GENEL - 16 Nisan 2019 Salı 10:46

Başkan Seçer, meclis üyeleriyle bir araya geldi

A
A
A
Başkan Seçer, meclis üyeleriyle bir araya geldi

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeleri ile akşam yemeğinde bir araya geldi.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeleri ile akşam yemeğinde bir araya geldi.


Yemeğe, Başkan Seçer’in yanı sıra Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Muhammet Gültak, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmaz, Tarsus Belediye Başkanı Haluk Bozdoğan, Anamur Belediye Başkanı Hidayet Kılınç, Çamlıyayla Belediye Başkanı İsmail Tepebağlı, Bozyazı Belediye Başkanı Mustafa Çetinkaya, Mut Belediye Başkanı Volkan Şeker, Silifke Belediye Başkanı Mücahit Aktan, Erdemli Belediye Başkanı Mükerrem Tollu, CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay ve Büyükşehir Belediyesi Meclis üyeleri katıldı.


Yemek öncesinde meclis üyeleri ile tek tek selamlaşan ve sohbet eden Seçer, "Uzun ve yorucu bir süreçten sonra 13 ilçemizde yeni başkanlarımız, ilçe ve Büyükşehir Meclis üyelerimiz görevlerine seçildi. Artık hep beraber o yoğun ve yorucuyu tempoyu Mersin’e hizmetlerle devam ettireceğiz. İlk Büyükşehir Meclis toplantımızın öncesinde bir araya gelmenin, arkadaşlarımızın birbirini tanımasının, birbiriyle sohbet etmesinin, hemhal etmesinin uygun olacağını düşündük. Çünkü uzun çalışma günleri bizleri bekliyor” dedi.


Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra parti kimliğini bir kenara bırakıp, halkın emrine amade olduklarının vurgusunu yapan Seçer, “31 Mart akşamı sandıklar kapandı, seçim sonuçları açıklandı, adayların hukuki haklarından doğan itiraz süreçleri tamamlandı. Mazbatalarımızı aldıktan sonra artık parti kimliğimizi bir kenara bırakarak, 13 ilçe belediye başkanımız ve ben büyükşehir belediye başkanınız olarak bu memlekete hizmete, bu halkın emrine amadeyiz. İlk başta, ilk buluşmamızda, ilk görüşmemizde ve tanışmamızda 13 ilçede benim mensubu olduğum siyasi partiden belediye başkanı olmuştur ya da olmamıştır, bir diğer siyasi partiden olmuştur, benim çalışma arkadaşımdır, benim mesai arkadaşımdır. Onun mutluluğu benim mutluluğum, onun üzüntüsü, zorluğu, imkansızlıkları benim imkansızlığımdır. Her zaman el ele, kol kola yürümeye hazırım" diye konuştu.


31 Mart yerel seçimlerini zor bir siyasi iklimde gerçekleştirdiklerini dile getiren Seçer, “Anayasa gereği Mersin ve diğer 80 vilayette, yani tüm Türkiye sathında yerel seçimler 5 yılda bir yapılıyor. Belki Türkiye’nin yaşadığı konjonktürel siyasi gelişmeler, bu seçimleri mecrasından dışarıya doğru çıkmaya zorladı. Bizim asıl derdimiz ve amacımız, gelecek 5 yılda yerelde yönetici olacak, meclis üyesi olacak siyasi figürleri seçmek, onların ortaya koyacağı hizmetler, siyasi projelerin ya da yerele yönelik bir takım projelerin takipçisi olmaktı. Ama bu seçimde farklı şeyler konuşuldu. Zaman zaman Mersin’e az yansısa da, Türkiye genelinde gerginliklere neden olan bazı polemikler oldu. Ben mutluyum, Mersin’de münferit ufak tefek hadiselerin dışında, birbirimizi zedeleyecek, birbirimizi incitecek, birbirimizin onurunu, izzeti nefsini sıkıntıya sokacak, rencide edecek herhangi bir olay yaşanmadı. Gayet demokratik bir olgunlukta bir mücadele oldu ve çok şükür ki kimsenin tırnağına taş değmeden de bu süreci atlattık" şeklinde konuştu.



