EKONOMİ - 22 Haziran 2022 Çarşamba 10:39

Tahıl ambarı Konya, tohum üretim merkezi oldu

A
A
A
Tahıl ambarı Konya, tohum üretim merkezi oldu

Tahıl ambarı Konya’da yaklaşık 10 milyon dekar alanda hububat ekimi yapılırken, Türkiye’de üretimi yapılan sertifikalı hububat tohumlarının da yüzde 30’luk kısmı Konya’dan karşılanıyor.

Tahıl ambarı Konya’da yaklaşık 10 milyon dekar alanda hububat ekimi yapılırken, Türkiye’de üretimi yapılan sertifikalı hububat tohumlarının da yüzde 30’luk kısmı Konya’dan karşılanıyor.


Tarımsal üretim ve çalışmalarla Türkiye’de tarımın başkenti olarak bilinen Konya, yapılan hububat üretimiyle ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Konya Ovasında son yıllarda daha kaliteli ve toprağın yapısına uygun tohumların geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar da devam ediyor. Türkiye’de 10 yıl önce 50 bin ton sertifikalı tohum üretimi yapılırken, 2023 yılına 1 milyon ton hedef konuldu. Çalışmalara ağırlık verilmesinin ardından 1 milyon ton sertifikalı tohum üretimi hedefi 2019 yılında aşıldı ve günümüzde 1 milyon 300 bin ton olarak kayıtlara geçti. Tahıl ambarı Konya’da ise ülkede üretimi yapılan sertifikalı tohumun yüzde 30’luk kısmı üretilerek Konya tohum üretim merkezi haline geldi.



“Ülkenin tohumu ne kadar kendine aitse o ülke o kadar güçlüdür”


Tohum üretiminin ülke için büyük bir katkı olduğunu anlatan ve Konya’da tarımsal üretimlerin başarılı olduğunu belirten Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Fatih Özdemir, “Konya’mız tarımın başkenti. Bunu öylesine söylemiyoruz içi oldukça dolu. 25’in üzerinde bir çok üründe ya birinci ya da ikinci sıradayız tarımsal üretim anlamında. Şeker pancarı, havuç, mısır, buğday, arpa gibi ürünlerde zaten birinci sıradayız. Hayvansal üretimde de birinci sıradayız ama bazılarında ikinci sıradayız, dolayısıyla Konya tarımın başkenti. Tarımın ana unsurlarından en önemli girdisi olan tohum olmadan tarım olmaz. Üretim tohum ile başlıyor. Tohumun dünya genelindeki stratejisini zaten söylemeye gerek yok. Tüm dünyada gıda güvenliği ve savaşları derken, geldiğimiz ve kilitlendiğimiz nokta yine tohum yani bir ülkenin tohumu ne kadar kendine aitse o ülke o kadar güçlüdür” dedi.



“Tohumculuk sektörü 2023 yılı hedefini 2019 yılında yakaladı”


Üretim alanlarına yapılan desteklemelerin önemine değinen Özdemir, “Ülkemizde son yıllarda bakanlığımızın vermiş olduğu desteklerle Türkiye’de tohum sektörü ve tohumculuk sanayiinde özel sektör de gelişti. Yapılan çalışmalarla 15 yıl önce verilen desteklerle tohumculuk sektörüne verilmiş desteklerle bugün çok büyük aşamalar kaydedildi. Tohumculuktaki 2023 yılı hedefleri 1 milyon tonun üzerinde sertifikalı tohum idi ama tohumculuk sektörü 2023 yılı hedefini 2019 yılında yakaladı. 1 milyon tonun üzerinde sertifikalı tohum üretimi Türkiye’de başarılmış durumda. Bunun için tabii çok büyük gayret gösterildi, bakanlığımızın, özel sektörün, üniversite ve bizim gibi enstitülerin gayreti ile oldu” şeklinde konuştu.



“Ülkedeki sertifikalı tohumların üretiminin yüzde 30’u Konya’da yapılıyor”


Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsünün Konya’da yerleşik olmasıyla ulusal ve uluslararası çalışmalara katkı sağladığını söyleyen Fatih Özdemir, “Enstitümüzün kuraklık merkezi olması ve aynı zamanda enstitümüz kuraklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirmesi, özel sektörle oluşan iş birliği ve iyi tarım uygulamalarını da hepsini birleştirdiğimiz zaman Konya’mız bu 1 milyon 300 bin ton sertifikalı tohumluğun yüzde 30’unun üretildiği yer. Yani ülkedeki sertifikalı tohumların yüzde 30’u Konya’da üretiliyor. Dolayısıyla Konya tarımın başkentiyken aynı zamanda tohumculuğunda başkenti olmuş durumda” ifadelerini kullandı.



