SAĞLIK - 13 Temmuz 2018 Cuma 11:04

Bu besinleri, yaz aylarında hayatınıza hızlıca sokun

A
A
A
Bu besinleri, yaz aylarında hayatınıza hızlıca sokun

Yaz aylarının ortalarında sıcaklık giderek artarken, vücutta sıvı kayıpları ve buna bağlı yorgunluk, halsizlik de baş gösteriyor.

Yaz aylarının ortalarında sıcaklık giderek artarken, vücutta sıvı kayıpları ve buna bağlı yorgunluk, halsizlik de baş gösteriyor. Uzmanlar, su içeriği yüksek, kalorisi düşük, vitamin ve mineralce zengin meyve ile sebzelerin 3 ay boyunca menülerde olmasını tavsiye ediyor.


Özellikle yaz aylarında artan sıcaklıkların ardından uzmanlar, beslenme alışkanlığına da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Ağca, yaz aylarında sofralardan eksik olmaması gereken 5 besini açıkladı.


Toksinlerden arınmak için enginar


Karaciğerin en iyi dostu, vücuttaki toksinleri atmada tam bir savaşçı olan enginarın insan sağlığına sağlık kattığını ifade eden Gözde Ağca, “Karaciğerinizi sağlığa kavuşturmakla kalmayıp aynı zamanda kolesterolü düşürerek kalbinizin üzerindeki baskıyı azaltıyor. Enginarda bulunan Ciarin maddesi ile sadece karaciğerin değil, safra kesesi ve bağırsakların da düzenli çalışmasını sağlıyor. Yaz aylarında sofraların baştacı olan zeytinyağlı enginar ile hem düşük kalorili hem de doyurucu lezzetli menüler hazırlayabilirsiniz” dedi.


Kas ve kemikleri desteklemek için semizotu


Sebzeler arasında en fazla omega-3 içeriğine sahip olan semizotunun kanı temizlediğine dikkat çeken Ağca, “Yüksek lifi sayesinde bağırsakları çalıştırarak kabızlığı önlüyor. Kalsiyum ve magnezyumdan zengin olduğu için kas ve kemiklerinizi destekliyor. Özellikle çiğ olarak salatalarınıza ekleyebilir, yoğurtla karıştırarak ferah ve kilo vermeye yardımcı menüler oluşturabilirsiniz” diye konuştu.


Diyabet dostu kiraz


Böbreklerin en sevdiği meyve olan kirazın, çok iyi idrar söktürücü ve ödem atıcı olduğunu hatırlatan VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Ağca, “Böbrekleri koruyarak taş ve kum oluşmasına engel oluyor, zararlı maddelerin atılmasını sağlıyor. Melatonin hormonunu içermesi sayesinde ise geceleri rahat bir uyku uyumanızı sağlayacaktır. Kan şekerini hızla yükseltmediği için şeker hastalarının da rahatlıkla tüketebileceği kirazı 12-15 adet olarak ara öğünlerinizin vazgeçilmezi yapabilirsiniz” şeklinde konuştu.


Güzel bir cilt için goji berry


Gençlik çeşmesi olarak tanınan Goji Berry meyvesini, Tibet ve Çinlilerin yüzlerce yıldır tükettiğini söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Ağca, “Himalaya bölgesinde yetişen, bazı yerlerde ’kurt üzümü’ olarak karşımıza çıkan muhteşem meyvelerden biri. Lif ve antioksidan deposu olması sayesinde yaşlanma karşıtı, anti-aging özelliği gösteriyor. Hücrelerinizi yenileyerek cildinizin de daha sağlıklı olmasını sağlıyor. Çin tıbbında yüzyıllardır depresyonu önlemede, stresi azaltmada kullanılıyor. C vitamini içeriği ise portakalın 3 katı kadar, tam bir vitamin deposu ola Goji berryi yaz aylarında taze taze tüketerek güzel bir cilt ile daha dinç ve enerjik olabilirsiniz” ifadelerini kullandı.


Kanserden korunmak için ahududu


Ahududu’nun kansere neden olan maddeleri önleyerek, ellagic asit içeriği sayesinde kanserden koruduğunu ifade eden Gözde Ağca, “Özellikle göğüs ve rahim tümörleri gelişimini baskılıyor. Bilimsel çalışmalarda en yüksek ellagic asit içeriğine sahip ahududunun, ileriki dönemlerde siroz hastalığından da koruyabileceği gösterilmiş durumda. 1 porsiyonu ise 1 çay bardağı kadar, lezzetiyle favoriniz olacak ahududuyu özellikle dondurup blenderdan geçirerek sağlıklı dondurma olarak mutlaka denemelisiniz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.