GENEL - 21 Ekim 2020 Çarşamba 11:37

Kurulmak istenen hindi çiftliğine iki mahalle halkı karşı çıktı

A
A
A
Kurulmak istenen hindi çiftliğine iki mahalle halkı karşı çıktı

Manisa’nın Kula ilçesine bağlı Kenger ve Yağbastı Mahalleleri arasında kalan Yaylak Mevkii’nde bir şahıs tarafından kurulması planlanan hindi çiftliğine, iki mahalle halkı karşı çıktı.

Manisa’nın Kula ilçesine bağlı Kenger ve Yağbastı Mahalleleri arasında kalan Yaylak Mevkii’nde bir şahıs tarafından kurulması planlanan hindi çiftliğine, iki mahalle halkı karşı çıktı. Çiftliğin yapılması durumunda iki mahallenin kullandığı su havzasının tam ortasında kalacağını iddia eden vatandaşlar, çiftliğin yapılacağı alanda ellerindeki dövizler ve bayraklar ile eylem yaptı.


Kula’ya bağlı kırsal Kenger ve Yağbastı Mahalleleri arasında kalan ve her iki mahallenin de su havzalarının bulunduğu Yaylak Mevkii’ne bir şahıs tarafından yapılması planlanan, bir dönemde yaklaşık 8 bin hindinin üretilmesi hedeflenen çiftliğe, iki mahalle halkı karşı çıktı. Girişimci şahsın 2019 yılında yaptığı çalışmaların son aşamaya geldiği hindi çiftliği için MASKİ’den onay alınma işleminin beklediğini öğrenen iki mahalle muhtarı, çiftliğin yapılmaması için imza kampanyası başlattı. İki mahalle halkından topladıkları imza ile ilgili birimlere ulaşan mahalle muhtarları, kurulmak istenen tesisin içme ve kullanma sularının temin edildiği alanda olduğu için, eylem planladı. Her iki mahalle halkının da katılımıyla geniş kapsamlı bir eylem gerçekleştiren mahalleli vatandaşlar, ellerindeki ‘Havama, suyuma dokunma’, ‘Kenger ve Yağbastı zehir olmasın’ gibi çeşitli dövizler ve Türk bayrakları ile eylem yaptı. Mahalle halkının eylem planında, Kula’ya bağlı Gökçeören Karakol Komutanlığı ekipleri de herhangi bir olumsuzluğa karşı hazır bekledi.



“İnsanların üretmesine, ekonomik olarak gelişmesine karşı değiliz"


İki mahalle halkı adına basın açıklaması yapan Milli Eğitim Bakanlığında Bakanlık Müfettişi olarak görev yapan Günay Ergün, çiftliğin kurulmak istenen alanda her iki mahallenin de su ihtiyacını karşılayan su havzalarının olduğunu belirterek, taban su seviyesinin yüzeye 2-3 metre arası derinlikte olduğunu söyledi. Bu alandan Kenger ve Yağbastı Mahalleleri’ne içme suyu temin edildiğini vurgulayan Günay Ergün, tesisin kurulması halinde çevre ve toplum sağlığının mutlaka olumsuz yönde etkileneceğini söyledi. Dünyada içme suyu miktarını artırmanın mümkün olmadığını da savunan Ergün, bu sebeple mevcut su kaynaklarının da kalitesini korumak zorunda olduklarını sözlerine ekledi. Son olarak tesisin yapılmaması için iki mahalle halının yanı sıra Kenger Kültür ve Dayanışma Derneği’nin de çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Ergün, ‘ÇED gerekli değildir.’ Belgesine itiraz edildiğini, MASKİ’nin görüşü alınmadığı için MASKİ nezdinde de itiraz edildiğini ve Kula Belediye Başkanlığı’na ruhsat verilmemesi yönünde girişimde bulunduklarını aktardı.


