ÇEVRE - 16 Nisan 2021 Cuma 17:15

Kaymakam Özdemir: “Beyşehir Gölünde 1122,40 kot seviyesinin altına kesinlikle inilmemesini diliyoruz”

A
A
A
Kaymakam Özdemir: “Beyşehir Gölünde 1122,40 kot seviyesinin altına kesinlikle inilmemesini diliyoruz”

Konya’nın Beyşehir ilçesinde, Beyşehir Gölü’nden Konya Ovası’na su salınmasıyla ilgili olarak yapılan toplantıda, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararı ile gölün su kotunun 1122,40 olarak tespit edildiği hatırlatılarak, göl kot seviyesinin bu rakamın altına indirilmemesi istendi.

Konya’nın Beyşehir ilçesinde, Beyşehir Gölü’nden Konya Ovası’na su salınmasıyla ilgili olarak yapılan toplantıda, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararı ile gölün su kotunun 1122,40 olarak tespit edildiği hatırlatılarak, göl kot seviyesinin bu rakamın altına indirilmemesi istendi.


Beyşehir Kaymakamlığında, Kaymakam Yusuf Özdemir, Beyşehir Belediye Başkanı Adil Bayındır, AK Parti İlçe Başkanı Recep Elkin, oda ve dernek ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantının ardından Beyşehir Gölü ile ilgili Beyşehir Gölü Kurulu olarak taraflar arasında atılan imzanın ardından alınan karar açıklandı. Beyşehir Kaymakamı Yusuf Özdemir, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Beyşehir Gölü Kurulu olarak Beyşehir Gölü’nden Konya Ovası’na su salınmasıyla ilgili olarak komisyon üyeleriyle bir araya geldiklerini belirterek, “Toplantı sonunda vardığımız karar, insani olarak Beyşehir Gölü’nden su salım zamanı olarak bir miktar suyun Konya Ovası’na salımıyla ilgili olmuştur. Bu, insanlık meselesi olarak değerlendirilmiştir, kurulumuzca, komisyonumuzca. Kamuoyu duyurusunda da belirttiğimiz üzere, bir yandan gölü koruyacağız, biyolojik dengesini ve geleceğini; diğer taraftan da tarımsal alanda faaliyetleri, içme suyu ve diğer faaliyetleri de beraber götürmek durumundayız. Bu bağlamda, yetkili organlarca belirlenmiş kot seviyesinin altına inmemek kaydıyla, su salımının bir müddet daha Konya Ovası’ndaki çiftçilerimiz için uygun olacağı değerlendirilmiştir” dedi.



"1122,40 kotu kırmızı çizgimizdir" hatırlatması


Beyşehir tarafı olarak, Beyşehir Gölü’nün her türlü sorunuyla ilgilenen, gölün sorunlarını ilgili yerlere aktaran ve gölü koruyan bir ilçe konumunda olarak gölün biyolojik çeşitliliği ve dengesinin korunması konusunda da kendilerini hem insani, hem yetkili, hem de gönüllü olarak gördüklerini vurgulayan Kaymakam Özdemir, şunları kaydetti:


“Bu bakımdan, gölün suyunun tabii ki paylaşımına bir itirazımız yok. Ancak, gölün biyolojik çeşitliliği ve dengesinin sağlanmasında, hakikaten hassas olduğumuzu ifade etmek için bu kamuoyu duyurusunda bulunduk. Alınan karar çerçevesinde, özellikle bizim kırmızı çizgimiz olan 1122,40 kotunun altına kesinlikle inilmemesini diliyoruz. Çünkü verilen bu kot her şeyden önce biyolojik çeşitliliğin de korunması ve gölün devamının sağlanması için birlikte diğer tarımsal faaliyetlerinin de yürütülmesini gerektiriyor. Bu kırmızı çizgiye dikkat çekmek istiyoruz. Sonuçta, Beyşehir Gölü’nden Apa Barajı’na gidecek olan su miktarı bellidir, biz belki suyu erkenden biraz vermiş olacağız, yoksa baraja salınacak su miktarı değişmeyecek elbette. Bu miktar, DSİ yetkililerinin de teknik olarak belirlediği bir rakamdır. Dolayısıyla, regülatör kapaklarının bugün ya da yarın açılması aslında çok önemli değil, çünkü Apa Barajına gidecek olan su miktarı değişmeyecektir. Biz gölün geleceği adına ne gerekiyorsa bunun kararını alarak ilgili kurumlara da bildireceğiz. Dolayısıyla hiç kimsenin bu gölle ilgili, geleceğiyle ilgili, içme suyu ve diğer su seviyesi açısından teknik heyetimiz bunun takibini gece gündüz yapacaktır. Bundan Beyşehir halkımız ve diğer yetkililerimizin de endişesi olmasın.”



