GENEL - 11 Temmuz 2019 Perşembe 14:34

(Özel) Konkordato sürecinde hapis şoku

A
A
A
(Özel) Konkordato sürecinde hapis şoku

MERSİN (İHA) – Konkordato sürecindeki borçlular, İcra ve İflas Yasasında değişiklik yapılmasına karşın Çek Yasasında bir değişiklik yapılmadığı için karşılıksız çek nedeniyle para ve hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldı.

MERSİN (İHA) – Konkordato sürecindeki borçlular, İcra ve İflas Yasasında değişiklik yapılmasına karşın Çek Yasasında bir değişiklik yapılmadığı için karşılıksız çek nedeniyle para ve hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldı. Mahkemelerden farklı kararlar çıkması üzerine, Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin uyuşmazlığı çözerek, konkordato müddetince yargılamanın bekletilebilmesi noktasında çeşitli kriterler koyduğuna dikkat çeken avukatlar, mahkemelerin bu karara uymasını ve konkordato sürecinin beklenmesini talep ediyor.


Türkiye’de son dönemde ekonomik sıkıntıya düşen birçok firma, ayakta kalabilmek için konkordatoya başvurdu. İcra iflas mahkemelerinden süre alan firmalar, yasa gereği bu süre boyunca alacaklılarına ödeme yapmıyor. Ancak, İcra ve İflas Yasasında yapılan değişiklik Çek Yasasında yapılmayınca, konkordato süreci öncesindeki alacaklıların açtığı karşılıksız çek davaları, para ve hapis cezalarıyla sonuçlanmaya başladı. Mahkemelerden de farklı kararlar çıkmasıyla doğan uyuşmazlığı Yargıtay 19. Ceza Dairesi çözdü. Firmalar, mahkemelerin, bağlayıcı nitelikteki Yargıtay kararına uymasını bekliyor.



“Konkordato isteyen borçlunun, alacaklılarına ödeme yapması hukuken mümkün değil”


Avukat Avni Sönmez, konkordatoda yaşanan sıkıntıyı İHA muhabirine anlattı. İcra ve İflas Yasası değiştikten sonra konkordato davaları için ticaret mahkemelerinde başvuruda bulunduklarını belirten Av. Sönmez, konkordato davaları için 3 aylık geçici mühlet, 2 aylık ek geçici mühlet ve 12 aylık kesin mühlet içerisinde konkordato isteyen borçlunun, alacaklılarına konkordato öncesi borçları için ödeme yapmasının hukuken mümkün olmadığını söyledi. Sönmez, “Buradaki süreler borçlunun durumunun incelenmesi ve daha sonra da borçlunun alacaklılarıyla anlaşabilmesi için yasa koyucu tarafından öngörülmüş süreler. Borçlu istese bile mahkeme, tüm alacaklılara eşit mesafede olması için bu konuda bir ödeme yapılmasına cevaz vermiyor. Yani bir firmaya ödeme yapıp, diğerine ödeme yapmamak gibi bir durum olmaz. Bütün borçları ödeyecek durumda olsa konkordatoyla işi ne? O nedenle mahkeme gerekli tedbir kararlarını alıyor, tüm mal varlığına tedbir koyuyor, işletmenin denetimi için nezaret etme göreviyle komiser atıyor. Komiserin dışında da gerekli denetimlerini düzenli olarak yapıyor” dedi.



“Karşılıksız çekten dolayı hapis cezaları çıkmaya başladı”


Ancak, bu konuda sıkıntılı bir durum ortaya çıktığını dile getiren Sönmez, Çek Yasasında konkordato süreciyle ilgili bir değişiklik yapılmadığı için karşılıksız çekten dolayı hapis cezaları çıkmaya başladığına dikkat çekti. “Önce para cezası çıkıyor, para cezası ödenmeyince de hapis cezası” diyen Sönmez, bu nedenle konkordato isteyen borçlu firmaların yetkililerinin zor durumda kaldıklarını vurguladı. Sönmez, “Bir tarafta kendilerine ödememe yapılmamasını isteyen ve emreden ticaret mahkemesi kararı ve yasa, diğer tarafta da çek bedelinin ödenmemesi durumunda hapse girme tehlikesi ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.



