ASAYİŞ - 12 Nisan 2021 Pazartesi 14:23

Fethiye’de Cansu Kaya davası sonuçlandı

A
A
A
Fethiye’de Cansu Kaya davası sonuçlandı

Muğla’nın Ortaca ilçesinde 14 Haziran 2015’te kaybolan ve 2 gün sonra Dalyan Kanalı’nda cesedi bulunan Cansu Kaya’yı öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu yargılanan sanıklardan Necati Demir’e ağırlaştırılmış müebbet ve 28 yıl 8 ay 7 gün, Mehmet Poyraz Çalhan’a ise kasten öldürmeden 22, diğer suçlardan 18 yıl hapis cezası verildi.

Muğla’nın Ortaca ilçesinde 14 Haziran 2015’te kaybolan ve 2 gün sonra Dalyan Kanalı’nda cesedi bulunan Cansu Kaya’yı öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu yargılanan sanıklardan Necati Demir’e ağırlaştırılmış müebbet ve 28 yıl 8 ay 7 gün, Mehmet Poyraz Çalhan’a ise kasten öldürmeden 22, diğer suçlardan 18 yıl hapis cezası verildi.


Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, sanıklar Mehmet Poyraz Çalhan ve Necati Demir, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Maktulün ailesi, taraf avukatları da duruşmaya katıldı.


Mahkemede Necati Demir, olayla ilgili anlattıklarını, adli tıp ile bilirkişi raporlarının ispatladığını iddia ederek, "Olaydan sonra eşyaları atmak ve jandarmaya bilgi vermemek dışında bir suçumuz yok. Bu kararımız bütün hayatımızı mahvetti. 6 yıldır tutukluyuz. Bu suçu gerçekten işlemedik" diye konuştu.


Mehmet Poyraz Çalhan ise üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, Kaya’nın ölümüyle ilgisi olmadığını iddia etti.


Mahkeme heyeti dava sonucunda, Demir’e "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "cinsel saldırıya teşebbüs" ve "kişiyi hürriyetten yoksun kılma" suçundan toplam 28 yıl 8 ay 7 gün, Mehmet Poyraz Çalhan’a ise "kasten öldürme" suçundan 22 yıl, "cinsel saldırıya teşebbüs" ve "kişiyi hürriyetten yoksun kılma" suçundan 18 yıl yıl hapis cezası verdi.


Duruşmanın ardından gazetecilere açıklama yapan Cansu Kaya’nın babası Osman Kaya, "İnşallah af çıkmaz, hak ettikleri bu cezayı yatarlar. Diyecek bir şey bulamıyorum" dedi.



