GENEL - 14 Şubat 2020 Cuma 16:23

Malatya’da karla mücadele çalışması

A
A
A
Malatya’da karla mücadele çalışması

Malatya’da yıllar sonra görülen yoğun kar yağışı ile birlikte yol açma ve temizleme çalışmaları da aralıksız sürüyor.

Malatya’da yıllar sonra görülen yoğun kar yağışı ile birlikte yol açma ve temizleme çalışmaları da aralıksız sürüyor. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, kendi sorumluluklarında olan tüm ana arterleri ve kaldırımları temizlediklerini söyledi.


Fuzuli Caddesi’nde kar temizleme çalışmalarını yerinde inceleyen Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, 12 Şubat akşamı başlayan yoğun kar yağışı sonrası Büyükşehir Belediyesi olarak 317 iş makinesinin tüm ilçelerde çalışmalara hemen başladığını söyledi. Ana arterlerin açık tutulması adına 24 saat çalışma prensibi ile ekiplerin sahada olduklarını dile getiren Gürkan, “Dün Valimizle birlikte sabah 10.00’da bütün ana arterleri gezdik. Hepsinin sürekli açık olması adına çalışmaları yerinde inceledik. Mesai gözetmeksizin yolları temizleyen ve ana arterleri açık tutan tüm personellerimize teşekkür ediyorum” dedi.


Büyükşehir Belediyesinin özverili bir kar temizleme çalışması yürüttüğünü ancak bazen spekülatif ifadeler duyduklarını da belirten Gürkan, “Aslı astarı olmayan söylemler duyuyoruz. Bazı karayolları kapalıyken, şehir merkezinde ana arterler açık tutuldu” ifadelerine yer verdi. Bin personelin 127 ekip halinde 310 araçla bütün şehirde ana arterlerin açık tutulması içim büyük gayret gösterdiğini dile getiren Gürkan, “Yarın meteoroloji müdürlüğümüzün tahminine göre kar yağışı gözüküyor. Ancak şuanda tüm caddelerimizde kar temizleme çalışmalarımız bitmek üzere” şeklinde konuştu.


Gürkan, merkezdeki ara sokakların temizliğinin sorumluluğunun kimde olduğu yönündeki soruya ise “Ana arterler bizim, ara sokaklarda ilçe belediyelerin kapsamında. Özellikle Yeşilyurt ve Battalgazi ilçesi dışındaki belediyelerin de ara sokaklarını biz açıyoruz ama burada Yeşilyurt Belediyemizin herhalde iş makinesi konusunda zayıflığı var. O konuda da ilçe belediyelerine gerekli takviyeyi yapıyoruz. Fakat bazen çok ilginçtir bu işi trolleri durumunda olan insanlar ki bunlar da bize geliyor. Birbirlerine aman bu karda sınıfa kalındı diye mesaj atın diye çok ilginçtir. Esasında karın rahmet ve bereket olduğunu, bunun hazzını yaşamamız gerektiğini insanlara söylememiz gerekiyor. Art niyetli insanlar da olacaktır ama bunlar çok cılız ve yok olmaya mahkumdur” ifadelerine yer verdi.


Önemli olanın rahmetin ve bereketin Malatya’ya gelmesi olduğunu da ifade eden Gürkan, “Önemli olan derelerimizin çağlayan olarak akmasıdır, barajların dolmasıdır, kaptajdan akan suyun lezzetli ve kaliteli içilebilmesidir. Geçen sene de bol kar yağması sonucu artezyen suları kullanılmadı, kaynak su içildi. Bu yıl da şuan Gündüzbey İçme Suyu Kaptajında su bizim isale hattına sığmıyor. İnşallah bu suyun bolluğu devam eder. Hem içme, hem sulama, hem de tarım alanında önemli olacaktır” diye konuştu.