“Mahkemeler farklı farklı kararlar verince istinaf daireleri arasında yasa gereği bir uyuşmazlık doğdu”


Avukatlar, mahkemelere konkordato sürecini anlatınca Türkiye genelindeki mahkemelerden farklı farklı kararlar çıktığını kaydeden Sönmez, icra ceza mahkemeleri çerçevesinde kimi mahkemeler ceza kararı verirken kimi mahkemelerin beraat kimi mahkemelerin de konkordato müddetince yargılamanın durdurulması kararı verdiklerini anlattı. Bu icra ceza mahkemesi kararlarının daha sonra istinaf mahkemesine gittiğini belirten Sönmez, “İstinaf mahkemelerinden de farklı farklı sonuçlar çıktı. Kimisi bunu bozdu kimisi onadı kimisi ‘ceza verilmelidir’ dedi kimisi ‘verilmemelidir’ dedi. İş öyle bir noktaya gelince bu sefer istinaf daireleri arasında yasa gereği bir uyuşmazlık doğdu” şeklinde konuştu.



“Yargıtay uyuşmazlığı çözdü. Yargıtay kararının kesinleşmiş kararlara da uygulanması gerekir”


Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin, 10 Haziran 2019 oybirliğiyle aldığı, 19 Haziran 2019’da Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla bu uyuşmazlığı çözdüğünü ve konkordato müddetince yargılamanın bekletilebilmesi noktasında çeşitli kriterler koyduğunu söyleyen Sönmez, icra ceza mahkemelerinin artık bu kriterler dahilinde karar vermesi gerektiğinin altını çizdi. Sönmez, şöyle devam etti:


“Fakat biz başka bir sıkıntı yaşıyoruz. Uyuşmazlık mahkemesi kararı çıkana kadar verilmiş ve kesinleşmiş bir takım kararlar vardı. Doktrin, yasa ve uygulama, ‘bu kararların da kaldırılması lazım’ diyor. Şu aşamada mahkemelerden bu kararları kaldırabilmek için uğraşıyoruz. Başarılı olursak o kararlar kaldırılacak ve yeniden yeni kararlar verilmesi lazım. Bu uyuşmazlık mahkemesi kararının kesinleşmiş kararlara da uygulanması gerekir diye düşünüyoruz.”



“Yargıtay’ın bu kararı tüm mahkemeleri bağlayıcı nitelikte. Bütün mahkemelerin buna uyması lazım”


Yargıtay’ın 19 Haziran’da yayımlanan bu kararının tüm mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olduğuna dikkat çeken Sönmez, şunları söyledi: “Bu emsal bir karar değil, uyuşmazlık mahkemesinin bağlayıcı nitelikteki kararı. O yüzden de Türkiye’de artık bütün mahkemelerin buna uyması ve bu karar dahilinde hareket etmesi lazım. Zaten devam eden davalarımızda da böyle kararlar çıkmaya başladı. Şu an kesinleşmiş kararlarla uğraşıyoruz, çünkü kesinleşmiş kararların infaza verilmiş olanları var, arama kararları var, yakalama kararları çıkmış olanlar var. Bu da bizi çok zor durumda bırakıyor. Bu kararın, geçmişte konkordato süresi içerisinde verilmiş tüm kararlara uygulanması gerekiyor.”



