SAĞLIK - 11 Ocak 2019 Cuma 10:06

Uzmanlar gebelikte yapılması gereken testler hakkında bilgiler aktardı

A
A
A
Uzmanlar gebelikte yapılması gereken testler hakkında bilgiler aktardı

Anne adaylarının gebelik sırasında yaptırması gereken testler ve dikkat etmeleri gereken noktalar hakkında bilgiler aktaran Doç.

Anne adaylarının gebelik sırasında yaptırması gereken testler ve dikkat etmeleri gereken noktalar hakkında bilgiler aktaran Doç. Dr. Cihan Çetin, “Ultrasonla yapılan ölçümler uluslararası standartlara uygun şekilde yapılmalıdır” dedi.


VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü yüksek riskli gebelik (Perinatoloji) alanında uzman Doç. Dr. Cihan Çetin, anne adaylarının gebelik sürecinde yapmaları gereken kontroller ve dikkat etmeleri gerek konular hakkında bilgiler aktardı. Kadınların gebelik öncesinde ve gebelik sırasında dikkat edecekleri önemli noktaların ‘fetus’ diye adlandırılan anne karnındaki bebeğin sağlıklı bir şekilde doğabilmesine etki ettiğini söyleyen Doç. Dr. Cihan Çetin, gebelik sırasında yapılması gereken testlerden ultrasonla yapılan ölçümlerin uluslararası standartlara uygun şekilde yapılması gerektiğini vurguladı. Gebelikte yapılan testlerin amacının anne karnındaki fetusa ait bazı kromozal hastalıkları taramak olduğunu kaydeden Dr. Çetin, tarama testlerinde hastalıklara yönelik belirtiler saptandığında tanıya yönelik girişimsel ek testler yapılması gerekebileceğini dile getirdi.


“İkili test için ölçümler bu konuda eğitim almış hekimler tarafından yapılmalıdır”


Hem riskli gebelerin hem de riskli fetusların yönetiminde aktif rol alarak kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına bu konularda konsültasyon hizmeti vererek yardımcı olan kişilerin perinatologlar olduğunu söyleyen Dr. Çetin şöyle konuştu: “Elimizde mevcut testlerin hiçbiri ne yazık ki hala tamamen sağlıklı bir bebeği garanti edemez. Tarama amacıyla gebelere yapılan testler arasında ikili, üçlü, dörtlü test, hdDNA testi ayrıntılı ultrason sayılabilir. Bunlarda bazı kromozomal hastalıklara yönelik belirtiler saptandığında tanıya yönelik girişimsel ek testler yapılabilir. Bunlardan biraz daha ayrıntılı olarak bahsetmek gerekirse halk arasında ‘ikili test’ diye adlandırılan test, aslında gebelikte ilk üç ayda yapılan bir Down Sendromu tarama testidir. Testin içeriğinde gebeye ait yaş, ırk, şeker hastalığının varlığı, tüp bebek gibi bazı klinik veriler, 2 adet laboratuvar belirteci ve ultrasonla yapılan bazı ölçümler yer alır. Dolayısıyla doğru bir ikili test sonucu için hastanın klinik bilgileri doğru girilmeli, ultrasonla yapılan ölçümler uluslararası standartlara uygun şekilde ve bu ölçüm için özel sertifikaya sahip hekimler tarafından yapılmalıdır” dedi.


“Ultrasonografi ile erken dönemde saptanabilecek birtakım anomaliler tespit edilebilir”


İkili test, hakkında bilgiler aktaran Doç. Dr. Cihan Çetin bu testin amacının anne karnında erken gebelik haftalarında Down Sendromlu bir fetüs sahibi olma olasılığı hakkında aileye bilgi vermek olduğunu belirterek, “Bu test böyle bir fetüsün var veya yok olduğunu göstermez. Bundan dolayı bu bir tarama testi olarak isimlendirilir. Tarama testinde Down Sendromu için düşük risk saptanan durumlarda aile ek test yaptırmaya ihtiyaç duymayabilir. Bazı test sonuçlarında ise ailenin, Down Sendromlu fetusları tarama gücü daha yüksek olan anne kanından fetal DNA testi veya doğrudan "Hastalık var ya da yok" testi diye adlandırabileceğimiz tanı testlerine karar vermesi gerekebilir. Aile her türlü test sonucunda doğrudan tanı testi de isteyebilir. Gebelikte Down Sendromu taraması yaptırmak istemeyen aileler, bu konuda hekimlerince yeteri kadar bilgilendirildikten sonra tarama ve tanı testlerini yaptırmamayı tercih edebilirler. İkili test yaptırmanın fazladan bir avantajı olarak sayılabilecek bir nokta da ikili test esnasında deneyimli bir hekim tarafından yapılan detaylı bir ultrasonografi ile erken dönemde saptanabilecek birtakım anomalileri tespite imkan vermesidir” diye konuştu.