Devlet memuru olarak Yağbastı Mahallesi’nden ayrıldıktan sonra hafta sonlarını doğup büyüdüğü Yağbastı Mahallesi’nde geçirmek için her hafta mahalleye geldiklerini dile getiren Günay Ergün, bu tesisin yapılması halinde mevcut su kaynaklarının kirleneceğini savundu. Yaz aylarında mevcut suyun zaman zaman kesildiğini, iki mahalle halkına yetmediğini de sözlerine ekleyen Ergün, "Ben Kula Ziraat Odası’na kayıtlıyım. Amatörce Yağbastı Mahallesi’nde çiftçilik yapmaktayım. Eşim de emekli öğretmen. Hafta sonlarını çoğunlukla Yağbastı’da geçirmekteyiz. Bunun sebebi ise insan sağlığı gün geçtikçe önem kazanmakta ve hastalıklar giderek artmakta. Ne kadar çok zamanımızı temiz havanın ve temiz suyun olduğu ortamda geçirebilirsek bizim için kârdır düşüncesiyle eşimle birlikte hafta sonlarını hep köyümüzde geçirmeye çalışıyoruz. Ben içerisinde bulunduğumuz havzadan köyümüze, köyün kendi imkanları ile götürdüğü suyu kullanmaktayız. Bu su, normal sulardan farklı olarak tamamen doğal sudur. İçilebilir ve kullanabilir sular olduğu için bunu kullanmaktan mutluluk ve haz duyuyoruz., ayrıca sağlık için de bunu öneriyoruz. Dünya su kaynakları da giderek azalmakta. Bunun için dünya çapında su için savaş dahi çıkıyor. Böyle bir dönemde zaten kıt olan su kaynaklarını korumak büyük önem arz etmekte. İçinde bulunduğumuz bu havzada Kenger ve Yağbastı Mahallelerinin suları yer almaktadır. Bu iki mahallenin sularının arası 60-70 metre civarındadır. Bu alana dönemde yaklaşık 8 bin civarında yetişecek hindi çiftliği kurulmak isteniyor. İki mahalle halkı olarak da bu çiftliğin kurulmasına karşı değil, ancak suların kirlenmesine karşı. Suyun ve toprağın temiz kalması artık günümüzde tarımla uğraşan bilim insanlarının ve ziraat mühendislerinin en çok önemsediği konulardan bir tanesidir. Hal böyleyken iki mahallenin içme suyu olarak kullandığı su kaynaklarının başına dönemde 8 bin hindinin yetiştirileceği bir çiftliğin kurulması, bu hindilerin zaman zaman aşılanması, ilaçlanması, bu hindilerin ölülerinin ve dışkılarının çevrede bu suları kirleteceğinden iki mahalle halkı bu çiftliğin bu alana kurulmasına tamamen karşıdır. Biz de bu anlamda boş zamanımızı bu mahallede değerlendirdiğimiz için eşim ve ben kamu görevlisi olarak bizler de karşıyız. Kesinlikle insanların üretmesine, ekonomik olarak gelişmesine ve ya ülkenin ekonomisine katkı sağlamasına karşı değiliz. Sadece sularımızın kirlenmesine, sağlığımızın tehlikeye girmesine karşıyız. Bu alanda kurulması planlanan çiftlik, sularımızı yüzeysel olarak kirleteceği kesindir. Müteşebbis bu hindi çiftliğini daha uygun bir alana isterse kurabilir. Ama burada iki mahalle halkı bu çiftliğin kurulmaması için büyük bir mücadelenin içine girmiştir ve bu mücadeleyi de sonuna kadar sürdürecektir.” ifadelerini kullandı.


