SAĞLIK - 24 Kasım 2021 Çarşamba 11:48

Ülkesinde teşhis konulamayan Gürcü Valentine Ordu’da şifa buldu

A
A
A
Ülkesinde teşhis konulamayan Gürcü Valentine Ordu’da şifa buldu

Gürcistan’ın Tiflis kentinde yaşayan 59 yaşındaki Valentina Karantina yüksek ateş, nefes darlığı, idrar kaçırma, üşüme gibi şikâyetleri nedeniyle ülkesinde bir süre ilaç tedavisi gördü.

Gürcistan’ın Tiflis kentinde yaşayan 59 yaşındaki Valentina Karantina yüksek ateş, nefes darlığı, idrar kaçırma, üşüme gibi şikâyetleri nedeniyle ülkesinde bir süre ilaç tedavisi gördü. Buna rağmen durumu kötüleşen hasta tekerlekli sandalyeye bağımlı oldu. Ülkesinde durumunun psikolojik olduğu söylenen hasta, son çare olarak geldiği Türkiye’de doğru teşhis ve tedaviyle sağlığına kavuştu.


Gürcistan’ın Tiflis kentinde yaşayan Valentina Karantina, uzun süre yatağa bağımlı yaşadı. Yürüyemediği, kendi ihtiyaçlarını göremediği halde kendi ülkesinde teşhis konulamayan hastalığının nedenini ise Türkiye’de öğrendi. 59 yaşındaki Valentina’yı yatağa düşüren ve psikolojisini bozan hastalığının nedeni vücudundaki tuz ve diğer bazı minerallerin eksikliği çıktı.



“Hastalığın psikolojik dediler”


Gürcistan’ın Tiflis kentinde yaşayan 59 yaşındaki Valentina Karantina, uzun süre önce yatağa mahkûm hale geldi. 4 ay önce başlayan üşüme titreme ve şikâyeti üzerine Ağustos sıcağında bile 5 kat giyindi. Yüksek ateş, nefes darlığı, idrar kaçırma, üşüme, titreme şikâyetleri üzerine ilaç tedavisi alan ancak her geçen gün şikâyetleri artan, ayağa kalkamayacak duruma gelen ve özel ihtiyaçlarını göremeyen hasta sonunda tekerlekli sandalye ile yaşamaya başladı. Hastaya uygulanan uzun tedavilere rağmen durumunda iyileşme olmayınca, doktorlar hastalığının metabolik değil, psikolojik olduğunu söyledi.



Vücudundaki mineraller düşük çıktı


Gürcü Karantina, ülkesinde aldığı tedavi ile sağlığına kavuşamayacağına karar verince son çare olarak Medical Park Ordu Hastanesi’ne başvurdu. Hastanede gerçekleştirilen ileri tetkikler sonrasında hızla tedaviye alınan hasta, yakın takip ve tedavi sonucunda kısa sürede sağlığına kavuştu. Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Fatih Bostancı’nın yaptığı ayrıntılı tahliller sonucunda Gürcü hastanın aslında psikolojik bir rahatsızlığı olmadığı, sorunlarının aslında vücut minerallerinin düşük olmasından kaynaklandığı ortaya çıktı. 1 hafta boyunca hastanede ilaç tedavisi gören Karantina hızla ayağa kalktı, sonra da sağlığına kavuşarak ülkesine geri döndü.



“Ağustos sıcağında beş kat kazak giydim”


Uygulanan tedavi sonrasında normal yaşantısına geri dönmenin mutluluğunu yaşayan Valentina Karantina, duygularını şöyle anlattı:


