- 14 Ekim 2021 Perşembe 10:05

45 saniyeye tüm acılarını sığdırdı, şimdi ise attığı bir ilmek bin oluyor

A
A
A
45 saniyeye tüm acılarını sığdırdı, şimdi ise attığı bir ilmek bin oluyor

17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde iki çocuğunu, eşini, sağ kol ve sağ bacağını kaybeden Asya Koşal, mücadelesiyle herkese ilham kaynağı oldu.

17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde iki çocuğunu, eşini, sağ kol ve sağ bacağını kaybeden Asya Koşal, mücadelesiyle herkese ilham kaynağı oldu. Bacağına sıkıştırıp ilmek attığı birbirinden güzel örgülerle yurtiçi ve yurt dışından geniş bir aileye ulaşan Koşal, hem mücadelesini hem de bazı duyarsız insanların engelli bireylere olan yaklaşımını anlattı.


Henüz 28 yaşındayken "asrın felaketi" olarak tanımlanan 17 Ağustos 1999 depremini yaşayan Asya Koşal (51), 45 saniye süren o gecede evlatları Cansu ile Oğulcan’ı ve eşini kaybetti. Kendisi de 3 gün enkaz altında kalan Koşal’ın sağ kolu ve sağ bacağı kangren olduğu için kesildi. Uzun süre hem fiziksel hem de psikolojik tedavi gören Asya Koşal, her şeye rağmen yaşama tutunarak, çok sevdiği el işi örgü yapmaya karar verdi. Gününün çoğunluğunu örgü örerek geçiren Koşal, daha sonra kendisini bu alanda geliştirerek sosyal medya hesapları açtı. Sosyal medya hesaplarında geniş kitlelere ulaşan Koşal, engeli bulunan herkese de örnek oldu. Hayat hikayesi ve başarısıyla ilham kaynağı olan Asya Koşal, kendisine imkan tanınması halinde engellilere eğitici ders vermek istiyor.



"Yarım kalan örgüme devam etmiş gibiydim"


"45 saniyede kaybettiklerim çok ağırdı" diyen Koşal, "Bu sürece alışmak gerçekten çok zordu. Gerek ruhsal, gerekse bedensel tedaviler gördüm, fizik terapileri aldım. Yeniden ayağa kalkmayı çok istiyordum. Bir bacağımın üzerinde olsa bile dimdik ayakta durabilmeyi, bir elimi kendi ihtiyaçlarım doğrultusunda nasıl kullanabileceğimi geliştirdim. Daha önceden de örgü yapıyordum ama daha çok dantel işliyordum. Ailem, etrafımdaki insanlar örgü yapıyordu. Ben de gıptayla onları izliyordum. Ben de başlamak istedim ve ilerleyen süreçlerde şişi yapabildiğimi fark ettim. Tabii bana ’Zorlanma dönemin oldu mu?’ diye soranlar çok oldu. Ama öyle olmadı. Sanki ben yarım kalan örgümü alıp devam etmişim gibi oldu. Tabii bununla birlikte sosyal medyada sayfa açtım, örgülerimin video halini orada paylaştım. Bunları yapınca büyük kitlelere ulaştım. Sadece yurtiçi değil, yurt dışından da çok fazla insanla tanıştım. Şu anda çok güzel bir sosyal medya ailem var. Orada hem yaralarımıza merhem olduk hem de birbirimize umut olduk. Onlar bana, ben de onlara iyi geldim" dedi.



"Umarım güzel izler bırakmışımdır"


Engeli bulunan insanların kendisine sosyal medya aracılığıyla ulaştığını, "Nasıl yapabiliriz?" diye sorular sorduklarını anlatan Koşal, gerek telefonla konuşarak, gerekse mesajlar atarak herkese yardımcı olduğunu söyledi. Koşal, "Onların da başarabildiğini görmek beni çok mutlu etti. Hala da bana ulaşanlar var, onlara seve seve yardımcı oluyorum. ’Engelliler bir şey yapamaz’, ’Onlar bir şeyi beceremez’ gibi dışlanmışlıklar var. Bunun böyle olmadığını göstermek istiyorum ve gösteriyorum. Hayatı yaşamak sadece yaşamaktan ibaret değil, yaşamımızı anlamlandırmalıyız. Doya doya yaşamak, üretmek, örnek olmak çok önemli. Yarın öbür gün bu dünyadan göç ettiğinizde arkanızdan güzel sözler bırakmak, güzel izler bırakmak da çok önemli. Ben de umarım böyle bir izler bırakmışımdır" diye konuştu.