Çiftliğin kurulması planlanan alanda bulunan su havzalarından başka su kullanamadıklarını belirten Günay Ergün’ün eşi emekli öğretmen Ayşe Ergün ise, “Bizler bu alanda hindi çiftliği kurulmasını istemiyoruz. Bunun sebebi ise çevreye zarar vermesinden dolayıdır. Her şeyden önce iki mahallenin su havzası bu çiftliğin tam ortasında kalacak. Bu çiftlikte kullanılacak kimyasal ilaçlar olsun, çiftliğin atıkları ve bu çiftlikten çıkacak telef olan hayvanlardan dolayı bu su havzası kirlenecek. Bir de burada sondaj çıkarılacak bizim sularımız tamamen kesilecek belki de. Kesilmese bile sularımız kirlenecek. Bu da insan sağlığını tehdit edecek. İnsanlarımız rahat rahat bu suyu içemeyecek. Zaten köyümüzde su var fakat yaz aylarında sürekli sular kesiliyor. Doğru düzgün insanlar su kullanamıyor. Bu su da kirlenirse insanlar ne içecek? Sık sık kesilen suyumuz da doğru düzgün içmeye uygun değil. Hem kum çıkıyor, hem çok kireçli hem de değişik bir kokusu var. İnsanlar o yüzden çeşme sularını içmiyor ve kullanmıyor. Gerek yemek yapmak için, gerek içmek için gerekse temizlik için biz bu su kaynaklarından çıkan suları kullanıyoruz. Diğer suyu hiç kullanmıyoruz desek yeridir. O sebeple bu su kaynağımızın da hindi çiftliği ile kirlenmesini istemiyoruz ve buna karşıyız” dedi.


Yağbastı Mahallesi sakinlerinden Gülay Gökdemir, “Ben Yağbastı Mahallesi’ndenim. Suyumuzun kirlenmesini istemiyoruz. Bu çiftliğin buraya kurulmasını istemiyoruz. Eğer kurulursa sularımız kirlenecek. İki mahalle halkı olarak hepimiz karşıyız” dedi.



“Çiftliğin kurulmasına karşı değiliz, fakat bu alana kurulursa sağlığımız tehlikeye girecek”


