GENEL - 19 Nisan 2019 Cuma 12:41

DPÜ’de Ermeni iddialarına karşı tarihi gerçekler anlatıldı

A
A
A
DPÜ’de Ermeni iddialarına karşı tarihi gerçekler anlatıldı

Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde (DPÜ) “Ermeni İddiaları Karşısında Tarihi Gerçekler” konulu konferans düzenlendi.

Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde (DPÜ) “Ermeni İddiaları Karşısında Tarihi Gerçekler” konulu konferans düzenlendi.


Fen Edebiyat Fakültesinin Germiyanoğlu Yakup Bey Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Özlem Soyer Zeyrek, her yılın Nisan ayında Türkler’in Ermeni soykırımı yaptığına ilişkin iddiaların gündeme geldiğini ifade ederek bu iddiaların Türklere karşı sergilenen haksız bir tutum olduğunu belirtti.


Osmanlı’nın sadık millet olarak adlandırdığı Ermenileri neden başka bir bölgeye sevk ve iskan ettirmek zorunda kaldığı sorusunun çok önemli olduğunu ifade eden Öğretim Üyesi Zeyrek, Ermenilerin kurmuş oldukları Taşnaksutyun, Hınçak gibi cemiyetlerin 1890’lı yıllardan itibaren organize ettikleri tedhiş hareketlerine de değindi.


Bu bağlamda Kumkapı Nümayişi (1890), I. Sason İsyanı (1893), Babıali Yürüyüşü (1895), Van İsyanı, Osmanlı Bankası Baskını (1896), Zeytun ve Maraş İsyanları (1895-1896) ve Yıldız Sarayı’nda II. Abdülhamit’e suikast girişimi (1905) olaylarının Ermeni tedhiş hareketlerinde ilk akla gelenler olduğunu söyledi.


Yaşananların ardından I. Dünya Savaşı sürecinde de Rusların yanında yer alarak ihanet içerisinde olmalarından dolayı Osmanlı Devleti’nin kendini savunmasının doğal hakkı olduğunun altını çizen Zeyrek, "Zorunlu göç kararının alınmasının nedeninin Ermenilerin bu eylemleridir. Bu süreçte Ermeni askerlerin silahlı hizmetlerde kullanılmasının ve silahlanmalarının da önüne geçilmeye çalışılmıştı" şeklinde konuştu.


“24 Nisan ne anlama geliyor?”


Sözde soykırımı anma günü için 24 Nisan’ı seçilme nedenine de değinen Zeyrek, "İstanbul’daki Taşnak ve Hınçak gibi komite mensuplarının tutuklanmasına dair genelgenin yayınlandığı gün Batılı ülkeler tarafından bir soykırımmış gibi kabul gördü ve her yıl bu tarihi anma günü olarak belirlediler" ifadelerini kullandı.


Tehcir kararnamesinin ise 27 Mayıs 1915’te çıktığını, göç sürecinde hastalık, suç ve hava koşulları gibi nedenlerle hayatını kaybeden Ermeniler olduğunun bilinen bir gerçek olduğuna dikkat çeken Zeyrek, "Ancak bunun dışında Osmanlı Devleti tüm olanaklarıyla göçün sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için elinden geleni yapmış, göç rotası üstünde güvenlik önlemleri almıştır. Osmanlı Devleti daha sonra Ermenilerin vatanlarını geri dönemlerine izin verdiğinde pek çok Ermeni’nin geri dönmüş ve tehcir edilmemiş olan yakınlarını bıraktıkları gibi bulmuşlardır" diyerek yaşananların soykırım olarak adlandırılamayacağını belirtti.


"Sizlere düşen görev bu tarihi gerçekleri bilmek ve paylaşmaktır"


Öğrencilere de seslenen Dr. Özlem Soyer Zeyrek, "Yaşanmakta olan süreçte sizlere düşen görev, hangi işle uğraşıyor olursanız olun, bu tarihi gerçekleri bilmek ve bildiğinizi başkalarıyla paylaşmaktır. Erasmus gibi programlara katılacak öğrencilerimizin bu konuda cevaplarının hazır olması gerekir. Bu konuda sadece suçlamaları reddetmek yetersizdir diye düşünüyorum. Sizler de Ermenilerin yaptıkları mezalimi bilmeli ve anlatmalısınız. Sizin anlatacaklarınız Ermeni iddiaları gibi iftira değil, onların katliamlarını onlar adına itiraf etmek olacaktır. Çünkü Ermenilerin yaptığı her mezalim iddia değil her biri belgeli tarihi gerçeklerdir. Özellikle Tarih Bölümü öğrencilerimizin bu tarihi gerçekleri anlamada ve anlatmada ayrı bir görevi olduğuna inanıyorum" dedi.


