EKONOMİ - 20 Mayıs 2022 Cuma 09:39

Muş, bölgenin hayvancılık merkezi haline geliyor

A
A
A
Muş, bölgenin hayvancılık merkezi haline geliyor

1 milyon 250 bin küçükbaş, 335 bin büyükbaş hayvan varlığıyla Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden Muş’ta, hayvan sahipleri tarafından tercih edilen meralar bölgenin cazibe merkezi haline geldi.

1 milyon 250 bin küçükbaş, 335 bin büyükbaş hayvan varlığıyla Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden Muş’ta, hayvan sahipleri tarafından tercih edilen meralar bölgenin cazibe merkezi haline geldi.


Zengin florası ve soğuk su kaynakları nedeniyle özellikle hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar tarafından tercih edilen Muş yaylaları ve meraları, bugünlerde Güneydoğu illerinden bölgeye getirilen küçükbaş hayvanlara ev sahipliği yapıyor. Güneydoğu illerinde havaların ısınmasıyla birlikte göçerlerin yoğun olarak tercih ettiği Muş, adeta bölgenin hayvancılıkta parlayan yıldızı haline geldi.



“3 milyon 660 bin dekarlık alanda meralarımız bulunmaktadır”


Muş’ta hayvancılık durumuyla ilgili açıklamalarda bulunan Tarım ve Orman İl Müdürü Mehmet Gün, Muş’un özellikle tarım ve hayvancılık konusunda önde olan illerden biri olduğunu söyledi. Nüfusun yüzde 52’sinin genellikle kırsalda yaşadığını kaydeden Gün, “Bundan dolayı tarım ve hayvancılık ilimiz için öncelikli konulardandır. 8 milyon 660 bin dekarlık arazi varlığı içerisinde 3 milyon 570 bin dekar tarım arazimiz, 3 milyon 660 bin dekarlık alanda da mera alanımız bulunmaktadır. Bu yıl yağışlarla beraber orta seviyedeki meralarımız yüksek bir verime ulaşmış durumdadırlar” dedi.



“Güneyden gelen 330 bin civarında hayvan meralarımızdan faydalanmaya başlamıştır”


Muş’ta 335 bin büyükbaş, 1 milyon 250 bin de küçükbaş hayvan varlığının mevcut olduğunu belirten Gün, “Özellikle meralar küçükbaş hayvancılık için çok önemli bir konuma sahiptir. Onun için güney illerimizde kışlaklardan sonra nisan, mayıs aylarında ilimize hayvan göçleri başlamakta. Şu anda güney illerimizden 330 bin gibi bir hayvan bu meralarımızdan faydalanmaya başlamıştır. Büyükbaş hayvancılıkta 15. sırada, küçükbaş hayvancılıkta da 12. sıradayız. 2021 yılı içerisinde 393 bin ton süt, 17 bin 500 ton gibi bir et verimi hayvancılıktan sağlanmış ve Muş ilimizin ekonomisine katkı sağlanmıştır” ifadelerini kullandı.


