- 03 Temmuz 2020 Cuma 19:07

Kapadokya Üniversitesi, İHA’nın mimarı Selçuk Bayraktar’ı ağırladı

A
A
A
Kapadokya Üniversitesi, İHA’nın mimarı Selçuk Bayraktar’ı ağırladı

Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Kapadokya Üniversitesinin Youtube üzerinden gerçekleştirdiği ve Türkiye’nin önemli isimlerinin konuk olarak ağırlandığı "Alev Alatlı ile Murakabe Günleri" yayınının konuğu oldu.

Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Kapadokya Üniversitesinin Youtube üzerinden gerçekleştirdiği ve Türkiye’nin önemli isimlerinin konuk olarak ağırlandığı "Alev Alatlı ile Murakabe Günleri" yayınının konuğu oldu.


Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Alev Alatlı tarafından hazırlanan ve üniversitenin Youtube kanalından Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar moderatörlüğünde canlı olarak yayınlanan "Alev Alatlı ile Murakabe Günleri" Temmuz ayının ilk yayınında Türkiye’nin ilk yerli üretim S/İHA Sistemi Bayraktar TB2’nin mimarı olan Selçuk Bayraktar’ı ağırladı.


Canlı yayının başında söz alan Alev Alatlı, “Türkiye’de öğrenilmiş çaresizlik diye bir şey var. Kıpırdayamayan gençlerimiz diye ifade ettiğimiz ve başımıza her zaman çok ciddi bir problem olan ruh hali bu. Selçuk Bayraktar’a baktığımda ise Türkiye’de bunun kırıldığını görüyorum ve ömrüm boyunca daha büyük bir mutluluk olamaz diye düşünüyorum. Bu sebeple Bayraktar’a çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.


Bugüne kadar yapılan tüm çalışmaların ve ortaya çıkan eserlerin bir teknik ekibin eseri olduğunu vurgulayan Selçuk Bayraktar, “Bu başarı serüveni aslında bir takım oyununun eseridir. Tabii babamın çok yetenekli bir mühendis olması ve iktisatçı olan annemin de yazılım ile uğraşması 1980’lerde Baykar’ın ortaya çıkmasına sebep oluyor. Hassas otomobil parçaları üretmek için kurulan bir sanayi girişimi olan Baykar, 2000’li yıllara geldiğinde abim, kardeşim ve benim ilgimle insansız hava araçları üretimine başlıyor. Bizim serüvenimiz öncelikle tümüyle kendi eserimiz olan, Türkiye’nin ilk milli güdüm sistemi diye adlandırdığımız 5 buçuk kiloluk Bayraktar’ın üretimi ile başladı. İşte bu ruh, her zaman milli ve özgün eserler ortaya koyma prensibiyle devam etti” dedi.



“Kapadokya Üniversitesinin mottosu çok kritik bir öneme sahip”


“Ortaya koyulan eserlerin milli ve özgün olmasından daha da önemli olan şey, yapılandan ziyade, niye ve nasıl yapıldığıdır.” ifadelerini kullanarak konuşmasına devam eden Bayraktar, “İşin niye ve nasıl kısmına gelince; işte burada Kapadokya Üniversitesinin mottosunda yer alan ‘akıl-ahlak-adalet-adap’tan yola çıkarsak etik ve ahlak çok kritik öneme sahiptir. Bu düstura riayet etmeyecek olursanız asla her mevsim meyve verecek, bereket getirecek, yani milletinizi ve ülkenizi aydınlatacak, sürdürülebilir bir düzen kurmanız mümkün olmayacaktır. Biz makinadan önce bahsettiğimiz ruhu koyduk, işte kritik olan da budur” dedi.



