EKONOMİ - 12 Ocak 2019 Cumartesi 10:15

(Özel) Dondurucu soğukta 26 gündür Özbekistan’a geçmeyi bekliyorlar

A
A
A
(Özel) Dondurucu soğukta 26 gündür Özbekistan’a geçmeyi bekliyorlar

20 derecelerde seyrettiği Gürbulak’ta şoförlerin donma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Mersinli uluslararası nakliyeciler, araçlardaki ürünlerin bir bölümünün bozulduğunu, taahhütlerini yerine getiremedikleri için de müeyyide cezalarla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, soruna acilen çözüm istediler.

20 derecelerde seyrettiği Gürbulak’ta şoförlerin donma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Mersinli uluslararası nakliyeciler, araçlardaki ürünlerin bir bölümünün bozulduğunu, taahhütlerini yerine getiremedikleri için de müeyyide cezalarla karşı karşıya kaldıklarını belirterek, soruna acilen çözüm istediler.


Türk nakliyecilerin Özbekistan’a girebilmeleri için bu ülke tarafından geçiş belgesi verilmesi gerekiyor. Son dönemde uluslararası taşımacılar, yetersiz ve geciken geçiş belgeleri nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Mersin’deki uluslararası nakliye şirketlerinin sahipleri, yaşadıkları sorunları İHA’ya anlatarak, yetkililere seslendiler.



“17 Aralık’tan bu yana bin araç sınır kapısında bekliyor”


Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Türk Cumhuriyetleri Çalışma Grubu Başkanı Yaşar Özkaya, 17 Aralık 2018’den bu yana 500 araç parkta, 500 araç da gümrük içinde olmak üzere bin aracın Gürbulak Sınır Kapısı’nda beklediğini söyledi. Özbekistan geçiş belgeleri olmadığı için bu ülkeye giremediklerini belirten Özkaya, “Bu ülke üzerinden transit geçiş yapacağımız Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan’a da gidemiyoruz. 2018 yılından 500 geçiş belgesi geldi ve 500 araç bu belgeleri aldı. Geriye kalan araçlar 26 gündür orada sahada hala Özbekistan’a geçmek için bekliyor” dedi.



“Şoförlerimizin suyu yok, yemek yok, bozulan mallarımız var”


Bu araçlardaki ürünlerin bozulma riskiyle karşı karşıya bulunduğuna ve şu anda sınır kapısındaki hava şartlarının çok ağır olduğuna dikkat çeken Özkaya, “Hava, eksi 15 derecenin de altında. Şoförlerimizin suyu yok, yemek yok, bozulan mallar var, termoking araçlar çalışıyor, malları zamanında yetiştiremediğimiz için müeyyide cezalarla karşı karşıya kalıyoruz. Şoförlerimiz araçlarının içinde yatıyorlar. Yarın öbür gün soğuk hava şartları nedeniyle şoförler araçların içinde öldü şeklinde haber alınca hiç kimse şaşırmasın. Bu tür risklerle karşı karşıyayız. Bu mallar gitmediği zaman tüccarlar bir daha Türkiye’den mal almıyorlar, ülkemizden vazgeçip Çin’den mal alıyorlar. Bekleyen araçların hepsi birer ekmek teknesi. Araçların hepsi borçlu, senetli. Gerçekten çok zor durumdayız. Acil çözüm istiyoruz. Yetkililerin bizimle ilgilenmelerini istiyoruz” diye konuştu.


Pazartesi günü bin belgenin Türk Büyükelçiliğine teslim edildiğini, ancak bugün hala bu belgelerin Gürbulak Sınır Kapısı’na teslim edilmediğini dile getiren Özkaya, “Yazık, günah değil mi? Bu ülkenin ekonomisine darbe vurulmuyor mu? Geçiş belgeleri olmadığı için 20-25 günden bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin ihracatı 4 ülkeyle kesilmiş durumda. Maalesef arayan, soran hiç kimse yok. İşimizi, aşımızı kaybediyoruz. Bu araçlar, insanlar orada günlerdir yatıyor. Her araç bir milli servettir. Projeli mallar var, taahhütte bulunduğumuz mallar var. Bunları zamanında yetiştiremediğimiz için müeyyide cezalarla karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu sorunun bir an evvel giderilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.