Bir şahıs tarafından kurulması planlanan hindi çiftliğinin kurulmasına kesinlikle karşı olmadıklarını dile getiren Yağbastı Mahalle Muhtarı Erdoğan Gökdemir, çiftliğin başka bir alana kurulmasını istediklerini söyledi. Çiftliğin eylem yaptıkları alana kurulması halinde mevcut su kaynaklarının kirleneceğini, taban su seviyesinin yüksekte olması sebebiyle insan sağlığını doğrudan tehdit edeceğini de sözlerine ekleyen Muhtar Gökdemir, "Bizim Yağbastı ve Kenger Mahallemizin suları, bu bölgeden gidiyor. Burada kurulması planlanan tesisin hindilerin dışkıları, telefleri, kimyasal maddeleri bizim suyumuza çok yakın. Yüzeysel olarak 1 buçuk 3 metreye yakınlık olduğundan ve bu suya pislik bulaşacağından dolayı biz halk olarak tedirginiz. Bizim bu konu hakkında haberimiz olunca mahalle halkımızdan imza topladık ve bunu Kula Kaymakamlığı’na, Manisa Valiliği’ne, MASKİ’ye ve İl Sağlık Müdürlüğüne gönderdik. Biz buralardan şöyle bir yanıt aldık. Buraya tesisi kurmayı planlayan şahıs 2019 yılında müracaat yaptığı için, onay belgelerinin hepsini almış. Bir tek şuanda MASKİ’den onay alamadığı bilgisini öğrenince bu şekilde bir girişimde bulunduk. Kesinlikle bu çiftliğin bu bölgede kurulup bizlerin, içme suyuna karışacak olan pislik ve gübre gibi atıkların karışmaması için bu tesisi burada istemediğimizi belirttik. Bu durumdan mahalleli vatandaşlarımız da tedirgin. Zaten sularımız yetersiz geliyor. Mahalle’ye bağlı yapılaşmaların da mesafesi çok uzun. Başka bir yerden su bulabileceğimiz durumumuz da yok. 2017 yılında Yağbastı Mahallesi’nde su çalışması yaptırdık. 220 metre kadar derinliğe indik, fakat su bulamadık. Yani elimizde tek kullanabileceğimiz suyumuz bu. Bunun da dış etkenler ile kirletilmesine kesinlikle karşıyız. Bu girişimde bulunan şahsı yakından da tanıyoruz. Eğer böyle bir tesis kuracaksa, kendine ait daha geniş yerleri var. Buralarda bir çalışma yapsın. Bu bölge halkı olarak biz kesinlikle bu duruma karşıyız, gereken tüm çalışmaları da yapmaya devam edeceğiz. Buradan yetkililere de sesleniyoruz. Yetkililerin bizlere yardımcı olmasını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Yaşar Üniversitesi 23 yaşında Bilim, birlik ve başarı ilkeleriyle yenilikçi ve sürdürülebilir bir üniversite olmak için eğitime katkı koymayı sürdüren Yaşar Üniversitesinin 23. yılı törenle kutlandı. Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Kuruluşumuzdan bu zamana kadar pek çok alanda başarılara imza attık ve binlerce öğrenci mezun ettik” dedi. Yaşar Üniversitesinin 23’üncü kuruluş yıl dönümü Selçuk Yaşar Kampüsünde düzenlenen törenle kutlandı. Törene; KKTC Baş Konsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş, mütevelli heyeti üyeleri, akademik ve idari çalışanlarla öğrenciler katıldı. Müzik bölümü öğrencilerinin dinletisiyle başlayan törende, akademik ve idari çalışanlara ‘Bilim, Birlik, Başarı’ ödülleri verildi. Ödüller; ’Başarılı İdari Birim’, ’Temsiliyet Başarısı’, ’Eğitimde Başarı’, ’Başarılı Araştırmacı’, ’Akademik Onur’ adı altında takdim edildi. Beşinci, onuncu, on beşinci ve yirminci hizmet yılını dolduran akademik ve idari personele de rozet ve belge verildi. Açılış konuşmasını yapan Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, “Kuruluşumuzdan bu zamana kadar pek çok alanda bilimsel, kültürel ve spor alanlarında pek çok başarıya imza attık ve binlerce öğrenci mezun ettik. Akademik başarılarımız, akreditasyonlarımız ile ulusal ve uluslararası projelerdeki performansımızla üniversiteler arasında güçlü bir konum elde ettik. Bu vesileyle kurucumuz ve ebedi onursal başkanımız Selçuk Yaşar’ı saygı ve rahmetle anıyorum” dedi. Yiğitbaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yakın bir zamanda Stanford Üniversitesi tarafından hazırlanan ve dünya genelinde üst seviyede başarı elde eden bilim insanlarının bulunduğu Dünyadaki En Etkili Bilim İnsanları listesinde 6 akademisyenimiz yer aldı. Prof. Dr. Arif Hepbaşlı, Prof. Dr. Duygu Türker Özmen, Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu, Prof. Dr. Meltem Gürel, Doç. Dr. Banu Yetkin Ekren ve Doç. Dr. Mir Jafar Sadegh Safari’nin böylesine saygın bir listede yer alması, yapılan çalışmaların ve akademik katkıların değerini bir kez daha göstermiştir. Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Türkan’ın da yer aldığı çalışma Türk Uzay Yolcusu ve Bilim Misyonu kapsamında uzaya gönderilen 13 deneyden biri oldu. Bu bilimsel başarıların üniversitemiz için büyük gurur ve mutluluk kaynağı olduğunu belirtmek isterim. Avrupa Birliği Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezimiz tarafından, insan kaynakları müdürlüğümüzün desteği ile yapılan başvuru sonucunda, üniversitemiz Avrupa Komisyonunun Araştırmacılar İçin İnsan Kaynakları Stratejileri Mükemmellik Ödülüne layık görüldü. Araştırma süreçlerimizde uyguladığımız insan kaynakları politikalarımızla uluslararası bir ödüle layık görülmemiz bizler için gurur verici oldu. 2023 yılı Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması raporunda üniversitemiz yüksek memnuniyet ifade eden A grubunda yer alarak 74 vakıf üniversitesi arasında ilk 10 içinde yer alma başarısını gösterdi." "Hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz" Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller ise “23 yıl önce bir hayalle başlayan ve bugün geldiğimiz noktadaki başarılarımızın temelini atan ’Bilim, Birlik, Başarı’ ilkesiyle Türkiye’ye sayısız ilki kazandıran Selçuk Yaşar’dan aldığımız ilhamla, bilimin ışığında çalışmaya ve üretmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Geçtiğimiz bir yıl içinde öğrencilerimiz; mimarlık, tasarım, spor, sanat gibi pek çok alanda elde ettikleri başarılarla yüzümüzü güldürdü. Akademisyenlerimiz de elde etikleri başarılarla bizleri gururlandırdı. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, en değerli 23’lerin ışığında, nitelikli eğitim ve araştırmalarımızla başarılarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Geleceğe yön veren yenilikçi bireyler yetiştirerek topluma katkıda bulunma hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yerinde duran, geriye gidiyor demektir. İleri, daima ileri’ dediği gibi” diye konuştu. Yaşar Üniversitesinde enerji hukuku alanında yüksek lisans yaptığını söyleyen Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki de, “Bornova Belediye Başkanlığı adaylığına gösterilmemde, geçmişimde iki yüksek lisans yapmış olmam etkili oldu. Bu dönem Bornova Belediyesi olarak ülkemizin çok ihtiyacı olan yenilenebilir enerji alanında birçok çalışma yapacağız. Yaşar Üniversitesi ile de birçok projeyi beraber yürütmek istiyoruz” dedi.
Zonguldak Rektör Özölçer’den "sıfır atık" teşekkürü ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Sıfır Atık Politikası kapsamında en iyi performans gösteren akademik ve idari birimlere teşekkür belgesi takdim etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, sıfır atık ve sürdürülebilir çevre politikası doğrultusunda uzun zamandır attığı adımlara bir yenisini daha ekledi. ZBEÜ, Sıfır Atık Politikası çerçevesinde altı farklı kategori belirleyerek Mart 2024 dönemi için tüm akademik ve idari birimlerin, sıfır atık ve sürdürülebilir çevre politikası doğrultusunda üniversitenin belirlediği adımları uygulamaya dökmeleri açısından bir performans tespitinde bulundu. Pil, kâğıt, plastik, cam, metal ve en düzenli ayrıştırma kategorileri olmak üzere toplamda altı farklı kategorinin kıstas alındığı performans ölçümünde, en iyi sonuçları alarak dereceye giren akademik ve idari birimlere teşekkür belgesi sunuldu. Rektörlük Senato Salonu’nda gerçekleştirilen törene ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu ve Prof. Dr. Servet Karasu, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, akademik ve idari birim yöneticileri katıldı. Törende konuşan ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, ZBEÜ olarak sıfır atık ve sürdürülebilir çevre politikasını önemsediklerini, yönetim olarak bu doğrultuda kararlar almaya devam ettiklerini belirtti. Böylece gelecek nesillere yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre bırakma konusunda Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak büyük kararlılık gösterdiklerine dikkat çeken Rektör Özölçer, özellikle üniversitenin akademik ve idari birimlerinin de bu kararlara uygun adımlar atmalarını önemseyerek birimleri bu konuda teşvik edici çalışmaları sürdürdüklerini aktardı. Mart 2024 dönemi için tespit edilen altı farklı kategoride en iyi performans gösteren akademik ve idari birimlere teşekkürlerini sunan Rektör Özölçer’in, ilgili birim yöneticilerine teşekkür belgesi takdim etmesinin ardından tören sona erdi.
