GENEL - 23 Ekim 2020 Cuma 16:53

Malatya Mimarlar Odası’ndan Sultansuyu açıklaması

A
A
A
Malatya Mimarlar Odası’ndan Sultansuyu açıklaması

Malatya Mimarlar Odası Başkanı Yunus Emre Fidanel, Sultansuyu Tarım İşletmesinde yıkılacak yapıların herhangi bir kültürel miras olmadıklarını tespit ettiklerini belirterek, yerinde yaptıkları inceleme de taşıyıcı sistemlerin de niteliğini kaybettiğini söyledi.

Malatya Mimarlar Odası Başkanı Yunus Emre Fidanel, Sultansuyu Tarım İşletmesinde yıkılacak yapıların herhangi bir kültürel miras olmadıklarını tespit ettiklerini belirterek, yerinde yaptıkları inceleme de taşıyıcı sistemlerin de niteliğini kaybettiğini söyledi.


Malatya’nın Akçadağ ilçesinde yer alan Sultansuyu Tarım İşletmelerindeki eski yapıların depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılacak olmasına tepki gösterilmesi beraberinde tartışmaları da getirdi. Hara’daki yapıların tarihi özelliğinin yanı sıra sağlam olduğu açıklamalarıyla başlayan tartışmalar sonrası İşletmeye giden Malatya Mimarlar Odası Başkanı Yunus Emre Fidanel, “Bu konuda yanlışların düzeltilmesi ve kamuoyunun teknik konular hakkında aydınlatılması açısından bizlere söz hakkı doğmuştur” dedi.


Başkan Fidanel, söylendiğinin aksine, söz konusu yapıların herhangi bir kültürel miras olmadığı ve koruma altına alınabilmesi için teknik niteliklere sahip olmadığını tespit ettiklerini belirterek, “Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nce yerinde incelemeler yapılarak teknik rapor hazırlanıp Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na gönderilmiştir” ifadelerine yer verdi.


Yıkılmasına karar verilen yapılarda da incelemeler yaptıklarını ifade eden Fidanel, kolonlardan alınan karot numuneleri, demir tespit röntgenleri ve statik analiz raporlarını yerinde incelediklerini ve bu kapsamda taşıyıcı sistemlerin niteliğini kaybettiğini gördüklerini dile getirdi. Son deprem yönetmeliğine göre beton dayanımının C25 değerinin altında kalan betonların kullanımı yasakladığını da anımsatan Fidanel, “Bu yapılardan alınan karot numunelerinin ise C6,C8,C16 olduğu ortaya çıkmıştır. Röntgen sonuçlarıyla bazı kolon ve kirişlerde neredeyse hiç demir kullanılmadığı, demirli kirişlerde ise etriye aralıklarının 25-30 cm olduğu görülmüştür. Statik analiz raporları bilgisayar ortamında çok hassas hesaplama yapan programlar kullanılarak elde edilir. Sonuçları insan isteğine bağlı analiz raporlamak teknik olarak mümkün değildir. Bu yapılar 40 yaşının üstündedir ve betonarme ömrünün ortalama 50 yıl olduğu gerçeği ise teknik analiz raporlarını bir kez daha doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.


“Bilim yalan söylemez”


Yeni bir deprem afeti yaşanması durumunda bu yapıların ayakta kalacağına kimsenin garanti veremeyeceğini ifade eden Başkan Fidanel, “Depremde yıkılmamış olmaları sağlam oldukları anlamına asla gelmez. Unutulmamalıdır ki 24 Ocak depremi 10 saniye daha uzun sürseydi bu tür mukavemetini kaybetmiş yapıların ayakta kalamayacağı aşikardır. Bu sebeple Sultansuyu Harasında bulunan bu yapıların dönüşümünü ve diğer bölgelerdeki kentsel dönüşüm programlarını kesinlikle destekliyoruz. Malatya’mızın en önemli tesislerinden biri olan Sultansuyu Harası’nın sağlıklı yapılara kavuşturulması ve kültürümüze en yakın vizyoner bir projenin hazırlanarak bir an önce hayata geçirilmesinin önemini vurguluyoruz. Mimarlar odası, yaşam çevrelerinin sağlıklı ve daha güvenli hale getirilmesini ve kentsel yapı stokunun iyileştirilmesini en önemli hedef olarak görmektedir. Kentlerimizin doğal afetlere hazırlanması en öncelikli sorunumuzdur. Doğal ve kültürel değerlerin korunmasını bir yaşam biçimi olarak benimsemek biz mimarların öncelikli görevidir” dedi.


TİGEM’den iddialara yalanlama


Öte yandan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) tarafından yapılan yazılı açıklamada da basında yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığı ifade edildi. Sultansuyu Tarım İşletmesinin özelleştirilmesi veya uzun süreli kiraya verilmesinin gündem konusu dahi olmadığının belirtildiği açıklamada, “Malatya Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü müze uzmanları tarafından, yıkım kararı alınan binalarda yapılan incelemeler sonucunda binaların sanat ve mimari özellikler açısından tarihi bir nitelik taşımadığını tespit edilmiştir. Ayrıca bu husus uzmanlar tarafından hazırlanan teknik raporla da kayıt altına alınmıştır. Birinci derece deprem kuşağında yer alan İşletmede gerçekleşmesi muhtemel yıkıcı bir depremde olası can ve mal kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla teknik rapora uygun olarak çürük binaların yıkılması, yerlerine ivedilikle yenilerinin yapılması planlanmıştır. TİGEM’in öncelikli tarımsal üretime yönelik pek çok yatırım projesi varken, çalışanların can güvenliği birinci öncelikli konu olarak değerlendirilmiş, söz konusu yatırım programı revize edilerek, 2021 yılında yıkılacak binaların yerine yenilerinin yapılması hedeflenmiş ve proje çalışmaları başlatılmıştır. Sultansuyu Tarım İşletmesinde görev yapan personelimizin daha iyi koşullarda çalışmalarını sürdürmeleri, olası bir deprem sonrası can kaybının yaşanmaması, daha sağlıklı bir çalışma ortamının oluşturulması amaçlanmaktadır. Sultansuyu Tarım İşletmesinin özelleştirilmesi veya uzun süreli kiraya verilmesi gündem konusu dahi değildir. Türkiye’nin dört bir yanında yer alan diğer 16 işletmemizde olduğu gibi bu İşletmemizde de çalışmalarımızı sürdürüyor ve ülkemize katkı sağlamaya devam ediyoruz” denildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.