SPOR - 19 Temmuz 2021 Pazartesi 12:58

Görmeyen gözlerle başarıdan başarıya koşuyorlar

A
A
A
Görmeyen gözlerle başarıdan başarıya koşuyorlar

Kocaeli’de 2 yıl önce kurulan görme engelli futsal takımı ilk başarısını, kuruldukları yıl oynadıkları yükselme müsabakalarında 2.

Kocaeli’de 2 yıl önce kurulan görme engelli futsal takımı ilk başarısını, kuruldukları yıl oynadıkları yükselme müsabakalarında 2. Lig’e çıkmakla yakaladı. Görmeyen gözlerle sahaların tozunu attıran futsalcıların şimdiki hedefi ise 1. Lig’e yükselmek.


Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde yaşayan ve 25 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonucu görme yetisini kaybeden Mevlüt Önerbay, engellerin aşılması adına birçok aktivitede rol aldı. Görme engelli bireylerin psikolojik sıkıntılarından kurtulması amacıyla 2019 yılında çeşitli girişimlerde bulunan Önerbay, daha sonra Gölcük Engelliler Gençlik Spor Kulübü’nü (GÖLGEN) kurdu.


Hem yeşil sahalarda, hem de salonlarda top koşturan görme engelli futsal takımı (salon futbolu), ilk başarısını ise kulüp kurulduğu yıl elde etti. Görme Engelliler Yükselme Grubu’nda 2. Lige çıkan futsalcıların şimdiki hedefi ise 1. Lig’e yükselmek.



Mevlüt Önerbay: "Psikolojik sıkıntı yaşamasınlar diye kulübü kurduk"


25 yıl önce geçirdiği trafik kazası neticesinde, görme yetisini kaybettiğini anlatan Mevlüt Önerbay, "Benim görme yetim B1 derecesinde, yani hiç göremeyen sınıftayım. Ben görme engelli olduktan sonra bir süre kendimi hayata adapte edemedim. Kendimi hayata aktif hale geçirdikten sonra diğer görme engelli kardeşlerimizin de bu zorlukları çektiğini fark ettim. Kardeşlerimizin de bizim gibi psikolojik sıkıntılar yaşamasın diye aktiviteler düzenlemek istedik. Spor da ön plandaydı. Az gören B2, B3 grubundan sporcuların oluştuğunu futsal takımını kurduk. Kulübümüzü 2019 yılına kurduk ve 2. Lige yükseldik" dedi.



Hasan Alemdaroğlu: "Hedef: 1. Lig"


Gölgen Spor Kulübünün antrenörü Hasan Alemdaroğlu, "2 yıl önce Mevlüt ağabey yanıma geldi, görüşmek istedi. Ekibi olduğunu ve benimle çalışmak istediklerini söylediler. Bende çok mutlu oldum, Mevlüt ağabeyin bu girişimi bizleri de mutlu etti. Geçen yıl ilk katıldığımız müsabakalarda 2. Lige yükseldik. Hedefimiz 2. Lig’den 1. Lig’e çıkmak" diye konuştu.


9 yaşından bu yana sporla ilgilendiğini anlatan sporcu Salih Adar, beden eğitimi öğretmenliği bölümünü bitirdiğini, hem yüzme antrenörü, hem de futsalcı olduğunu kaydetti.



Salih Adar: "Görüşüm daha da düştü"


Doğuştan görme yetisinin olmadığını söyleyen Adar, "Hücre hastalığım var, doğuştan gelen bir hastalık. Yaş ilerledikçe gözlerim daha da zayıfladı. Ben 2018 yılına kadar futsalı B3 olarak oynadım, şuan B2 olarak oynuyorum, görüşüm daha da düştü" şeklinde konuştu.



"Özgür hissetmek için bu faaliyetlere katılıyoruz"


Gölgen’e yeni transfer olduğunu ifade eden Salih Adar, "Bu benim 4. takımım. En son Bursa timsahlarda oynuyordum, yaklaşık 1 aydır da bu takımdayım. Bu takımda iyi karşılandım, iyi bir arkadaşlık kurdum. Burada herkes canla başla mücadele ediyor, herkes elinden geleni yapıyor. Hem hobi olarak, hem de kendimizi özgür hissedelim diye bu faaliyetlere katılıyoruz. Çocukluğumdan bu yana görme sıkıntısı yaşıyorum. Mücadelemi hiç bırakmadım, engelimin arkasına sığınmadım. Elimden geldiğince çok çalıştım. Diğer engelli arkadaşlarım mücadeleyi hiçbir zaman bırakmasın" ifadelerini kullandı.



Muharrem Sorguç: "Ben bile görmediğim halde top oynuyorsam"


Doğuştan Albino hastası olan futsalcı Muharrem Sorguç ise 5 yıldır sporla ilgilendiğini, 1 buçuk yıldır da Gölgen’de oynadığını kaydetti. ’Hayat engel tanımaz’ diyen Sorguç, "Engelli kardeşlere sporu öneriyorum. Ben görmediğim halde top oynuyorsam, diğerleri de yapabilir. Daha farklı engeli olanlar var, spor yapsınlar" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.