"Bu çalışmalar ülkemizin son 10 yılda yapmış olduğu sıçramayı gösteriyor”


Yerli tohumların üreticiye de büyük katkı sağladığını aktaran Özdemir, “Bu sayede üreticilerimizin de tohuma daha kolay ulaşması, nakliye maliyetlerinin daha düşük olması veya devletin yapmış olduğu çalışmalarla tohuma daha kolay ulaşılması sağlanmakta. Özel sektör ile üretici arasında sözleşmeli üretim bağının güçlenmesi, gelişmesi tohumculuk sektörünün de daha ileriye gitmesine neden oldu. Bu anlamda tabii devletimizin destekleri var. Geldiğimiz nokta çok iyi durumda. 50 bin ton tohumdan 1 milyon 300 bin ton sertifikalı tohuma geldik. Bu da gerçekten ülkemizin son 10 yılda yapmış olduğu sıçramayı gösteriyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Hava sıcaklığı artarken çıkan haşerelere karşı uzmanı uyardı Havaların ısınması ile birlikte kış uykusundan uyanacak canlılar ve haşereler konusunda bilgiler veren Veteriner Hekim Serkan Eroğlu, “Sıcak havalarda müstakil bağ evlerine göçecek vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapması gerekiyor” dedi. Isınan havalarda evlerin etrafındaki su birikintileri ve otların temizlenmesi gerektiğini söyleyen Eroğlu, “Havaların ısınması ile birlikte kış uykusuna yatan yılan, akrep, sarıkız, kene ve sivrisinek gibi canlılar uyanmaya başladılar. Bununla birlikte insan sağlığı için de tehlikeli durumlar oluşmaya başladı. Özellikle keneler ve sivrisinekler olsun. Bundan sonraki dönemde tabi ki havaların ısınması ile birlikte insanlarımız yağışların da gelmesiyle birlikte bağlara doğru göçecek. Artık evlerimizden, müstakil bağ evlerimize doğru göçeceğiz. Tabi ki kış dönemi boyunca oradaki karların altında kalmış olan ağaçların yapraklarının dökülmesi ile o yaprakların altında kış uykusuna yatan akrep olabilir, çıyan olabilir veya sarıkız dediğimiz canlılar aktif hale geliyorlar. Şimdi bağlarına göçecek olan vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Bu bodrumda olsun veya bahçeli yerlerdeki bu birikintileri ya da atık otları düzenli bir şekilde temizleyecekler hatta bir takım ilaçlamalarla da evlerinin etrafını ilaçlayacaklar. Çünkü bu canlıların ısırmaları veya sokmalarına maruz kalmamak için dikkatli olmaları gerekiyor. Mesire alanında bir yeşillikte veya bir su kenarında piknik yapacak vatandaşlarımız ise çizme gibi şeyler giymeliler. Özellikle buralarda dolaşırken, çünkü otların arasındaki yılan olsun veya başka canlıları tam olarak göremedikleri için bu şekilde önlem alabilirler. Sonuç olarak bu bölgeler o canlıların yaşam alanı ve biz onların yaşam alanlarına girmiş oluyoruz” dedi. Özellikle mesire alanlarında keneye karşı vatandaşların çok dikkatli olması gerektiğini belirten Serkan Eroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Tabi havaların ısınmış olması ile birlikte keneler birçok hastalığı nakleden canlılardır. En başta kırım kongo kanamalı ateşi hastalığını. Vatandaşlarımızın özellikle mesire alanlarına gittiklerinde, bu hayvanların mera dediğimiz yayılım alanlarından uzak yerlerde piknik yapmaları vatandaşlarımız için daha sağlıklı olur. Bu keneleri uzaklaştırıcı veya kovucu spreyler ya da onun dışında ilaçlarda kullanabilirler. Piknik yapacaklar ise çimenlerin yanına oturmadan ziyade ayaklarına kalın bir çizme ve ya poşet gibi koruyucu galoşlardan giyebilirler. Açık renkli kıyafetler giymeleri daha uygun olur. Çünkü siyah renkli, yassı bir yapıda oldukları için açık renkli kıyafetlerde bu hayvanları görmemiz daha rahat olur. Eğer ki vatandaşlarımız kene ısırmasına maruz kalmışlar ise öncelikle en yakın bir sağlık ocağına gitmeleri, kendilerinin çıkarmamaları gerekiyor. Doktor kontrolünde kenelerin çıkarılması gerekiyor. Piknik alanlarını gayet iyi seçmeliler. Havaların ısınması ile birlikte keneler artık aktif duruma geçecek kan emmek için canlılar arayacaklardır. Buna istinaden de aktif olan keneler insanların üzerine ya da koyun, keçi veya büyükbaş gibi hayvanlara, sokak hayvanlarına, evcil hayvanlarımızın üzerine de yapışabilirler. Bu durumda da dikkatli olmamız gerekiyor. Mera alanlarından veya piknik alanlarından döndükten sonra sürekli kontrollerimizi yapmamız gerekiyor.”