Olayın geçmişi


Muğla’nın Ortaca ilçesinde 14 Haziran 2015’te kaybolan ve 2 gün sonra Dalyan Kanalı’nda cesedi bulunan Cansu Kaya’nın ölümü ile ilgili yapılan duruşmalarda sanıklara verilen ceza Yargıtay tarafından bozulmuştu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Muğla’nın Ortaca ilçesinde kaybolduktan 2 gün sonra cesedi bulunan Cansu Kaya’nın ölümüne ilişkin yerel mahkemenin Necati Demir için ağırlaştırılmış müebbet ve 36 yıl, Mehmet Poyraz Çalhan’a ise 42 yıl hapis cezası kararını bozdu. Öldürüldüğünde 18 yaşında olan Cansu Kaya’nın ölümüyle ilgili, tutuklanan Necati Demir, 4 Kasım 2016’da Fethiye Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "nitelikli cinsel istismar" suçundan 27 yıl, "kişiyi hürriyetten yoksun kılma" suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Cinayetin diğer sanığı olan Mehmet Poyraz Çalhan’a da "kasten öldürme" suçundan 24 yıl, "cinsel istismar" suçundan 12 yıl, "kişiyi hürriyetten yoksun kılma" suçundan ise 6 yıl yıl hapis cezası verilmişti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, temyiz üzerine dosyada yaptığı incelemede sanıklar Necati Demir ile Mehmet Poyraz Çalhan hakkındaki yerel mahkeme kararını bozarak, eylemin gerçekleştiği tarihte Kaya’nın 18 yaşından büyük olması gerekçesiyle "Nitelikli cinsel istismar suçu" yerine "Cinsel saldırı" suçundan cezalandırılmaları gerektiği yönünde kararın bozulmasına karar vermişti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin bozma kararı üzerine Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava yeniden ele alınmıştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta deprem sonrası hasar tespit çalışmaları bugün sona erecek Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, depremlerde hasar gören cami minarelerinin gün içerisinde yıkılacağını ifade ederek, “Sahadaki tüm çalışmalarımızı bugün akşam bitirmiş olacağız” dedi. Vali Numan Hatipoğlu, depremlerin merkez üssü Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. İlçe meydanında kurulan mobil aşevi ve ikram araçlarını ziyaret eden Vali Hatipoğlu, kurum yetkililerinden bilgiler aldı. Depremin ilk anından itibaren bölgeye intikal eden AFAD ekiplerinin sahada olduğunu vurgulayan Vali Hatipoğlu, “Saat 18.11 sularında yaşanan deprem sonrası kerpiç evlerde hasarlar var. Vatandaşlarımız haklı olarak evleriyle ilgili olarak tedirginler” dedi. "Hasarlı minareler gün içerisinde yıkılacak" Ülkenin çeşitli bölgelerinden 740 kamu görevlisinin sahada çalıştığını söyleyen Vali Hatipoğlu, “İhtiyaçların her türlü şekilde giderilmesi hususunda gerekli çalışmayı yapıyoruz. Genel olarak vatandaşlarımız kendi bölgelerinde kalmak istediler. Bu doğrultuda da bin civarında çadırı şu an itibarıyla vatandaşlarımıza dağıtmış durumdayız. Bölgeyle ilgili olarak gerekli lojistik her türlü çalışmayı yaptık. İçme suyunun riskli olabileceğini düşünerek bölgeye içme suyu sağladık. Yaklaşık 5 bin kumanyayı bu bölgeye getirdik, ihtiyaç doğrultusunda dağıtıyoruz. Depremin ilk anından itibaren bize sürekli olarak destek mesajları geldi. Bu anlamda da teşekkür ediyorum. Halkımızın hizmetinde tüm kurumlarımızla buradayız. 740 kamu görevlisi üç ilçemizde görev yapmakta. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan da bize gönderilen teknik elemanlar vasıtasıyla sahadaki tüm çalışmalarımızı bugün akşam bitirmiş olacağız inşallah. Minare yıkıntılarımız var, kısmi olarak yıkılmış minareler var. Onları da bugün gün içinde tamamını yıkacağız. Bölgedeki yapı stoğumuz genelde kerpiç evler şeklinde. Yani betonarme olmayan ve son dönem yapısı olmayan eski yapılar. Dolayısıyla da bunlarda genelde duvar çökmesi şeklinde gerçekleşmiş olan hasarlar var. Bu hasarlarla ilgili olarak da gerekli çalışmayı yapacağız” şeklinde konuştu.
