GENEL - 22 Ocak 2020 Çarşamba 11:42

En içten temizlik

A
A
A
En içten temizlik

Lüleburgaz Kaymakamlığı gerçekleştirdiği “Temiz Evler” projesi kapsamında Lüleburgaz ve çevresindeki köylerde belirlediği ihtiyaç sahibi ve tek başına yaşayan 22 yaşlı vatandaşın evini her hafta temizliyor.

Lüleburgaz Kaymakamlığı gerçekleştirdiği “Temiz Evler” projesi kapsamında Lüleburgaz ve çevresindeki köylerde belirlediği ihtiyaç sahibi ve tek başına yaşayan 22 yaşlı vatandaşın evini her hafta temizliyor. Proje sayesinde temizlik personelleri yaşlıların evini temizlemekle kalmıyor, onlara yol arkadaşı oluyor.


Lüleburgaz Kaymakamlığının başlattığı “Temiz Evler” projesi sayesinde, bakıma muhtaç ve bir başına yaşayan ihtiyaç sahibi yaşlıların evleri birer birer temizleniyor. Proje kapsamında Lüleburgaz merkez ve ilçeye bağlı köylerde mesafe aranmaksızın belirlenen ihtiyaç sahibi yaşlıların evleri düzenli aralıklarla temizleniyor. Alanında uzman temizlik personellerince evlerin bütün köşeleri tertemiz hale getiriliyor.



Tek başına yaşıyor


Lüleburgaz Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ekiplerinin evini temizlediği yaşlılardan biri olan Eskitaşlı köyünde yaşayan Zehra Kaymak, uygulamadan memnun olduğunu İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Dört çocuk sahibi olan Kaymak, çocuklarının farklı şehirlerde olduğunu söyledi. Kaymak, proje sayesinde evine gelen temizlik personeli kadınların kendisine yol arkadaşı olduğunu söyleyerek, “İki kız 2 oğlan olmak üzere 4 çocuğum var. İkisi Antalya’da biri İstanbul’da ve biri de Hayrabolu’da. Antalya’daki kızımı 2 senedir göremiyorum. Kaymakamlığın bu projesine o başvurdu. Benim de ellerim eskisi gibi tutmadığı için kabul ettim. Temizlik personeli evde yapılması gereken ne varsa yapıyorlar. Evi baştan aşağı temizliyorlar. Benim yapamadığım şeyleri yapıyorlar. İki haftada bir pazartesi günleri geliyorlar” diye konuştu.



Temizlik gününü iple çekiyor


Hayatı boyunca çocuklarını büyütüp evlendiren Kaymak, şimdi eşini de kaybetmesinin ardından bir başına yaşıyor. Yalnızlığı iki haftada bir gün temizlik personelinin gelmesiyle sona eren Kaymak, “Allah milletimizden, devletimizden razı olsun. Geçim kaynağım yok. Yaşlılık maaşım var sadece. Dul maaşıydı. Şimdi yaşlılık maaşına döndü. Çocuklarım uzak olduğu için gelemiyor yanıma. Kızım 2 senedir gelemedi. O, seneden seneye temizlik yapıyordu. İki sene gelemeyince o başvurdu. Vakıf da iki haftada bir evimi temizlemeye geliyor” şeklinde konuştu.



Bir başına yaşam savaşı


Bir diğer evi temizlenen yaşlı ise Sakızköy’de yaşayan 72 yaşındaki Emine Kuynuşlu oldu. Önceleri evi tamamen derme çatma bir haldeyken, duvarları onarılıp boyanan Kuynuşlu’nun evi de 2 haftada bir ekipler tarafından temizleniyor. Eşini ve daha önce de çocuğunu kaybeden Kuynuşlu, evinde tek başına yaşam savaşı veriyor. Kuynuşlu, “Ben burada tek başına kalıyorum. Kimsem yok. Bir tek kız kardeşim var. O bazen yemeğimi yapar. Ben yemeğimi bile yapamıyorum. Kaymakamlıktan 15 günde bir ekip gelir, evimi temizler. Ne ihtiyacım olduysa yaptılar. Evimin dökülen yerlerini bile onardılar. Allah onlardan razı olsun” dedi.



22 haneye ulaştılar


Projeyle ilgili açıklamalarda bulunan Lüleburgaz Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma Vakfı Müdürü Alpaslan Akçakavak, Temiz Evler Projesi kapsamında 22 haneye ulaştıklarını söyledi. Akçakavak, “Temiz Evler Projesi kapsamında 22 hanemize, temizlik ihtiyaçlarını kendileri gideremeyen, kendisine bakacak kimsesi olmayan, muhtaç durumda olan haneler için arkadaşlarımız programlarını yapıyorlar. Bir haftalık, 10 günlük, 15 günlük periyotlarla temizlik işlerini hallediyorlar. Projemiz zaten 22 hanelik. Kişiler genelde yaşlı ve kimsesi olmayanlardan oluşuyor” diye konuştu.



Muhtaçlık sınırı altındakiler başvurabiliyor


Akçakavak, projeye başvurunun vakfa yapılarak gerçekleştirileceğini söyleyerek, başvuru şartlarının neler olduğunu açıkladı. Akçakavak, “Kişilerin öncelikle bakacak kimsesinin olmaması, muhtaçlık sınırının altında bir gelirinin olması şartını arıyoruz. Çocukları olsa da yanlarında olmamasına bakıyoruz. Tüm bunların yanı sıra kendi ihtiyaçlarını giderecek durumda olmamaları şartlarını arıyoruz. Gazi ve şehit yakını ailelerde de yine kendi ihtiyaçlarını gideremeyecek durumda olan varsa, onlarda muhtaçlık sınırına bakılmaksızın bu hizmeti vermeye çalışıyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.