EKONOMİ - 13 Mayıs 2022 Cuma 11:12

Konya Ovasında çiftçilerin gözü son yağışlarda

A
A
A
Konya Ovasında çiftçilerin gözü son yağışlarda

Son iki yılın en yoğun kar yağışını alarak bereketli bir dönem geçiren Konya Ovası’nda, çiftçiler, Mayıs ayında beklenen yağışlar gerçekleşirse hububatta rekoltede önemli bir artış bekliyor.

Son iki yılın en yoğun kar yağışını alarak bereketli bir dönem geçiren Konya Ovası’nda, çiftçiler, Mayıs ayında beklenen yağışlar gerçekleşirse hububatta rekoltede önemli bir artış bekliyor. Konya’nın 38 bin 873 kilometrekare yüzölçümünün yüzde 47’sinin tarım arazisi olarak kullanıldığını belirten Meram Ziraat Odası Başkanı Murat Yağız, “Bir hafta içerisinde iyi bir yağışla en azından iki yıl önceki üretim miktarı olan 3 milyon tonu rahatlıkla geçebileceğimizi gösteriyor” dedi.


Türkiye’nin tahıl ambarı Konya Ovasında, ekim sezonunun ardından gelen yağmur ve kar yağışı çiftçiyi sevindirdi. Konya Ovasının yüzölçümünün yüzde 67’si tarım arazisi olarak kullanılan Konya’da, 1 milyon 600 bin hektarı kıraç alan olmak üzere 2 milyon 200 bin hektarlık ekim alanında yıllık yaklaşık 2,5 milyon ton buğday üretimi yapılıyor.



“Üç milyon tonu rahatlıkla geçebileceğimizi gösteriyor”


Konya’nın geçtiğimiz kış sezonunun bereketli geçtiğini ve kıraç alanlara büyük katkı sağladığını ifade eden Meram Ziraat Odası Başkanı Murat Yağız, “Bulunduğumuz alan tamamen kıraç tarımdan oluşan bir bölge. Önceki yıllara göre bu yıl beklentimiz hububatta çok yüksek. Ancak Nisan ayında yağmayan yağışlarla beklentilerimiz, yağacak yağışlara bağlandı. Eğer bu hafta içerisinde, Mayıs ayının 20’sine kadar düşecek yağış miktarı genel anlamda yağışla beraber inşallah önceki yılların rekorunu kıracak bir seviyede gözüküyor. Konya genelinde bu var, ancak tarım tamamen günübirlik değişen etkenlere bağlı. Bunun için de hava, rüzgar, yağış etkili oluyor. İnşallah umudumuz Allah’tan bugünlerde bir yağışın düşmesini bekliyoruz. Şu anda sahadan aldığımız bilgiler doğrultusunda bir hafta içerisinde iyi bir yağışla önceki yıllara göre üretimimizi arttıracağını en azından iki yıl önceki üretim miktarı olan 3 milyon tonları rahatlıkla geçebileceğimizi gösteriyor. Umudumuz yağışların bir an önce gelmesi” şeklinde konuştu.



"Hububat ekiminden üreticinin kopmasını engellememiz lazım"


Yükselen gübre fiyatlarıyla bazı çiftçilerin gübre kullanmadığını, bu durumun da ürünlerdeki rekolte ve kaliteye zararı olduğunu aktaran Başkan Yağız, “Kışın çok sert geçmesinden dolayı gübre atamadık. Yağış, hava soğukluğunun sıcak ve soğuğun özellikle Nisan aylarında dengeyi sağlayamamasıyla beraber arazide de gübre atamamaktan kaynaklanan sıkıntılar var. Kardeşlemenin gerçekleşmediği, sahada en büyük şikayetler bunlar. Bir de açıklanacak fiyatlar, hububat alım fiyatları bir an önce açıklanırsa, hububat ekiminden üreticinin üretimden kopmasını engellememiz lazım. Açıklanacak olan fiyat hububatta çiftçiyi tutacak şekilde açıklanırsa, bu da gelecek yıllar için, Tarım Bakanlığımızın da son 5 yıldır Ar-Ge çalışmaları, kuraklığa dayanıklı daha çok verim veren çeşitlerle çalışmaları devam ediyor, tohum desteğinin üreticiye yansıması durumunda ileriki yıllarda da hububattan kopmayız. İthalatçı ülke konumundan çıkar, ihracatçı konumuna gireriz inşallah” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.