GENEL - 10 Şubat 2020 Pazartesi 15:38

NEÜ’de Koronavirüs Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi

A
A
A
NEÜ’de Koronavirüs Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde yeni koronavirüs salgınıyla ilgili güncel gelişmelerin paylaşıldığı bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde yeni koronavirüs salgınıyla ilgili güncel gelişmelerin paylaşıldığı bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.


Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Konferans Salonunda düzenlenen toplantıda ilk olarak kürsüye gelen ve toplantının moderatörlüğünü yapan NEÜ Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı ve Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdemir, konu hakkında çok fazla bilgi kirliliği olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Mehmet Özdemir, “Koronavirüs, sadece ulusal çapta değil tüm dünyada 2020 yılının ana gündem maddesi olmuştur. Bu tedirginliğin oluşturduğu hareketlilik içerisinde çok fazla bilgi var. Bunlar arasında dolaşımda olan çok fazla yanlış bilgi de var. Özellikle sosyal medyadaki yanlış bilgilerin doğrulardan çok daha hızlı yayıldığı bir sürecin içinde yaşıyoruz. Dolayısıyla bu konunun, otoriteleri ve bilimsel olarak teyit edilmiş bilgiler üzerinden değerlendirme yapan kişiler tarafından topluma sunulması gerekiyor” şeklinde konuştu.



"Enfekte olan kişilerdeki ölüm oranları açısından iyimser bir görünüm sergilemektedir"


Meram Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahadır Feyzioğlu, koronavirüslerin dünya genelinde çok fazla sayıda hayvan türünde enfeksiyon yapan oldukça kalabalık bir virüs ailesi olduğunu belirterek, “Sıklıkla değişim gösterebilme kabiliyetine sahip olan koronavirüslerin bazı türleri zaman içerisinde insanlarda enfeksiyon yapabilme kabiliyeti kazanmışlardır. Bu durum hem virüslerdeki değişimin hem de insanların kaynak hayvanlarla olan etkileşiminin kaçınılmaz bir sonucudur. 1964 yılında belirlenen ilk insan koronavirüsü de hayvanlardaki virüsün değişime uğramış hali olarak bunu başarmıştır. İnsanlarda basit üst solunum yolu enfeksiyonu yapan koronavirüs türlerinin sayısı bugün 4’e ulaşmıştır. Öte yandan, yine aynı mekanizmalarla, başka koronavirus türleri; 2003’te Çin’de SARS, 2012’de Ortadoğuda MERS gibi daha ciddi hastalıkların etkeni olarak karşımıza çıkmıştır. SARS’da Yarasa- Misk kedisi, MERS de ise Yarasa-Deve hayvan kaynaklı geçişler gösterilmiştir. Bu durum, insanların kaynak hayvanların doğal yaşam alanlarına daha fazla girmesinin ve artan temasının doğal sonucu olarak karşımıza çıkmıştır. 2019 yılı sonunda Çin Vuhan merkezli ilk vakanın bildirimiyle beraber tıpkı SARS ve MERS de olduğu gibi normalde yarasalarda bulunan bir koronavirüsün insanları enfekte edebilecek bir dönüşümü başarabildiği ortaya çıkmıştır. İnsanlarda enfeksiyon yapmayı başaran bu yedinci koronavirüs türünün kaynağının yarasalar olduğu genetik analizlerle ortaya çıkmasına rağmen, insanlara aktarımı kısmında ikincil başka omurgalı türlerinin olma olasılığı üzerinde durulmaktadır. Bugün kıtalararası yayılımı başarmış olan virüs, Dünya Sağlık Örgütü güncel verilerine göre yayılım açısından hızlı, ancak enfekte olan kişilerdeki ölüm oranları açısından iyimser bir görünüm sergilemektedir. Virüs yapısal olarak dış ortamda kolay inaktive olan ve rutin temizlik prosedürleriyle kolayca bertaraf edilebilecek özelliktedir" şeklinde konuştu.