“Bundan sonraki süreçte daha kapsayıcı bir dil kullanmak zorundayım”


Yeni siyasi süreçte seçmenlerin siyasi ve ideolojik sahiplerle sandığa gidip, oy kullanmalarının yanı sıra, farklı siyasi görüşteki kişilerin, diğer farklı partilerin adaylarına da oy verebildiklerini belirten Seçer, “Yeni konseptte böyle. Ben bundan sonraki süreçte kendi partililerim alınmasın ama çok daha kapsayıcı bir dil kullanmak zorundayım. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden sonra, Türkiye’nin siyasi yapısı ve yönü farklı bir yola doğru evriliyor. Deneyimli siyasetçiler bunu takip ediyor. Çıta yüksek. Cumhurbaşkanlığı’nda yüzde 50+1 oy alan Cumhurbaşkanı oluyor ve bakın ilk yerel seçimlerde yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraki ilk yerel seçimlerde, 31 Mart seçimlerinde birçok ilde adaylar yüzde 50+1 oy almak zorunda oldular. İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Antalya’da. Bu zorunluluk ittifakları getirdi. Bir tarafta Cumhur İttifakı, diğer tarafta Millet İttifakı. Mersin gibi örnekler Türkiye’de çok az. Burada Cumhur İttifakı adayı vardı, diğer tarafta Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı ve Demokrat Parti’nin adayı vardı. Bu da bizi artık ideolojik kamplaşmayı, keskin çizgileri bir tarafa bırakmaya, daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı olmaya zorladı. Çünkü geniş halk kitlelerinin desteğine ihtiyaç var. Bu açıkçası benim bundan sonra takip edeceğim siyasi güzergahımın en temel ilkesi olacak. Ben diğer arkadaşlarıma da bunu tavsiye ediyorum" dedi.


Ne tek başına bir ilçe belediyesinin, ne de büyükşehir belediyesinin vatandaşların memnuniyetlerini yükseltmek adına tek başlarına yeterli olmayacağını ifade eden Seçer, “Biz mümkünse eşgüdüm içinde, koordineli, konuşarak, oturarak, birbirimizi dinleyerek ve birbirimize yardımcı olma anlayışı içerisinde bu süreci götürmemizin hem ilçe belediyelerimize hem de büyükşehir belediyemize önemli rahatlık sağlayacağını düşünüyorum. Bu bir diğer avantajı da beraberinde getirecek. Bizim her kuruşu çok dikkatli harcamaya ihtiyacımız var. Belediyelerin durumu ortada. Hiçbir belediye rahat değil. Bilançolar öyle lüks bilançolar değil. Ya borç alacağı ya da gelir gideri dengeliyor. Ucu ucuna ay sonunu getiriyor ya da sürekli açık devrederek gidiyor. Bütün belediyeler borçlu, gelirleri sınırlı. Türkiye’de genel bir ekonomik sorun yaşanıyor. Bu durum insanların gelirini düşürüyor. Gelir düşmesi devletin vergi gelirlerini düşürüyor ve bu da bizim belediyelere merkezi bütçeden gelen payları düşürüyor. Bunlar birbirine zincirleme. Paranın olmadığı yerde verdiğimiz sözleri yerine getirmemiz mümkün değil. Bu sebeple çok idareli, planlı ve sistemli gitmemiz lazım. Ama Mersin gibi önemli bir kentte biz bu görevi yapacağız. Önemli potansiyellerimiz var. Gerçekten birikimli, liyakat sahibi, ne yaptığını bilen yöneticilerle biz bu süreci götürürsek ve bu gemiyi yüzdürürsek inanın bize havada, karada, denizde ölüm yok. Çok rahat bir şekilde bu işleri hep beraber yapabiliriz diye