Meralarda tespit ve tahdit çalışmalarının devam ettiğini anlatan Gün, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Tespitlerimiz tamamlanmıştır. 3 milyon 660 bin dekarlık bir alanda mera tespitlerimizi yapmış bulunmaktayız. Bunun yanında meralarımızın hem korunması hem de hayvan refahı için ilgili projelerimiz devam etmektedir. Bu maksatla 2021 yılı içerisinde 23 köyümüzde 46 gölgelik yaparken, 2022 yılında da 46 köyümüze 92 gölgelik kazandırmayı hedefliyoruz. Muş ilimizin hem iklim yapısı hem de küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine elverişli olmasından dolayı önümüzdeki yıllarda güney illerimizdeki sıcaklık artışlarıyla beraber buraya bir talep olacaktır. 330 bin gibi mevcut bir hayvan varlığı da meralarımıza göç etmiş bulunmakta ve buradan faydalanmaktadırlar. Meralarımızın kalitesinin artırılması ve münavebe sistemiyle inşallah cazibeli iller arasına gireceğiz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Prof. Dr. Fındıkçıoğlu: “Türkiye’de yılda 30 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi konuluyor” Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Fındıkçıoğlu, tüm dünyada ölüme en çok yol açan kanser türünün akciğer kanseri olduğunu belirterek, “İnatçı öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi şikayetler ciddiye alınmalıdır. Akciğer kanseri erken safhada teşhis edilirse tedavi edilebilir bir kanser türüdür” uyarısında bulundu. Acıbadem Adana Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Fındıkçıoğlu, akciğer kanserinin tüm dünyada en çok ölüme yol açan kanser tipi olduğuna dikkat çekerek, “Kadınlarda en sık meme kanseri erkeklerde ise prostat kanseri görülmesine rağmen kansere bağlı ölümlerde akciğer kanseri birinciliğini sürdürmektedir. Her yıl dünyada yaklaşık 2 milyon 200 bin insan akciğer kanserine yakalanmakta ve 1 milyon 800 bin insan hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise yılda 30 bin üzerinde insanımıza akciğer kanseri teşhisi konulmaktadır. Teşhis edildiğinde ise hastaların yarısından fazlası ileri evrede olduğundan tedavisi oldukça zordur” dedi. “En büyük sebebi tütün ve tütün mamulleri” Akciğer kanserinin en büyük sebebinin tütün ve tütün mamullerinin tüketilmesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, gelişmiş toplumlarda azalan sigara alışkanlığının ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde aynı şekilde devam ettiğini; özellikle kadınların sigara içme oranındaki artışın kanser istatistiklerine de yansıdığını söyledi. Fındıkçıoğlu, akciğer kanserinden korunmak için sigara içmemek ve dumanına maruz kalmamak gerektiğini vurgulayarak radyasyon, asbest, radon gazı, ağır metaller ve hava kirliliği gibi faktörlere uzun süre maruz kalmanın da kanser riskini artırdığını sözlerine ekledi. “Akıllı ilaç sigara içmeyenlerde çok etkili” Sigara içmeyenlerde de düşük bir oranda akciğer kanseri görüldüğünü belirten Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, “Çünkü genetik ve hormonal faktörler de kanser gelişiminde rol oynamaktadır. Günümüzde, sigara içmeyen hastalarda, halk arasında akıllı ilaç denilen hedefe yönelik tedavilerin oldukça etkin olduğu gösterilmiştir. En son kanser aşısı olarak bilinen immunoterapiler, akciğer kanserinde kullanılmaya başlanmış umut vaat eden sonuçlar alınmıştır. Bunun yanında radyoterapideki gelişmeler de tedavi sürecine katkı yapmaktadır” diye konuştu. “Erken teşhis edilirse tedavi edilebilir” Akciğer kanserinin erken safhada teşhis edilirse tedavi edilebilir bir kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, bunun için cerrahi tedavilerin önemli bir yer tuttuğunu; cerrahi tedavi ile tümör dokusu tamamen temizlenebilir ise hastalıktan kurtulma şansının yüksek olduğunu ifade etti. Günümüzde hastaların kapalı cerrahi yöntemler ile kısa sürede sağlığına kavuşup, normal hayatlarına dönebildiklerine değinen Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, erken evrede tespit edilen bir tümörden akciğerin bir bölümü ve lenf bezlerinin çıkarılması yoluyla kurtulmanın mümkün olduğunu dile getirdi. Erken teşhis için sigara içen veya uzun süre içip bırakan kişilerin düzenli olarak takip edilmesi gerektiğine dikkat çeken Fındıkçıoğlu, “İnatçı öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı gibi şikayetler ciddiye alınmalıdır. Akciğer filmi ve gerekirse akciğer tomografisi ile erken teşhis sağlanabilir. Sigara ve benzeri ürünlerden uzak durmak, sağlıklı beslenmek, ailede kanser öyküsü varsa belli aralıklarla takip edilmek, vücuttaki değişiklikleri ciddiye almak uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarı olabilir. Erken teşhis hayatınızı kurtaracaktır” dedi.
Denizli Basketbolda grup maçları heyecanı Denizli’de yaşandı DENİZLİ(İHA) – Denizli’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Okul Sporları Basketbol Küçükler Grup Müsabakalarında yarı finalistler belli oldu. 12 kız, 11 erkek toplam 23 takımın mücadele ettiği şampiyona sonunda düzenlenen törenle, gruplarını lider tamamlayan 6 takıma ödülleri takdim edildi. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın koordinesinde düzenlenen Okul Sporları, farklı branşlarda gerçekleşen yarışmalarla devam ediyor. Bu kapsamda Okul Sporları 2023-2024 faaliyet takviminde yer alan Basketbol Küçükler Grup Müsabakaları, 26-28 Mart 2024 tarihleri arasında Denizli’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. 12 kız, 11 erkek toplam 23 takımdan 275 sporcunun 3 gün boyunca ter döktüğü, Vali Recep Yazıcıoğlu ve Hasan Güngör Spor Salonlarında gerçekleşen müsabakalar sonunda 3 kız, 3 erkek takımı yarı final biletlerini aldı. Yarı finallere yükselen takımlara ödülleri verildi 23 takımdan 275 sporcunun katılımıyla gerçekleşen şampiyona, 26 Mart Salı günü saat 10.00’da Vali Recep Yazıcıoğlu Spor Salonu’nda yapılan açılış seremonisi ile başladı. Çekişmeli ve centilmence karşılaşmalara sahne olan ve 3 gün boyunca süren müsabakalar sonunda gruplarını lider olarak çıkan 6 takım yarı finallerde mücadele etmeye hak kazandı. Dereceye giren takımlara madalya ve başarı belgelerini Gençlik ve Spor İl Müdürü Ömer İlman ile Basketbol Federasyonu İl Temsilcisi Mustafa Çağlar takdim etti.
Ankara YÖK’ten denklik için yeni düzenleme Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yapılan açıklamaya göre, dünya sıralamalarında ilk 400’de yer alan üniversitelerden mezun olanlara doğrudan denklik verilecek. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yurt dışı yükseköğretim diplomalarının denklik işlemlerine ilişkin yeni bir düzenlemeye imza attı. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi için usul ve esaslar belirlendi. “İlk 400’de yer alan üniversitelerden mezun olanlara doğrudan denklik verilecek” Yayımlanan düzenlemede, YÖK tarafından kabul edilen üç uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşunda ilk 400’de yer alan yükseköğretim kurumlarının tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk programları dahil olmak üzere bütün programlarından mezun olanlar doğrudan denklik alabilecek. “İlk binde yer alan üniversitelerden mezun olanlara YSK şartı aranmayacak” Aynı derecelendirme kuruluşlarında ilk binde yer alan üniversiteler için başarı şartı aranan bölümler dahil olmak üzere bütün alanlarda, önceden olduğu gibi denklik müracaatı yapılacak ancak YKS’ye girme zorunluluğu aranmayacak. İlk binde yer almayan bir üniversitenin tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk programlardan mezun olanlar YKS’ye girecek, ilgili programın YKS’deki başarı sıralaması şartını sağlamışlarsa denklik müracaatları kabul edilecek ve transkriptleri dikkate alınarak bireysel olarak inceleme yapılacak.