"Mükemmeliyetçi bir karakterim"


Şiş ve tığ kullanarak her çeşit örgü yaptığını belirten Koşal, "Siparişlerim geliyor, onları hazırlıyorum. Ben mükemmeliyetçi bir karakterim. Kendim beğenmediğim bir ürünü asla çıkarmıyorum. Benden ürün alıp, onu beğenen insanların geri dönüşlerini duymak beni çok mutlu ediyor" şeklinde konuştu.



"Hep hayallerim var, hayallerin sonu yok"


Hayallerinin olduğunu söyleyen Koşal, "Örgü evi veyahut hobi evi açmak gibi hayallerim var. Ömür yeter mi, nasip olur mu bilemiyorum. Hep hayallerim var, hayallerin sonu yok. Hayal kurmak kadar güzel bir duygu yok. Yeter ki azmedelim, isteyelim. Başarı olmayacak, zor, ulaşılmayacak hayal yok" dedi.



"Şükretmeniz için bizi görmenize gerek yok"


Çocuklara ilkokul çağlarından itibaren engelli bireylere nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda eğitimler verilmesi gerektiğinin altını çizen Koşal, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Örneğin dışarıda biz engelli bireyler görüldüğü zaman çocukların veyahut yetişkin bireylerin sanki uzaylı görmüş gibi bakmalarını istemiyorum. Bu görev önce ebeveynlere, ardından da eğitimcilere düşüyor. Engelli bir birey gördükleri zaman


sanki çok acayip ya da korkutucu bir şey görmüş gibi bakmaları doğru değil. ’Vah vah’ denilmesini istemiyorum. 21. yüzyıldayız ve böyle şeyleri abes görüyorum. Aynı zamanda yaşam alanları, yerleşim yeri yaşanılabilir olmalı. Artık rampaların kullanılabilir olması gerekiyor. Bazen çok komik şeyler görüyorum. Öyle rampalar yapılıyor ki, akülü sandalye ile gittiğiniz zaman o rampaları çıkmanız mümkün değil. Bu konuların artık aşılmasını istiyorum. Bazı uzuvlarımız gidebilir ya da bazı eksiklerimiz olabilir ama Cenab-ı Allah bize bu konuları aşabilmemiz için o kadar güzel meziyetler veriyor ki. Ben her konuda verimli olabileceğimizi düşünüyorum, yeter ki fırsat verilsin. Mesela sokakta bazı şeylere şahit oluyorum ve çok rahatsız oluyorum, lütfen bunu yapmasınlar. Sadece benim için değil, tüm engeli olan arkadaşlarım için söylüyorum. Ben de 28 yaşına kadar bütün uzuvlarım tam olarak yaşadım. Koştum, yürüdüm ama benim hayatım 45 saniyede değişti. Bize bakılarak, ’ah ah’, ’vah vah’, ’çok yazık’, ’çok şükür’ denmesini istemiyorum. Şükretmeniz için bizi görmenize gerek yok, şükretmek için o kadar çok şey var ki. İnsan aldığı nefese bile şükür edebilir. Ben bu konuları aştım, hatta hiç umursamıyorum ama bundan dolayı üzülen, kırılan çok sayıda insan var."