Antalya Antalya Doğal Yaşam Parkı, yeni yavrularla coşkulu bir bahar yaşıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı, baharın gelmesiyle birlikte sevince boğuldu. Parkta, lemur, keçi, geyik, koyun gibi çeşitli türlerden yeni yavrular dünyaya geldi. Yeni yavrularla coşkulu bir bahar yaşayan Doğal Yaşam Parkı’na 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda girişler ücretsiz olacak. Antalya Doğal Yaşam Parkı, doğanın ve hayvanların korunması adına önemli bir merkez olmaya devam ediyor. Doğal yaşam alanlarında özgürce dolaşan 1400’den fazla hayvanı barındıran park, 127 farklı türe ev sahipliği yapıyor. Her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Doğal Yaşam Parkı’nda bahar mevsiminin de habercisi olan doğumlar başladı. Doğal Yaşam Parkı Şube Müdürü Dr. Aygül Arsun, yeni doğumlarla parkın neşesinin ve coşkusunun arttığını belirtti. “Yavru bereketi” Özellikle çocukların ilgisini çeken kuyruklu lemurlardan üç yeni yavrunun doğduğunu belirten Arsun, "Yavrular bir aylık oldular ve anne sırtında zamanlarını geçiriyorlar. Bazıları ağaçlara tırmanarak kendilerini deniyorlar, bir çocuk gibi oynuyorlar" dedi. Ayrıca, parkta diğer türlerden de yavruların olduğunu belirten Arsun, "Ceylanlarımız da yavrulama başladı. Dağ keçileri, geyikler, koyunlar ve kuzular hepsi yavruladı. Rakunlarımızın da yeni yavruları var. İlkbaharın sonlarına doğru doğacak yavrularımız var. Baharla birlikte üreme patlaması yaşıyoruz" diye konuştu. Tüm çocuklar davetli Arsun, özellikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesine denk gelen bu güzel haberle ziyaretçilere bir de müjde verdi. Girişlerin 23 Nisan’da ücretsiz olacağını belirten Arsun, tüm çocukları ve ailelerini parkı ziyaret etmeye davet etti.
Bursa 15 yıl kesinleşmiş hapis cezası vardı: Deldiği duvardan kaçmaya çalıştı Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı İnfaz Büro Amirliği koordinesinde şafak vakti 130 ayrı adrese Özel Harekat polislerinin de destek verdiği operasyon düzenlendi. Yapılan operasyon ve şok uygulamalarda toplamda 113 aranan şahıs kıskıvrak yakalandı. Kasten öldürme suçundan hakkından 15 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan zanlı ise daha önceden deldiği duvardan kaçmak istediği sırada polis tarafından kıskıvrak yakalandı. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı İnfaz Büro Amirliği koordinesinde haklarında kasten öldürme, hırsızlık, dolandırıcılık, yağma, kasten yaralama, dolandırıcılık, kaçakçılık, siber, cinsel saldırı, uyuşturucu madde ticareti gibi çeşitli suçlardan kesinleşmiş hapis cezası ve yakalama kararları bulunan aranan şahıslara yönelik şafak vakti operasyon düzenlendi. Özel Hareket polislerinin de destek verdiği operasyonda toplamda 220 ekip katılırken 130 ayrı adrese eş zamanlı operasyon düzenlendi. Önceden deldiği duvardan kaçmaya çalıştı Kasten öldürme suçundan hakkında 15 yıl 6 ay hapis cezası bulunan İ.K. daha önceden yine ailesine ait ama kullanılmayan ev ile kendi evi arasında bulunan duvarı deldi. Önüne dolap koyarak bunu kamufle eden İ.K. operasyon sırasında deldiği duvardan kaçmaya çalıştığı sırada polisin dikkati sayesinde kıskıvrak yakalandı. Bursa il merkezinde yapılan şok uygulamalar ve eş zamanlı düzenlenen 130 ayrı adreste yapılan operasyonda toplam da 113 aranan şahıs yakalandı. Çeşitli suçlardan hakkında 5 yıl ve 10 yıl arasında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 8 şahıs, 5 yıl ve altı hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan toplamda 43 şahıs kıskıvrak yakalandı. Şüpheliler Bursa Emniyeti’nde Şafak vakti düzenlenen operasyon sonrasında teker teker gözaltına alınan şahıslar, Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Şahısların emniyetteki işlemleri sürüyor.