düşünüyorum. Bu da beni umutlandırıyor. Mersinimiz ve Türkiyemiz için güzel şeyler yapacağız. Ben buna canı gönülden inanıyorum. Bu dönem güzel ve farklı şeyler olacak" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenler’de 14. Uluslararası Barış Ekmeği Festivali: Gazzeli çocukları ağırlıyor Esenler Belediyesi tarafından 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Barış Ekmeği Festivali, bu yıl savaşın mağdurları, Gazzeli çocukları ağırlıyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 5 gün devam edecek etkinlikler, önceki gün düzenlenen Boğaz turuyla start verdi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 14. Uluslararası Barış Ekmeği Festivali’ne ev sahipliği yapan Esenler Belediyesi, bu yıl Gazzeli çocukları ağırlıyor. Esenler’de bir gelenek haline gelen festivalin startı ise önceki gün yapılan Boğaz turuyla verildi. 7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırılarından sonra Türkiye’ye gelen 10-14 yaş aralığındaki 22 çocuk, dünyanın en güzel boğazında ikramlar ve müzik eşliğinde keyifli vakit geçirdi. Filistin ve Türk bayraklarıyla görsel şölen sunan çocuklar, ülkelerinin milli marş ve müzikleriyle doyasıya dans etti. 5 gün boyunca devam edecek etkinlikler kapsamında çocuklar, Türk öğrencilerle birlikte İstanbul’un tarihi ve kültürel yerlerini keşfetme fırsatı bulacak. Pazar günü ise Esenler Dörtyol Meydanı’nda gerçekleşecek program ile çocuklar, pişirdikleri ekmekleri dünya liderlerine göndererek tüm insanlığa barış çağrısında bulunacak. “Çocukları iyileştirmek istiyorum” Gazzeli Maryam Abdelati, “Ailemle beraber Gazze’den çıkıp Türkiye’ye geldik. Zor bir şekilde Refah’a ulaştık. Orada 10 gün kaldık. Sonra Türkiye’ye geldik. Savaş çok kötüydü. Evimizde mahsur kalmıştık. Her yer bombalanıyordu. Beyaz bayraklarımızı elimizi alarak evimizden çıktık. Tam o sırada İsrail askerleri halamı şehit etti. Okuluma devam edip doktor olmak istiyorum. Savaşta yaralanan çocukları iyileştirmek istiyorum” ifadelerini kullandı. “Ülkemin özgür olacağına inanıyorum” 10 yaşındaki Kamaşeddin Ahmet Aldalou ise, “Yaşadıklarımızla ilgili neler söyleyeceğimi bilemiyorum. Her şey çok kötüydü. Korkunç bir savaş devam ediyor. Büyüyünce mühendis olmak istiyorum. Ülkeme gidip orada çalışmak istiyorum. Orada kalan ailem ve akrabalarımla görüşemiyorum. Telefon ve internet yeteri kadar çekmiyor. Ülkemin bir gün özgür olacağına inanıyorum. Her zaman umutluyum” dedi. “Bu kardeşlerimiz çok acılar çektiler” 11 yaşındaki Ecrin Nur Tuncel, Gazzeli çocukların Türkiye’de olmasından büyük mutluluk duyduğunu kaydederek “İnşallah burada güzel hatıralar biriktirirler. Bu kardeşlerimiz çok acılar çektiler. İnşallah ülkelerindeki bu işgal bir an evvel son bulur” diye konuştu. “Savaşın içine bir daha girmesinler” Gazzeli kardeşlerinin hiçbir yere gitmesini istemediğini söyleyen Hafsa Kübra Tepe ise, “Hep ülkemizde kalsınlar. Burada beraber yaşayalım. Gerekirse evlerimize alalım. Yeter ki o savaşın içine bir daha girmesinler. Empati yaptığımda bile benim canım acıyor” şeklinde konuştu.