İstanbul KAMİAD ‘Şehir Toplantıları Etkinliği’ni İstanbul’da gerçekleştirdi Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği paydaşları İstanbul’da düzenlenen Şehir Toplantıları Etkinliği’nde bir araya geldi. Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği (KAMİAD) paydaşları, İstanbul’da bir otelde düzenlenen Şehir Toplantıları Etkinliği’nde bir araya geldi. Toplantıya KAMİAD Genel Başkanı Ali Adıgüzel, İstanbul Ticaret Odası’nın 44, 45 ve 46 nolu meslek komitelerinin başkanları ve bir çok müteahhit katıldı. Etkinlik, dünyadaki 5 büyük yapı fuarından biri olan ’46. Yapı, İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri Fuarı’ vesilesiyle yapıldı. Başkan Adıgüzel toplantıda yaptığı konuşmada 6 Şubat’ta meydana gelen depremde inşaat sektörünün ne kadar önemli olduğuna değindi. Adıgüzel, kamu müteahhitliği sektörünün karşılaştığı sorunlara da yer verdi. Başkan Adıgüzel, toplantıda yaptığı konuşma sonrasında ise katılımcıları dinleyerek sorularını da yanıtladı. İstanbul Ticaret Odası’nın 44, 45 ve 46 nolu meslek komitelerinin başkanları ile gerçekleşen toplantıda konuşan KAMİAD Başkanı Ali Adıgüzel, “KAMİAD ailesi olarak şehir toplantılarımızın ilkini 6 Şubat depreminin yıl dönümü vesilesiyle 16-17 Şubat tarihleri arasında orada gerçekleştirdik. Toplantılarımızın ikincini ise ülkemizde her yıl düzenlenen, dünyadaki beş büyük yapı fuarından biri olan ‘46. Yapı, İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri Fuarı’ vesilesiyle İstanbul’da yapmaktayız” dedi. “Kamu müteahhitliği, istisna bir meslek gurubudur” Kamu müteahhitliğinin, altyapı ve yapı projelerinde devletin doğrudan veya dolaylı olarak rol aldığı bir yapılanma türü olduğunu kaydeden KAMİAD Başkanı Adıgüzel, “Kamu müteahhitliği, büyük ölçekli projelerin finansmanını sağlamak, teknik becerileri ve deneyimi kullanmak, kalite standartlarını sağlamak ve toplumun genel refahına katkıda bulunmak gibi önemli avantajlar sunan istisna bir meslek gurubudur. Ancak mesleki alanda uzun yıllardan beri karşılaştığımız ve çözüm aradığımız sıkıntılarımızın olduğu da su götürmez bir gerçektir” şeklinde konuştu. "Fiyat farkı hesabı reel piyasa artışlarını karşılamıyor" Kamu müteahhitliği sektörünün karşılaştığı sorunlara da değinen Başkan Adıgüzel, “Kamuya ait binaların yapım işinin asgari bir yıldan fazla sürmesi ve buna karşın anahtar teslimi götürü bedel işlerin yüksek enflasyon karşısında yapılamayışı, sözleşmelerde verilen fiyat farkı hesabının reel piyasa artışlarının karşılamaması. Kamu kurumları ile imzalanan sözleşmelerde her ne kadar yüklenici bir işin tarafı kabul edilse de ihale kanununun yükleniciyi koruyan hükümlerinin neredeyse hiç olmayışı ve tarafların eşitlik ilkesinin olmayışı sebebiyle hep alttan alan kurumun kamu müteahhitleri olmasıdır. Üçüncü en önemli problem, ihale kanunu uyarınca en düşük teklife işin verilmesi ve ülkemizde yüklenici bolluğu yüzünden yaşanan aşırı rekabet ortamı nedeniyle, işlerin çok düşük fiyatlarla ihale edilmesidir. Dördüncüsü yüklenici hak edişlerinde yaşanan ödeme gecikmeleri, altyapı eksiklikleri ve kamu ihale süreçlerindeki karmaşıklık. Beşinci en temel sorun ise kamu kurumlarının eksik proje ve şartnamelerle işleri ihale etmesi ve yapım süreçleri içinde bu eksikliklerin giderilmesi nedeniyle geciken süre ve olumsuz şartların yüklenicinin aleyhine işlemesidir” ifadelerini kullandı. “Kamuya ait binaların, deprem toplanma merkezi olarak seçilmiş olması bizler için kaynağı olmuştur” İnşaat sektörünün 6 Şubat’ta meydana gelen depremde ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Başkan