"Ciğer parelerimi kaybettim"


Bazı insanların acımasız şekilde yorumlar yaptığına da değinen Koşal, şu ifadeleri kullandı:


"Depremde ciğer parelerimi kaybettim. İki evladımı kaybettim. Kızım ve oğlumu kaybettim, babalarını kaybettim. Bir paylaşım yapmıştım ve altına yorum yapan birisi, ’Ne kadar kolay ’kaybettim’ diyorsunuz’ yazmıştı. Fikri olmadan zikri olan insan çok. O kadar kolay konuşuyorlar ki, halbuki o ’kayıp’ kelimesinin manası çok büyük. Kayıp kelimesi altı doldurulamayacak bir kelime. Ben 3 gün enkaz altında kaldım, 4 gün sonra evlatlarımı bulmuşlar. Kızım Cansu, oğlum Oğulcan. İkisi de ölü olarak çıktı. Biri 8, biri 5 buçuk yaşındaydı. Babaları da 1 gün sonra ölü olarak çıkarılmıştı. Depremin benden götürdükleri çok ama çok ağır. Bu zaman aşımına uğramayacak bir acı. Her ne kadar üzerinden 22 yıl geçse de benim için hala çok taze. Rabbim bir daha o anları yaşatmasın, çok acı bir geceydi."



"Engelli kardeşlerimiz için elimden ne gelirse yapmak isterim"


