ÇEVRE - 03 Aralık 2020 Perşembe 13:30

Milletvekili Özboyacı: “Derdimiz insan ve çevre, niyetimiz sıfır atık”

A
A
A
Milletvekili Özboyacı: “Derdimiz insan ve çevre, niyetimiz sıfır atık”

AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı, Türkiye Çevre Ajansının görevleri arasında yer alacak Depozito Yönetim Sistemi vasıtasıyla 20 milyar adet içecek ambalajının üç sene içerisinde yüzde 90’ını geri dönüştürmeyi hedeflediklerini, böylece yılda 2 milyar lira ekonomiye katkı sağlanacağını söyledi.

AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı, Türkiye Çevre Ajansının görevleri arasında yer alacak Depozito Yönetim Sistemi vasıtasıyla 20 milyar adet içecek ambalajının üç sene içerisinde yüzde 90’ını geri dönüştürmeyi hedeflediklerini, böylece yılda 2 milyar lira ekonomiye katkı sağlanacağını söyledi.


Türkiye Çevre Ajansının kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin görüşmelerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başlandı. Kanun teklifinde ilk imza sahibi olan AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı, ajansın faaliyetleri ve uygulanacak yeni düzenlemeler hakkında bilgi verdi.



“Depozito Yönetim Sistemi’ni fazlaca önemsiyoruz”


Türkiye Çevre Ajansının amaç ve faaliyetleri bakımında geniş bir kapsama sahip olduğunun altını çizen Selman Özboyacı, ajansın çevrenin iyileştirilmesi, yeşil alanların korunması ve geliştirilmesi, sıfır atığın yaygınlaştırılması, bilimsel çalışmalar yapmak, araştırma ve uygulama merkezleri kurmak, laboratuvarlar ve müzeler kurmak gibi çok geniş kapsamlı amaç ve faaliyetleri olduğunu vurguladı. Tüm bunların yanında yeniden düzenlenecek olan Depozito Yönetim Sistemi’ni hayata geçmesi konusunda ayrıca önem arz ettiğine de vurgu yapan Özboyacı, “Biraz önce bahsettiğim gibi WWF’nin bu konuda hazırladığı bir rapor var. Bakanlığımız bu rapordan sonra, İstanbul Teknik Üniversitesinden hocalarla, İTÜNOVA vasıtasıyla bir buçuk yıldır üzerinde çalıştıkları bir proje geliştirdiler, Türkiye Depozito İade Sistemi adlı. Ben de on bir aydır bu çalışmanın bizzat içerisindeyim ve bu çalışmanın bize gösterdiği çok net veriler var. Yani Türkiye’de bugün, yılda 32 milyon ton katı atık üretiliyor ve bunların hacimce yüzde 25’i içecek ambalajları. Kâğıt, metal, cam ve plastik içecek ambalajları, bugün 20 milyar adet üretiliyor ve bütün katı atığın aslında hacimce yüzde 25’ini oluşturmuş oluyor. Buradaki temel mesele; Türkiye depozito yönetim sistemine ihtiyaç duyuyor. Biz geri dönüştürülebilir atıkları da aslında kendi arasında ayrı toplamalıyız. Karışık topladığımız zaman bunlardan yeterince nitelikli ürün elde edemiyoruz. Ama biz plastik atıkları, cam atıkları, metal atıkları ayrı ayrı toplarsak hatta bunları atık hâline gelmeden ham madde gibi kullanabilsek çok daha etkin bir geri dönüşüm elde edeceğiz. Bu sebeple, plastik şişelerin, cam şişelerin, metal kutuların, bütün içecek ambalajlarının ayrı toplanması için depozito yönetim sisteminin hayata geçirilmesini çok önemli görüyoruz. Sektörde yeniden plastik şişe üretimi için granür ithal edildiğini biliyoruz, cam şişe üretimi için kum ithal edildiğini biliyoruz. Ama biz cam kırığından ya da plastik şişe atığından doğrudan bu şişeleri üretebiliriz ve burada beş kat enerji masrafından kurtulmuş oluruz. Dolayısıyla, Depozito Yönetim Sistemi vasıtasıyla biz 20 milyar adet içecek ambalajının üç sene içerisinde yüzde 90’ını geri dönüştürmeyi hedefliyoruz ve bu sayede enerjide ve ithalatta yapacağımız masraf azalmalarıyla Türkiye’nin ekonomisine yılda 2 milyar lira katkı sağlamayı düşünüyoruz ve cari açıkta yarım milyar TL azalma öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.