“5 buçuk tonluk akıncı uçağımız herkesi etkiliyor”


Nuri Demirağ’lar ve Vecihi Hürkuş’ların ortaya çıktıklarında önleri kesilmeseydi bugün Türkiye’nin dünyadaki uçak üreten birkaç markadan biri olacağını ifade eden Bayraktar, “Artık bahsettiğimiz o yarış bitmiş ve kapanmış durumda. Bu yüzden ona yetişmeniz mümkün değil ama geleceğin alanlarına çalışıp, bugünden hazırlanırsak ve lider olacağımıza inanırsak bu mümkün. İnancımız sağlam olursa, düsturumuz doğru olursa, adaba ve ahlaka riayet edersek, aklımızı kullanırsak elbette başaramayacağımız hiçbir şey yok. Allah’a şükür bizim de 5 buçuk kilo ile başladığımız üretim serüvenimiz zaman geçtikçe büyüdü. Bugün 5 buçuk tonluk Akıncı uçağımız var ve bu uçağımız herkesi büyülüyor, harika yorumlar yapılıyor” şeklinde konuştu.



“Bayraktar’a duamdır kimse ayağına basmasın, önü hep açılsın ve bu iş parlasın”


Kendi hayatında yaşadığı olaylarla ilgili anekdotlar paylaşan Alev Alatlı, “70’li yılların başında biz de ODTÜ’den 4-5 kişi master ve doktora için ABD’ye gittik. Bizim o zaman derdimiz ülkemize dönmek ve ODTÜ’yü akademik kadro anlamında devralmaktı. Biz o zaman asıl meselenin yeterince iktisatçı olmaması zannediyorduk, yani Türkiye kalkınacak ama iktisat ve ekonomi bilmiyoruz diye düşünüyorduk. Bu sebeple yurt dışına gittik. Geri döndüğümüzde gördük ki, bireylerin iyi gelişmesiyle bu iş olmuyormuş. Önemli olan o ortamın sağlanmasıymış. Bunun getirdiği üzüntü ve çaresizlik hissi zaman içerisinde insanı törpülüyor. Selçuk Bayraktar’a duam odur ki; kimse ayağına basmasın, önü açılsın, hepimizden maddi ve manevi destek gelsin ve bu iş parlasın” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Melikgazi Belediyesi’nden glütensiz etkinlik Melikgazi Belediyesi çölyak hastaları ve hasta yakınları ile birlikte glütensiz mutfakta etkinlik düzenledi. Necip Fazıl Kısakürek Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen etkinlikte çölyak hastaları ve çölyak yakınları ile birlikte glütensiz yiyecekler hazırlanarak hastalığa karşı farkındalık oluşturuldu. Melikgazi Belediyesi, buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan, glütene karşı hassasiyete sebebiyet veren, özel beslenme gerektiren çölyak hastalığına karşı vatandaşlara gıda paketleri ile destek olmanın yanı sıra sağladığı eğitimlerle de bilinçlendirmeye devam ediyor. Yıl içerisinde hastalıkla mücadele eden hastalara talepleri doğrultusunda glütensiz gıda paketi yardımıyla destek olan Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, toplumu bilinçlendirecek hizmet ve çalışmaları yakından takip ediyor. MELMEK kursları çerçevesinde verilen eğitimle, yaşam kalitesini düşüren çölyak hastalığına karşı mücadele eden hastalar, Melikgazi Belediyesi tarafından tedarik edilen glütensiz malzemelerle kurabiye, pasta, ekmek gibi yiyecekler üretebiliyor. Sosyal belediyecilik anlayışıyla vatandaşların ihtiyaçları doğrultusunda hizmet sağlayan Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu, "Vatandaşlarımızın sağlıklı, huzurlu olmaları bizler için son derece önem arz ediyor. Çölyak rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın glütensiz ürünlerle beslenmeleri gerekiyor. Melikgazi Belediyesi olarak çölyak hastası vatandaşlarımıza destek olmak için glütensiz gıda desteği sağlıyoruz. MELMEK kurslarımızda çölyak alerjisi bulunan hastalara ve yakınlarına, glütensiz malzemelerle yiyecek hazırlayabilmeleri