Gölün ekolojik ve biyolojik dengesi hassasiyeti


Kaymakam Özdemir’in konuşmasının ardından, “Kamuoyunun dikkatine” denilerek yazılı metin haline getirilen kararın açıklamasında, Beyşehir Gölü’nün küresel ısınmanın kuraklık etkisi ve su kaynaklarının küçülmesi nedeniyle, Türkiye’nin tahıl ambarı olarak adlandırılan Konya Ovası’nın da önemli tarımsal su kaynaklarından olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi:


“Gölden bahar ve yaz dönemlerinde aktarılan sular, Konya Ovasına hayat vermektedir. Unutulmamalıdır ki, Konya Ovası, Türkiye’nin toplam tarımsal üretiminin yüzde 10’unun üzerindeki bölümünü karşılamaktadır. Buharlaşmanın yanında, küresel ısınma sonucunda bölgede yağışların azalması ve kuraklığın yaşanması nedeniyle gölü besleyen su kaynaklarının önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Halihazırda yaşanan bu olumsuzluklara rağmen gerekli hassasiyetler gösterildiği takdirde, gölün geleceği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bunun yanında, ilimiz ve ilçemizde yer alan kamu kurum ve kuruluşları, üniversite ve sivil toplum kuruluşları Beyşehir Gölü’nün nasıl korunabileceği, ıslah edilebileceği ve özellikle nasıl yönetilebileceği arayışı ve çabası içinde olup, Beyşehir Gölü’nün korunmasına yönelik projeler ve bilimsel çalışmalar alanda yürütülmektedir. Küresel ısınmanın kuraklık sorununu en şiddetli yaşayan ve yaşayacak ülkemizde ve Konya’da, tarım ürünleri yetiştirmede ve hayvancılıkta suyun önemi ortaya çıkmaktadır. Su, tarımsal üretimde en önemli girdilerden biridir. Sulama ile çiftçimizin toplam üretim miktarı ve gelirinde artış sağlanabilmektedir. Beyşehir Gölü’nün hem biyolojik çeşitliliğin ve ekolojik dengenin korunması ve devamlılığının sağlanması, hem de tarımsal sulama ve içme suyu ihtiyaçlarının karşılanabilmesine yönelik olmak üzere bu iki amacın aynı öncelik sırasına göre alınması gerekmektedir. Bu amaçla, Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 21.08.2007 tarih ve 1868 sayılı kararı ile Beyşehir Gölü’nün kot seviyesi 1122,40 olarak tespit edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, göl kot seviyesi bu rakamın altına indirilmemelidir. Bu konu, devletin ilgili kurumları ile birlikte büyük hassasiyetle takip edilmektedir. Gelinen noktada ise Konya DSİ 4.Bölge Müdürlüğünün, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin ve Beyşehir Belediyesi’nin ölçümlerine göre halihazırda göl kot seviyesi 1122.61 olarak ölçülmektedir. Bu seviyeden hem Kurul kararı gereği hem de gölün biyolojik çeşitliliğin ve ekolojik dengenin korunması ve devamlılığının sağlanması ile tarımsal sulama ve içme suyu ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla göl kot seviyesinin 1122,40’a kadar gölden su salımının bir sakıncasının bulunmadığı bilinmektedir. Beyşehir Gölü’nden akan su ile Konya Ovası hayat bulmaktadır. Tarımsal faaliyetlerle göl ve çevresinde yaşayanlara bir taraftan beslenme ve gelir imkanları sağlanırken, diğer taraftan da ülkemizin hayvansal ve bitkisel gıda ve sanayi ürünleri ihtiyacına ve ihracatına katkı sağlanmaktadır. Beyşehir Gölü, Konya Milletvekilleri, bütün kamu kurum ve kuruluşları, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve halkımız, Beyşehir açısından öneminin bilincindedir ve gölün korunması ve