GENEL - 16 Temmuz 2019 Salı 15:07

Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi protokolü imzalandı

A
A
A
Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi protokolü imzalandı

Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi kapsamında seçilen 8 yeni üniversitenin proje protokolleri Muş Alparslan Üniversitesinde (MŞÜ) imzalanarak hayata geçirildi.

Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi kapsamında seçilen 8 yeni üniversitenin proje protokolleri Muş Alparslan Üniversitesinde (MŞÜ) imzalanarak hayata geçirildi.


1071 Malazgirt Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen toplantıya YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Muş Valisi Doç. Dr. İlker Gündüzöz, Muş Belediye Başkanı Feyat Asya, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan, YÖK Başkan Danışmanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, 26 üniversite rektörü ve öğretim üyeleri katıldı. Törende imzalanan protokol kapsamında Bitlis Eren, Gümüşhane, Hakkari, Kilis 7 Aralık, Ardahan, Artvin Çoruh, Batman, ve Osmaniye Korkut Ata üniversitelerinin dijital dönüşümleri başlatıldı. Bölge üniversitelerine katkıda bulunan YÖK Başkanı Yekta Saraç’a sürpriz yapan Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki 26 üniversite rektörü, imzaladıkları teşekkür beratını takdim etti.


Yapılan sürprizden dolayı rektörlere teşekkür eden Prof. Dr. Saraç, doğru işler yapmaya gayret ettiğini ve rektörlerle birer ekip olduklarını hatırlattı. Programda konuşan YÖK Başkanı Yekta Saraç, 15 Temmuz 2016 Cuma gecesi yüce milletin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen hain darbe girişiminin üzerinden 3 yıl geçtiğini ifade etti. O gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek irade gösterdiğini anlatan Saraç, "O gece ve bu süre içerisinde Cumhurbaşkanımızın gösterdiği yüksek irade, komuta ettiği güçler, milletimizin vakur ve inanılmaz duruşu, şükürler olsun ki bizleri bu aydınlık günlere taşıdı" dedi.


Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 68’inin 15-64 yaş arasında çalışma çağında olduğunu ifade eden Saraç, nüfusun yüzde 23,4’ünün 15 yaşından küçük, yüzde 9’unun ise 65 yaş ve üzeri kişilerden oluştuğunu söyledi. Tarihine bakıldığı zaman Türkiye’nin yükseköğretim alanında derin bir tecrübeye sahip olduğuna işaret eden Saraç, “Türkiye akademisi olarak köklü bilim tarihimizle gurur duyuyoruz. Mirasçısı olduğumuz medeniyetlerin bilime katkılarını yükseköğretim veren kurumlar ile güçlendiren ecdadımız bize üzerine güçlü bir üniversite sistemi inşa edebileceğimiz bir yapı bırakmıştır. Yaşanmış olanın geleceğin inşasındaki rolünü önemsiyoruz. Bu mirası değerlendirirken, güçlendirirken temel hedefimiz küreselleşen dünyada bütün yeni kavramlardan ve gelişmelerden yararlanarak ama aynı zamanda kendi sosyolojik ve kültürel yapımızı, değer dünyamız dikkate alarak seçim yapıyoruz” ifadelerini kullandı.


207 yükseköğretim kurumunda 7 milyon 416 bin öğrenci, 82 bin 129’u öğretim üyesi olmak üzere toplam 167 bin 312 öğretim elemanın bulunduğunu aktaran Saraç, “Yeni YÖK kavramı başlığı altında üniversitelerimiz ile ülkemizin sürdürülebilir kalkınma süreçlerine çok ciddi katkılar veren projeler yürütüyoruz. Bu kapsayıcı ve sürdürülebilir projelere her eğitim yılının başında yeni çalışmalar da ekleniyor. Yükseköğretim alanında bulunan 7 milyon 400 bin öğrencinin 3 milyon 900 bini erkek, yaklaşık 3 milyon 500 bini ise kız öğrencilerden oluşmaktadır. 167 bin 312 öğretim elemanımız içinde ise 82 bin 129 öğretim üyemiz bulunuyor. MYO’lara baktığımızda toplamda 955 bin 81 öğrencimiz bulunuyor. Kız öğrencilerin oranının yüzde 42, erkek öğrencilerin oranının ise yüzde 58 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Son 10 yılda dünyada ve ‘Yeni YÖK’ konseptinde başlattığımız çalışmalar kapsamında Yükseköğretim Kurulu’nda üniversitelerin bölgesel kalkınmada değişen rolü üzerinde önemle durmaktayız” diye konuştu.


