ASAYİŞ - 18 Ağustos 2021 Çarşamba 16:51

Diyarbakır annelerinden Muşlu annelere destek

A
A
A
Diyarbakır annelerinden Muşlu annelere destek

HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan aileler, Muş’ta çocuklarını HDP’den isteyen ailelere destek verdi.

HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi başlatan aileler, Muş’ta çocuklarını HDP’den isteyen ailelere destek verdi.


Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan aileler, çocuklarını geri getirebilmek için tek yürek oldu. Diyarbakır’dan yola çıkan 11 aile, ilk olarak Muş Kardeşlik Platformu üyeleri tarafından merkeze bağlı Sungu Beldesi’nde karşılandı. Sungu İlim ve Kültür Yayma Derneği Başkanı ve Kanaat Önderi Kıyasettin Seçkin tarafından ağırlanan aileler, dev Türk bayrağı önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Ardından şehir merkezine geçen aileler, ellerinde Türk bayrağı ile Garnizon Şehitliği önünden yürüyüş başlatarak HDP binası önüne kadar "kahrolsun HDP", "Kahrolsun PKK", "Türk Kürt kardeştir HDP kalleştir", "Otura otura kazanacağız", "Kahrolsun HDP İşbirlikçi HDP" sloganları attı.


Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan bazı aileler, HDP İl Başkanlığı binasına doğru yürüyerek partililere tepki gösterdi. HDP Muş İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan ailelere, Muş Kardeşlik Platformu üyelerinden de destek geldi.



“Tek bir evlat, tek bir terörist kalana kadar bu mücadele devam edecek”


Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan Diyarbakır annelerinden Ayşegül Biçer, oğlu Mustafa Biçer için 3 Eylül 2019’da Diyarbakır HDP il binasının kapısına gidip oturma eylemine katıldığını söyledi. Bir çığlıkla başlayıp çığ gibi büyüyen evlat nöbetinin Hakkari, Van, Şırnak, İzmir, Berlin, Diyarbakır, Muş olmak üzere bir çok ile yayıldığını kaydeden Biçer, “İstiyoruz ki Güneydoğu’nun bütün bölgelerine yayılsın. Ben kendi evladımı kazandım. Evladım geldi şu anda evimde. Oğlum hiçbir ceza almadı. Devletimin şefkatli kollarına teslim oldu ama benim mücadelem bitmedi. Çünkü ilk gün demiştim. Tek bir evlat, tek bir terörist kalana kadar bu mücadele devam edecek. Davamda kararlıyım. Sonuna kadar anne ve babalara destek veriyorum. Gerekirse Türkiye’nin 4 bir yanını dolaşır, bu anne babalara destek veririm. Yeter ki anne babalar evlatlarını istesinler. Gelip feryatlarını evlatlarına duyursunlar. Çünkü benim oğlum feryadımı duyduktan sonra oradan kaçış yollarını denedi ve kazandı” dedi.



“Gelin hakkınız olan evlatlarınızı hırsız parti HDP’den isteyin”


Oğlunun gelip devlete teslim olduğunu anımsatan anne Biçer, “Rabbime şükürler olsun benim yavrum geri döndü. Diliyorum ki tüm anne ve babalar kazansın. Biz bugün Muş’tayız. Yarın Ağrı’da olacağız. Buradan tüm anne v


ve babalara çağrımızdır .Gelin hakkınız olan evlatlarınızı hırsız parti HDP’den isteyin. HDP olmadan tek bir yaprak dağa gitmez. Allah’ın izniyle HDP kapanacak, Kandil yıkılacak” ifadelerini kullandı.



“Kandil’e gidin orada vekillik yapın”


Evlat nöbeti tutan babalardan Süleyman Aydın da, HDP’nin 2015 yılındaki çözüm sürecinde 15 yaşındaki oğlunu kandırdığını belirterek, “Oğlumu HDP il binasına getirip oradan da dağa gönderiyorlar. Para karşılığında satıyorlar. 6 yıldır oğlumdan hiçbir haber alamıyorum. Kandil’in talimatı dışında HDP milletvekilleri hiçbir şey yapamıyorlar. HDP milletvekilleri hiçbir zaman kendi iradelerini ortaya koyup da siyasetlerini yapmadılar. Siz, Türkiye’yi istemiyorsanız buyurun yolunuz açıktır Kandil’e gidin. Kandil’de vekillik yapın. Kürt için mücadele veriyoruz diyorsunuz, Kürt’ün 9 yaşındaki çocuğunu mağaralarda ölüme mahkum ediyorsunuz” dedi.



