GENEL - 02 Mart 2021 Salı 12:15

Yeşilyurt’ta 28 Şubat paneli

A
A
A
Yeşilyurt’ta 28 Şubat paneli

Malatya’nın Yeşilyurt Belediyesi, 28 Şubat Post-Modern Darbesinin 24.

Malatya’nın Yeşilyurt Belediyesi, 28 Şubat Post-Modern Darbesinin 24. Yıldönümü dolayısıyla "28 Şubat’ı Nasıl Anlamalıyız" paneline ev sahipliği yaptı.


Yeşilyurt Belediyesi Gedik Kültür Evi Konferans Salonunda gerçekleşen panelin açılış konuşmasını yapan Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, 28 Şubat Darbesinin siyasi, kültürel ve ekonomik yönden Türkiye Cumhuriyetinin demokrasi tarihine vurulmuş en ağır darbelerden bir tanesi olduğunu söyledi.


28 Şubat Darbesini unutmadıklarını ve asla unutmayacaklarını söyleyen Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, “ 28 Şubat 1997 yılında Türkiye’nin üzerinde hain ve alçak planlarını uygulamaya kalkanlar, Cumhuriyet tarihimizin en karanlık günlerini aziz milletimize yaşatmışlardır.1960, 1972 ve 1980 Darbeleriyle milletimizin birlik ve beraberlik ruhunu hedef alan iç ve dış mihraklar, 28 Şubat döneminde aynı karanlık planlarını devreye koyup, demokrasi ve inanç özgürlüklerine karşı asla unutmayacağımız günlerin yaşanmasına neden olmuştur. 28 Şubat, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bir insanlık suçudur. Üzerinden 24 yıl geçen 28 Şubat Darbesinde çok sayıda insan ciddi şekilde mağdur olmuştur. Post-Modern darbesiyle birçok kesime müdahale edildi, birçok insan işinden oldu. Kültürel, sosyal ve ekonomik anlamda çok ciddi baskılar yapıldı. Dönemin seçilmiş Hükümetine baskılar yapıldı, o dönemi yaşatanlar kendilerince başarılı oldu ama demokrasimiz ciddi zararlar gördü. Bizler o karanlık günleri asla unutmadık ve unutmayacağız. 28 Şubat Darbesi ‘Bin yıl sürecek’ dendi ama o dönemin dirayetli idarecileri ve ardından 2001 yılında kurulan AK Partinin 2002 yılında iktidara gelmesi, o dönem için kullanılan bin yıl ifadesinin tamamen silinmesine neden oldu. Türkiye’yi ayağa kaldıran reformlar, sosyal, kültürel, ekonomik ve eğitim alanında Cumhuriyet tarihinin en başarılı hizmetlerinin altına imza atıldı. O karanlık günleri görmeseydik bu günlerin kıymetini bilemeyecektik. O dönemin acılarını bizlerde yakından yaşadık. Üniversite yıllarımızda yaşananlara şahit olduk, bir günde Rektörü görevden aldılar, yeni gelenler başörtülü kardeşlerimizin okullara alınmaması konusunda baskılar yaptılar. Ülkemizin bütün kentlerinde insanların sosyal yaşamını değiştiren bir takım faaliyetlerde bulunuldu. 28 Şubat sürecinde, üstü kapalı bir şekilde medyayı kullanarak, ekonomiyi kullanarak, kültürel ve sosyal anlamda ellerindeki güçleri kullanarak ülkemiz üzerinde faaliyetlerde bulunup milletimizin seçilmiş olan iradesine ipotek koymaya çalışanlara da kesinlikle fırsat vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.


Çınar’ın açılış konuşmasından sonra panelist İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Abdulkadir Baharçiçek kürsüye geldi.