devamının sürdürülmesi bakımından gerekli önlemlerin alınması, takibinin yapılması ve gölün sahiplenmesi açısından hiç kimse endişe taşımamalıdır. Gölümüz, ilçemizin ve ülkemizin doğal bir zenginliği ve göz bebeğimizdir. Çiftçilerimiz ise yarınların teminatı, kıymetlilerimizdir. Gölümüzü çiftçilerimizle birlikte korumak görevimizdir. Hassas dengeleri gözeterek en değerli ihtiyaç kaynağımız olan suyumuzun verimli kullanılması hususunda bütün kurumlara görev düşmektedir. Gölümüzün ekolojik dengesi bozulmadan yetkili organlarca belirlenen 1122,40 kot seviyesinin altına inmemesi kaydıyla tarımsal faaliyetlerin devamlılığı açısından, göl kapaklarının açılmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Kamuoyuna duyurulur.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Plastikteki zararlı maddelere karşı yeni önlemler araştırılacak Bartın Üniversitesinin (BARÜ) TÜBİTAK tarafından desteklenen projesiyle plastikler ve kaplama malzemelerinde kullanılan Bisfenol A’ya karşı vanilik asitin koruyucu etkisi incelenecek. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fahriye Zemheri Navruz yürütücülüğünde geliştirilen TÜBİTAK 1002 Hızlı Destek A Proje Çağrısı kapsamındaki proje desteklenmeye hak kazandı. Son yıllarda gıdalara bulaşma hızı artan kimyasal bir birleşik olan Bisfenol A maddesine karşı geliştirilen projede, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan İnce araştırmacı olarak yer alırken BARÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı yüksek lisans öğrencisi Gamze Ataman ise bursiyer olarak çalışmaya katkı sunacak. Bisfenol A’nın hücresel hasarına karşı vanilik asitin koruyucu etkisi Proje kapsamında 60 yıldır endüstriyel kimyada kullanılan Bisfenol A bileşiğinin neden olduğu obezite, kısırlık, hormonal dengesizlik ve hücresel stres gibi sağlık problemlerine karşı araştırmalar yapılacak. Böylece ev ürünlerinde sıklıkla kullanılan plastikler ile konserve metal kaplarda bulunan Bisfenol A maddesinin neden olduğu hücresel stres ve DNA hasarına karşı vanilik asitin koruyucu etkisi incelenecek ve önleyici süreçler çeşitli parametreler üzerinden değerlendirilecek. “Nitelikli çalışmaları ve araştırmaları bilim dünyasına kazandırıyoruz” Desteklenmeye değer bulunan çalışmanın önemine değinen BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, “Bartın Üniversitesi olarak desteklenen projelerimizin artmasıyla nitelikli çalışmaları ve araştırmaları bilim dünyasına ve ülkemize kazandırmaya devam ediyoruz. Sağlık sorunlarının yaygınlaştığı günümüzde yenilikçi fikirler ile hastalıkların önlenmesine yönelik yapılacak olan bu çalışmayı oldukça önemli buluyorum. Bu doğrultuda Üniversitemizin bilim üretme ekosistemine sundukları katkılar dolayısıyla Doç. Dr. Fahriye Zemheri Navruz, AKÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan İnce ile yüksek lisans öğrencimiz Gamze Ataman’ı tebrik ediyorum. Kurumsal ilerleyişimizdeki özverili çalışmaları için Fen Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Bülent Karakaş’a teşekkür ediyorum. Ayrıca bizlere daha iyiye ulaşma noktasında daima destek veren YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Erol Özvar’a, YÖK üyelerimize ve TÜBİTAK Başkanımız Prof. Dr. Hasan Mandal’a teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Van