için eğitim veriyoruz. Çölyak ile mücadele eden vatandaşlarımızın her zaman yanındayız. Desteklerimiz devam edecek. Cenab-ı Allah hepimize sağlık, sıhhat nasip eylesin" dedi. Bu çerçevede düzenlenen etkinliğe katılarak hastalığa karşı farkındalık oluşturmanın önemine değinen Melikgazi İlçe Milli Eğitim Müdürü Hacı Kaya, Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu’na çölyak hastalarına verdiği destekten ve toplum bilinçlenmesi adına sağladığı eğitimlerden dolayı teşekkür etti. Etkinlik, eğitime katılan çocuklara Melikgazi Belediyesi tarafından hazırlanan çanta ve kırtasiye malzemelerin hediye edilmesiyle sona erdi.
Niğde Kimisi gelin kaynana geldi kimisi ise 70’inden sonra Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün Yeşilgölcük ve Alay beldelerinde açtığı okuma yazma kursu sona erdi. Kursu başarıyla tamamlayan 12 kursiyere düzenlenen törenle sertifikaları verildi. Yeşilgölcük ve Alay’da düzenlenen sertifika törenine Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik, Yeşilgölcük Belediye Başkanı Nurettin Yurtseven, Alay Belediye Başkanı Yusuf Akdemir, Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Çetin, Yeşilgölcük Anadolu İmamhatip Lisesi Müdürü Ahmet Tayfun Eren, Alay İlköğretim Okulu Müdürü Abdullah Bozok, öğretmenler ve kursiyerler katıldı. Törende yaptığı konuşmada bireyin eğitiminin önemine dikkati çeken Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik hayatın her alanında aktif rol olan kadınların eğitim seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini ifade etti. Çelik; "Günümüz dünyasında toplum değişen ekonomik ,teknolojik ve sosyolojik şartlarla beraber kadına her zaman olduğundan daha büyük sorumluluklar yüklemektedir. Cemiyetin her alanında gün geçtikçe rolü daha çok ön plana çıkan kadınlarımızın eğitimden de en üst düzeyde yararlanma hakkının bulunduğunu ve bu hakkın bireye teslim edilmesi noktasında da Devletimizin büyük sorumluluk üstlendiğini görmekteyiz .Ekonomik ve toplumsal hayatta farklı roller üstlenen kadınlarımızın eğitiminin güçlü olması, gelişmiş ve müreffeh bir toplum olma yolunda daha kararlı adımlar atma hususunda bizleri cesaretlendirmektedir. Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde 2018 yılında başlatılan “Okuma-Yazma Seferberliği” projesi Ülkemizin dört bir yanında Halk Eğitimi merkezlerimizin koordinesinde okullarımızda açılan kurslarımızla devam etmektedir" dedi. "Okuma yazma bilmediğim için evden çıkamıyordum" Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Çetin Halk Eğitim Merkezleri’nde kurs açılabilmesi için 12 kişi olması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında okuma-yazma kursu için bir kişinin yeterli olduğunu vurguladı. Çeşitli sebeplerle okuma yazma öğrenemeyen ve kursu başarı ile tamamlayarak sertifika almaya hak kazanan kursiyerler ise yaşadıkları mutluluğu dile getirdi. Kursa katılanlar arasında gelin Güllü ve kaynanası Gülderen Erol ile 70 yaşındaki Fatma Soylu da yer aldı. Soylu; "Geçmişte ailem iş yaptırıp çocuk baktırmak için okula göndermedi. Ben çok hevesliydim, çok istedim okumayı. Ama göndermediler" dedi. Bir diğer kursiyer Hanife Atıcı ise, okumayı öğrendiği için mutlu olduğunu ifade ederek; "Okuma yazma bilmediğim için evden dışarı çıkamıyordum. Şimdi her yeri öğrendim, kendim gidip gelebiliyorum. Yeni başlamama rağmen TC’mi bile ezberledim. Daha ne olsun" diye konuştu.