Yaşadığı onca acıya rağmen bir amaç edindiğini ve yaşamına devam ettiğini kaydeden Koşal, "Bana imkan verilse, ’Engelli kardeşlerimize, benim gibi olan herkese eğitici-öğretici olarak ders vermek ister misiniz?’ diye sorsalar, seve seve kabul ederim. Türkiye’nin neresi olursa olsun o kardeşlerimizin de hayata tutunması için elimden gelen ne varsa yapmak isterim" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun için büyük hedef: 5 milyon turist İYİ Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İmren Nilay Tüfekci, Samsun’u turizm şehri yapacak mega projelerini açıklayarak, “Hedefimiz 5 milyon turist” dedi. Tüfekci’nin Visit Samsun, Masal Park ve Savarona Adası projeleri turizm gelirlerine katkı sağlarken, Samsun’u Ege ve Akdeniz şehirleri ile yarıştıracak. Samsun’da yaptığı seçim kampanyası ve projeleri ile Türkiye’nin dikkatini çeken İmren Nilay Tüfekci, şehri cazibe merkezi yapacak bazı mega projelerini anlattı. “3 ana proje ile Samsun’u lokomotif şehir yapacağız” Samsun’un turizm vitrininin doğru oluşturulmadığına dikkat çeken Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İmren Nilay Tüfekci, büyükşehir için hazırladığı 3 imza proje ile kent turizmini ayağa kaldırmayı planlıyor. Tüfekci’nin Visit Samsun, Masal Park ve Savarona Adası projeleri turizmde Samsun’u Ege ve Akdeniz şehirleri ile yarıştıracak. Samsun’un Karadeniz’in en büyük, Türkiye’nin ise 16. büyük şehri olduğunu belirten İmren Nilay Tüfekci, Samsun’un yeni nesil turizm projeleri sayesinde Karadeniz’in de yıldızının parlayacağını söyledi. Yılda 5 milyon turist, 500 milyon dolar gelir Nilay Tüfekci, “Samsun, ülkemize gelen yaklaşık 50 milyon yabancı turistin yalnızca çok küçük bir rakamı olan, 100 bin turisti çekmektedir. Samsun’a yerli yabancı yılda ortalama 600 bin turist gelmektedir. Ortalama geceleme sayısı 1,4 gündür. Yapacağımız turizm yatırımları ile yılda 5 milyon turist ve 4 gün geceleme sayısına ulaşmayı hedefliyoruz. Her bir turistin günlük 100 dolar harcadığı kabul edildiğinde; yılda 500 milyon dolar turizmden gelir elde edeceğiz” diye konuştu. Samsun’un geliri artacak Vatandaşların sorun yaşadığı her konuda projelerin hassasiyetle hazırlandığını belirten İmren Nilay Tüfekci, kalkınan bir Samsun için turizm ve ihracat gelirlerini artırmanın şart olduğunu söyledi. Geleceğin Samsun’unu bir cazibe merkezi olarak konumladığını belirten İmren Nilay Tüfekci, turizmde 3 ayrı proje ile şehrin rekabet gücünü önce ulusal, ardından uluslararası alanda artıracağını ifade etti. 5 milyon turist ve döviz girdisi Tüfekci’nin 5 milyon turisti hedeflediği Visit Samsun projesi, kentin kanyonlar, deltalar, sahilleri, şelaleleri gibi her ilçesinde yer alan turizme elverişli doğal güzelliklerinin cazibe alanı haline getirilerek teşvik edilmesini öngörüyor. Tüfekci, “Bu bölgelerin bazılarında sosyal tesis var ama içinde lavabo bile bulunmuyor. Bizim başkanlığımızda yatırımcıları doğal güzelliklerin bulunduğu alanlara teşvik edecek adımları atacağız ve restoranı, aktivite alanları, kafeleri ile turistlerin keyifli ve kaliteli zaman geçireceği ortamı oluşturacağız” dedi. Gastronomi, deniz turizmi, kaplıca, rafting, yayla, kış turizmi, kuş izlemi, yaz turizmi konularında işletmelerin geliştirilmesi ve gerekli yerlere tesis inşası için teşvik edici olacaklarını anlatan İmren Nilay Tüfekci, ayrıca Masal Park projesi ile de 300 bin ziyaretçinin çekilebileceğini ifade etti. Tüfekci "Masal Park ile sadece turizme değil, burada kullanılacak 55 milyon kesme çiçeğin üretimi sayesinde çiftçimize de çok büyük katkı sağlayacak. Masal Park Samsun’un toparlanması ve üzerinden ölü toprağını atması için çok büyük öneme sahip” diye konuştu. Masal Park Projesi Yaklaşık 130 bin metrekare alan üzerinde kurulacak Masal Park, Dubai’de gerçekleştirilen Miracle Park projesinden esinleniyor. Bu projenin 6 yıl gibi kısa bir zamanda kendi maliyetini çıkaracağı hesaplanıyor. 20 bin metrekarelik Savarona Adası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Savarona Yatı’nın isminden ilham alınarak projelendirilen Savarona Adası da Tüfekci’nin imza projelerinden biri. Samsun’un ilk turistik adası Savarona yaklaşık 20 bin metrekarelik bir alanı doldurarak yapılacak. Üzerinde kule, kafe, restoran, hediyelik eşyaların satıldığı stantlar olacak. “Şehrimizin kaynaklarını çok doğru şekilde kullanırsak bunların hepsine yetecek maddiyat var. İstanbul’daki, Ankara’daki bağlantılarımızla da bunları destekleyeceğiz” diyen İmren Nilay Tüfekci, Samsun’un turizmden aldığı payın yüzde 1 seviyesinde kalmasının üzücü olduğuna dikkat çekti.
