KÜLTÜR SANAT - 13 Aralık 2020 Pazar 13:25

İki kardeş deriyi sanatla buluşturuyor

A
A
A
İki kardeş deriyi sanatla buluşturuyor

Niğde’de iki kardeş yaklaşık 6 yıl önce hobi olarak başladığı deri işleme alanındaki el becerisini geliştirerek farklı ürünler üretmeye başladı.

Niğde’de iki kardeş yaklaşık 6 yıl önce hobi olarak başladığı deri işleme alanındaki el becerisini geliştirerek farklı ürünler üretmeye başladı.


Merakla başladığı deri aksesuar yapımında kendini geliştiren Selman Kaya atölyede deri çanta, cüzdan, defter üretiyor.


Tamamı el işçiliğiyle ortaya çıkarılan ürünler yurt içi ve yurt dışı pazarında büyük ilgi görüyor.


Tabakalar halinde atölyeye gelen deriler, yapılacak ürünlerin şekli ve boyutlarına göre kesilip dikiliyor, motifler işlenen deriler yakma aşamasının ardından ise birer sanat eserine dönüştürülüyor.


Selçuklu ve Osmanlı motiflerini özenle işleyen Selman Kaya modern teknolojiye geçilmeden deri nasıl işleniyorsa şu anda makine ya da kimyasal bir malzeme kullanmadan deriyi öyle işlediklerini dile getirdi.


Kaya, "Biz dericiliğe 6 yıl önce başladık. İlk başladığımızda kendimize çanta yaparak başladık. Yaptığımız çanta insanlar tarafından çok beğenildi ve isteyenlere de verdik. Bu şekilde çalışma yaparak kendimizi geliştirmiş olduk. Derileri Bor’un yıllardır deri üretimi yapan tabakhanelerde bulunan Vaketa adı verilen sığır ve camız derisinden imal ediyoruz. Dericilik mesleğini kendi ülkemizde geliştirerek tabakhanelerimizden alarak işlemden geçirdikten sonra satışını yapıyoruz. Koyun derisinden defter, sığır derisinden çanta, cüzdan, aksesuar ve giyim sektörü dışında ne var ise örnekler çoğaltarak sanatımızı icra etmeye çabalıyoruz. Sosyal medya ve internet sitemiz aracılığı ile yurtdışına da satışlar yapıyoruz. Yurtiçi ve yurtdışındaki her ülkenin vatandaşları bizim ürünlerimizi görüp beğenerek deriye merak ve ilgileri olduğu için bizim ürünlerimizi tercih etmekteler. Ayrıca bizim işlediğimiz ürünleri alıp satışını yapanlar da oluyor. Böylelikle hem yurtiçinde hem de yurtdışında dericiliği ve Türk geleneklerindeki deri ustalarına özenerek kendi üretimimiz olan ürünlerimizi satmaya çalışıyoruz" dedi.


Kendi hobisinin zamanla mesleği olduğunu söyleyen Kaya, gençlere de tavsiyede bulundu. Kaya, “Halk Eğitimde verilen bir sürü desteği almalarını isterim. Ben buna merakla başladım onların da geleneksel el sanatlarına başlamasını tavsiye ederim. Yaptığınız hobi ticarete dönmeye başlıyor, hobiyle başlasalar bile sonrasında kendilerine maddi anlamda destek verebilecek bir iş gücü sağlamış olurlar” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.