“Muş’taki annelere destek vermek için geldik”


Muş’taki evlat nöbetine katılan ailelere destek için geldiklerini anlatan Aydın, “Burada tek bir yönetici çıkıp da ‘siz kapımızda ne arıyorsunuz’ demiyorlar. Ya bizi de öldürecekler ya bizim çocuklarımızı getirecekler.” diye konuştu.



“Biri dağda silahlı, biri şehirde kravatlı”


Çocuğunun dağa kaçırılmasının ilk günü Selahattin Demirtaş’tan destek istediğini vurgulayan Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“bana destek verin, benim çocuğumu PKK’dan isteyin’ dedim. Selahattin Demirtaş’ın bana verdiği cevap ‘kendi iradesiyle gitmiştir’ oldu. 15 yaşındaki çocuğun iradesi mi olur? İnanın bütün çocuklar Selahattin Demirtaş’ın talimatıyla dağa gönderildi. Kendi ağabeyine gönderdi. Biri dağda silahlı, biri şehirde kravatlı. Şu an Selahattin Demirtaş’ın tahliyesini istiyorlar. Peki, bu anne babaların çocuklarının tahliyesi nerede? İnsan hakları bizim çocuklara yok mudur? Biz, HDP ile mücadelemizi devam ettireceğiz. PKK’da büyük çözülme oldu, katılım sıfıra indi. Ama HDP, PKK bundan rahatsızlık duyuyor. Terörle mücadeleden rahatsızlık mı duyuyorsunuz? Hani teröre karşıydınız? Konu HDP, PKK olunca susuyorlar. Biz Muşlu annelerimizin, Ağrılı annelerimizin yanındayız. Allah devletimizden razı olsun 31 evladımızı kurtardılar. Devletimiz bizim çocuklarımızı öldürmüyor, devletimiz çocuklarımızı bize teslim ediyorlar. Tek bir çocuk bile ceza yemedi ama PKK çocukları işkence var diye korkutuyor. Kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti Devletinde işkence yoktur. Çocuklarımız bizi duyuyorsa oğlum güvenlik güçlerine teslim olun. Anne ve babalarınızın sesini duyuyorsanız artık bu hasretlik bitsin” ifadelerini kullandı.



“Ben Muş’ta Kürt’üm, İstanbul’da Türk’üm, Trabzon’da Laz’ım”


Babalardan Celil Bektaş ise çocukları söke söke aldıklarını ve almaya devam edeceklerini ifade ederek, “Benim oğlumu sattılar. Kim sattı Amed Direnç Grubu. Halk uyandı. Ben Muş’ta Kürt’üm, İstanbul’da Türk’üm, Trabzon’da Laz’ım. Ben bunu her yerde söylüyorum. Bunlar Kürt olamazlar. Bana içlerinden bir tane Kürt çıkarın çadırı bırakacağım. Hepsi yalan. Bu HDP’nin kafasına girsin; Türkiye’nin askeri de bitmez, parası da bitmez. Ormanları yakıyorlar, yazıklar olsun onlara. Ormandan herkes faydalanacak. Müslüman adam orman yakmaz, halkın çoluk çocuğunu götürmez. Tek bir evladımız kalana kadar eylemi bırakmayacağız. Oğlum gelse de bırakmayacağım, gelmese de bırakmayacağım. Hem ölüsünü hem dirisini alacağız. Bu çadır başarı göstermiştir” dedi.



“Bu haklı ayağa kalkış yerini buldu”


“Muş Kardeşlik Platformu ve Doğu ile Güneydoğu halkı olarak bu yiğit ama bağrı yanık gerçekten bir o kadar da kalbi sızı dolu annelere kahraman diyebiliriz” diyen Kanaat Önderi Kıyasettin Seçkin de, şöyle konuştu:


“Bu haklı ayağa kalkış yerini buldu. Bugün Muş, Ağrı, Van ve Doğu’nun çeşitli illeri hatta Almanya, bu zalimlere hadlerini bildirmek için gerçekten ayağa kalktılar. Muş’taki anneleri desteklemek için Diyarbakır’dan kalkıp buraya kadar zahmet ettiler. Bizde kendilerini ağırlamaktan şerefi, gurur ve mutluluk duyduk. Her zaman kapımız bunlara açıktır.”


Aileler, buradaki eylemin ardından Ağrı’daki eyleme katılmak üzere Muş’tan ayrıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.