İzmir "Ölü Kadınların Şarkısı": Sahne Tozu Tiyatrosu’ndan duygusal bir prömiyer Sahne Tozu Tiyatrosu’nun sahnelediği ve Haluk Işık’ın yönettiği "Ölü Kadınların Şarkısı" adlı oyun, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde seyirciyle buluştu. Sahne Tozu Tiyatrosu oyuncularının ustalıkla canlandırdığı bu oyun, seyircileri derinden etkileyen bir performans sergiledi. Dünya Tiyatro Günü prömiyer ile kutlandı "Dünya Tiyatro Günü’nde gerçekleştirilen prömiyer gösterimi büyük ilgi gördü. Oyunun teması ve sahnedeki performanslar, izleyicilerin duygusal anlar yaşamasını sağladı. Haluk Işık’ın yönetmenliğindeki bu özel oyun, seyirciler arasında büyük bir coşku oluşturdu. Seyirci oyun sonunda dakikalarca ayakta alkışladı. Sahne Tozu Tiyatrosu’nun deneyimli oyuncuları, rollerini ustalıkla canlandırarak seyircilere unutulmaz anlar yaşattı. “Ölü Kadınların Şarkısı", Sahne Tozu Tiyatrosu’nun başarılı prömiyerlerinden biri olarak hafızalara kazındı. Duygusal derinliği ve etkileyici sahne performanslarıyla izleyicilerin beğenisini kazandı. Oyun sonunda yardımcı yönetmen Banu Kezel, Dünya Tiyatro Günü’nde sahnede olmanın mutluluğunu paylaşarak sahneye oyunun yönetmeni Haluk Işık’ı davet etti. Haluk Işık, Dünya Tiyatro Günü’nü kutlayarak, Sahne Tozu Tiyatrosu’na teşekkürlerini iletti. Konuşmaların ardından sahneye Sahne Tozu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören davet edildi. Haluk Işık’a teşekkür eden İşgören, Dünya Tiyatro Günü’nde prömiyer yapmanın sevincini paylaştı. Çağlar İşgören, Haluk Işık’ın doğum günü olduğunu paylaşarak seyirciler eşliğinde sürpriz kutlama gerçekleştirdi. Bosna-Hersek iç savaşını konu alıyor Eve Ensler’in “Zorunlu Hedefler” adlı eserinden yola çıkılarak kurgulanan, yorumlanan ve sahnelenen oyun, yakın dönemin en yakıcı olaylarından biri olan Bosna-Hersek iç savaşını konu edinmektedir. Savaşın akıl almaz travmalarını yaşayan ve Balkan dağlarının kuytuluklarında unutulmuş bir klinikte, onulmaz yaralarıyla baş başa bırakılan kadınların yaşamına, Birleşmiş Milletler tarafından gönderilen bir doktor ile asistanı katılır. Altı kadının yaşadıklarıyla ve sonrasına dair çok bilinmezli arayışlarıyla örülen oyun, savaş denen vahşeti en acımasız yüzüyle sergilemekte, izleyicisini bu dramın parçasına dönüştürmektedir. Geçmişte ve yine aynı yazarın-yönetmenin yorumuyla sahnelenmiş ve ödüllendirilmiş “Ölü Kadınların Şarkısı” tüm ezberinizi bozacak, size barışın sonsuz erdemini hatırlatacaktır. Umudu var etmenin yolu, gerçeği görmekle başlar. Bu oyunu asla unutamayacaksınız.
Aydın Aydın’ın en kaliteli zeytinyağı için yarışacaklar Her yıl Aydın Ticaret Borsası tarafından düzenlenen Aydın Memecik Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması’nda son başvuru tarihi 2 Nisan olurken, Aydınlı üreticiler en kaliteli zeytinyağı için yarışacak. Aydın Ticaret Borsası öncülüğünde AYTB Laboratuvar Hizmetleri A.Ş. ve AYTB Zeytinyağı Tadım Paneli koordinatörlüğünde her yıl düzenlenen Aydın Memecik Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması için başvurular sona eriyor. Aydın Memecik Naturel Sızma Zeytinyağı üretimi yapan firmaların ödüllendirilmesi için düzenlenecek olan yarışmanın son başvuru tarihi 2 Nisan 2024 olup, başvurular Aydın Ticaret Borsası’na yapılacak. Aydın Memecik Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması’na katılım sağlamak isteyenlerin, Aydın ili sınırları içerisinde, Aydın Memecik Zeytini’nden üretilen Aydın Memecik Zeytinyağı’nı, gıda üretim iznine sahip bir işletmede fason üretim yaptıran (butik ya da büyük ölçekli) üretici, yağhaneci, tüccar, sanayici firma, ziraat odası veya İlçe Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nde Çiftçi Kayıt Sistemi’nde (ÇKS) kayıtlı olan üretici kişi ya da tüzel kişiler olması gerekiyor. Aydın Memecik Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması’nın ödül töreni ise 18 Nisan 2024 tarihinde yapılacak olan 11. Aydın Uluslararası Tarım Gıda ve Hayvancılık Fuarı’nda gerçekleştirilecek. Yarışmada dereceye giren firmalar da altın, gümüş ve bronz madalya ile ödüllendirilecek. Avrupa Birliği Coğrafi İşaret tescilli Aydın Memecik Zeytinyağı’nın ulusal ve uluslararası etkinliklerde tanıtımı ve marka değerinin arttırılması adına çaba gösterdiklerini ifade eden Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, Aydın Memecik Zeytini’nin Avrupa Birliği Coğrafi İşaret tescil sürecinde sona yaklaşıldığını en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşılacağını belirtti. Çondur, sektörde zeytinyağı üretiminde kalitenin arttırılması ve natürel sızma olarak kusursuz üretim yapan firmaların isimlerinin duyurulması adına düzenlenen Aydın Memecik Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması’na tüm firmaları davet etti.