GENEL - 20 Nisan 2019 Cumartesi 11:49

(Özel) Eşekli kütüphanenin sandıkları 69 yıl sonra bulundu

A
A
A
(Özel) Eşekli kütüphanenin sandıkları 69 yıl sonra bulundu

Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Karain köyünde 1950 yıllarında başlayan eşekli kütüphanenin sandıkları 69 yıl sonra bulundu.

Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Karain köyünde 1950 yıllarında başlayan eşekli kütüphanenin sandıkları 69 yıl sonra bulundu.


Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı Karain Köyünde 1950 yıllarında Rasim Pehlivanoğlu tarafından kurulan kütüphaneden çevre köylerin yararlanması için eşek ile köylere sandık içerisinde kitaplar götürülmeye başlandı. Köylere eşekle kitapların götürülmesinin ardından kütüphanenin adı eşekli kütüphane olurken bu kütüphaneye ait olan sandıklar Karain köyü sakinlerinden Beşir Dinler tarafından aradan geçen 69 yılın ardından depoda bulundu. Eşekli Kütüphaneye ait sandıkları bulduğundan dolayı son derece mutlu olduğunu ifade eden Beşir Dinler köyümüzün tarihini ortaya çıkarttık dedi. Dinler, “Eşekli kütüphanenin tarihini bulduğuma ben çok sevindim. Köyümüzde muhtarlık seçimi yapılmasının ardından devir teslim töreni yapıldı. Devir teslim töreni yapılırken depoyu gezerken burada rastladım. Daha önce de kütüphane vardı köyümüzde, kütüphane kapatılınca bunları burada bırakmışlar. Tesadüfen buldum. İşte hak yerini buldu biz köyümüzün değerini ortaya çıkartmış olduk. Bunun hatırası 1950 yıllarında Rasim Pehlivanoğlu hocamız vardı kendisi şuan Kayseri’de yaşıyor. Onun mücadelesi köylülerin desteği ile kütüphane kuruldu. Daha sonra eşek ile köylere servis yapılmaya başlandı. Hacı Bekir Koca isimli bir memuru vardı. Bizde bunlara meraklı olduğumuz için sandıkları görünce heyecanlandık” dedi.


Karain Muhtarı Osman Soylu ise açıklamasında bulunan sandıklar bizim köyümüzün mirasıdır bu sandıkları kimseye vermeyiz dedi. Muhtar Soylu, “Karain Köyünün yeni muhtarı olarak devir teslim töreni esnasında köyümüzün eski depolarından şuan yanımızda bulunan sandıkları bulduk. Bu sandıklar 1950’li yıllara dayanan tarihimizi depodan çıkarttık. Tarihimize tekrar sahip çıkmak adına bunları elimizde bulundurup sonuna kadar tarihimize sahip çıkacağız. Bu 1950 yıllarında başlanmış olan Eşekli Kütüphane diye adlandırılan tarihimizdir. Şuan muhtarlık binası olarak kullandığımız yer Eşekli Kütüphanenin başlangıcı olan yerdir. Yeni kütüphane yapılmasının ardından eşekli kütüphanenin başlamış olduğu yer muhtarlık binası olarak tahsis edildi. Biz bulmuş olduğumuz tarihimize elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bu sandıklar bizim köyümüzün tarihidir. Bu sandıkları yapacağımız köy konağı sonrasında herkesin gelip görebileceği şekilde bir alan yapıp sergileyeceğiz. Şuan için bu sandıkları bir yerlere vermeyi düşünmüyoruz. Bu sandıklar köyümüzün mirasıdır” şeklinde konuştu.


Eşekli kütüphanenin nasıl ortaya çıktığını anlatan Kütüphane Kurucusu Rasim Pehlivanoğlu ise Ürgüp’e bağlı Karain köyü kütüphanesinde Bekir Koca’yı işçi kadrosundan memur olarak işe aldırdığını belirtti. Daha sonrasında, Rasim Koca’nın gündüzleri köy halkının tarlada çalıştığını söyleyerek eşeklere sandıklarla kitap yükleyip çevre köylere gittiğini ifade eden Pehlivanoğlu; bu durumun, köylülerde büyük heves uyandırdığını söyledi. Pehlivanoğlu, köylülerin kendi aralarında okudukları kitapları takas ettiğini ve okuma oranında ciddi artış olduğunu gördüklerini söyledi. Göreve başladığı ilk sene 5 sınıf birden okutan ve başarısından dolayı akşam okulu açması istenilen Rasim Pehlivanoğlu, “İlk önce, Karain köyüne atandım 1947 yılında. 6 yıl öğretmen olarak görev yaptım ve o 6 yıl o kadar verimli oldu ki anlatamam. İlk 2 yılda 5 sınıf okuttum, hatta 1.nci yıl 5 sınıfı okutuyorum bir de Ürgüp Milli Eğitim Müdürlüğünden yazı geldi akşam okulu açacaksınız diye. Öğrenciler, biraz okumayı öğrendiler fakat köy yerinde bahar da gelince herkesin tarlada işi gücü oluyor. Köyde, Bekir Koca kütüphaneye bakıyordu. Kütüphaneyi açma kapatma ve okutma işleri onun vazifesiydi. Bana dedi ki, ben kütüphaneden ayrılmak istiyorum. Ben de, ne yapıyorsun, sebebini söyle bırakamazsın dedim. Israrlarımla yine devam ettirdim. Çünkü eğer o ayrılırsa, kütüphaneyi kapatacaklardı. Ben de memur kadrosu verilmesini istedim kendisine. Ne zaman verileceğini sordum ve 1959 yılının Mart ayında resmen memur olarak kütüphane kadrosuna aldırdım. Ama bu Bekir Koca’ya yetmedi sabit bir yerde kalmak istemiyordu. Köylü tarlada çalışıyor kendisi de gündüz kütüphanede oturmaktan rahatsız oluyordu. Zaten niyeti, köylere kitap taşımaktı. Ondan dolayı, eşeklerle köylere kitap götürmeyi kafasına takmıştı. Bekir Koca sürekli sandıklarla köylere açılmayı teklif ediyordu. Daha sonra sandıklara doldurduğu kitapları köylere taşımaya, insanları okumaya teşvik etmeye devam etti. Daha sonra diğer kütüphaneler de aynı şekilde eşek alarak kitap taşımaya başladılar. Eşekli kütüphane olayı böylece başlamış oldu” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.