“Konkordato sürecinin beklenmesini talep ediyoruz”


Hem Türkiye genelinde hem de Mersin özelinde birçok karşılıksız çek dosyası bulunduğuna işaret eden Sönmez, Mersin’de konkordatoda olan firmalara ait yaklaşık 200 dosya olduğunu dile getirerek, “Ben, 15-20 civarında farklı firma ve şahsın konkordato davalarını yürütüyorum. Onların hepsinde benzer sıkıntılar var. Dolayısıyla tüm bu kararların kaldırılıp yeniden karar verilmesi gerekir. Eğer borçlu başarısız olursa, dava reddedilirse, davada iflas kararı verilirse veya tasdik kararından sonra borçlu ödemelerini yerine getiremezse bu ceza kararları mutlaka uygulanacak. Aslında alacaklının da bir hak kaybı yok, sadece zaman kaybı var. Biz, konkordato geçici mühlet ve kesin mühlet süreleri içerisinde karşılıksız çekten dolayı bekletici mesele yapılmasını, bu konkordato sürecinin beklenmesini talep ediyoruz. Bu, konkordato öncesi verilmiş çeklerle ilgili bir durum. Konkordato süresi içerisinde zaten borçlanamıyorsunuz. O nedenle böyle bir çek tehlikesi yok” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tekin, koltuğunu 12 yaşındaki Genç’e devretti Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM’nin açılışının 104’üncü yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çeşitli okullardan gelen öğrencileri makamında kabul etti. Kendisini ziyarete gelen öğrencilerle bir süre görüşen Tekin, makamını temsili olarak İnönü Ortaokulu öğrencisi 12 yaşındaki Irmak Genç’e bıraktı. ‘ Bu anlamlı günde bakanlığımızı ziyaret ettiğiniz için bugünkü Milli Eğitim Bakanı olarak çok mutlu oldum’ diyen Genç, ‘Bu buluşmanın bizim için son derece anlamlı olduğunu bu koltukta oturunca daha iyi fark ettiğini milyonlarca çocuk ve gencin geleceği için çalışmak, birçok değişkeni göz önünde bulundurmayı, dengeleri gözeterek, adil ve yenilikçi olmayı gerektirdiğini söyledi. Deneyimin sadece bir anı olarak zihinlerde kalmayacağını söyleyen Genç, “Milletimiz için biz ne yapabiliriz sorusuyla yetişkin yaşlara gelene kadar bizi bekleyen güzel günler için umutla ve azimle çalışacağız. Sizi daha iyi anlamanın verdiği yakınlıkla şahsım ve tüm arkadaşlarım adına size teşekkür ederim. Değerli arkadaşlarım bugün Dünyanın en güzel ülkelerinden birinin varisleri olarak burada bulunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu makama geçtiğim andan beri Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Bakanı olmanın bu sorumluluğu taşımanın heyecanını biraz da olsa anlama imkanı buldum. Elimden gelse ben de bütün çocukları, tüm arkadaşlarımı hemen en iyi standartlara kavuşturmak isterim. Burada nasıl çalışıldığını gördüm. Ve eğitim imkanlarının her geçen gün daha iyiye gideceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Genç, bugünün 23 Nisan olduğunu ve bir çağırısı olduğunu Atatürk’ün bize armağan ettiği bu güzel günde tüm dünya çocuklarının sevincimize ortak olmaya ve birlikte dünyamızı daha sürdürülebilir, daha adil, daha mutlu bir yer yapmaya davet etti. Genç, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 104’üncü yılını kutlamanın onurunu ve mutluluğunu ülkemdeki her çocuk gibi doyasıya yaşadığını vurguladı. Çocuklara armağan edilen bu özel günde Gazze’de yaşananlar hakkında da birkaç cümle kurmak istediğini ifade eden Genç, “Gazze’deki arkadaşlarımızın acılı günlerinin son bulmasını diliyorum. Tüm dünya çocukları için barış diliyor ve hiçbir çocuğun böylesi acılar yaşamamasını temenni ediyorum. Miras olarak devraldığımız bu cennet vatanı daha da ileriye