İranlıların nevruz tatili beklentileri karşılamadı İran’da 20 Mart ile 1 Nisan tarihleri arasındaki nevruz tatili, Van’ın beklentilerini karşılamadı. Her yıl 13 günlük Nevruz tatili için Van’a gelen İranlı turistler, bu yıl beklentileri karşılamadı. Her yıl nevruz tatilinde Van’a gelmeyi tercih eden on binlerce İranlı turist yaptıkları alışverişle esnafa "can suyu" olurken bu yıl ise beklenen ilgi olmadı. Yaklaşık iki hafta boyunca otellerin yüzde 90 ila yüzde 100 doluluk oranına vardığı Van’da, oteller boş kaldı. İranlı misafirlerin Van ekonomisi için olmazsa olmaz olduğunu belirten esnaf, tek temennilerinin o eski İranlı yoğunluğunun tekrar yaşanması olduğunu söyledi. Konuyla ilgili açıklamada bulunan TÜRSAB Doğu Anadolu Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Sayın Cevdet Özgökçe, Türkiye’nin İran sınırına üç tane gümrük kapısının olduğunu ifade ederek, “İranlı misafirler, Kapıköy, Esendere ve Gürbulak sınır kapılarından yoğun bir şekilde ülkemize gelmeye başladılar. Fakat Van’da maalesef otel doluluk oranları şuanda yüzde 50-60 oranında. Geçmiş yılların yoğunluğu yok. Kentte öyle bir hava yok şuan. Geçmiş yıllarda nevruzda yer kalmıyordu ve biz yardımcı olmaları noktasında valilerimize ricada bulunuyorduk. Okul yurtlarını, kamu kurumların misafirhanelerini açtırıyorduk, ama maalesef bu yıl öyle bir doluluk yok” dedi. Van Otelciler ve Turizmciler Derneği (VANOTED) Başkanı Oktay Aksoy ise geçmiş yıllara oranla nevruz tatili için Van’a gelen İranlı turist sayısında ciddi bir düşüşün yaşandığına dikkat çekerek, “Şimdiki sürece baktığımız zaman geçen seneki süreçle aslında ivmenin düştüğünü görmekteyiz. Geçen sene yüzde 80 -90 oranında bir doluluk varken, bu sene otellerde yüzde 50-60’a yakın bir doluluk gözükmektedir” ifadelerini kullandı. İranlı misafirlerin Van’ın ekonomisine ciddi anlamda bir katkı sunduğunu vurgulayan Aksoy, “Açıkçası bu sene o ivmeyi, o volümü yakalayamadık. Ama bundan sonraki süreç içerisinde yılı tamamlamadan yine İranlı misafirlerimizi ağırlamaya çalışacağız. Bu süreç içerisinde belki o ivmeyi, o volümü yakalamış olacağız. İranlı misafirlerimiz Van’ın ekonomisine ciddi anlamda katkıları olan misafir kitlesidir. Sadece konaklama değil, Van’ın diğer pazarlarına da katkı sağlamaktadır. Çünkü Van’ın ciddi anlamda ekonomik üssü haline gelen bir İran misafir kitlesi yer alıyor. Bu da Van için kaçınılmaz bir hedeftir” diye konuştu.
Kastamonu Bakan Yumaklı: "Bu memleketi çocuklarımız için dünyada bir numara yapmak üzere gayret sarf edeceksek bunu yerel yönetimlerle beraber yapacağız" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, memleketi Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, "Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa edeceksek, bu memleketi çocuklarımız için dünyada bir numara yapmak üzere gayret sarf edeceksek bunu yerel yönetimlerle beraber yapacağız" dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, memleketi Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde AK Parti tarafından düzenlenen mitingde vatandaşlara seslendi. Bakan Yumaklı, Türkiye’yi yeni yüzyılına hazırlamak için belediyelerin çok güçlü olması gerektiğini belirtti. Memleketi Pınarbaşı’ndan AK Parti belediye başkan adayı için rekor oy beklediğini belirten Bakan Yumaklı, “İçinizden bir kardeşiniz olarak evladınız olarak buradayım. Sizler 28 Mayıs’ta bu ülkeyi dünya devlerinin arasına sokan Sayın Cumhurbaşkanımıza bir beş sene daha icazet verdiniz. Dediniz ki ‘biz sana güveniyoruz, sana inanıyoruz, buyur sen kadronu kur, çalışmaya başla.’ Cumhurbaşkanımızın 28 Mayıs akşamı yapmış olduğu balkon konuşmasındaki birkaç cümlesi sonrası 31 Mart seçimleriydi. Dedi ki ‘şimdi hedefimiz 31 Mart seçimleri.’ Çünkü eğer biz Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa edeceksek, bu memleketi çocuklarımız için dünyada bir numara yapmak üzere gayret sarf edeceksek bunu yerel yönetimlerle beraber yapacağız. Bu kardeşinize bu memlekete, sizlerin temsilcisi olarak hizmet etmek şerefini bahşetti. Beni de kendisinin yol arkadaşlarından birisi yaptı. Ben biliyorum ki sizler de aynı benim gibi heyecanlandınız. Çünkü benim bu memlekete, bu millete yapacağım her hizmet sade benim değil, sizlerin de gurur vesilesi olacaktı ve nitekim de öyle oldu. Bakanlığımın üzerinden on ay geçti. Hepiniz biliyorsunuz, taşkınlar oldu, seller oldu, orman yangınları oldu. Bütün bunlarda ben sizlerin bana olan duasını her zaman için yanımda hissettim” dedi. “Çocuklarımızın yarınlarını daha iyiye hazırlayacağız” Gelecek nesillere daha güçlü bir Türkiye bırakmak için çalıştıklarını belirten Bakan Yumaklı, "Bir memlekette özgür bir şekilde yaşayabilmek, birbirleriyle hemhal olabilmek o memleketin en büyük zenginliği. Televizyondan görüyorsunuz, eğer siz zayıf bir ülke olsanız o şekilde olmak işten bile değil. Dolayısıyla memleketimiz güçlü olacak, Pınarbaşı güçlü olacak, Kastamonu güçlü olacak, Türkiye güçlü olacak. Çocuklarımızın yarınlarını daha iyiye hazırlayacağız” diye konuştu. Konuşmanın ardından Bakan Yumaklı, vatandaşlara fidan dağıttı.
Ankara "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" Kenya’nın başkenti Nairobi’de kutlandı 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü"nün ikincisi, Türkiye’nin de işbirliğiyle, Kenya’nın başkenti Nairobi’deki Birleşmiş Milletler (BM) Ofisi’nde düzenlenen etkinlikle kutlandı. BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen, etkinlikte yaptığı konuşmada metal, mineral, gıda ve suyun temel kaynaklar olduğunu belirterek, her yıl 2 milyar tondan fazla kentsel katı atığın oluştuğuna dikkati çekti. Andersen, daha iyi bir gelecek şansını çöpe attıklarına işaret ederek, sürdürülebilir olmayan tüketim ve üretimin iklim değişikliğine, doğa ve biyoçeşitlilik kaybı ve kirliliğine yol açtığını söyledi. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün dünyanın sonsuza kadar kaynak verip karşılığında kirlilik alamayacağını hatırlattığını belirten Andersen, sıfır atık toplumuna ulaşmanın, sorunun boyutunu azaltmakla başladığını kaydetti. Andersen, tekrar tasarlanabilir ve kullanılabilir materyallerin önemine işaret ederek, UNEP’te görüşülen plastik kirliliğine ilişkin çalışmalarla bunun sağlanmasının umulduğunu anlattı. Geri dönüşüm ve atık toplanması konusunda da yatırıma ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Andersen, kurumların Paris Anlaşması’nın 2050 hedefleri kapsamında sıfır atığa ulaşmasının önemini vurguladı. Andersen, her düzeyde sıfır atığın materyallerin ekonomide kalması ve atık yönetimini geliştirmesiyle büyük oranda