“28 Şubat’ı unutmamalı, unutturmamalıyız”


‘28 Şubat’ı Nasıl Anlamalıyız?’ panelinden dolayı Yeşilyurt Belediyesine teşekkürlerini sunan Baharçiçek, “ 28 Şubat’ı unutmamamız, unutturmamamız ve sürekli hatırlamamız gerekiyor. Ülkemizde millet iradesine karşı benzer girişmelerin, nitekim en son 15 Temmuz’da yaşanan kalkışmaların olmaması içinde bu tür darbe süreçlerini ısrarla hatırlamaya devam etmeliyiz. Son günlerde bazı medya kuruluşlarında ‘Bu ne kadar büyütülüyor, ne kadar gündemde tutuluyor’ gibi konuşmalar görüyorum, tam tersine bunu yaşayanlar bilir ama yeni nesil ne yazık ki Türkiye’nin geçmişte özellikle milletin iradesinin egemen olmaya başladığı 1950 yılından itibaren gerçekleşen bütün darbeler konusunda yeteri kadar bilinç sahibi değildir. Bizim bu bilinci diri ve canlı tutmamız lazım. Yeşilyurt Belediyesinin düzenlediği bu etkinlikte bu açıdan son derece önemlidir” dedi.


28 Şubat’ta dahil olmak üzere bütün darbelerin temel gayesinin milletin iradesine ipotek koymak, engellemek ve önünü kesmek olduğunu vurgulayan Baharçiçek, “Kim milletin iradesini iç ve dış politikada öne çıkarmaya çalıştıysa ona karşı darbe yapıldı veya yapılmak istendi.28 Şubat darbe dönemine giden süreçte iç ve dış dengelerin iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Soğuk savaşın sona erdiği, batının mutlak hakimiyetini ilan ettiği o yıllarda ortadan kalkan, etkinliğini kaybeden veya batı için tehdit olmaktan çıkan komünizmin yerine İslam dünyası ve Müslümanlar tehdit olarak ön plana koymaya çalışıldı. Batı dünyası ‘Artık tehdit buralardan gelecek, İslam Dünyasını kontrol etmemiz gerekiyor’ düşüncesindeydi. Refah-Yol Hükümetinin dış politika uygulamalarının ciddi şekilde batıyı rahatsız etmeye başladığı görüyoruz. Çünkü batının ortaya koyduğu yeni dünya düzeni anlayışıyla çelişen bir dış politika uygulaması benimseyen Refah Partisinin iktidara gelince bunu hayata geçirmeye çalışması batıyı ciddi anlamda endişelendirmiştir” ifadelerini kullandı.


Milli Görüş geleneğinin dış politika anlayışının Türkiye’deki dış politika paradigmasından farklı bir anlayışı ön plana koyduğunu belirten Baharçiçek, “ Refah Partisinin dış politikada ki temel düşüncesinde; bizim yerimiz kaynaklarımızı sömüren, bize bakış açısı farklı, bizi ezen batı değil önceliğimiz İslam dünyası olmalı, İslam Birliğine doğru gidilmesi gereken bir anlayış benimsenmiştir. Bununda ötesinde aslında Necmettin Erbakan’ın formüle ettiği, Turgut Özal’ın uygulamaya çalıştığı yeniden Büyük Türkiye vizyonudur. Yani biz büyük ve güçlü bir devletiz, biz sınırlarımız içerisine sıkışıp kalacak bir devlet olamayız mantığıdır. Aslında 28 Şubat sürecine giden en önemli yollardan bir tanesi Türkiye’nin yeniden büyük devlet dış politika vizyonuna dönme arzusudur. Necmettin Erbakan Başbakan olduktan sonra Asya ve Afrika açılımı yaparak İran, Libya, Endonezya, Malezya, Pakistan, Bangladeş, Nijerya ve Mısır’a gitti. Müslüman nüfusa sahip en büyük 8 devleti bir araya getirdi, birlik kurdu. Bu batının uykularını kaçıran bir dış politika vizyonuydu. Batıya göre bu tehlikeli bir gidişti ve bunun önüne geçmek istediler” diye konuştu.