"Aylar önce çözemediğim sağlık sorunlarım vardı. Düşmeyen ateşim, üşüme ve titreme şikâyetlerim üzerine Ağustos sıcağında bile 5 kat kıyafetler giydiğim halde ısınamıyordum. Ülkemde bu şikâyetlerim üzerine gitmediğim doktor, çalmadığım kapı kalmadı. Konuşmam bile bozuldu, cümle kuramamaya başladım. Gün geçtikçe kötüleştim ve yatağa mahkûm hale geldim. Hastalığımın psikolojik olduğu söylenmeye başlayınca artık çözümü yurtdışında aramaya başladım. Çevremde birçok tanıdığımın gittiği ve memnun kaldığı Medical Park Ordu Hastanesi’ne gitmeye karar verdim. Hastaneye gelir gelmez yapılan tetkiklerimi değerlendiren doktorum Fatih Bostancı hızlıca hastalığımın teşhisini koyarak tedavime başladı. Şu anda çok iyiyim. Artık eski halime döndüm diyebilirim. İşlerimi kendim görebiliyorum. Kimseye yük olmadan hayatıma devam edebilecek halde ülkeme dönmenin mutluluğunu yaşıyorum. Hastanede geçirdiğim 1 haftalık sürede başta tedavimi en iyi şekilde yapan doktorum olmak üzere, hiçbir zaman ilgi ve alakasını eksik etmeyen hemşirelere, hasta bakıcılara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ben de ülkeme dönünce etrafımdaki diğer arkadaşlarımın yaptığı gibi herkese ülkenizi ve hastanenizi tavsiye edeceğim."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Çekmeköy Belediyesi’nden 23 Nisan çocuk şenliği sürprizi Çekmeköy Belediye 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı Şehit Üsteğmen Arif Kalafat Doğa Parkı’nda düzenleyeceği 23 Nisan Çocuk Şenliğiyle kutlayacak. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Çekmeköy’de de büyük bir coşku ve heyecanla kutlanacak. İlçe kaymakamlığı koordinasyonunda düzenlenecek resmi törenlerin ardından 13.00-18.00 saatleri arasında Şehit Üsteğmen Arif Kalafat Doğa Parkı’nda düzenlenecek 23 Nisan Çocuk Şenliği, 7’den 70’e binlerce Çekmeköylünün katılımıyla tam bir bayram havasında geçecek. Eğlenceli aktiviteler, animasyon gösterileri, atölye alanları, dj performans, ikramlar, karikatür çizimi Atölyesi ve oyun alanları ile dolu dolu geçecek şenlikte final MASALbozanLAR konseriyle yapılacak. Muhtemel bir karışıklığın önüne geçilebilmesi ve tüm çocukların etkinliklerden faydalanabilmesi için şenlik alanında yer alacak atölyelerden faydalanmak isteyen vatandaşların aynı gün etkinlik alanında kayıt yaptırmaları gerekiyor. Çocuk şenliğine katılmak isteyen vatandaşlar için tüm muhtarlıklardan 23 Nisan Salı Günü saat 11.00’dan itibaren servisler kaldırılacak. Çekmeköy’de bayram coşkusunu tüm komşularımızla birlikte yaşayacağız diyen Başkan Orhan Çerkez, “Çekmeköy’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı büyük bir coşku ve heyecanla tam bir bayram havasında kutlayacağız. Yavrularımızın yüzleri gülecek doyasıya eğlenecekler. Ailelerimiz de oluşturduğumuz bu sosyal ortamda bir nebze olsun nefes alacak ve rahatlayacaklar. Günün sonunda genç, yaşlı ve çocuk tüm yüzler gülecek. Bu gülümsemeler bizim çalışma şevkimizi artıracak, motivasyon kaynağımız olacak. İnanıyorum ki herkes doyasıya eğlenecek. Tüm komşularımı bu önemli şenlikte aramızda görmek dileğindeyim“ dedi.
Van Yağış sonrası Van Gölü’nün su seviyesi yükselmeye başladı Van’da şubat ve mart aylarında yoğun kar yağışının, nisan ayında ise yağmurun etkili olması dünyanın sodalı en büyük gölü olan Van Gölü’nün su seviyesinde iyileşmeye neden oldu. Dünyanın sodalı en büyük gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk 4 ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Son 30 yılın en bereketli yılını yaşayan havza, ihtiyaç duyduğu suya kavuşmuş oldu. Nisan ayıyla birlikte dağlardaki karın eriyerek akarsularla buluşması ve yağışların yağmur şeklinde düşmeye devam etmesi Van Gölü’nün su seviyesinin yükselmeye başlamasını sağladı. “İhtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu” İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü ‘nün 90’lı yıllarda düşen yağışlarla ciddi bir iyileşmeye gittiğini, 2000’li yıllarda da seviyenin yavaş yavaş düştüğünü ve son 5 yılda da önemli ölçüde alan kaybettiğini hatırlattı. Ancak 2024 yılı ile birlikte şubat ve nisan aylarında yağışların zirve yapmasının havzaya pozitif bir katkı sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Düşen yağışların önemli bir kısmı özellikle mart ayında kar şeklinde gerçekleşti. Nisanda ise bu yağışlar yağmur şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla havza 2024 yılı için ihtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu. Bu bize şunu gösteriyor; düşen yağışlar özellikle Van Gölü’nde bir iyileşmeye neden olacak. Bu iyileşme de Haziran ve Temmuz aylarına kadar da devam edecek” dedi. “Havzada bir su yönetimine ihtiyaç var” Bu yıl yağış miktarı açısından iyi olduğunu ancak bir sonraki yılların kurak geçme ihtimaline karşı havza için bir su yönetimine ihtiyaç olduğunun altını çizen Alaeddinoğlu, “Yani bu yağışlar bundan sonraki süreçte de devam edecek anlamına gelmiyor. Evet, bu yağışlar pozitif anlamda bir katkı sunabilir. Ancak geleceğe ilişkin iklim değişikliğinde herhangi bir değişiklik yok. Dünya her geçen yıl ve her geçen ay daha fazla ısınıyor. Havza bundan nasibini alacak. 2024-2025 yılı için öngörülerimiz pozitif anlamda havzanın lehine gerçekleşebilir. Ancak 2026-2028 yılları belki yaz ayları boyunca yaşanacak bir sıcaklıktaki artış ve şiddetli buharlaşma bu düşen yağışların belli ölçüde kaybolmasına neden olabilir. Dolayısıyla biz Van Gölü Havzası’ndaki bütün taraflar olarak havzanın suyunu yönetmek zorundayız” diye konuştu. “Devam edecek yağışlar sel ve taşkınlara neden olabilir” İleri dönemlerde yaşanması muhtemel sel ve taşkın konusunda da uyarıda bulunan Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Havzaya düşen yağışlar hakikaten son yıllarda kaydedilmiş son 30 yılın en yüksek değerleridir. Tabii diğer taraftan yüksek dağlık kesimlere düşen karların erimesiyle birlikte önümüzdeki günlerde muhtemel sağanak yağışların aslında başka türlü sonuçlar doğurması mümkün olabilir. Özellikle bu geçiş mevsiminde havaların ısınmasıyla birlikte atmosferin daha fazla su tutma kapasitesine sahip olduğunu düşünürsek, sellerin ve taşkınların ortaya çıkacağı bir tablo da ortaya koyabilir. Dolayısıyla sadece havzaya düşen yağışın içme, kullanma ve sulama suyu açısından düşünmemek lazım. Muhtemel yüksek düzeyde gerçekleşecek olan yağışların da bir şekilde yönetilmesi, yani o yağışların muhtemelen etkileyeceği alanların doğru tespit edilmesi ve önceden o alanların bilgilendirilmesi ya da gerekiyorsa birtakım adımların atılması gerekiyor.”
Van Yağış sonrası Van Gölü’nün su seviyesi yükselmeye başladı Van’da şubat ve mart aylarında yoğun kar yağışının, nisan ayında ise yağmurun etkili olması dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü’nün su seviyesinde iyileşmeye neden oldu. Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, 2019-2023 yılları arasında küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde su kaybı yaşadı. Bu yılın ilk 4 ayında yağışların yoğun miktarda düşmesi ise Van Gölü’nün seviye kaybı için umut oldu. Son 30 yılın en bereketli yılını yaşayan havza, ihtiyaç duyduğu suya kavuşmuş oldu. Nisan ayıyla birlikte dağlardaki karın eriyerek akarsularla buluşması ve yağışların yağmur şeklinde düşmeye devam etmesi Van Gölü’nün su seviyesinin yükselmeye başlamasını sağladı. “İhtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu” İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü ‘nün 90’lı yıllarda düşen yağışlarla ciddi bir iyileşmeye gittiğini, 2000’li yıllarda da seviyenin yavaş yavaş düştüğünü ve son 5 yılda da önemli ölçüde alan kaybettiğini hatırlattı. Ancak 2024 yılı ile birlikte şubat ve nisan aylarında yağışların zirve yapmasının