Gürkan, araç sürücülerini kar lastiği ve zincirsiz yola çıkmamaları konusunda da uyardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin 23 Nisan Uluslararası Çocuk Festivali gala yemeği ile sona erdi Mersin Büyükşehir Belediyesince bu yıl ilk kez düzenlenen ve 4 gün boyunca hem çocukların hem de çocukluğundaki bayramları özleyen Mersinlilerin doyasıya eğlendiği Uluslararası Çocuk Festivali, düzenlenen gala yemeği ile sona erdi. Dünyanın 14 farklı ülkesinden gelen dans toplulukları, 23 Nisan’ın kendi bayramları olduğunu festival sayesinde öğrenirken, Mersinliler de özlediği coşkulu bayram günlerini yeniden yaşadı. Türkiye’den deprem bölgesi olan Hatay ve Adıyaman’dan gelen dans toplulukları da Mersin’i tanırken, farklı dünya kültürleriyle tanışma ve kaynaşma fırsatı buldu. Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından organize edilen ve birçok daire başkanlığının destekleriyle yapılan festivalin son gününde düzenlenen gala yemeğinde, Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdal Gökayaz, Belediye Başkan Danışmanı İbrahim Evrim ile Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü, Opera Sanatçısı Bengi İspir Özdülger katılımcılarla bir araya geldi. Dans toplulukları son kez gösterilerini sergilediler. Gala yemeğinin sonunda katılımcılara Mersin’i ve festivali unutmamaları için plaket ve hediyeler verildi. Konuklar Mersin’i, kültürünü ve insanlarını yakından tanıdı 20 Nisan’da başlayan festival kapsamında merkezin yanı sıra Anamur, Silifke ve Tarsus’ta gösterilerini sergileyen yabancı dans toplulukları, Mersin’i, kültürünü, tarihini ve insanlarını yakından tanıma fırsatı buldu. Mersinlilerin cana yakın misafirperverliğinden son derece etkilenen dans toplulukları, dünyada çocuklara bayramın armağan edildiği tek ülke olan Türkiye’de dolu dolu festival yaşadı. “Hatıralarda kalacağına inandığımız güzel bir festival oldu” Uluslararası Çocuk Festivali’nin bitişi gününde gerçekleştiren gala yemeğinde değerlendirmelerde bulunan Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Koordinatörü, Opera Sanatçısı Bengi İspir Özdülger, “Çok mutluyuz, harika bir festivalin sonuna geldik. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı bir festivalle taçlandıralım istemiştik ve onun da verdiği mutluluk ve gururu yaşıyoruz. Atatürk’ün açtığı o aydınlık yolda yürüyen nesillerin gerçekten hatıralarında kalacağına inandığımız güzel bir festival oldu” dedi. 20 Nisan’da başlayan festival kapsamında yapılan etkinliklerden kısaca bahseden Özdülger, “14 ülkeden 350 misafirimiz geldi. Aynı zamanda ülkemizden Hatay, Adıyaman ve Ankara’dan misafirlerimiz vardı ve ilimizde yarışmada ilk üçe girmiş olan okullarımız da festivalimizin gösteri ekibinde yer aldı. Bugün 23 Nisan’da büyük bir gururla, bu güzel bayramda sabahtan itibaren yapılmaya başlanan etkinliklerle birlikte saat 15.00’te Özgecan Aslan Meydanı’nda bahsettiğim bütün misafirlerimizin gösterilerini sevgili vatandaşlarımızla, güzel çocuklarımızla buluşturduk” diye konuştu. “Dolu dolu geçen 3 gün yaşadık” Özdülger, gala yemeği ile festivali taçlandırmak istediklerini kaydederek, “Bu mutluluğu hep beraber bir yemekle birleştirelim ve kendilerine anı bırakacak hediyelerimizi sunalım dedik” ifadelerini kullandı. Özdülger, birçok daire başkanlığının atölyelerinin olduğu festival kapsamında ayrıca sportif etkinliklerin de yapıldığını