ÇEVRE - 12 Ocak 2019 Cumartesi 19:35

Şentürk: “JES’ler hiçbir atık üretmeden elektrik üretimini tamamlar”

A
A
A
Şentürk: “JES’ler hiçbir atık üretmeden elektrik üretimini tamamlar”

MANİSA (İHA) – Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkan Yardımcısı Ufuk Şentürk, yerel halkın jeotermal yatırımlar konusunda yanlış bilgilere sahip olduklarını belirterek “Halkımızın söylediği gibi JES’lerin hiçbirisinde jeotermal su kullanılmaz.

MANİSA (İHA) – Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkan Yardımcısı Ufuk Şentürk, yerel halkın jeotermal yatırımlar konusunda yanlış bilgilere sahip olduklarını belirterek “Halkımızın söylediği gibi JES’lerin hiçbirisinde jeotermal su kullanılmaz. Sürdürülebilir ve yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. JES’ler hiçbir atık üretmeden elektrik üretimini tamamlar.” dedi.



Manisa’nın Salihli ilçesinde Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) tarafından “Jeotermal ile Yaşamak” adı altında bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantı esnasında çevreci gruplar dışarıda pankart açarak, slogan atıp protestoda bulundu. Toplantı sonrasında basın açıklamasında bulunan JESDER Başkan Yardımcısı Ufuk Şentürk, burada toplanmamızın amacı, Salihli’de yerel halkın, jeotermal yatırımlara gösterdiği tepki konusunda yanlış bildikleri bazı konularda bilgilendirmek istediklerini söyledi. Şentürk, toplantıya konularında uzman profesör ve öğretim görevlerinin katıldığını belirterek “Jeotermal Elektrik Santralleri yerin altından aldıkları yüksek sıcaklıktaki su ile çalışan elektrik santralleridir. Halkımızın söylediği gibi JES’lerin hiçbirisinde jeotermal su kullanılmaz. JES’ler yerin altından aldığı sıcak suyu eşanjörler vasıtasıyla, petrol kökenli pentan, bütan, izobitan gibi sıvıların buharıyla elektriği üretir. Suyu da bir gramını dahi dokunmadan aldığı rezervuar ve derinliklere basarak, suyun çevriminin devam etmesini sağlar. Sürdürülebilir ve yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. JES’ler hiçbir atık üretmeden elektrik üretimini tamamlar” dedi.



“Raporlar halinde yayınlanır”


Şentürk, konuşmasına şöyle devam etti:


“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bizim ne ürettiğimizi, ne sattığımızı her yıl raporlar halinde yayınlarlar. Tüm santrallerimizin tamamında ürettiği bürüt enerjinin %20’sini kendi soğutma kulelerinde ve reenjeksiyon pompalarında kullanarak yok ederler, %80’inini satarlar. Bu veriler devletin resmi verisidir. Hiçbir santralimiz reenjeksiyon faaliyetini yapmamazlık yapamaz. Çünkü eğer biz bu suyu geri göndermezsek, 10 gün suyu çektikten sonra bu suyu bir daha bulamayız. Tüm santraller aldığı suyu geri basıyor. Ayrıca jeotermal santraller suyunu faylardan almıyor. JES’ler sularını aşağıdaki kayaların içindeki, basınç altındaki hapsolmuş sularından alır. Biz sadece fayı keserek, gözeneklerden akışkan kaynak oluşuyor, biz oradan alıyoruz. Zaten yer altında deniz, dere, çay böyle şeyler yok. Sırf kayalar var.”



“JES’ler haber vermeksizin denetlenir”


25 megavat saatlik bir santralde yıllık 5 milyon dolara mal olduğunu belirten Şentürk “Bütün santraller bu maliyetlere katlanıp, sürdürülebilirlik içinde katlanmak zorundadır. Saf su elde etmek için suyu buharlaştırırız. Çıkan buharın içerisinde hiçbir mineral ve gaz atığı yoktur. Vatandaşlarımızın gördüğü buhar, Salihli’nin bu yıl daha iyi ısınabilmesi için şirketin elektrik üretiminden vazgeçip, Salihli Belediyesine ısınma amaçlı tahsis ettiği kuyudur. Ancak Salihli Belediyesinin ısınma altyapısında buhar kullanma mekanizması henüz kurulmadığı için sadece sıcak su ile bir eşanjör mekanizması kurulmuş. Sıcak suyunu alıyor, buharını atıyorlar. Ama şuan inanın, o su saf sudur.” diye konuştu.



Santrallerin sürekli denetim altında olduğunu belirten Şentürk “Geçtiğimiz ay Türkiye’deki mevcut 57 santralin tamamı habersiz bir şekilde denetlenmiştir. Bu Enerji Bakanlığının talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının uygulaması ve mühendisleri tarafından denetlenmiştir. Bu denetimlerin tamamı habersiz ve Türkiye’deki jeotermal santrallere habersiz yapıldı. Sadece reensiyoksiyon faaliyetlerine değil, oradaki araçların çıkardığı yağa, santrallerin gürültülerine, atık sularına atık tesislerine kadar her şey, birebir bir mühendis ordusu tarafından, her santralde habersiz denetimlerle kontrol edildi” sözlerine yer verdi.



“JES saldırısı altındayız”


JES protestosunda Çevre Derneği adına konuşan Hakkı Uysal, Salihli, Alaşehir ve Sarıgöl’ün Jeotermal Enerji Santrali saldırısı altında olduğunu ileri sürdü. Uysal “Aydın Ovası’nın bir bölümünü kaybettik. Küçük Menderes kan ağlıyor. Alaşehir Ovası’nı kaybettik. Yaşadığımız havza da Sarıgöl, Alaşehir, Salihli JES kuyularıyla çepeçevre sarılmış durumda” dedi. JES’lerin ne kadar faydalı olduğu konusunda toplantı yapıldığını belirten Uysal “İçeride havaya, suya ve toprağa herhangi bir zararının olmadığını anlatıyorlar veya anlatacaklar. Diğer şehirlerdeki JES’lerin doğru çalışmadığından bahsedecekler. Salihli’de başlattıkları kapalı devre JES’lerin en modern sistem olduğunu bizlere anlatacaklar” ifadesini kullandı.



“Biz o günde karşıydık, bugünde karşıyız”


Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, Sarıgöl ilçesinin Türkiye’de üzümde söz sahibi bir ilçe olduğuna vurgu yaptı. Ülgen “Sarıgöl’de 500 bin ton üzüm üretiyoruz. Ürettiğimiz ürünleri Rusya ve İngiltere başta olmak üzere Ortadoğu ile Avrupa’nın her yerine gönderiyoruz. Ülkemizin de her iline üzüm gönderen bir ilçeyiz. Bize bu güne kadar JES’i o kadar anlattılar ki Alaşehir’e sıcak su vereceğiz, dediler. Biz o günde karşıydık, bugünde karşıyız. Bu bir Sarıgöl ve Gediz Ovası’nda tarımı yok etme projesidir. Bağcılık biter, yaşamda ve hayvancılıkta biter” şeklinde konuştu. Çevreciler yaptıkları protesto sonrası otelin önünden olaysız bir şekilde dağılırken, Emniyet güçleri ise yoğun güvenlik önlemi aldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.