taşımak, emanetlerini korumak ve geliştirmek bizim görevimizdir. Bu görevi yerine getirirken birlik ve beraberlik içinde olmalı, birbirimizden güç almalıyız. Sevgili arkadaşlarım, ancak bu şekilde geleceğe umutla bakacağımızı hepimiz biliyoruz. Her 23 Nisan bastığımız toprağın kıymetini, onun için ödenmiş bedelleri daha iyi anlamamız, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmemiz için bir fırsat olmalı. Milli iradenin her şeyin önünde olduğunun ifade edildiği bu anlamlı günde başta Cumhuriyetimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarını aziz şehit ve gazilerimizi minnetle anıyorum. Bana bir günlüğüne bu koltuğu emanet eden Sayın Bakanımıza çok teşekkür ederim. Okullarımız, öğretmenlerimiz ve bizler için yaptığınız her çalışmaya minnettarız. Son olarak en içten ve en yüksek sesimle söylemek isterim ki milli egemenliğin bu şanlı bayramı hepimize kutlu olsun” diye konuştu.
Hatay Bilim adamından korkutan açıklama, "Akdeniz iklimi sıcaklık artışlarıyla birlikte karasal iklime doğru ilerliyor" İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl sıcaklıkların geçtiğimiz yıllara oranla 4 ila 6 derece arttığını belirterek hava sıcaklıklarındaki artışlarla birlikte Akdeniz ikliminin karasal iklime doğru ilerlediğini söyledi. Doğu Akdeniz ve Hatay’da ilkbahar mevsimine girmesiyle sıcaklıklar artmaya başladı. Depremin vurduğu Hatay’da, gündüz saatleri adeta yaz mevsimini aratan sıcaklık varken gece saatlerinde kış mevsimini hissettiren hava durumu yaşanıyor. İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, yaşanan hava değişimine ilişkin açıklamalarda bulundu. İskenderun Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Abdulla Sakallı, bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında sıcaklık artışının olduğuna dikkat çekerek Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal iklime doğru ilerlediğini dile getirdi. Ayrıca iklim değişikliğinin zaman geçtikçe daha da artacağını ifade eden Sakallı, hava kirliliğinin artması ve doğa tahribatına devam edilmesi iklim değişikliğini arttırdığını söyledi. “Yağış miktarında değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var” Yağış miktarının değişmemesine rağmen yağış periyodunun değiştiğine dikkat çeken Doç. Dr. Abdulla Sakallı, “Özellikle son 30 yılda sıcaklık artışı, diğer aylara göre ortalamanın bayağı üzerinde seyrediyor. Bu yıl yaklaşık 4 ila 6 derece arasında bir sıcaklık artışı gördük. Bu durum Akdeniz ikliminin yavaş yavaş karasal çölleşen bir iklime doğru ilerliyor. Çünkü bizim en büyük sıkıntımız yağış aralıklarının değişmesi ve yağış rejiminin değişmesidir. Bir yılda buraya düşen yağış miktarında, çok fazla değişiklik yok. Son 30 yılı incelediğimizde global su bütçesini modellediğimiz yayınımıza göre özellikle, İskenderun ve Akdeniz bölgesinde düşen yıllık yağış toplamında herhangi bir değişiklik yok. Bu değişikliğin olmamasına rağmen bu yağışın düşme periyotların da çok büyük değişiklikler var. Yağış periyotlarındaki değişim beraberinde güçlü kurak periyotları doğurmaktadır” dedi. “İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor” İklim değişikliğinin çeşitli etmenlere göre artığını belirten Doç. Dr. Abdulla Sakallı, “İklim değişikliğini etkileyen faktörler artarak devam ediyor. İskenderun ilçesindeki; hava kirliliği , doğanın tahribatı, taş ocaklarının faaliyet göstermesi ve buna benzer etmenlerle iklim değişikliğinin etkilerini daha da artırarak karşımıza çıkaracaktır” ifadelerini kullandı.