İzmir İzmir’de lise öğrencileri yemek yarışmasında hünerlerini sergiledi İzmir’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen MEB Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması’nda, yöresel lezzetler sergilendi. Ege Bölgesi’nde bulunan 33 liseden yaklaşık 100 öğrencinin katıldığı yarışmada, öğrenciler finallere kalabilmek için kıyasıya yarıştı. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü koordinesinde organize edilen ve Konak Nevvar Salih İşgören Eğitim Kampüsü-5 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirilen yarışmaya, İzmir’de ve Ege Bölgesi’nin çeşitli illerinde bulunan toplam 33 liseden yaklaşık 100’e yakın öğrenci, yaptıkları yöresel lezzetlerle katıldı. Usta ve şeflerden oluşan jüri tarafından yapılan değerlendirme sonrası dereceye giren ekiplere ödülleri verildi. “Öğrenciler aşçılıklarını konuşturuyor” İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, gastronomi alanında Milli Eğitim Bakanlığı’nın aşçı, barista, garson gibi istihdama yönelik güzel çalışmaları sonuna kadar desteklediğini belirterek, “Ege Bölgesi’nde, Manisa’dan, İzmir’den çok kıymetli öğrencilerimiz kendi marifetlerini ortaya koyarak aşçılıklarını konuşturuyorlar. Ben gerçekten çok etkilendim. Harika, çok orijinal yemekleri yapıyorlar. Çok da başarılı bir şekilde yapıyorlar. Ustaca duruşları var. Öğretmenlerinin katkılarından dolayı özgüvene sahip. Damak zevki de muhteşem olan güzel çalışmalara imza atıyorlar. Yöresel yemekler yapıyorlar. Tire’den, Bergama’dan yaptıklarını söylüyorlar. Çocuklarımız gelecekte, dışarıdan yemek yemek isteyen, gastronomiye önem veren, damak zevkini çok önemli önemseyen İzmirlileri Ege Bölgesi’ne, Türkiye’deki insanlara hitap edecek aşçıları yetiştiriyor” diye konuştu. “Türk mutfağını çok daha güzel günler bekliyor” Yarışmada jüri olarak bulunan ve öğrencilerin yaptığı yemekleri oldukça başarılı bulduğunu değerlendiren Dr. Öğretim Üyesi Emrah Köksal Zengin, “11 okulumuzun ana yemekleri ve çorbaları geldi. Tatlılar da gelecek. Biz de mümkün olduğunca en hassas haliyle değerlendirmeye çalışıyoruz ki çok emek var. Herhangi bir haksızlık olmasın. Tartışıyoruz, reçetelere bakıyoruz. Fakat inanılmaz bir yeni nesil geliyor. Gençlerimiz muhteşem. İnşallah Türk mutfağını çok daha güzel ve iyi günler bekliyor. Bizim işimiz zor. En başarılısını bulmak çok zor. Gençlerden çok umutluyuz. Gelecek emin ellere emanet” ifadelerine yer verdi. Aşçı başı Mümin Dürüstlü ise öğrencilerin mesleği severek yaptıklarını, öğrencilerden görsele ve yöresele uyumalarını istediklerini belirtti. 4 gündür farklı illerde çeşitli yemekler yediklerini aktaran Dürüstlü, İzmir’de de güzel yemeklerin yapıldığını ifade ederek öğrencilere başarılar diledi. Etkinlikte yarışmacı olarak yer alan ve ekip arkadaşlarıyla birlikte çorba, tatlı ve ana yemek çıkardıklarını söyleyen öğrenci Sude Nur Çelik, “Ekip arkadaşlarımla birlikte ortaklaşa yaparak yarıştık. Gerçekten çok stresliydi. Çorba, tatlı ve yemeklerimiz farklı dakikalarda çıkacaktı. Biz bunu son dakika yaparken öğrendik. Ben mesela çorbamı yetiştiremedim. Bu konuda bayağı sıkıntı yaşadık ama herkesten önce sonunda yetiştirdik” cümlelerini aktardı. “Dünya mutfağında ilerlemek istiyorum” Gastronomi alanının önünün açık olduğuna dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniversite okunmasa bile gerçekten çok güzel yerlere gelinebiliyor. Yurt dışından ilerlemeyi gerçekten çok isterim. Özellikle dünya mutfağından. Genelde tatlı üzerinden gitmeyi tercih ediyorum. Çünkü o konularda biraz daha iyiyim.” “Tava yemeklerinde ilerlemeyi düşünüyorum” Yarışmada yaptığı tatlının içeriğinden bahseden Öğrenci Nihat Çelikok da “İçi dolgulu lokma yaptık. Altında böğürten ve ahududulu bir sos yaptık. İçinde şeker var, üstünü de nane ile süsleyeceğiz. Yarışma heyecanlı, yemeği yetiştirdim. İleride yurt dışına açılmak istiyorum. Ben genelde tava yemeklerinde ilerlemeyi düşünüyorum” diye konuştu.
