ASAYİŞ - 23 Kasım 2021 Salı 13:37

Fabrika işçisini öldüresiye darp edip, kendi sosyal medya hesabından böyle canlı yayınladılar

A
A
A
Fabrika işçisini öldüresiye darp edip, kendi sosyal medya hesabından böyle canlı yayınladılar

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir fabrikada çalışan işçi, fabrikanın idari amiri olduğunu ileri sürülen kişi hakkında konuştuğu iddiasıyla feci şekilde darp edildi.

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir fabrikada çalışan işçi, fabrikanın idari amiri olduğunu ileri sürülen kişi hakkında konuştuğu iddiasıyla feci şekilde darp edildi. Saldırgan şahıs, işçinin sosyal medya hesabına girerek canlı yayında özür dilettirdi.


Olay, Şubat ayında Kocaeli’nin Gebze ilçesi Eskihisar Feribot Yolu üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Güriş Holding’e bağlı Omtaş fabrikasında işçi olarak çalışan Hasan Özgenç, arkadaşlarıyla sohbet ederken fabrikanın idari amiri olduğunu ileri sürdüğü bir kişi hakkında konuştu. Bu konuşmadan 2 gün sonra Özgenç, tanıdığı bir isim ile birlikte Eskihisar Feribot Yolu’na gitti. Burada bir süre sohbet ettiği şahıs, kendisine bir anda tekme ve yumruklarla saldırmaya başladı. Saldırının ardından yüzü kan içerisinde kalan Özgenç’in telefonunu alan şahıs, sosyal medya hesabına girerek canlı yayın yapmaya başladı. O anları kayda alan şahıs, binlerce kişinin erişebileceği hesaptan Özgenç’e özür dileterek, kendisine küfür etmesini ve çalıştığı fabrikadan istifa etmesini istedi. Özgenç de kendisinden istenen şeyi yaptı. Şahıs daha sonra canlı yayını kapattığını düşünerek, Özgenç’e hakaret ve küfür etmeye devam ederek, darp etme sebebini söyledi. Daha sonra şahsın sosyal medyadan canlı yayını silmesine rağmen, yayını izleyen Özgenç’in yakınları, o anları kayda aldı. İçeride tazminatı olduğu için aylarca fabrikada çalışmak zorunda kalan Özgenç, daha sonra bir bahaneyle tazminatsız olarak işten atıldı. Özgenç, kendisini feci şekilde darp eden şahsın ve bu şahsı azmettiren kişilerin adalet önünde hesap vermesini istiyor.



“Darptan sonra zorla telefonumu alarak sosyal medya hesabımdan canlı yayın yaptı”


Yaşadığı feci olayı anlatan Hasan Özgenç, “Fabrikada görüştüğümüz arkadaşlarımızla ‘M.A.’yı buradan göndermişler’ diye bir konuşma geçmişti. Bu konuşmayı fabrika sendika temsilcisi olan Sefa Aksöz’e söylüyorlar. Sefa Aksöz de onun adamı olduğu için, aynı zamanda sendikanın temsilcisi olduğu için bunu anlatıyor. Artık nasıl anlattığını bilemiyorum. 2 gün sonra 8 Şubat günü daha önceden fabrikada çalışan Ahmet Serdar Tabakoğlu isimli şahıs beni arayarak ‘Memleketten bir arkadaşımız gelecek, senin yanında birkaç gün kalmasının bir sakıncası var mı?’ diye söyledi. Ben de bir sakıncası olmayacağını söyledim. Bu konuyla ilgili Pazartesi günü 18.00 sularında evime geldi. Biraz çay içtikten sonra bana ‘Eskihisar’a gidelim, biraz dolanalım, hem arkadaş gelmek üzere, otobüsten onu alalım’ diyerek beni Eskihisar Feribot Yolu’na götürdü. Orada dışarıya çıktık, konuşurken sol gözümün üzerine 3-4 tane yumruk vurmaya başladı. ben ne olduğunu anlayamadım. Sonra tekrar vurmaya devam etti. Arkadaşımdı, kendisini tanıdığım, bildiğim bir vatandaştı. Hem de aynı memleketliyiz. Burada beni yumrukladıktan sonra ‘Sen M.A. ağabeyim hakkında laf söylüyormuşsun, bizim kulağımıza geldi, sen neden böyle yapıyorsun, biz senden beklemiyorduk. Sen Mehmet ağabeye karşı çok büyük ayıp ettin’ deyip, sonra tekrar tekme, tokat, yumruk beni darp etti. Bu darptan sonra da zorla telefonumu alarak kendi sosyal medya hesabımdan canlı yayın yaptı. Canlı yayında da ‘Büyüklerinden özür dileyeceksin, Omtaş’tan istifa edeceksin’ dedi. Canlı yayında da kendi sesi çıkmış zaten. Bu olaydan sonra da telefonu kapattığını zannederek M.A. ile ilgili laflar, sözler etmiştir. Canlı yayın bittikten sonra beni o halde gören sosyal medya hesabımdaki kişiler hemen beni arıyorlar, polisi arıyorlar. O günden sonra beni ölümle defalarca tehdit etti” dedi.