“Hedeflerimizi engelliyor"


Öznak Lojistik sahibi Hamza Demirci de günlerdir sınır kapısında yatan araçların hedeflerini de engellediğini söyledi. “Bizler, 2018’de 168 milyar dolar dış ticaretimiz oldu diye sevinen bireyleriz” diyen Demirci, geçiş belgeleri eksik geldiği için hedeflerine ulaşamadıklarını kaydetti. Türkiye’nin 2023, 2071 hedefleri olan bir ülke olduğunu vurgulayan Demirci, “Daha kurumsal, daha sistematik ilerlememiz için sınır kapılarındaki ülkelere geçiş belgeleri tükenmeden bir ay önceden elimizde olması gerekir. Geçen seneki 44 bin araç Özbekistan’a sevkiyatın altyapısı oluşturulup, mevcut evraklar bu sene yine en hızlı şekilde gümrük kapılarımıza gelmek zorunda. Bu gelmediği müddetçe hepimiz mağduriyet içerisinde beklemek zorundayız ve maliyetlerimiz gün geçtikçe artmakta. Devlet büyüklerimiz, odalarımız acilen bu duruma müdahale etmeli. İthal eden firmalar bizden belli bir süre içerisinde ürünlerinin gelmesini talep ediyorlar. Bu ürünlerin Özbekistan’a sevkiyatının 12-15 gün içerisinde gerçekleşmesi gerekli. Termoking araçlarımızda SMR sigortası yapıyoruz, ürün bozulduğu zaman sigorta firmaları karşılıyor. Geçiş belgesi gelmediğinden ve bu araçlar 25 gün orada kaldığı için SMR sigortasından muaf oluyor. Bazı ürünler eksi 5 derecede muhafaza edilmesi gereken ürünler. Biz bunları Doğu Beyazıt’ta eksi 24’te nasıl muhafaza edeceğiz? Devlet büyüklerimizden ricamız; bu konuyla ciddi anlamda ilgilenmeleri, bu evrak bitmeden bir hafta-10 gün önceden gerekli kapılara gönderilmeli” şeklinde konuştu.



“Çözüm bulunmasını istiyoruz”


ZG Lojistik sahibi Zahit Gülsev ise sınır kapısındaki en önemli sorunun soğuk hava koşulları olduğuna işaret etti. Şoförlerin soğuk nedeniyle dolaplarını açıp yemek bile yiyemediklerini belirten Gülsev, şunları söyledi: “Yeterli sayıda lokanta, kalacak yer yok. Hiçbir şey yok. Eksi 14-15 derecede insanlar araçların, kabinlerin içinde yemek pişirmeye çalışıyorlar. Öte yandan, ülke ekonomisine zararı oluyor. Biz masraflarımızı azaltalım diye uğraşırken, bir aylık SMR sigortalarımız, şoförlerin sigortası, maaşları boşa gidiyor. Biz 12-13 gün taahhüt verdiğimiz ülkeye bir aydır kapıda bekliyoruz. İhracatçıların telefonlarına bakamıyoruz. Maliyetlerimizi düşürmeye çalışırken ikinci bir maliyet daha çıkıyor. Biz ne yapacağız, nasıl ayakta duracağız? Bir ayda seferi tamamlayacağımız yola biz daha bir aydır kapıda yatıyoruz. Bu giden araçlarımızın bir ay içinde tekrar Türkiye’ye gelip yüklemesi gerekirdi. Hem ülke ekonomisi hem şirket ekonomisi hem dünya ekonomisi etkileniyor bu durumdan. Ne yapalım, işten çıkarmalara mı gidelim? Biz bu şartlarda mücadele ediyoruz, yeter ki, bir insan ekmeğinden olmasın diye çabalarken, bir aydır araçlarımızın Özbekistan’a girmesi için uğraşıyoruz. Devlet büyüklerimizden isteğimiz, bunu yaşadık ama artık bundan sonrasına bir çözüm bulmaları.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.