Giresun Soyguncuları çantadaki fotoğraf ele vermiş Giresun’un Bulancak ilçesinde dün bir kuyumcu dükkanına pompalı tüfekle girerek 4,5 kilogram altını alıp kaçan soyguncuları geride bıraktıkları çantadan çıkan fotoğrafın yakalattığı ortaya çıktı. İlçenin Bulancak Mahallesi Şemsettin Caddesi’nde dün saat 11.00 sıralarında yaşanan silahlı kuyumcu soygununda silahlı soyguncuları ele veren detaylar ortaya çıkmaya başladı. Olay sırasında soyguncularla arbede yaşayan kuyumcu Erdoğan Gündoğdu araç içerisinden aldığı çantadan çıkan fotoğrafın izini süren polisin kısa sürede çalınan altınlarla beraber 3 şüpheliyi ele geçirdiği belirlendi. Soyguncuları fotoğraf ele verdi Kuyumcu dükkanı soygunu ile ilgili yaşananları anlatan Kuyumcu Erdoğan Gündoğdu, “Ben soygun sırasında dışarda çay ocağındaydım. Dükkanımdaki silah seslerini duyunca hemen olay yerine geldim. İçerde çalışan elemanı etkisiz hale getirmişlerdi. Ben de içeri girmek istedim ancak arkadaşlarım beni silahlı oldukları için bırakmadılar. O sırada altınları alıp kaçan hırsızlar araca binerlerken peşlerinden koştum. Arbede yaşandı ve tam o sırada araçta elime geçen bir çantayı aldım. Çantaya baktığımda içinden bir fotoğraf çıktı ve polislerde o fotoğrafın izini sürerek hırsızları yakaladı. Fotoğraf soygunculardan birine aitmiş” dedi. Çalınan altınların eksiksiz olarak olarak kendisine teslim edildiğini de ifade eden Gündoğdu, “Emniyet ve jandarma ekipleri kısa sürede yakaladılar. Hırsızların sakladıkları altınları da eksiksiz olarak getiriler. Yaklaşık 7.5 milyon lira değerinde 3 kilo bilezik, 300 gram 14 ayar zincir grubu vardı. Altınlarımı teslim aldık. Emniyet güçlerimize, jandarmamıza ve özellikle bizimle ilgilenen valimize teşekkür ederim” diye konuştu. Silahla ateş ettiler mermiler başımın üstünden geçti Soyguncuların etkisiz hale getirdiği kuyumcu çalışanı Abdullah Bay ise “İçerdeydim bir anda içeri girerek bana ’Ellerin kaldır’ dediler. Ben ise soyguncu olduklarını anlayınca refleksle tezgahın altındaki silaha eğildim o anda bana ateş açtılar. Ben eğildiğim için mermiler başımın üzerinden geçti. Zaten hedefleri müdahale edeni vurmakmış. Bana elimi başımın üzerine koyup köşeye geçmemi istediler. Biri de kapıda gözcülük yapıp altınları alıyordu” şeklinde konuştu. Aracı durdurmak için çalıntı taksinin arka lastiğini bıçakla kesti Silahlı soyguncuların bindikleri aracın lastiğini bıçaklayarak bölgeden uzaklaşmasını engelleyen Taner Karbaş da, “Ben de çay ocağında çay içiyordum. O sırada silah sesi duyunca herkes silah sesinin geldiği yöne doğru gitmeye başladı. Ben de gittim bir baktım. Araca binmiş gidiyorlar. O anda ilk aklıma gelen aracın lastiğini patlatmaktı. Silah olsa ateş ederdim ama silah olmayınca o anda elime geçirdiğim bir bıçakla hemen lastiği kestim. Lastiği kesmem işe yaramış olmalı ki çok uzağa gidememişler. En fazla 3 kilometre sonra park etmek zorunda kalmışlar. Gizledikleri başka bir araç yardımıyla kaçmaya çalışmışlar. Taksinin şoförü ise elleri, ayakları bağlanmış ve ağzı bantlanmış halde bulundu” ifadelerini kullandı. Öte yandan, kuyumcu dükkanına kar maskeli ve pompalı tüfekle giren soyguncular E.B., S.C. ve S.T.’nin emniyetteki ifadelerinin ardından bugün Giresun Adliyesi’ne çıkartılmaları bekleniyor.