belirterek, “Çocuklar için hazırlanan etkinlik ve oyun alanlarında çocuklarla bütünleşildi. Daire başkanlıklarımızın çocuklara atölye çalışmaları oldu. Gerçekten dolu dolu geçen bir üç gün yaşadık. Birleştirici gücü olduğu ve halkı bütünleştirdiği için biz bu festivalleri çok önemsiyoruz” şeklinde konuştu. “Tüm dünyaya bu güzel bayramı yaşatalım istiyoruz” Mersin’in tanıtımının da festivalin bir diğer artısı olduğunu söyleyen Özgülger, “Mersin’i, Akdeniz’in incisi olarak görüyoruz. Güzel mersinimizi ve güzel insanımızı da tüm dünyaya tanıtmak istiyoruz. İşte bu festivalde onlardan bir tanesi. Bu yıl ilkini gerçekleştirdik ve bundan sonra devamı gelecek. Bunu da büyük bir keyifle ve mutlulukla gururla söylüyoruz. Güzel şehrimizi, yurtdışından gelen sevgili çocuklarımıza, davetlilerimize tanıttık aynı zamanda ülkemizden katılan sevgili çocuklarımıza da şehrimizi gösterdik. Çok mutlu ve gururluyuz" dedi.
İstanbul İstanbul’da çöl tozları hayatı olumsuz etkiliyor Türkiye’ye Afrika Üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası yaşlı ve çocukları etkiliyor. Çocuklar ve yaşlılar çok daha fazla etkilenirken, uzmanlar maskesiz dışarı çıkılmaması, pencereleri kapalı tutma konusunda uyarılarda bulundu. Yunanistan’ın başkenti Atina’yı turuncuya boyadı. Türkiye’de etkisini çöl tozları İstanbul’da da hayatı olumsuz etkiliyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türkiye’de de etkili olan toz taşınımı ile ilgili uyarılarda bulundu. Libya üzerinden gelen çöl tozu Yunanistan’da gökyüzü kızıla bürünmesine neden olmuştu. Tekirdağ üzerinden Türkiye’ye giriş yaparak yurdun batı kesimini etkisi altına alan çöl tozunun etkisinin İstanbul’da 3 gün daha süreceği tahmin ediliyor. “Sağlık açısından çok zararlı” Birkaç sene önce yoğun olarak çöl tozlarının geldiğini hatırladığını ifade eden Mustafa Baran, “ Sabah kalktığımızda arabalarımızın üzeri görünmez oluyordu. Sağlık açısından çok zararlı olduğunu biliyorum. Gelince evden çıkmayacağız herhalde. Kesinlikle maske takılması gerekiyor. Sadece çöl tozları ile alakalı değil günlük hayatımızın içinde insanların yoğun olduğu yerlerde takılması gerekiyor. Ben etkilenmedim ama etkilenen dostlarımız oldu” diye konuştu. “Misafirliğe gelenler nefes alamıyorlar geri dönüyorlar” Sahilde bisikleti ile gezerken çöl tozlarından etkilendiğinin belirten Fahrettin Güden, “Ben her sabah bisiklet ile 50 kilometre yol yaparım. Akşam eve gittiğim zaman saçlarım toz içerisinde olur. İçki ve sigara kullanmadığım için öksürük problemim yok ama benim hanımımda var. Anadolu tarafından buraya misafirliğe gelenler nefes alamıyorlar geri dönüyorlar. Kızımın arabalarının üzeri bembeyaz oluyordu. İstanbul’un kirliliği çok kötü” dedi. “Sildikten sonra bende merak ettim ne olduğunu” Çöl tozlarının ne olduğunu bilmediğini ifade eden Halil Hayırlıoğlu, “Arabaların üzerinde sapsarı toz olduğunu gördüm. Ne olduğunu bilmiyorum. Arabanın üzerinde sildikten sonra bende merak ettim ne olduğunu. Benimde oldukça dikkatimi çekti” diyerek sözlerini tamamladı. “Herkesi etkiliyor, bazen nefes alırken bile zorlanıyorsun” Ailesi ile birlikte sahilde gezdiklerini çocuğunun çöl tozlarından etkilendiğini söyleyen Naim Uludağ, “Arabanın üzerinde kolaca belli oluyor. Her yıl oluyor alıştık artık. Beni fazla etkilemiyor ama çocukları etkiliyor. Çocuklarımın burnu tıkanıyor. Burnundan nefes alamıyor, ağzından alıyor. İkisini de etkiliyor zor bur durum. Kimse maske ile dışarı çıkmak istemez. Herkesi etkiliyor, bazen nefes alırken bile zorlanıyorsun” dedi.