Dünyada hızlı ve hacmi çok yüksek büyük bir değişim yaşandığını ifade eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, “Teknoloji, politikalar, sosyal eğilimler, iklim değişiklikleri, demografik değişiklikler, toplumların yapısını, meslekleri, işleri değiştiriyor. Ülkeler, üniversiteler inovasyon temelli yüksek değer taşıyan fırsatlar oluşturuyorlar, üretimlere öncülük ediyorlar. Tam da bu bağlamdan olmak üzere; Endüstri 4.0 olarak da adlandırılan kavram (ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu kavramı yerli ve milli kelimeleri ile birlikte ifade etmektedir), nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi yeni nesil teknolojilerin endüstriyel makinelere entegre edilmesini hedeflemektedir. Her şeyin interneti olarak da değerlendirebileceğimiz bu çalışmalar, büyük veri analitik araçlarını da kullanarak makineler arasındaki iş birliğinin verimliliğini, ürün ve hizmet kalitesini arttırmak adına yeni üretim metotları oluşturmayı hedeflemektedir. Böylece birçok yeni meslek tanımı hayatımıza girmektedir. Ülkeler bu alandaki çalışmalarını endüstriyel internet, ileri üretim programları, akıllı üretim liderliği koalisyonu, toplum 5.0 planı ve inovatif İngiltere gibi isimlerle ilerletmektedirler. Dördüncü sanayi devrimi ile birlikte yapay zeka ve makine öğrenimi, robotik, nanoteknoloji, genetik ve biyoteknoloji gibi daha önce ayrışmış olan alanlardaki gelişmeler artık hep birlikte gelişmekte ve birbirlerini güçlendirmektedirler. Örneğin; yapay zeka genellikle bilgisayar bilimleri ile ilişkilendirilse de matematik, biyoloji, psikoloji, felsefe ve diğer bilimler ile de yakından ilgilidir. Yapay zekanın ortaya çıkış nedeni karmaşık görevler için makinelerin davranışlarını geliştirmek olarak tanımlanmaktadır. İş ve akademi dünyasının verilerine göre 2022’ye kadar olan süreçte teknolojiye bağlı gelişen veri analistleri ve veri bilimciliği, yazılım ve uygulama geliştiriciliği, e-ticaret ve sosyal medya uzmanlığı gibi mesleklere talep artacak. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 yılı raporunda yer alan araştırmalar, önümüzdeki 4 yıl içinde yapay zeka ve makine öğrenimi uzmanlığı, büyük veri uzmanlığı, bilgi güvenliği analistliği, insan-makine etkileşimciliği tasarımı, robotik mühendislikler ve blok zinciri uzmanlığı gibi yeni teknolojileri anlama ve bunları uygulamaya yönelik mesleklerin de ortaya çıkacağını belirtiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun bu raporu çeşitli şirketlerde on beş milyondan fazla çalışan ile yaptığı analizlerle ortaya koymuştur. Bütün bu süreci Muş’ta yapılan bu toplantıda ifade etmemin nedeni; genç ve dinamik nüfusa sahip geleceğe dair iddiaları olan ülkemizin hedeflerine ulaşması, yetiştirdiğimiz nesilleri kaliteli bir eğitim-öğretim sistemi ile buluşturmak ve geleceğe dair hedeflerimizde geç kalmamaktır. Yine Dünya Ekonomik Forumu tarafından net olarak tanımlanan: matematik, fen, bilgi ve iletişim teknolojileri, finans ve kültürel okur-yazarlık yeteneklerinde gelişme ana hedef olarak gösterilmektedir. Burada artık, okur-yazarlık kavramının bilinen anlamından farklı bir mahiyete büründüğünü görmekteyiz. Burada klasik anlamdaki okur-yazarlıktan farklı olarak bilişim, kültür, finans gibi konularda ilgili alanın temel işlemlerini yürütebilmek ifade edilmektedir. Hem eğitim süresince hem de hayat boyu diğer beceriler arasında sayabileceğimiz iş birliği, uyum, dayanıklılık, sosyal farkındalıklar gibi niteliklere de önem vermeliyiz” şeklinde konuştu.