“hdDNA testi Down sendromu için diğer tarama testlerine göre daha yüksek saptama oranına sahip”


Üçlü ve dörtlü olarak adlandırılan testlerin amaçları ve işlevleri hakkında da önemli bilgiler aktaran Dr. Çetin şu noktalara dikkat çekti: “Üçlü test, günümüzde Down Sendromu için tarama gücünün ikili ya da dörtlü test oranla daha düşük kalması nedeniyle günümüzde ilk planda önerilmeyen bir tarama testidir. Ancak ikili test ve dörtlü testin yapılamadığı koşullarda bu amaçla önerilebilir. Gebenin klinik bilgileri ve laboratuvar tarafından bakılan üç belirti değerine göre risk oranı tayini yapılır. Dolayısıyla üçlü test için ultrason gereksinimi yoktur. Dörtlü testte ise üçlü teste ek bir laboratuvar belirteci daha bakılmakta ve testin tarama gücü arttırılmaktadır. İkili test için gerekli süreyi kaçırmış hastalarda gebeliğin 15-20. haftaları arasında dörtlü test yapılabilir. hdDNA testi son yıllarda geliştirilmiş bir testtir. Test, temelde anne kanından fetal DNA parçalarını ayrıştırıp bunlar üzerinde Down Sendromu gibi bir takım genetik hastalıkları taramaktadır. hdDNA testi de diğer tarama testleri gibi hastalık için kesin tanı koymaz, testin pozitif veya yüksek riskli sonuçlandığı durumlarda tanı testlerine gereksinim vardır.”


“Ayrıntılı ultrason ile beyinden böbreklere kadar geniş kapsamlı tarama yapılıyor”


Ayrıntılı ultrasonun tercihen kullanıldığı 18-23. haftaların dışında da kullanılabileceğini belirten Doç. Dr. Cihan Çetin, “Ayrıntılı ultrason gebeliğin 18-23. haftaları arasında yapılan fetusa ait anomalilerin yaklaşık yüzde 70-75’ini saptayabildiğimiz bir değerlendirme yöntemidir. Tercihen Perinatoloji uzmanları veya bu konuda deneyimli kadın doğum uzmanları tarafından yapılması tercih edilmektedir. Ayrıntılı ultrason genellikle gebeliğin 18-23. haftaları arasında yapılmakla birlikte ihtiyaç duyulan durumlarda gebeliğin farklı zamanlarında da kısıtlılığı bilinerek yapılabilir. Bu muayenenin temel amacı; fetusun ultrasonla anne karnındayken saptanabilecek birtakım anomaliler ve kromozom hastalıklarının belirtilerinin tespit edilmesidir. Bu inceleme ile değerlendirdiğimiz yapılar arasında; baş, beyin, yüz, boyun, kalp, göğüs kafesinin içindeki diğer yapılar, karın içi yapılar, böbrekler, idrar kesesi, dış genital sayılabilir” diye konuştu.


“Anne adayının birtakım hastalıklarının tedavisinin gebelik öncesi yaptırması gerekir”