"An itibariyle 28 ülkede 40 binin üzerinde vakanın tespit edildi"


Meram Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Erayman ise, an itibariyle 28 ülkede 40 binin üzerinde vakanın tespit edildiğini aktardı. Erayman, “Yüzde 2 ölüm oranıyla seyreden salgında vakaların yüzde 99’u Çin’de bulunuyor. Ülkemizde şu ana kadar vaka tanımlanmadı. Süreci Sağlık Bakanlığı ve bizler de yakından takip ediyoruz. Hastaların yaklaşık yüzde 85’inde öksürük, ateş belirtileri olurken özellikle 65 yaşından büyükler, bağışıklık sistemi baskılanan veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaç alanlar, gebeler, obezler, kronik akciğer ve kalp hastalığı olanlarda ağır nefes darlığı ve solunum yetmezliği belirtileri daha çok ortaya çıkmaktadır. Hastalık insandan insana hapşırma, öksürme, nezle gibi belirtilerle ortaya saçılan sekresyonların diğer insanlara direk ulaşması veya bu sekresyonların çevre yüzeylere yapışması sonucu insanların bu yüzeylere teması ile yayılmaktadır. Hastalığın tanısı, klinik şüphesi olan vakaların solunum yollarından alınan örneklerin referans laboratuvarında doğrulanması ile konulmaktadır” dedi.


Hastalığın tedavisinde henüz etkili spesifik bir ilaç ve hastalıktan korunmak için kullanılabilen bir aşının mevcut olmadığının altını çizen Doç. Dr. Erayman, “Hastalığın tedavisi, semptomların düzeltilmesine yönelik sağlık bakımıdır. Hastalıktan korunmanın en temel yolları ise; kalabalık ortamlara böyle dönemlerde ihtiyaç yoksa girmemek, solunum yolu enfeksiyonu belirtileri varsa maske takmak, hastalığın yaygın olduğu yere seyahat etmemek, hastalık tanısı olanlarla yakın temas içinde olmamak ve maske takmak, her zaman en temel korunma yolu olan en az 20 saniye bol sabunla eğer sabun o anda mevcut değilse el dezenfektanı ile el yıkamaktır” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bora Kaplan’ın avukatı: “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davaya avukat beyanlarıyla devam edildi. Sanık Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” dedi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, yargılamanın bu aşamada avukat beyanlarıyla devam edeceğini söyledi. Sanık Barış Kurt’un avukatı Muhammet Hardalaş, “Barış Kurt’un ismi sadece Erkan Doğan’ın ifadelerinde geçmektedir. Doğan bugüne kadar sekiz ifade vermiştir. İlk ifadesini kolluk kuvvetlerine vermiştir. Burada Barış Kurt’un adı geçmiyor. Verdiği beşinci ifadede Barış Kurt’un adını geçiriyor. Doğan’ın ifadelerinde yer alan eziyet, yağma, kasten yaralama suçlarını saydığı hiçbir yerde müvekkilim Kurt yoktur. Doğan yedinci ve sekizinci ifadelerinde tüm her şeyi aktarıyor ancak bu son ifadelerinde de Barış Kurt hiçbir şekilde yer almamıştır” diyerek Kurt’un tahliyesini ve beraatını talep etti. “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan da, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” diyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti. Bora Kaplan’ın avukatı Umut Köroğlu, esasa ilişkin savunma yapmayacaklarını, Bora Kaplan’ın tutuklanmasının ardından dosyaya dahil olduğunu ifade etti. Avukat Köroğlu, Kaplan’ın yurtdışına ‘Dexas Hamburger’ firmasının bir şubesini açmak için gittiğini anlattı. Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu ve iddianamenin somut delillerle hazırlanmadığını öne sürdü. Duruşmaya yarın devam edilecek. İddianameden İddianameye göre soruşturma, 7 Eylül 2023’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü üyelerinden şikayetçi olan müşteki Erkan D’nin beyanları üzerine başlatıldı. Suç örgütü üyelerinin Kaplan’ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan’ın öldürülmesi, müştekiler Altan T, Murat Y, Serhat T. ve Serdar H’nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D’ye 2 gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E’nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S’nin iki otomobilinin gasbedilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B’nin darbedilmesi olaylarını gerçekleştirdikleri ileri sürüldü. Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu. İddianamede Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2’şer kez müebbet ve 169’ar yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”