Daha sonra söz alan MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat ise 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan korkunç travmanın yıldönümüne değinerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihî liderliği sayesinde uçurumun eşiğinden dönen ülkenin kahraman gazilerini minnetle andığını, makamların en yücesine eren şehitlere de Allah’tan rahmet dilediğini söyleyerek sözlerine başladı. 27 Mayıs 2007 tarihinde kurulan Muş Alparslan Üniversitesinin, 12 yıllık tarihinde iftihar edeceği pek çok toplantıya tanıklık ettiğini kaydeden Rektör Polat, “Ancak bugün şahit olduğumuz tablo, üniversitemizin bundan sonraki yıllarında gururla hatırlayacağı çok kıymetli bir organizasyondur. Ülkemiz, yükseköğretimde devrim niteliğinde çalışmalara tanıklık etmektedir. Kabul edilmelidir ki bu devrimler, Türkiye’nin gelecek vizyonunda üniversitelerin üstlendikleri rollere dair derin anlamlar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bu devrimlerin müşahhas örneklerinden biri ve belki de en önemlisi, yurdun her köşesinde açılan üniversitelerdir. Zaman zaman inandırıcı olmayan gerekçelerle eleştirilen ‘her ile bir üniversite’ idealinin, bölgemizde tek başına öncülük ettiği zihniyet dönüşümü dahi bize göre muazzamdır. Kuyunun derinliğinden şikâyet edenlerin ipin kısalığını fark edemeyişleri, bakış açılarının yetersizliğindendir kuşkusuz. İnanıyorum ki Yükseköğretim Kurulumuz, muhterem başkanımızın mimarı olduğu ‘Yeni YÖK’ idealini 2071 hedefleriyle uyumlu bir millî mefkûreye dönüştürecek ve ülkemizin sorunlarına hakkıyla vâkıf, bu sorunların çözümünü kurumsal yapısının varlık sebebi tayin etmiş bir akademiyi hızla inşa edecektir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘Dev’ ameliyat Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogram olan obezite hastası başarılı bir ameliyat geçirdi. 26 yaşındaki hastanın hedefi bu ameliyat ile 10 kilo verebilmek. Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogramlık Muhsin Akklınç’a cerrahi operasyon gerçekleştiren Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, yıllar önce dramatik sonuçlanan operasyonların günümüzde artık çok daha olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade etti. 210 kiloya sahip 26 yaşındaki Muhsin Akkılınç’a mide küçültme operasyonu gerçekleştiren Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, obezitenin vücutta yağ birikiminin artmasıyla oluştuğunu belirtti. Obezite ile mücadelenin sadece genel cerrahi uzmanlarının değil, multidisipliner yaklaşımla yapılması gereken bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, "Tüm hastalara önce bir endokrinoloji dahiliye uzmanlığı eşliğinde diyet tedavisi verilmesi gerekmektedir. Diyet tedavisinin ardından bir de farmakolojik tedavi dönemi var. Bunlara rağmen zayıflayamayan, zayıflamayı başaramayan hastalarımız için cerrahi operasyon önermekteyiz. Yıllar önce obezite cerrahisinden kaynaklanan komplikasyonlar vardı. Bundan dolayı operasyonlar ölümle sonuçlanan çok dramatik ve çok medyatik olabiliyordu. Ancak yıllar içerisinde hem cerrahların tecrübelerinin artmasıyla hem de tıbbi teknolojinin daha ilerlemesiyle komplikasyon alanları ve bunlara bağlı ölüm oranları çok daha azalmış durumda. Bu yüzden hastalar güvenerek tecrübeli merkezlerde ameliyat olabilirler. Ülkemizde kadınların neredeyse yüzde 40’ı erkeklerin ise yüzde 25’i maalesef obez sınıfına girmektedir. Bu yüzden obeziteyle mücadele ülkemiz için çok önem arz ederken, Sağlık Bakanlığımız her geçen gün obezite merkezlerini arttırarak kurmaktadır" dedi. “Hedefim 100 kilogram vermek” Kahramanmaraş’tan Malatya’ya obezite tedavisi için gelen Muhsin Akklınç ise cerrahi operasyon ile mide küçültme ameliyatı olduğunu belirtti. Aşırı kilolarından dolayı hayatında zorluklar yaşadığını ifade eden Akkılınç, "Aşırı kilolar yüzünden yürürken çok zorlanıyordum ve belim ağrıyordu. Günlük işlerimin birçoğunu yapamıyor, önemli toplantılara katılamıyordum. Daha önce birçok kez normal diyet yaptım. Fakat olmadı. Cerrahi operasyonun eskisi gibi başarısız sonuçlanma riskinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, 210 kilo iken beni ameliyat etti. Kendisine teşekkür ediyorum. Benim için ideal olacak kilo 100 ila 110 arası. Yapılan mide küçültme cerrahi operasyonu ile 100 kilogram verme hedefindeyim” diye konuştu.