havzaya pozitif bir katkı sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Düşen yağışların önemli bir kısmı özellikle mart ayında kar şeklinde gerçekleşti. Nisanda ise bu yağışlar yağmur şeklinde gerçekleşti. Dolayısıyla havza 2024 yılı için ihtiyaç duyduğu yağışın önemli bir kısmını kazanmış oldu. Bu bize şunu gösteriyor; düşen yağışlar özellikle Van Gölü’nde bir iyileşmeye neden olacak. Bu iyileşme de Haziran ve Temmuz aylarına kadar da devam edecek” dedi. “Havzada bir su yönetimine ihtiyaç var” Bu yıl yağış miktarı açısından iyi olduğunu ancak bir sonraki yılların kurak geçme ihtimaline karşı havza için bir su yönetimine ihtiyaç olduğunun altını çizen Alaeddinoğlu, “Yani bu yağışlar bundan sonraki süreçte de devam edecek anlamına gelmiyor. Evet, bu yağışlar pozitif anlamda bir katkı sunabilir. Ancak geleceğe ilişkin iklim değişikliğinde herhangi bir değişiklik yok. Dünya her geçen yıl ve her geçen ay daha fazla ısınıyor. Havza bundan nasibini alacak. 2024-2025 yılı için öngörülerimiz pozitif anlamda havzanın lehine gerçekleşebilir. Ancak 2026-2028 yılları belki yaz ayları boyunca yaşanacak bir sıcaklıktaki artış ve şiddetli buharlaşma bu düşen yağışların belli ölçüde kaybolmasına neden olabilir. Dolayısıyla biz Van Gölü Havzası’ndaki bütün taraflar olarak havzanın suyunu yönetmek zorundayız” diye konuştu. “Devam edecek yağışlar sel ve taşkınlara neden olabilir” İleri dönemlerde yaşanması muhtemel sel ve taşkın konusunda da uyarıda bulunan Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Havzaya düşen yağışlar hakikaten son yıllarda kaydedilmiş son 30 yılın en yüksek değerleridir. Tabii diğer taraftan yüksek dağlık kesimlere düşen yağışların erimesiyle birlikte önümüzdeki günlerde muhtemel sağanak yağışların aslında başka türlü sonuçlar doğurması mümkün olabilir. Özellikle bu geçiş mevsiminde havaların ısınmasıyla birlikte atmosferin daha fazla su tutma kapasitesine sahip olduğunu düşünürsek, sellerin ve taşkınların ortaya çıkacağı bir tablo da ortaya koyabilir. Dolayısıyla sadece havzaya düşen yağışın içme, kullanma ve sulama suyu açısından düşünmemek lazım. Muhtemel yüksek düzeyde gerçekleşecek olan yağışların da bir şekilde yönetilmesi, yani o yağışların muhtemelen etkileyeceği alanların doğru tespit edilmesi ve önceden o alanların bilgilendirilmesi ya da gerekiyorsa birtakım adımların atılması gerekiyor.”
Aydın Didim’de kıyı temizliği çalışması gerçekleştirildi Aydın’ın Didim ilçesinde belediye ekipleri, bir gönüllü grubunun üyelerinin de desteğiyle birlikte kıyı temizliği çalışması gerçekleştirerek, çevre kirliliğine dikkat çekti. Türkiye’nin önemli turizm kentleri arasında yer alan ve uzun bir sahil şeridine sahip olan Didim’de, insanların ve deniz canlılarının sağlığını korumak ve farkındalık oluşturmak amacıyla kıyı temizliği çalışması gerçekleştirildi. Çevre ve sahil temizliğine dikkat çekmek isteyen yabancı uyruklu vatandaşlardan oluşan bir gönüllü grubunun üyeleri ve Didim Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından Manastır Koyu’nda yapılan kıyı temizliği çalışmasına Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, Belediye Başkan Yardımcısı Aydan Aşık Turgut ve Belediye Meclis Üyeleri de katıldı. Farkındalık çalışmasında, sahilde toplanan çöpler, geri dönüşüm malzemeleri ve izmarit atıkları belediye personelleri ve gönüllüler tarafından toplanarak ortadan kaldırılırken, etkinlik ile ilgili açıklamalarda bulunan Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay; "Nadide güzellikteki koylarından biri olan Manastır Koyu’nda, Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde görevli olan çalışma arkadaşlarımla ve gönüllü yabancılarımızla birlikte kıyı temizleme çalışması yaptık. Bu duyarlılığın ve farkındalığın artması ve gelişmesinin hepimizin sorumluluğu olduğunu unutmayalım" ifadelerine yer verdi.