“Bazı değişikliklerle önemli noktalar koyuyoruz”


Çevre Kanun teklifi içerisinde yapılan bazı değişikliklerle de ilkeler kısmına önemli noktalar düştüklerini belirten Özboyacı, “Motorlu veya elektrikli yani çevreci ulaşım araçlarının yaygınlaştırılması ile teşvik edilmesi ve çok önemsediğimiz tek kullanımlık materyallerin azaltılması gibi ilkelere çok önemli noktalar koyuyoruz ve önümüzdeki dönemde bu noktalar üzerinde daha etkin çalışmalar yapılmasını arzu ediyoruz. Yine, atık su yönetimleriyle alakalı, atık sularını çok daha etkin yönetebilmeleri için bu firmaların kendi aralarında kooperatifleşmesine müsaade ediyoruz. Bakın, şöyle bir problem var: Kaynağında ayrı toplanan bazı atıklar yerel yönetimler tarafından bazen bu vasıftan çıkarılabiliyor. Dolayısıyla burada biz kaynağında ayrı toplanan atıkların doğrudan geri dönüşüm tesislerine verilebilmesinin de önünü açıyoruz. Üniversiteler, siteler, otel, restoran, kafe, AVM gibi yapılar kendi atıklarını kendi içerisinde ayrı toplayıp doğrudan dönüşüm tesislerine verebilecekler. Bunun da çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çevre izin ve lisansı olmayan bütün faaliyetler süresiz durdurulacak diyoruz. İdari para cezalarını caydırıcı seviyeye çıkartıyoruz. Teklifimiz yasalaşırsa Türkiye’de bundan sonra herhangi bir yerde herhangi bir atıkla çevreyi kirletenlere bin lira ceza gelmiş olacak” dedi.



“180 bin ton atık motor yağı bugün maalesef çevreye karışıyor”


Kanun teklifi içerisinde önemli bir konunun da motor yağları ile alakalı olduğunu ifade eden AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı, “Atık motor yağları çok önemsediğim bir başlık. Türkiye’de yılda 400 bin ton motor yağı üretiliyor ve bunların 200 bin tonu yani yarısı atık hâle geliyor. Biz bu 200 bin ton atık motor yağının yalnızca 20 bin tonunu geri dönüştürebiliyoruz. 180 bin ton atık motor yağı bugün maalesef çevreye karışıyor ya da yakılıyor. Aslında bu atık motor yağlarından biz "kalıp yağ" dediğimiz, "gres yağ" dediğimiz baz yağlar elde edebiliyoruz. Bugün sektörde maalesef bu baz yağlar yurt dışından ithal edilebiliyor. Yaptığımız düzenlemeyle,180 bin ton atık motor yağını çevreye gitmekten kurtaracağız ve bunları geri dönüştürerek ekonomiye de katkı sağlamış olacağız” ifadelerini kullandı.



“Çevreci ulaşım araçları yasal bir zemine oturtuluyor”


Kanun teklifinin çevreci ulaşım araçlarının teşvik edilmesi ve yasal bir zemine oturtulması gibi önemli konuları da içerdiğine vurgulayan Özboyacı, “Kanunun bu kısmını hem bir Konyalı hem de genç bir milletvekili olarak çok önemsiyorum. Konya bugün dünyada New York’tan sonra en uzun bisiklet yoluna sahip 2’nci şehir. Konya’da şu an 550 kilometre bisiklet yolu var. Dolayısıyla, biz bisiklet yollarının ne kadar önemli olduğu bizzat biliyoruz. Konya Büyükşehir Belediyesi, ulaşım ana planına bisiklet master planını uygulamış ilk belediye. Karbon emisyonunun azaltılması anlamında bu bisiklet yollarının, çevreci ulaşım araçlarının ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için kara yollarına bisiklet yolları yapma ve gürültü bariyerleri yapma ödevleri veriyoruz. 30 büyükşehir belediyesine ulaşım ana planlarına bisiklet master planlarını da eklemelerine düzenleme getiriyoruz. Bisiklet yolları ile normal araçların kullandığı yolların kesiştiği noktalarda geçiş üstünlüğünü e-skuterlere ve bisikletlere veriyoruz ve bisiklet yollarını araç ve yaya trafiğine kapatıyoruz. Buradaki temel amacımız trafik güvenliği sağlamak. Bunun yanında elektrikli skuterleri yasal bir zemine oturtuyoruz. Bir tanımlama yaparak: E-skuterler 25 kilometre/saatten fazla hız yapamaz, kullanım yaşı 15 olacak ve sürücü belgesine ihtiyaç duymayacak diyoruz. Yine trafik güvenliği açısından sadece kişisel eşyalarını taşımalarına müsaade ediyoruz. Bir de bu araçların yaygınlaşması ve teşvik edilmesi için skuter firmalarına yerel yönetimlere ödeyeceği ve en alttan belirlediğimiz 16 kuruş işgaliye bedeli getiriyoruz. İnanıyoruz ki ve karbon emisyonu, sera gazı emisyonları, inşallah daha da azalmış olacak” dedi.