“Bir korku içerisinde 9 ay boyunca orada çalıştım”


Bu olayın ardından şikayetçi olduğunu anlatan Özgenç, “O süreden sonra 20 gün iş göremez raporu aldım. Burnum kırıktı. Çok berbat bir haldeydim. Bunun akabinde fabrikada çalışmaya devam ettim. Ama fabrikada çalışırken bana baskılar sürekli devam etti. Beni tazminatsız çıkartmaya çalıştılar. Ben müdüre rica ettim, ‘Lütfen beni işten çıkarın, ben devam edemiyorum, benim psikolojim bozuldu’ dedim ama buna rağmen beni çalıştırmaya devam ettiler. Bir korku içerisinde 9 ay boyunca orada çalıştım. En sonunda da gereksiz bir olay yüzünden beni tazminatsız işten attılar. Kendimi ispat edemeyeceğim, çünkü kimse benim yanımda durup bu olayla alakalı kimse ifade vermeyecek” diye konuştu.


Kendisini darp eden şahıs canlı yayın yapmasaydı kendisini ispat edemeyeceğini aktaran Özgenç, “Bizim için çok zordu. Belki de bu şahıs ‘Benim aileme hakarette bulundu ben de bunu yaptım’ diyecekti. Ama elinde bu denli bir ispat, delil ve kimin azmettirdiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konması tabii ki benim bir yanda şansım oldu. Tabii ki ben bunların hepsinden şikayetçi oldum. Adli makamlarda gerekenin yapılacağına inanıyorum. Devletimiz hukuk devletidir. Adaletimi güçlüdür. Bunlara en yakın zamanda gerekenin yapılmasını ve suçluların da cezalarını çekmesini bizzat istiyorum” şeklinde konuştu.



“Çalışmadığım şirketteki bir adamı neden dövdüreyim?”


Olayda Hasan Özgenç’in azmettirici olarak gösterdiği M.A. ise “Bu adamı gariban diye, kimsesiz diye işe aldım. Yatacak yeri olmadığı için fabrikada 3 ay yatırdım. Bu adam ruh hastası. Otobüs muavini, kimsesi yok dediler, ondan sonra ben bu adamı işe aldım. Bu vatandaş videoyu çeken kişiyle birlikte alkol içiyorlar. İçtikleri yerde bana küfür ediyor. Ben yatalak hastayım. Benim bir şeyden haberim yok. Ben bu adamı görsem tanımam. O gün beraber içki içiyorlar, bu yönde ifadeleri var. Onların arkadaş olduğunu da herkes bilir. O videoyu bana attılar, ‘Senin adın geçiyor’ dediler. Ben de ‘Terbiyesizlik yapmayın, ben o adamı tanımam’ dedim. Bana küfür ettiğini söylediler, ben de ‘Bana küfür ettiyse Sana ne? Sen mi benim savunucumsun’ dedim. Ben bu konuyla ilgili ifademi de verdim. Bu şahıs, bir vatandaşa küfür etmiş, vatandaş da bunu dövmüş, iş yerinde kavgadan dolayı, disiplinsizlikten dolayı işten atılmış. Bu adam hakkında ifadeler var, iş yerinde kavga ettiğine dair ifadesi alınmış insanlar var. Ben Omtaş da çalışmıyorum. Ben sadece bu fabrikanın sahibi tanıyorum, daha önceden orada görev yaptım. Çalışmadığım şirketteki bir adamı neden dövdüreyim? Ben 3 yıldır yatalak bir hastayım, Şuan Ataköy’deyim. Ben o işin hiçbir yerinde yokum. Bu adam her gün içen bir insan, 4 ayrı kişiyle kavga ettiği için mahkemelik olmuş bir insan. Ben o fabrikanın personeli olmadım. Benim karşıma çıkarsınlar o adamı tanımam. Ben bunların akrabasıyla Tokat Zile’de geçmişte bir ortaklık yaptım. Beni 400 bin lira dolandırdılar. Bu onların bunu kullanarak yaptığı bir tezgah. Dava dosyasında benden şikayetçi olduğunu söylemiş, ben bu adamı yakından uzaktan tanımam” ifadelerini kullandı.



"Onu ben işe aldırdığım için belki beni attırır diye yapılmış bir şey"


Kendisine tezgah kurulduğunu iddia eden M.A., “‘Tazminatlı olarak beni işten çıkartın diye söylemiş’, fabrika da yasak olduğu için işten çıkarmamış. Bir fabrikadan işçi nasıl çıkartılır? Kriz varsa, iş olmazsa çıkarılır. İş varken işçi çıkarılır mı? Sen 4-5 sene çalışmışsın, tazminatı almak için benim adımı kullanarak, belki bu yüzden tazminatsız işten atarlar diye tezgah kuruyorsun bana. Benimle ne alakası var? Ben O fabrikanın personel müdürü değilim, sorumlu müdürü değilim, hiçbir alakam yok. Onu ben işe aldırdığım için belki beni attırır diye yapılmış bir şey. Bu hainlik ve ihanet. Ben o gariban diye davacı bile olmadım ondan” ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.