Samsun ‘Afrika çöl tozları çocukları daha fazla etkiliyor’ Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, Afrika çöl tozları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Astım hastaları dikkat etmeli” Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Erişkinlerde özellikle solunum yetmezliği olanlarda, astım, KOAH, bronşiektazi ve solunum yolları rahatsızlığı olanlarda problemler daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Ayrıca çocuk yaş grubu da en fazla etkilenen grubunu oluşturmaktadır” diye konuştu. “Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir” Çöl tozlarının, solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının havada fazla miktarda bulunması, mukozal yüzeyler ile teması gözde, burunda ve solunum yollarında direk tahriş edici etkisiyle rahatsızlık verebilir. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerde ve KOAH, astım gibi solunum yolu hastalıkları bulunan kişilerde bu tahriş edici etkisi daha yoğun olarak karşımıza çıkabilir. Toz miktarının arttığı durumlarda normal sağlıklı bireylerin de solunum yolları etkilenmektedir. Bu tahriş edici etkisinden başka, toz partiküllerine bakteri ve virüsler bağlı kalarak solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olabilir. Böyle durumlarda solunum yolu enfeksiyonlarının artmasının bir nedeni de artan toz miktarının güneş ışığını ve ultraviyoleyi engelleyerek yine havada mikroorganizmaların uzun süre kalmalarına neden olmalarıdır” şeklinde konuştu. “Zorda kalmadıkça dışarı çıkmayın” Prof. Dr. Köksal, “Tüm bu olumsuz şartlarda akciğer sağlığımızı koruyabilmek için özellikle kronik solunum yolu ve astımı olan hastalarımızın, toz yoğunluğunun fazla olduğu dönemlerde zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmamaları, ev havalandırmalarını bu dönemlerde yapmamalarını ve maruziyet olduğu dönemlerde mutlaka maske takmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar, “Çözüm merkezi, Kayseri’nin en torpilli numarasıdır” Kocasinan Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Çözüm Merkezi ile vatandaşların talepleri çözüme kavuşturuyor. Çözüm Merkezi’ni en torpilli numara olarak niteleyen Başkan Çolakbayrakdar, “Özellikle başımızın tacı olan vatandaşımızı önemsiyoruz ve beklentilerini hızlı bir şekilde karşılamak için merkezimizle sonuç odaklı çözüm üretiyoruz” dedi. Çözüm Merkezinin tüm belediyecilik hizmetlerini tek bir çatı altında aktaran bir birim olduğunun altını çizen Başkan Çolakbayrakdar, “ 25 Ağustos 2016 yılında hayata geçirdiğimiz Çözüm Merkezi, torpilli telefon numarasıdır. Çünkü vatandaş benden bir talepte bulunduğu zaman bende 0(352) 222 70 00’nolu numarayı arayıp, söylüyorum. Bundan dolayı torpilli hat diyoruz. Herkesin rahatlıkla ulaşabileceği ve herkesin belediyeyle olan taleplerini bu hat üzerinden yönetebileceği bir telefon numarasıdır. Bir telefonla belediyenin tüm birimlerine ulaşabileceğiniz ve hizmeti vatandaşın ayağına götüren bir iletişim hattıdır. Biz diyoruz ki; ‘Kocasinan Belediyesi’ne ve ‘Başkana’ her turlu ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda bu uygulama ilçe sakinlerimizle belediyeyi birlikte yönetme tarzıdır. Vatandaşlarımızın beklentilerini isteklerini ve