“Derdimiz insan ve çevre, niyetimiz sıfır atık”


Gazi Meclis çatısı altında tüm milletvekillerinin çevreye duyarlı olduğunun da altını çizen Özboyacı, “Çevre gerçekten siyaset üstü bir konu. Bizim gelecek nesillere temiz ve yaşanabilir bir çevre bırakmak gibi bir zorunluluğumuz var. Bu bağlamda da hepimizin duyarlılık göstermesi gerekiyor. Bu konuda, biz daha önce çok önemli çalışmalar yaptık, "plastik poşet yasası" diye bilinen yasayla biz kişi başı yılda plastik poşet kullanımını yüzde 80 azaltarak 440’dan 90’a düşürmeyi başardık. Bunu hep beraber yaptık. Ben inanıyorum ki bugünkü kanun teklifimizle beraber yine çevremiz için, geleceğimiz için çok güzel bir adım atmış olacağız. Burada gerçekten Komisyon aşamasından hazırlık aşamasına, bütün hocalarımıza, ilgili STK’lere, ilgili çalışan bütün bürokratlarımıza, bütün milletvekillerimize, bilhassa Gaziantep Milletvekilimiz Sait Kirazoğlu’na çok teşekkür ediyorum. Bir teşekkür de tabii 2001 yılından bu yana bütün yaptığımız çalışmalarda çevreci bakış açısıyla Türkiye’nin çevresini korumak için, geleceğini korumak için bütün projelerde imzası olan, büyük emeği olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. Bizim; derdimiz insan, derdimiz çevre, niyetimiz sıfır atık” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak, "Sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar yalnız bugünün değil bir yandan istikbalin de derdindedir" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü nedeniyle 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü anma programı çerçevesinde Conkbayırın’daki Atatürk Anıtı’nda 57’nci Alay Sancağı temsili devir teslim töreni gerçekleştirildi. Tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başladı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, anıta çelenk koydu. Saygı duruşunda bulunulması ve saygı atışı yapılmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Ardından Kur’an-ı Kerim okundu ve şehitler için dua edildi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Evlattan ecdada uzanan köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Süngüsüyle yol açanların izini takip etmek, bu ruhu yaşamak, hissetmek için Türkiye’nin dört bir yanından koşup buraya geldiniz. 57. Alay vefa Yürüyüşü bir etkinlikten çok daha fazlası. Türkiye’nin gençlerinin her yıl burada toplanmasının derin ve önemli bir anlamı var. 57. Alay kanlarının son damlasına kadar mücadele etmiş ve Arıburnu mevkiinde şehit düşmüş bir alayın fedakarlık, dirayet ve cesaret öyküsüdür. İstiklal şairimizin "Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz" dediği 57. alaydır. Onlar süngüsüyle yol açmış, can vermiş, kan akıtmış ama Türk milletin haysiyetini, birliğini müdafaa etmekten geri durmamıştır. Vatanla, toprağına, hürriyetine ezelden ebede her daim sadakatle bağlı olan bu milletin evlatları binlerce yıldan beri şehit düşer, bedel öder lakin toprak vermez. Çünkü toprak dediğimiz kara parçasından ibaret değildir. Toprak mazidir, hatıradır, köktür, bugündür ve yarındır. İşte 57. Alay canını siper ederek topraklarını korurken yalnız o gün için değil, bugün burada huzurla yaşayabilelim diye o onurlu mücadeleyi vermiştir. Sarıkamış’ın kahramanları bugün bir sür ve başı dik bir hayat sürelim diye Allah-u Ekber dağlarından geri dönmemişlerdir. 15 Temmuz’da hainlere geçit vermeyen yiğitler sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar da yalnız bugünün değil bir yandan istikbalinde derdindedir. Türk milleti tarih sahnesinde çıktığından beri dünden bugüne cesaretli duruşuyla dünyaya meydan okuyan cümle kahramanlara çok şey borçluyuz. Bu borcun edasını çalışarak, kıymet bilerek, kıymet vererek gerçekleştirebiliriz. Sorumluluklarımızın farkındayız. Bizim dünyanın herhangi bir yerinde başka bir motivasyon alamaya cesaret veren yeni öyküler keşfetmeye ihtiyacımız yok sevgili gençler. Aradığımız ilham, öğreneceğimiz ders işte burada, buradaki ruhta saklıdır." ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi öğrencisi Orhan Özcan Arıkan 57’nci Alay Sancağı’nı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine teslim edildi. Anma programına Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, gaziler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Denizli Muğla BİLSEM ülke genelinde en çok proje hazırlayan 2. okul oldu Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de başladı. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Ege Bölge finalinin yapıldığı Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde görüştüğümüz Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, ”Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Haziran ayına kadar bu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi gözlemleyeceksiniz” dedi.