Gebelik sırasında yapılan testlerin yanı sıra kadınların dikkat etmeleri gereken hususlar hakkında da bilgiler veren Perinatoloji alanında uzman Doç. Dr. Cihan Çetin, bunlar arasında nöral tüp defektleri diye adlandırılan, omurgada açıklığın olduğu ve kalıcı sekellerle seyredebilen bazı hastalıkların önlenmesi adına gebelik öncesi ve erken gebelikte folik asit kullanımının önemi, anne adayının mevcut hastalıklarının durumu ve bu hastalıklarının gebelik sürecinde seyrinde meydana gelebilecek değişiklikler, anne adayının anemi gibi kolayca tedavi edilebilecek birtakım hastalıklarının tedavisinin gebelik öncesi yapılması, bazı genetik hastalık taşıyıcısı ailelerin uygun genetik danışmanlık almaları ve tüp bebek ve genetik tarama ile uygun embriyonun verilmesi gibi yöntemler hakkında bilgi sahibi olmaları sayılabilir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Karısını ve kayınpederini öldüren damat adliyeye sevk edildi Bolu’da tartıştığı eşi ve 65 yaşındaki kayınpederini bıçaklayarak öldüren, olayı ayırmak isteyen kayınvalidesini ise yaralayan damat adliyeye sevk edildi. Olay, saat 00.30’da Sağlık Mahallesi Songül Sokak üzerinde bulunan apartmanda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, fabrikada işçi olarak çalışan Meltem Zengin ile 14 yıldır evli olduğu Serkan Zengin, bir süredir aralarında yaşanan tartışmalar nedeniyle geçimsizlik yaşamaya başladı. Tartışmaların son günlerde artmasıyla 2 çocuk annesi Meltem Zengin’in durumu ailesine anlattı. Baba Turgut Doğanyiğit, Zengin’in çalıştığı fabrikanın gece vardiyasından çıkan kızını alarak evine götürdü. Eşini, kayınpeder ve kaynanasını bıçakladı Baba evine giden Meltem Zengin ile konuşmak için gece saatlerinde Serkan Zengin kayınpederinin evine gitti. Konuşmanın başlamasıyla birlikte taraflar arasında tartışma yaşandı. Tartışma sırasında Serkan Zengin, evde bulunan bıçakla eşi Meltem Zengin ile kayınpederi Turgut Doğanyiğit’e saldırdı. Zengin, araya giren kayınvalidesi Emine Doğanyiğit’i de kolundan bıçaklayarak kaçtı. Apartmandan yükselen çığlıklar üzerine Doğanyiğit’in komşuları polise ihbarda bulundu. İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Eşini ve kayınpederini öldürdü Vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanan kayınpeder Turgut Doğanyiğit olay yerinde hayatını kaybetti. Bıçaklı tartışmada ağır yaralanan Meltem Zengin ise ambulansla İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi’ne sevk edildi. Hastaneye kaldırılan ağır yaralı kadın, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Emine Doğanyiğit ise durumunun iyi olduğu öğrenildi. 2 kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına neden olan damat, polis ekiplerinin takibi neticesinde kısa süre içerisinde yakalanarak gözaltına alındı. Serkan ve Meltem Zengin çiftinin 13 ve 15 yaşlarında 2 kız çocuklarının olduğu öğrenildi. Polis ekipleri tarafından yakalanan Serkan Zengin’in emniyette verdiği ifadesinde eşiyle sık sık geçimsizlik yaşadıklarını, olayın da bu nedenle yaşandığını söylediği öğrenildi. Gözaltına alınan Serkan Zengin, adliyeye çıkartılarak mahkemeye sevk edildi.
Ankara "Genç Şefler ile Ankara’nın Coğrafi İşaretli Lezzetlerinin İzinde" etkinliği ilgi gördü Ankara Kalkınma Ajansı, Gölbaşı Kaymakamlığı ve Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenen "Genç Şefler ile Ankara’nın Coğrafi İşaretli Lezzetlerinin İzinde" etkinliği büyük ilgi gördü. Mogan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ev sahipliğinde Ankara’nın coğrafi işaretli ürünlerinin tanıtımı amacıyla düzenlenen etkinlikte yemek yarışmaları, tematik sunumlar ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştirildi. Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında yapılan organizasyonun açılışında konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, turizmin ekonomilerdeki değerine vurgu yaptı. Ökten, bakanlık olarak ihtiyaç duyulan insan kaynağını yetiştirmek için mesleki eğitimde önemli adımlar atıldığını kaydetti. "Coğrafi işaretli ürünler ve turizm birbirini destekleyen ve birlikte büyüyen iki alandır" Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek ise, coğrafi işaretli ürünlerin öneminden bahsetti. Geleceğin şeflerine seslenen Şimşek, coğrafi işaretli ürünleri tercih etmeleri için çağrıda bulunarak, şunları kaydetti: "Coğrafi işaretli ürünler, bölgenin tanıtımının yapılmasında güçlü bir araçtır. Coğrafi işaretli ürünler ve turizm birbirini destekleyen ve birlikte büyüyen iki alandır. Coğrafi işaretli ürünler, yerel tohumlar, yöreden elde edilen hammadde ve üretim teknikleri kullanılarak üretildiğinden, biyoçeşitliliğin korunmasına ve çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlar. Yeni nesillerin zengin kültürel mirasımızı keşfetmelerine ve bu mirası daha geniş kitlelere taşımalarına olanak sağlayacak bu tür etkinlikler, yerel kalkınmanın yanı sıra kültürel mirasımızın sürdürülebilirliğini de destekleyecektir. Coğrafi işaretli ürünlerimiz, yerel ve ulusal ekonomimiz için büyük bir değer taşımaktadır." Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreter Vekili Emine Doğrukök, konuşmasında Ajansın çalışmalarından bahsederek, coğrafi işaretli ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması için yürütülen faaliyetler hakkında bilgi verdi. Turizmin bölgesel kalkınmanın önemli araçlarından olduğunu kaydeden Doğrukök, bu alanda Ajansın çalışmalarının devam edeceğini bildirdi. Son olarak Ankara Kalkınma Ajansı Kırsal Kalkınma Birim Başkanı Zekai Efeoğlu bir sunum gerçekleştirerek, Ankara’da coğrafi işaretli ürünler hakkında bilgi verdi. Konuşmaların ardından öğrenciler tarafından halk oyunu gösterisi gerçekleştirildi. Alandaki stantları gezen katılımcılar, coğrafi işaretli ürünler hakkında bilgi aldı. Etkinliğe Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, Gölbaşı Kaymakamı Erol Rüstemoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreter Vekili Emine Doğrukök ile yetkililerin yanı sıra öğrenciler, şefler ve turizm gönüllüleri katıldı.
Samsun Rafting eğitim kamplarına Samsun ev sahipliği yapıyor Türkiye Kano Federasyonu rafting sporunun geliştirilmesi için 9 ilde eş zamanlı olarak 15-23 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ‘Rafting Bölgesel Eğitim ve Gelişim Kampları’na Samsun Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de rafting spor organizasyonlarını düzenleyen ve özellikle gençleri rafting sporuyla tanıştırarak bu sporu geliştirmeyi hedef edinen Türkiye Kano Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Rafting Bölgesel Eğitim ve Gelişim Kampları’ Samsun’da gerçekleştiriliyor. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 15-23 Nisan tarihlerinde düzenlenen organizasyon kapsamında 70 sporcuya eğitim veriliyor. 9 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen eğitim çalışması Samsun’da Büyükşehir Belediyesi Su Sporları Merkezi’nde yapılıyor. “Türkiye’yi temsil edecek sporcular yetiştiriliyor” Genç sporculara eğitim veren Rafting Antrenörü, Avrupa Şampiyonu Milli Sporcu Mert Alper Sarı, “Türkiye Kano Federasyonumuz gençlerin rafting sporuyla tanışması ve ülkemizi temsil edecek sporcular yetiştirilmesi amacıyla açmış olduğu bu eğitim seminerinde sporcu kardeşlerimizin gelişim gösterdiği görmek gerçekten çok güzel. Özellikle şunu söyleyebilirim ülkemizin dört bir yanı sularla çevrili ve bunu çok iyi değerlendirmeliyiz. Avrupa sahnesinde şehirleri ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek sporcuların çıkması doğrultusunda federasyonumuzun yaptığı bu eğitim seminerine genç kardeşlerimizi bekliyoruz. 15 Nisan’da başladık ve 23 Nisan tarihine kadar Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Su Sporları Merkezi’ndeyiz, sadece gençleri değil tüm vatandaşlarımızı bekliyoruz” dedi. “Eğitim programlarını çok önemsiyoruz” Samsun Büyükşehir Belediye Spor Kulübü Kano Antrenörü Zafer Benli ise yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak su sporlarında çok başarılı işler yapıyoruz ve bunlardan birisi de bu eğitim seminerinin burada gerçekleştirilmesidir. Kano ve dragon bot branşlarında sporcularımız bulunuyor. Hem bu branşlara hem de raftinge ilgilinin artması amacıyla böyle bir eğitim seminerinin şehrimizde olmasını çok önemsiyoruz. Yaklaşık 70 sporcu ve vatandaşımıza burada eğitimler verilmeye devam ediyor. 23 Nisan Salı günü sona erecek eğitim seminerinde eminim ki rafting branşında da başarılı sporcular çıkartacağız.”
Tokat Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina da ağır hasar aldı Tokat’ta incelemelerde bulunan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şuana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat’ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Tuzcuoğlu’na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat’ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine sayın valimizin, yine AFAD’ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz." dedi. "Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda" Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekip, "Gerek Tokat’ta gerek Yozgat’ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunlar çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege’deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalardan Alp’lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz." dedi. "500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı" Tuzcuoğlu, depremin ardından 500’e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi. "Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek. Ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can olamaması" .