Antalya Prof. Dr. İbrahim Şahin: "Genç nüfusta obezite ve diyabet hastalığı artıyor" TEMD Araştırma Sekreteri Prof. Dr. İbrahim Şahin, obezitenin basite indirgenmeyecek kadar zor bir hastalık olduğuna işaret ederek, "Gençlerimiz şişmanlıyor, 15-20 yaş grubu arasında obezite ve diyabet hastalığı çok artıyor. O yaşlarda eskiden Tip 2 diyabet görmezdik, artık o yaşlarda görmeye başladık" ifadelerine yer verdi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Araştırma Sekreteri Prof. Dr. İbrahim Şahin, Antalya’da katıldığı 45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nde obezitenin nedenlerini ve tedavi yöntemlerini aktardı. Obeziteyi tanımlayan Şahin, Türkiye’nin obezite sıralamasında Avrupa’da birinci olduğunu açıkladı. Türkiye, obezite sıralamasında Avrupa’da birinci Prof. Dr. İbrahim Şahin, şöyle konuştu: "Obezite, basit bir irade eksikliği değil. Obezite, yağ dokusunun normalden fazla olması, sağlığımızı etkileyecek kadar fazla olması ile karakterize olan bir hastalık. Çünkü, yağ dokusu arttığında bununla ilgili birçok hastalık artıyor. Bunun sonucunda, bizim hem yaşam süremizi kısıtlıyor, hem birçok hastalığa neden oluyor. Sağlıksız, yanlış beslendiğimiz için artıyor, ayrıca bunu bir hastalık olarak görmeyip basite almamız nedeniyle oluyor. Psikolojik, metabolik, hormonal, bazı ilaçlara bağlı farklı nedenleri de var. Türkiye’nin, obezite sıralamasında neden Avrupa’da birinci olduğuna gelecek olursak, şehirleşmenin artması, sağlıksız beslenme daha önemli rol oynuyor, dünyada ekmek tüketiminde en yüksek ülkelerden bir tanesiyiz. Sebze tüketimimiz az, spor açısından herhangi bir düzenli egzersiz yapma alışkanlığımız çok az. Bu da bizi Avrupa’da birinci hale getiriyor." "Gençlerimiz şişmanlıyor" Prof. Dr. İbrahim Şahin, genç nüfusta da obezitenin artışına vurgu yaparak, tedavi yöntemlerini anlattı. Şahin, "Gençlerimiz şişmanlıyor, 15-20 yaş grubu arasında obezite ve diyabet hastalığı çok artıyor. O yaşlarda eskiden Tip 2 diyabet görmezdik, artık o yaşlarda görmeye başladık. Altta yatan bir nedeni var mı, sadece yanlış beslenmeden mi kaynaklanıyor. Bunun değerlendirilmesi lazım. Önce tespit etmek gerekiyor. Çözümü çok faktörlü; beslenme açısından diyetisyene başvurmak gerekiyor, profesyonel hoca kontrolünde mutlaka spor yapılmalı, gerekirse ilaç tedavisinin endokrin kontrolünde olması lazım" dedi. Zayıflama iğnesi, doktor kontrolünde yapılmalı Birçok mecrada tanıtımı yapılan zayıflama iğneleri hakkında da değerlendirmede bulunan Prof. Dr. İbrahim Şahin, tüm tedavi yöntemlerinin doktor kontrolü altında uygulanması gerektiğinin altını çizdi. Şahin, "Son birkaç yıldır, yeni ilaç isimleri duyuyoruz. Zayıflama iğneleri diye de geçiyor. Bunları kullanmadan önce belirli koşullar var, örneğin pankreas bezine bakılması gerekiyor. Safra taşı gibi bazı durumların kontrol altında olması lazım. Endokrin olarak, öncelikle bu ilacı kullanıp kullanmayacağının değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü faydadan çok zarar verir. Yine son yıllarda cerrahi tedaviler var. Bunların birçoğu bakanlık ve sağlık otoriterleri tarafından kabul edildi. Uygun kişiye uygun zamanda yapılırsa, sonrasında da takipleri iyi yapılırsa uygulanabilir" diye konuştu.