28 Şubat Darbesine giden süreçte iç siyasette yaşanılan olaylarında etkili olduğuna parmak basan Baharçiçek, “ İç siyasette ise ciddi şekilde belirsizlik hakimdi. Seçimlerden birinci parti olarak çıkan Refah Partisinin iç ve dış politika vizyonu açık bir şekilde ortaya koymuş, bir de yerel yönetimlerdeki gücü ve başarısı da ortadaydı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kazanıldı, başarılı hizmetler yapıldı. Bununla birlikte yeni ekonomik politikaları belirlendi. Denk bütçe getirilmiş başarılı, havuz sistemi getirilmiş yani rant el değiştiriyor. İstanbul dükalığına giden kaynaklar toplumun tamamına aktarılmaya başlandı. İç siyaset ortamı da darbeye giden sürecin zeminini hazırladı ve darbeye ihtiyaç duyuldu. Çünkü kaynakların yeniden dağıtılması bir tehditti. Anadolu sermayesinin güçlenmesi bir tehditti, denk bütçe ve havuz sistemi bir tehditti, bürokratik elit kesmin üstünlüğünü ve gücünü kaybetmesi bir tehditti, milli iradenin daha fazla iç ve dış siyasete daha fazla yansımaya başlaması bir tehditti, İran’la yapılan petrol anlaşması bir tehditti, o dönem yapılan anlaşmayla şu anda birçok ülkeden daha ucuza İran’dan petrol alan bir ülkeyiz, çok önemli bir anlaşmaydı. O anlaşma bizim Rusya ve başka ülkelerle olan anlaşmamızı etkiledi. Yaşanan olaydan dolayı akamete uğrayan Asya ve Afrika açılımlarını AK Parti 2005’den sonra hayata geçirdi. Şu anda Afrika’da en etkili ülke Türkiye’dir. Fransa’nın ülkemize karşı bu kadar düşmanca davranmasının temel nedeni Afrika açılımıdır. Türkiye, Balkanlar ve Kafkasya’da etki oluşturan aktör haline geldi, bunlar Yeniden Büyük Türkiye vizyonudur.28 Şubat döneminde NATO’nun stratejileri, AB’nin yeni dünya düzeni kriterleri, ABD’nin İslam Dünyasını şeytanlaştırma ve ötekileştirme anlayışı da İslamcı gelenekten gelen bir iktidarın mutlaka indirilmesi gerekiyordu. Medya, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları , iç ve dış güçler el birliyle hareket geçerek Refah-Yol Hükümetini düşürdüler.28 Şubat klasik bir darbe değildir, çünkü doğrudan doğruya yönetime el konulmadı, dolaylı yollardan ondan dolayı post-modern darbe diyoruz, aynı sonuç alındı.28 Şubat dindarlara karşı doğrudan doğruya yapılan bir darbedir, bunu asla unutmamak gerekiyor. 27 Mayıs’ta bu yoktu, 1971’de bu yoktu, 1980 Darbesinde bu yoktu, ilk defa doğrudan doğruya belli bir toplumsal kesim hedef alındı. Aslında daha sonra anladık ki; 28 Şubat FETÖ’nün mıntıka temizliği için yapılmış. Yani dindarlar sistemden, ordudan ve bürokrasiden tasfiye edilecek onların yerine batının uşaklığını yapacak bir örgütün ikamesi ön görülmüş, böyle okumak gerekiyor, toplum olarak bunu çok geç fark ettik. O dönem 21 vakıf kapatıldı, 200 vakfın malına el konuldu, binlerce öğretmen ve subay işinden atıldı, valilerimiz ve kaymakamlarımız görevlerinden el çektirildi. Halen tutuklu olan, yargılamaları devam eden mağdur insanlar var. Çok sayıda insanımız idamla yargılandı, bunlar yaşandı. Unutmayalım, unutturmayalım” diye konuştu.


Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, panelin sonunda İnönü Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Abdulkadir Baharçiçek’e tablo hediye etti.