Gaziantep Şahinbey’de 10 milyon fide dağıtımı başladı Şahinbey Belediyesi tarımsal üretimin ve verimin artırılması için verdiği destekleri sürdürerek 10 milyon adet domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun ve karpuz fidesi dağıtımı gerçekleştirdi. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde, çiftçilere destek sağlamak amacıyla Kapacağız Mahallesi’nde fide dağıtımına başlandı. Şahinbey Belediyesi tarafından organize edilen bu etkinlikte, bölge çiftçilerine toplamda 10 milyon fide dağıtılacak. Programın ilk gününde, çiftçiler fideleri almak için büyük bir ilgi gösterdi. Dağıtımın birkaç gün süreceği ve tüm çiftçilere ulaşılması hedeflendiği açıklandı. “Çiftçimize en iyi tohumu, en iyi gübreyi temin ediyoruz” Çiftçilere verdiği desteği arttırarak devam ettireceğini söyleyen Başkan Tahmazoğlu, “7 yıldan beri aralıksız bir şekilde çiftçimizin ihtiyacı olan arpa, buğday, yem, gübre, arılı kovan desteği, zeytin fidanı, fıstık fidanı, canlı hayvan desteği, süt sağma makinası, meraların gübrelenmesi ve arazi yollarının yapılması gibi birçok destek de bulunduk. Çiftçimizde ekili alanlarımızı 4 kat arttırarak ve çifti sayımızı yüzde yüz arttırarak buna cevap verdi. Çiftçimiz kazanıyor. Çiftçimize en iyi tohumu, en iyi gübreyi temin ediyoruz. Şu ana kadar belediyemizin sağladığı destek 1 milyar liraya ulaşmış oldu. Bu çok önemli bir destek. Bu kadar destek veren Türkiye’de başka bir şehir yok. Şahinbey’in çiftçisi çok şanslı. Domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun ve karpuz fidelerimiz çok kaliteli. Bölgemize uygun özel olarak ürettirdik. İnşallah bu üretimde sadece Gaziantep’in değil Güneydoğu Anadolu’nun desteğini karşılamış oluyoruz. Çiftçimiz bundan gerçekten büyük kazanç elde ediyor. Dağıttığımız ürünler en az 15 kat fazla destek olacak” dedi. “Aracıyı ortadan kaldırdığımız zaman hem çiftçi kazanacak hem de tüketici kazanacak” Yeni projesi ile ilgili konuşan Tahmazoğlu, “Üreticiyle tüketiciyi buluşturmak istiyoruz. Bu konuda bazı engeller var önümüzde ama biz onları da aşacağız. Ben şunu planlıyorum. Tarladan direk çiftçimizden alıp pazarda kendi pazarcılarımız aracılığıyla direkt tüketiciye satmayı planlıyoruz. Aracıyı ortadan kaldırdığımız zaman hem çiftçi kazanacak hem de tüketici kazanacak. Şu an bu proje üzerinde çalışıyoruz. Bizim şu anda koyun keçi birliğiyle yaptığımız şehirde birçok mağazamız var. Orada çiftçimizin sütünü, yoğurdunu, kaymağını direkt doğrudan alıp satışını yapıyoruz. Meyve sebzede inşallah bunu gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. “Fırat’ın suyunu Gaziantep’e getirmemiz şart” Fırat’ın suyunun Şahinbey’e getirme projesiyle ilgili bilgi veren Tahmazoğlu,“Fırat’ın suyuyla alakalı olarak kendime yakışanı yapıyorum. 2 gün önce Ankara’daydım. Bu konuyla ilgili bazı görüşmeler yaptım. Tarım bakanımızdan da randevu istedik. İnşallah vekillerimiz ve bakanlarımızla görüşmeleri yapıyoruz. Dünya kuraklığa doğru gidiyor. Bu kadar emek veriliyor. Yağış olmadığı zaman hepsi boşa gidiyor. Boşa gitmemesi için geleceğimiz için Fırat’ın suyunu Gaziantep’e getirmemiz şart. Ben buna inandığım için bunun arkasında durmaya devam edeceğim” diye konuştu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “21’inci Yüzyıl Afrika ve Türkiye yüzyılı olacaktır” Türkiye-Tanzanya İş Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Tanzanya ile 2003 yılında yaklaşık 11 milyon dolar olan ikili ticaret hacmimiz, 2023 yılında 350 milyon dolar seviyesine yaklaşmıştır. Hedefimiz ise 1 milyar dolar olarak belirlendi. 