SAĞLIK - 29 Nisan 2022 Cuma 11:44

’Bayramda glikoz şurubu içeren gıdalardan uzak durun"

A
A
A
’Bayramda glikoz şurubu içeren gıdalardan uzak durun"

Glikoz şurubunun nişastadan elde edilen endüstriyel bir çeşit tatlandırıcı olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt.

Glikoz şurubunun nişastadan elde edilen endüstriyel bir çeşit tatlandırıcı olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Anıl Öztürk, “Vücudumuzun şeker dengesini alt üst eden glikoz şurubu, bir sonraki aşamada hormonal sistemlerimizi bozar, uzun vadede tüketildiği takdirde ise kansere sebep olabilir” dedi.


Şeker Bayramı’na bu yıl uzunca bir tatil eşlik etmesinin beraberinde daha fazla ziyaret ve ikramlık getireceğini belirten Medical Park Ordu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Anıl Öztürk, bayramda tatlı ve çikolata seçiminde dikkat edilmesi gerekenleri anlatarak glikoz şurubu uyarısında bulundu.



Böbrek taşı oluşumuna neden olabilir


Dyt. Anıl Öztürk, nişastadan elde edilen endüstriyel bir çeşit tatlandırıcı olarak tanımladığı glikoz şurubunun zararları hakkında şu bilgileri paylaştı:


“Glikoz şurubu bizim açlık-tokluk metabolizmamızı bozar. Biz açlığı midemiz boşaldığında değil, kan şekerimiz düştüğünde hissederiz. Glikoz şurubu içeren gıdaları tükettiğimizde insülin isimli hormon salgılanarak bizim kan şekerimizi düşürür ve biz açlık hissederiz. Bu nedenle daha fazla besin tüketip daha fazla yağ depolarız. Sonuç olarak ise obeziteye ve beraberinde şeker hastalığına davetiye çıkarmış oluruz. Vücudumuzun şeker dengesini alt üst eden glikoz şurubu; bir sonraki aşamada hormonal sistemlerimizi bozar (östrojen, testosteron vb. hormonların salgılanmasını artırabilir), uzun vadede tüketildiği takdirde ise kansere sebep olabilmektedir. Astım ve multipl-skleroz (bir sinir sistemi hastalığı) gibi hastalıklara neden olabileceği ve karaciğeri büyütücü etkisi olduğu saptanmıştır. Böbreklerde taş oluşumuna neden olabilir. Bakır eksikliği başta olmak üzere vücudun mineral dengesini bozabilmektedir.”



Kod okuma alışkanlığı kazanmalıyız


Bir ürünün içinde glikoz şurubu olup olmadığını tadına bakarak anlamanın mümkün olmadığını söyleyen Dyt. Anıl Öztürk, bunu anlamanın tek yolunun açık satılan ürünleri güvenilir yerlerden almak, paketli satılan ürünlerde ise etiket okuma alışkanlığı kazanmaktan geçtiğini söyledi. Dyt. Anıl Öztürk, etiket okurken yardımcı olabilecek kodların isimlerini şöyle sıraladı:


“G37 - glikoz şurubu (DE-37), G40 - glikoz şurubu (DE-40),G58 - glikoz şurubu (DE-60), G95 - glikoz şurubu (DE min 97), M50 - yüksek maltoz şurubu, M38 - maltoz şurubu, F85 - fruktoz şurubu, yüksek fruktozlu glikoz şurubu).”



Raftan bakılan gıda içerikleri okuyup alınmalı


Glikoz şurubunun normal bir şekerden çok daha tatlı olması ve gıda endüstrisinin sunduğu bazı teknolojik avantajlar sayesinde çok daha ucuza mal edilebilir olması dolayısıyla sıklıkla kullanıldığını vurgulayan Dyt. Anıl Öztürk, “Özellikle paketli ürünlerin içeriğini okuduğumuzda sık sık ‘glikoz şurubu içerir’ ibaresine rastlarız. Bunun dışında içerikte mutlaka vitamin, mineral, lif, antioksidan gibi sağlıklı besin bilişimleri de barındırabilir, ancak unutulmamalıdır ki bu bileşimler glikoz şurubunun zararlı etkisini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle raftan alınan gıdaların içeriklerini okuyup böyle bir tatlandırıcı konduysa çocuklarımızı ve kendimizi uzak tutmamız gerekir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.