finansal birikimi sağlayacağını belirterek, doğanın israf etmediğini ve insanların da etmemesi gerektiğini söyledi. Emine Erdoğan’dan video mesaj Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, etkinliğe video mesaj gönderdi. Mesajında "Sıfır Atık" yaklaşımının yaygınlaştırılmasıyla ilgili çalışmalara dikkati çeken Emine Erdoğan, "Değerli 13 üyeden oluşan Danışma Kurulu kapsamındaki çalışmalarımız, iyi uygulamaların paylaşılması başta olmak üzere, Sıfır Atık yaklaşımının yaygınlaştırılması çerçevesinde yoğun bir şekilde devam ediyor." ifadesini kullandı. Emine Erdoğan, BM Sıfır Atık Kararı’yla ilan edilen "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü"nün önemli bir fırsat oluşturduğunu belirterek, “Ortak evimiz dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapmak için vaktini ve emeğini ortaya koyan bütün çevre gönüllülerinin Sıfır Atık Günü’nü kutluyorum" dedi. Uluslararası Sıfır Atık Günü’ne yönelik, BM İnsan Yerleşimleri Programı (UN Habitat) ve UNEP başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların değerli işbirliğiyle düzenlenen tüm etkinliklerin hayırlara vesile olmasını dileyen Emine Erdoğan, dünyanın dört bir yanındaki diplomatik temsilciliklere de Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı oldukları bu özel günde etkinlikleri ve çalışmalarıyla sundukları katkıdan dolayı yürekten teşekkür etti. Kurumların rolüne işaret etti Türkiye’nin Nairobi Büyükelçisi Subutay Yüksel, etkinlikteki konuşmasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü"nün ikinci yıl dönümünü kutlamak için bir araya geldiklerini belirterek, Nairobi’nin "çevrenin dünya başkenti" olduğunu söyledi. UN Habitat ve UNEP’in Sıfır Atık girişimlerinin ve etkinliklerinin merkezinde yer aldığını anlatan Yüksel, küresel ölçekte sıfır atık eylemlerinin geliştirilmesi için farkındalık oluşturulmasında bu kurumların önemli rol oynadığını vurguladı. Yüksel, Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi’nin Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu kararıyla küresel hareket haline gelmesinden duyduğu mutluluğu dile getirerek, ulusal ve küresel düzeyde iklim değişikliğiyle mücadeleye ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin başarıya ulaşmasına katkı sağlamaya devam edeceklerinin altını çizdi. "Sıfır Atık Danışma Kurulu"nun, BM Sıfır Atık Kararı’nın önemli bir sonucu olduğunu kaydeden Yüksel, Kurulun çalışmalarının "Çalışma Planı" doğrultusunda kapsamlı şekilde sürdüğünü belirtti. Emine Erdoğan’ın "Küresel Sıfır Atık Ödülleri"nin verilmesi, gelecek yıllarda "Sıfır Atık Yılı"nın ilan edilmesi ve Danışma Kurulunun gözetiminde faaliyet gösterecek küresel "Sıfır Atık Fonu"nun kurulması gibi fikirlerini Kurula sunduğunu anlatan Yüksel, BM Genel Kurulunun 78. Oturumu marjında "Ortak Evimiz Dünya İçin Sıfır Atık İçin Küresel Taahhüt" başlığıyla "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Bildirgesi’nin" imzaya açıldığını, bunun güçlü destek gördüğünü kaydetti. Yüksel, kapsayıcı şekilde el ele verilmesi gerektiğine işaret ederek, "Sürdürülebilirliğin insanlığın temel taşı ve atığın geçmişin kalıntısı olduğu bir geleceği inşa edebiliriz" dedi. Büyükelçi Yüksel, katılımcılara "Sıfır Atık" konusunun ulusal ve uluslararası boyutları hakkında ayrıntılı bilgi sundu.