Sosyal mesafe kuralları altında gerçekleşen paneli, Yeşilyurt Kaymakamı Turgay Gülenç, AK Parti İl Başkanı İhsan Koca, AK Parti Yeşilyurt İlçe Başkanı Muhammed Emin Yalçınkaya, AK Parti Yeşilyurt Kadın Kolları Başkanı Esin Tanrıverdi, Sivil Toplum Kuruluşları Başkanları ve Belediye Meclis Üyeleri takip etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Yardımcısının basın açıklaması sırasında deprem oldu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde basın açıklaması yaparken deprem meydana geldi. İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Karaloğlu 4 ilçe 37 köyde 385 konut, 87 ahır, 11 cami ve 1 fırında hasar meydana geldiğini belirterek, “Sulusaray merkezli 5 deprem meydana geldi şu ana kadar, 41 de artçı oldu. Ben Tokat ve Yozgat’taki tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim beterinden korusun, muhafaza etsin. En büyük tesellimiz şu ana kadar herhangi bir yaralımız ve can kaybımız yok. Arkadaşlarımız, ekiplerimiz şu anda sahada köylerin tamamı tarandı. Tokat’ta 3 ilçe, Yozgat’ta 3 ilçede olmak üzere depremden etkilenen tüm köylerimiz şu anda taranmış durumda. Tokat’ta şu ana kadar 112 acil çağrı merkezimize 576, Yozgat’ta 250 deprem kaynaklı vatandaş ihbarı var. Ön incelemeler sonucunda Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta ve 84 ahırda, 7 cami ve 1 fırında hasarlar var, bunlar yıkık değil hasarlı. Yozgat ilinde 1 ilçede 7 köyde 94 konutta, 4 cami ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var” dedi. “Hasarlı evlere girmeyin” Hasarlı evlere girilmemesi çağrısında bulunan Karaloğlu, "Evinde hasar olan, çatlağı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın. Biz onları alıp misafir etmeye hazırız. Yurtlar hazır hale getirildi. Vatandaşımıza çağrı yapıldı. Şu ana kadar 30 vatandaşımız yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Sayın valimizin verdiği bilgiye göre şu anda bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarında bir hasarımız yok. Okullarımızda, kamu hizmet binalarında herhangi bir hasarımız yok, inşallah binalarımızda kamu hizmeti vermeye de devam edeceğiz. Kumanyalar hazırlandı şu anda dağıtılıyor. Yine Tokat’ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkartmak üzere aş evlerimiz oluşturuluyor. İnşallah vatandaşımıza sıcak yemek imkanımızda sunulacak. Şu anda bölgede ulaşımda, alt yapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorunumuz yok. Yollarımız açık, enerjisi olmayan ve haberleşme imkanı olmayan köyümüz yok. Tedbir olarak Tokat’ta bir gün eğitime ara verdik. Yozgat ilimizde ise Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde yine eğitime bir gün ara vermiş olduk” dedi. “750 Personel 150 araç bölgede” Karaloğlu, 150 araç ve 750 personelin bölgede görev aldığını ifade ederek, “Diyarbakır’dan Van’a kadar birçok ilimizden arama kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmış durumda. Yerel ekipler de bölgeye ulaştı. Şu anda bölgede 750 personelimiz vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere bekliyor. 150 yardım aracı da bölgeye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu. “Dezenformasyon uyarısı” Karaloğlu açıklamasında dezenformasyon uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Sosyal medyada maalesef yine dezenformasyonlar var. Vatandaşımıza çağrımız AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemeleridir. Biz vatandaşlarımızı AFAD üzerinden çok hızlı bir şekilde bilgilendiriyoruz. Vatandaşımızın tereddüdü olmasın.” Öte yandan İçişleri Bakan Yardımcısı, açıklama yaptığı sırada deprem meydana geldi. Karaloğlu, "Şu anda artçı sarsıntıyı hep birlikte yaşadık. Rabbim hepimizi, ülkemizi korusun" dedi.
