt dışı çıkışlarında sanat eseri kaçakçılığı konusunda oradaki görevlilerin daha dikkatli olması gerekiyor. Onlara özel eğitimler verilmesi gerekiyor. Tarihimize, medeniyetimize ve eserlerimize sahip çıkmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.