taleplerini yerine getirebiliyorsak, vatandaşlarımızı mutlu edebiliyorsak yönetim tarzı olarak doğru bir yönetim sergiliyoruz demektir. Bu anlayışı da sahaya yansıtma noktasında atmış olduğumuz önemli adımlardan bir tanesidir” ifadelerini kullandı. “ÇÖZÜM MERKEZİYLE TALEPLERE ANINDA YANIT VERİYORUZ” Çözüm Merkezi ile daha hızlı iletişim ve operasyon refleksi daha yüksek belediyecilik yaptıklarına dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, “Vatandaşımız, bizim baş tacımızdır. Vatandaşımızı önemsiyoruz ve beklentilerini hızlı bir şekilde karşılamak için Çözüm Merkezi ile sonuç odaklı çözüm üretiyoruz. Özellikle pandemi süreci gibi hiç evinden çıkamayan vatandaşımızın yanında olduk. Yani Kocasinan Belediyesi hiç düşünmediğiniz zaman ansızın yanınızda oluyor. Sadece talep değil, zaman zaman vatandaşımızın memnuniyetini ve teşekkürlerini alıyoruz. Ayrıca Çözüm Merkezinin yazılımı tamamen belediye personelimiz tarafından yapılmış olan bir sistemdir. Her türlü iletişim kanalından bizlere ulaşılıyor. İlçe sakinlerimiz, isteklerini yüz yüze iletebilmenin yanı sıra her türlü iletişim kanalı; sosyal medya, Kocasinan Belediyesi’nin web sitesi, mobil uygulamalı cep telefonu ve Watsapp hattı 0(352) 222 70 00’ nolu telefon numarasından her şekilde belediyeye anında ulaşabiliyor. Kocasinan Belediyesi hem 7/24 saat çalışan bir belediye hem de 7/24 saat ulaşılan bir belediyedir” diye konuştu.
Zonguldak ZBEÜ Hemşirelik Bölümü öğrencileri üniformalarını giydi ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Hemşirelik Bölümü birinci sınıf öğrencileri için bu yıl ilki düzenlenen 2023-2024 Akademik Yılı Üniforma Giyme Törenine katıldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 2023-2024 Akademik Yılı Üniforma Giyme Töreni gerçekleştirildi. Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, Prof. Dr. Servet Karasu, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, senato üyeleri, akademisyeneler, öğrenciler ve aileler katıldı. Törenin açılışında konuşan Hemşirelik Bölümü Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nurten Taşdemir, üniforma giyme törenin bu yıl ilkini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi. Ardından kürsüye çıkan Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sibel Koçak, ilk üniformalarını giyen öğrencilere mesleğe önemli bir adım attıklarını dile getirerek, “Bugün giyeceğiniz üniformalarınızı meslek hayatınız boyunca gururla üzerinizde taşımanızı, üniversitemizi ve ailenizi gururlandırmanızı aynı zamanda meslek hayatına çok iyi hazırlanmanızı temenni ediyorum. Sizler gerek ülkemizde gerekse dünyada bütün sağlık sistemlerine kolaylıkla uyum sağlayabilecek kabiliyette olup bununla beraber günümüzün modern sağlık sistemlerinin farkında olarak bilimin ışığında yetişecek nesillersiniz. Her birinizin kariyerlerinde çok güzel yerlere gelmenizi, ülkemize ve geleceğimize sağlık alanında katkı sağlayan bireyler olacağınıza tüm kalbimle inanıyorum. Yolunuz açık, hemşirelik mesleğine atacağınız ilk adımınız hayırlı ve uğurlu olsun” diye konuştu. ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, üniversitenin sağlık alanında sunduğu nitelikli eğitimle geleceğin sağlık profesyonellerini donanımlı bir şekilde yetiştirdiklerini belirtti. Pandemi dönemiyle hemşirelik mesleğinin önemine bir kez daha şahit olunduğuna dikkat çeken Özölçer, hemşire adaylarına mesleklerini özveriyle yapmaları hususunda tavsiyelerde bulundu. Öğrencilerin meslek hayatlarına ilk adımlarını atmalarının heyecan verici bir dönem olduğunu vurgulayan Özölçer, tebrik ederek başarılarının devamını diledi. Konuşmaların ardından hemşirelik bölümü öğrencilerine Rektör Özölçer ve Senato Üyeleri tarafından üniformaları giydirildi. Toplu fotoğraf çekiminin akabinde tören sona erdi.