Konferansın son bölümünde Zeyrek, zorunlu göç sırasında Osmanlı Devleti’nin resmi belgelerinden örnekler paylaşarak "Soykırım yapan hiçbir devlet tehcir etmek zorunda kaldığı bir milletin yetim çocuklarının bakımına ilişkin kararnameler çıkarmaz. Bu belgeler bizim bugün olduğu gibi yüzyıllar sonra da haklı olacağımızın en büyük kanıtıdır" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mardin Mardin, 2023 yılında 2 milyon civarında turist ağırladı Mardin Valisi Tuncay Akkoyun, 48. Turizm Haftası “Kültür ve İnanç Ekseninde Turizm ve Mardin Çalıştayı"nda, "Her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Mardin’imiz, 2023 yılında yaklaşık 650 bini konaklama olmak üzere 2 milyon civarında turist ağırlandı" dedi. Artuklu Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi’nde, 48. Turizm Haftası “Kültür ve İnanç Ekseninde Turizm ve Mardin” çalıştayında konuşan Mardin Valisi Tuncay Akkoyun, Mardin Kalesi, Dara Antik Kenti, Boncuklu Tarlası, yer altı şehri Matiat’ı, Mezopotamya Ovası, gümüş tellerin hünerli parmaklarda ilmek ilmek işlendiği telkâriler, Mardin güvercinleri, sayısız camiler, kiliseler, hanlar, hamamlar, diğer taş yapıları ve burada saymakta insanın aciz kalacağı sayısız değerleriyle Mardin’in ülkenin turizm zenginliği en yüksek şehirlerinden biri olduğunu söyledi. Devam eden çalışmalarla kadim şehre ait eserlerin gün yüzüne çıkarılmaya ve turizme kazandırılmaya devam edilmekte olduğunu ifade eden Vali Akkoyun, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Mardin’in 2023 yılında yaklaşık 650 bini konaklama olmak üzere 2 milyon civarında turist ağırlandığını, giderek artan bu talebi en uygun ve iyi biçimde karşılama anlamında daha çok çalışma gerektiği hususunda yüksek bir farkındalığa sahip olduklarının altını çizmek istediğini kaydetti. "Uygulamaya aldığımız planlamada, bakanlığımızın turizmi 12 aya yayma çalışmaları bizlere önemli ışık tutmaktadır" diyen Vali Akkoyun, "Biz de, sadece Mardin açısından değil, bütün dünya tarihi açısından önemli bir yeri olan Dara Antik Kenti’nin ulusal ve uluslararası tanınırlığını sağlamak amacıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı 27 Eylül tarihi için Mardin’e davet etmiş bulunmaktayız. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığına yaptığımız başvurular olumlu sonuçlanmış, Dara Antik Kenti’nin ve Boncuklu Tarla’nın “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında destek alması sağlanmıştır. Bu sonuçla 4 yılda yaklaşık 100 milyon TL destek sağlanacak bu destinasyonlarda uzun süredir bekleyen geniş kapsamlı yeni kazıların başlayacağının da müjdesini verebilirim. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızca Valiliğimize tahsis edilen işgücünün de bu alanlara aktarılmasıyla en önemli ihtiyaç olan kazı personelini ihtiyacını karşılamış olacağız" dedi. Büyük bir bölümü 62 yıldır afet bölgesi ilan edilen Mardin Kalesi’nin alt kısmında yer alan 1. Cadde’nin fizibilite çalışmasını tamamladıklarına değinen Vali Akkoyun, şöyle konuştu: "Bu çalışmayı, Sümela Manastırı örneğinde olduğu gibi profesyonel bir ekibe, Kültür ve Turizm Bakanlığının himayelerinde, AFAD ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın koordinasyonunda yaptırarak bölgeyi afet riskinden kurtarmayı hedefliyoruz. Bu sayede hem mevcut afet riskini ortadan kaldıracağız hem de işletmelerimizin izin ve ruhsat konusunu halletmiş olacağız. Mardin İl Halk Kütüphanesi’nin temelinin mayıs ayında atılması planlanmaktadır. Yine Cumhurbaşkanımızın da müjdesini verdiği Modern Kültür Merkezi için yer tespiti ve bütçe tahsisi çalışmalarımız devam etmektedir. 2024 yılında valiliğimiz uhdesinde kurulan turizm denetim komisyonu, şehrimizde turizmi olumsuz etkileyen kanuna ve mevzuata aykırı faaliyet gösteren işletmeleri tespit ederek gereğini yapacaktır. Yine bu kapsamda turizmin yoğun olarak yaşandığı 1. Cadde gibi bölgelerde turizm polisi ve jandarma bölgesinde kalan Dara gibi noktalarda da turizm jandarması görevlendirmelerine başlayarak var olan güven ve huzur ortamını da güçlendireceğiz. 48. Turizm Haftası münasebetiyle kültür ve inanç ekseninde Mardin turizmini konuşmak için toplandığımız bugünden, dönüp geçmişe baktığımızda, kadim şehir Mardin’in böyle bir çalıştaya ev sahipliği yapacak konuma gelmesi çok önemli bir gelişmedir." Mardin İl Kültür ve Turizm Müdürü Ayhan Gök ise, Mardin’in sermayesi ile adeta biçilmiş kaftan durumunda olduğunu aktararak, bu şartlarda şehirde bugün itibari ile bakanlıktan belgeli 104 konaklama tesisi, 3 bin 471 oda ve 7 bin 178 yatak kapasitesi ile hizmet vermekte olduğunu söyledi. Dicle Kalkınma Ajansı Mardin Genel Sekreteri Aykut Aniç de, "Dicle Kalkınma Ajansı olarak, 2019 yılından beri ilimizin, bölgemizin kalkınması için ortak vizyon geliştiren strateji çalışmaları yürüten analizler yapan bir ajansız. Mardin dediğimiz zaman bütün sektörlerin arasında turizm de var. Ajansımızın yürüttüğü çalışmalar içerisinde turizmde önemli yer tutuyor. Bu anlamda turizm de katma değer sayısının artmasından kültür varlıklarının korunması ve faydasının artırılması için çok fazla faaliyeti başarıyla yürütmüş durumdayız" ifadelerine yer verdi.