İstanbul Jose Mendilibar: "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık" Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, Fenerbahçe ile çok zor bir maç oynadıklarını belirterek, "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe ile karşılaşan Olympiakos, penaltı atışları sonunda galip gelerek yarı finale yükseldi. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, "Çok zor bir oyun oynadık. Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. 10. dakikada golü yemiştik fakat dayandık. İlk devrede dayanma gücümüzü iyi kullandık. Topu rakibe verip yorma yoluna gittik. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" ifadelerini kullandı. "Kendimi şanslı hissediyorum" Mendilibar, "Avrupa kupalarında yarı finale kalmasında takımın başında antrenör olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım daha ileriye taşıyabiliriz. Şu anda kalemizi koruyan Tzolakis, başta ikinci kalecimizdi. Sonra kaleyi devraldı. Topun auta gitmesine şans diyebilirsiniz ancak kalecinin kurtarışına şans diyemeyiz. Bir çalışma sonucu oluyor bunlar" diye konuştu. "Kariyerim boyunca penaltılara bakmadım" Penaltı atışlarını izlemediği ve sırtını dönmesiyle ilgili sorulan soruya İspanyol teknik adam şu yanıtı verdi: "Ben bütün kariyerim boyunca penaltılara bakmadım. Bunu totem olarak yaptığımı size açıklamak isterim."
İstanbul İsmail Kartal: “Turu geçmek adına her şeyi hak etmiştik” Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, Olympiakos maçında oyuncuların 2. golü bulamamanın stresini yaşadığına dikkat çekerek, “Turu geçmek adına her şeyi çok hak etmiştik. Bugüne kadar penaltı kaçıran oyuncular, en az penaltı kaçıran oyunculardı” dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe, sahasında karşılaştığı Yunan temsilcisi Olympiakos’a penaltı atışları sonunda kaybederek turnuvaya veda etti. Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. İlk yarı iyi futbol oynadıklarını belirten Kartal, "Bugün oyuna çok iyi başladık. İlk devre muhteşem bir Fenerbahçe vardı. Muhteşem taraftar önünde golü de bulduk. İkinci yarı oyun dengelendi. Sonra tempoyu arttırdık sadece 2. golü bulamadık. Oyuncuların turu geçebilmek adına rahatlığı, o golü bulamamanın stresini yaşadık. Uzatmalarda mecburi değişiklikler yaptık. Uzatmalar iki takım adına dengeli geçti. Turu geçmek adına her şeyi çok hak etmiştik. Oyuncularımı tebrik ediyorum. Bugüne kadar penaltı kaçıran oyuncular, en az penaltı kaçıran oyunculardı. Sadece 2. golü bulamadığımız için turu geçemedik. Taraftarlarımıza karşı mahcup olduk. Her şeye rağmen önümüze bakıyoruz. Ligde devam edeceğiz" diye konuştu. “Bugün bazı oyuncular karşılık veremedi” Müsabakada yapılan değişiklikler ile ilgili Kartal, “Bazen oyuncuları değiştirirsin, hamlelere karşılık bulursunuz. Bazen de istediğiniz verimi alamazsınız. Bugün de bazıları karşılık verdi, bazıları veremedi. Bunlar futbolun içinde olan doğal şeyler” ifadelerini kullandı. "Mecburi değişiklikler oldu" Tadic’in vuruş stili ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kartal, “Tadic’in çok fazla şut atma değil de ayak içi plase vuruşları var. Onun kendine göre vuruş stili var. 86. dakikada Fred ile konuştuk uzun zaman sakatlık yaşadı. Uzatmaları da düşünerek yerine daha mücadeleci birini alarak tüm planlarımız buydu. Szymanski’ye kramp girdi, Becao’nun kasığında ağrı oldu. Mecburi değişiklikler oldu” şeklinde konuştu. “En güvendiğimiz isimler penaltıları kaçırdı” Penaltı atışlarını da değerlendiren Kartal, “Bonucci çok kariyerli oyuncu, Cengiz de aynı şekilde. Tadic penaltı atışlarında, kariyerinde kaçırdığı penaltı sayısı çok az. Beni şaşırtan bunlar oldu. En güvendiğimiz isimler penaltıları kaçıran isimler oldu. Bu kadar mücadele ettik. Bu mücadelenin karşılığında 2. golü atarak turu geçebilmek varken, penaltılarla elenmek üzücü oldu” diyerek sözlerini noktaladı.