Adıgüzel, “Ülkemizde 6 Şubat depremi, inşaat sektörünün ne kadar önemli bir iş kolu olduğunu bir kez daha göstermiştir. Depremin yıkıcı etkisi ne kadar büyük olsa da; kamu müteahhitleri tarafından yapılan binaların çok az oranda hasar görmesi, afet bölgesinde özellikle Toplu Konut İdaresi tarafından yapılmış konutların nerdeyse hasarsız olarak ayakta kalması, elbette doğru yapılan uygulamaların bir sonucudur. Bölgede kamuya ait binaların, deprem toplanma merkezi olarak seçilmiş olması ve depremden etkilenen vatandaşlarımızın bu binalarda ağırlanması, yaşadığımız büyük acıyı dindirmese de bizler için bir nebze gurur kaynağı olmuştur” diye konuştu. “Sorunlarımızın çözülmesini talep etmekteyiz” Adıgüzel konuşmasının devamında ise, “Biz KAMİAD olarak, her şeyden önce kamunun yararına çalışan ve devletinin emrinde hizmet eden iş insanları olarak; öncelikle ‘yüklenici’ adının saygın bir meslek olması için 4734 ve 4735 sayılı yasanın bazı eksikliklerin giderilmesini, sorunlarımızın çözülmesini talep etmekteyiz. Özellikle son yıllarda yüksek enflasyon ile birlikte iş yapamaz bir hale gelen yüklenicilerin ve devlet ihalelerinin uygulamadaki sorunlarını içeren sektörel raporlarımızı başta Kamu İhale Kurumu Başkanlığı’na, Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunmuş bulunmaktayız. Sonuç olarak; bizler bu çalışmaları yaparken siz meslektaşlarımızdan bize destek vermenizi, bir araya gelmenin ne kadar büyük bir güç oluşturduğunu görmenizi istiyoruz” diye konuştu.
Düzce 786 Milyon Euro hibe desteği sağlanacak DÜZCE(İHA) –Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından Düzce’de çiftçilere hibe desteği imkanları anlatıldı. Düzce Valiliği Toplantı Salonu’nda ki toplantıya Vali Selçuk Aslan, TKDK Ankara İl Koordinatörü Dr. Mehmet Ali Çakal ve Tarım Orman İl Müdürü Esra Uzun, İl protokolü, sivil toplum örgütleri temsilcileri, üreticiler ve girişimcilerin katıldığı bu toplantıda bölgedeki çiftçilere ve yatırımcılara yeni hibe imkanları hakkında bilgi verildi. IPARD III, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin ortak fonundan finanse edilen bir program olduğu ve 81 ilde uygulanacağı ve toplamda 786 milyon Avro hibe desteği sağlanacağı bildirildi. Vali Selçuk Aslan, toplantıda yaptığı konuşmada "IPARD III programı ile ilimizde kırsal kalkınma ve tarım sektöründe ek bir destek başlatmış oluyoruz. Düzce’nin bu programdan iyi fayda sağlayacak iller arasında yer alacağına inanıyorum" dedi. Dr. Mehmet Ali Çakal, programın yalnızca tarımsal üretimi desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda çevre koruma ve yenilenebilir enerji kullanımını da teşvik ettiğini belirtti. Çakal, "Yeni irtibat ofisimiz aracılığıyla, Düzce’den gelen projelerin değerlendirilmesini sağlayacağız" şeklinde konuştu. İl Müdürü Esra Uzun ise, Düzce’nin tarımsal potansiyeline vurgu yaparak, IPARD III’ün kırsal altyapı modernizasyonuna büyük katkı sağlayacağını ifade ederek "Bu desteklerle, ilimizdeki kırsal altyapımız daha modern hale gelecektir" dedi. Toplantı TKDK uzmanlarının IPARD III programının içeriği hakkında bilgi vermesinin ve soruların cevaplanmasının ardından sona erdi. IPARD III Programıyla; Tarım işletmelerinin rekabet gücünün artırılması, Yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması, Gıda güvenliği, hijyen, çevre koruması ve hayvan refahı standartlarına uyum sağlanması, Yeni pazar fırsatları ve teknolojiye dayalı inovasyonun teşviki, AB standartlarına uyum, çevre dostu yatırımlar ve istihdamın artırılması ve Kırsal alanlarda ekonomik faaliyet düzeyinin yükseltilmesi ve kırsal nüfusun desteklenmesi gibi konularda projeler beklenmektedir.