21’inci Yüzyıl Afrika ve Türkiye yüzyılı olacaktır” dedi. Türkiye Tanzanya İş Forumu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Devlet Başkanı Samia Suluhu Hassan’ın katılımı ile gerçekleşti. Toplantıda Türkiye ve Tanzanya arasında yapılacak olan ticari ilişkiler hakkında açıklamalarda bulunan Yılmaz, “Afrika kıtası ile 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 37 milyar dolara ulaşmıştır. Bu dönem zarfında ihracatımız 2,1 milyar dolardan 22 milyar dolara; ithalatımız ise 3,3 milyar dolardan 15 milyar dolara ulaşmıştır. Tanzanya’dan ülkemize Cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan bu ilk ziyaretin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Tanzanya ile 2003 yılında yaklaşık 11 milyon dolar olan ikili ticaret hacmimiz, 2023 yılında 346 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir” dedi. “21’inci Yüzyıl Afrika ve Türkiye yüzyılı olacaktır” Türkiye, Afrika kıtasının her alanda gelişmesine ve ilerlemesine katkıda bulunmaya devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Afrika kıtası ile 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2023 yılında 37 milyar dolara ulaşmıştır. Bu dönem zarfında ihracatımız 2,1 milyar dolardan 22 milyar dolara; ithalatımız ise 3,3 milyar dolardan 15 milyar dolara ulaşmıştır. Tanzanya’dan ülkemize Cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan bu ilk ziyaretin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Tanzanya ile 2003 yılında yaklaşık 11 milyon dolar olan ikili ticaret hacmimiz, 2023 yılında 346 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türk müteahhitleri günümüze kadar Tanzanya’da 6,4 milyar dolar değerinde 14 adet proje üstlenmiştir. İyileşen yatırım ortamı ve olası iş birliği fırsatları, Türk firmalarının Tanzanya’ya olan ilgisini artırmaktadır. Ticaret hacmimizi ilk etapta 1 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. 21’inci Yüzyıl Afrika ve Türkiye yüzyılı olacaktır. Yaşlanmadan zenginleşmek lazım. Bazı kıtaların bazı ülkelerin Avrupa gibi yaşlandığını görüyoruz. Yaşlanmadan zenginleşmek lazım. Bunu da Afrika’nın başaracağına inanıyorum. Tanzanya ekonomisi geçen yıl yüzde 6 büyüdü. Türkiye olarak biz de geçen yıl yüzde 4,5 büyüdük. Dünya ise 3 büyüdü” şeklinde konuştu. “Türkiye-Tanzanya ikili ticari, ilişkilerinde ulaşılan rakamların aşılacağına inanıyorum” Ülkemiz firmalarının Tanzanya’da üstlendiği büyük çaplı projelerin gelecek vadetmekte ve örnek olmakta olduğunu belirten Yılmaz, “Özellikle Türk inşaat sektörü açısından özellikle konut, alışveriş merkezleri, kongre ve konferans merkezleri ile yol ve köprü inşasına yönelik iş imkânları olduğunu biliyoruz. Bu doğrultuda iş insanlarının aralarında kuracakları yeni bağlantılar önemlidir. Dün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettikleri gibi; Türkiye-Tanzanya ticari ilişkilerinde potansiyelimizi tam olarak kullanmanın zamanı artık gelmiştir. Bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek, Türkiye-Tanzanya ikili ticari, ekonomik ve yatırım ilişkilerinde bugün ulaşılan rakamları önümüzdeki dönemde çok rahat bir şekilde aşacağınıza inanıyorum. Bu değerli iş forumu vesilesiyle Türk yatırımcıları Tanzanya’da yatırım yapmaya teşvik ediyorum” dedi. Toplantıya, Tanzanya Endüstri ve Ticaret Bakanı Dr. Ashatu K. Kijaji, Büyükelçi Mehmet Güllüoğlu ve Iddi Seif Bakari, Ticaret Bakan Yardımcı Mustafa Tuzcu, DEİK/Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Başkanı Erdem Arıoğlu, Tanzanya Özel Sektör Kurumu Başkanı Angelina Ngalula ve iş dünyasının temsilcilerinin katıldı.