Hatay Paris’e tatile giden profesörün paraları, yabancı uyruklu şahsın ayakkabısından çıktı Hatay’da yaşayan Profesör Dr. Mustafa Zortuk, tatil amaçlı gitmek istediği Paris yolculuğu öncesinde hırsızlık şoku yaşadı. Prof. Dr. Zortuk’un çalınan bin 500 eurosu ve 4 bin TL’si kabin memurunun dikkati sayesinde yabancı uyruklu bir şahsın ayakkabısının içerisinden ele geçirildi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli Öğretim Üyesi Profesör Dr. Mustafa Zortuk, Ramazan Bayramı tatilini ailesiyle birlikte Paris’te geçirmek istedi. Ailesiyle birlikte Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa binmek üzere servisle götürülen profesör, uçağa bineceği esnada çantasının yanında olmadığını fark etti ve durumu görevlilerle paylaştı. Profesör Zortuk, kaybolan çantasını uçakta yaptığı aramada bulsa da tatil parası olan bin 500 euronun ve 4 bin TL’nin içinde olmadığını fark etti. Zortuk’un yardımına yetişen uçakta görevli kabin memurunun çantayı uçağa biniş esnasında başka bir şahsın elinde gördüğünü söylemesi üzerine polis ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Polis ekiplerinin yaptığı çalışma sonrası Zortuk’a ait 4 bin TL ve bin 500 euro, kabin memurunun bahsettiği yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının üzerinden çıktı. Tatil parasına yeniden kavuşan Zortuk ailesi ve uçaktaki diğer yolcular 1 saat gecikmeli olarak Paris yolculuğuna başladı. “4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” 4 gün tatil parasının çantanın içinde olmadığını görmesi üzerine paniklediğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Zortuk, “Ailemle beraber Paris’e gidiyorduk. Servis aracından uçağa yaklaştığım zaman sırt çantamızı otobüste unuttuğumuzu fark ettik. O anda panik aldık, tüm paramız sırt çantası içerisindeydi. Uçağın altında çalışanlar sakin olmamızı söylediler. Servis aracını arayacaklarını söylediler. Servis aracında sırt çantamızın olmadığı ortaya çıktı ve bir kişinin çantamızı alarak iyi bir niyetle uçağa getirebileceği söylendi. Bin 500 euro ve 4 bin TL civarında paramız vardı. Ben uçağın ön tarafından arkaya doğru valiz alanlarına bakmaya başladım. Onuncu sırada çantamı buldum ve çok sevindim. Tekrar uçağın ön tarafına gelip, çantanın içerisinde parama bakmaya başlarken paramın olmadığını fark ettim. 4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” dedi. “Bütün paralar yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı” Uçakta görevli Rengin Koç isimli kabin memuru sayesinde çalınan parasının polis ekipleri tarafından bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zortuk, “Rengin Koç isimli kabin memuruyla konuştum ve paramın çantada olmadığını söyledim. Kabin memuru da bana; uçağa binerken Fransızca konuşan bir kişinin sırt çantamın içerisini açtığını ve çıkarken paraları söyledi. O anda bende paraları birinin alıp, sırt çantasını içeriye koyduğunu anladım ve şikayetçiyim dedim. Yarım saat bekledik, polis ekipleri geldi. İlk önce uçak girişinde beni sorguya çektiler, detayları anlattım. Uçaktaki Fransızca konuşan şahsı alıp dışarıya çıkarttılar, bütün paralar bu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı. Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Yurt dışına çıkarken hırsızlık olayına karşı önlem alıyorsunuz ama Sabiha Gökçen Havalimanı’nda direkt paranızın tümünü kaybetmek biraz enteresan oldu. Uçak 1 saate yakın apronda bekledi” ifadelerini kullandı. “Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarken ki dikkati çok önemliydi” Parasını çalan şahıstan davacı ve şikayetçi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zortuk, Sabiha Gökçen’de görevli polis ekiplerine teşekkür ederek, “Davacı ve şikayetçiyim. Gereken evrakları imzaladım. Parayı bulduktan sonra inanılmaz derecede mutluyuz. Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarkenki dikkati çok önemliydi. Sırt çantası içerisinde para sayan birini görmesi, bize çok büyük katkı sağladı. Paramız bulunduğu için çok çok mutluyuz. Havalimanında görevli bütün polis memurlarına çok çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.