SAĞLIK - 15 Nisan 2021 Perşembe 17:29

Korona virüsten 8 yakının kaybeden Rizeli Genç’ten yetkililere “Bizi araştırın, aşı için öncelik verin” çağrısı

A
A
A
Korona virüsten 8 yakının kaybeden Rizeli Genç’ten yetkililere “Bizi araştırın, aşı için öncelik verin” çağrısı

Rize’nin Güneysu ilçesinde Korona virüsten 5,5 ay içinde 8 yakınını kaybeden Ali Genç, yetkililere “Genetik yapımızı araştırın, aşı için öncelik verin” çağrısında bulundu.

Rize’nin Güneysu ilçesinde Korona virüsten 5,5 ay içinde 8 yakınını kaybeden Ali Genç, yetkililere “Genetik yapımızı araştırın, aşı için öncelik verin” çağrısında bulundu.


Aslen Rize’nin Güneysu ilçesinden olan ve İstanbul’da yaşayan Muhammet Genç ve oğlu Burak Genç, geçtiğimiz yıl Kasım ayında rahatsızlanınca yakınları tarafından hastaneye götürüldü. Baba ve oğlunun yapılan Korona virüs testleri pozitif çıktı. Muhammet Genç hastanede, oğlu Burak ise evde tedaviye alındı. Burak Genç, evinde geçirdiği kalp krizi sonucu 6 Kasım’da hayatını kaybetti. Burak Genç’in cenazesi, memleketi Rize’nin Güneysu ilçesine bağlı Gürgen köyünde toprağa verildi. Oğlu Burak Genç’in ölüm haberinin ardından hastanede durumu ağırlaşan Muhammet Genç de benzer şekilde 12 Kasım’da kalp krizinden yaşamını yitirdi. Baba Muhammet Genç de oğlu gibi köyüne getirilerek aynı kabristanlıkta, gözyaşları arasında oğlunun yanına defnedildi. Yakınlarını kaybeden aile fertleri taziye ve cenazelerde Korona virüs tedbirlerine uymayınca aynı hastalık nedeniyle birer birer hastalığa yakalanmaya ve hayatlarını kaybetmeye başladı. Aynı aileden Bünyamin Genç 1 Aralık’ta, İbrahim Genç (53) 4 Aralık’ta, Ali Genç (58) ise 11 Aralık’ta öldü. Ali Genç’in tedavi gören kardeşleri Fatma Duman (55) 18 Aralık’ta, Aysel Peçe de (46), 21 Şubat’ta hayatını kaybetti.


Son olarak Ahmet Genç (43) de aynı hastalıktan geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Genç’in ölümü ile aynı ailede Korana virüsten ölenlerin sayısı 8’e yükseldi.



Korana virüs nedeniyle yakınlarını kaybeden Ali Genç, yaptığı açıklamada büyük üzüntü içinde olduklarını söyledi. Genç, “8 kişiye Korana virüs’ten kaybettik. 3’ü kardeşim, biri yeğenim Burak, diğer 4 kişiden de 2’si baldızım, kayınım ve kayınımın oğlu. Mesafeye dikkat edelim. Kimse komşuluğa gitmesin kimse de komşuluğa da gelmesin. Allah’ını seven buna dikkat etsin. Kimsenin evine gitmesinler kimseyi de evlerine çağırmasınlar. Mesafeye dikkat etsinler. Allah kimseyi bizim gibi etmesin. Şimdi de İstanbul’dan çay için Rize’ye gelecekler. Devlet bunlara tedbir alır herhalde” dedi.



“Ben aşımı oldum. Ama kardeşlerim daha aşı olmadı” diyen Genç “Bizim aşıya ihtiyacımız var. Bizi bir araştırsınlar. Ailemize bir baksınlar, devletimizden büyüklerimizden bunu istiyorum. Kadere inanmışız, korona ilaçlarını kardeşlerim kullandılar 15 gün kullandılar, 3’ünü kalp krizinden kaybettik. Bir de yeğenimi kalp krizinden kaybettik” ifadelerini kullandı.


Genç, yeni 11 tane daha mezar yeri açtıklarını da belirterek “Yeni mezar yerleri hazırlıyoruz ki bir daha vurursa bu hastalık bizi diye. Yeni mezar yerleri kazmaya başladık” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-
İstanbul İstanbul’da 50 milyon liralık kaçak ve sahte ilaç operasyonu: 16 gözaltı İstanbul’da ilaç kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda 16 şüpheli yakalandı, piyasa değeri 50 milyon lirayı bulan yüklü miktarda sahte, kaçak ve bozuk ilaç ele geçirildi. Alerji testi, botoks, dolgu malzemesi, kanser ve diyabet hastalıklarında kullanılan ilaçlarının da aralarında bulunduğu tıbbi ürünler emniyette sergilenirken, yakalanan şüphelilerin 9’u tutuklandı. Alınan bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilaç sektöründeki sahtecilik faaliyetlerinin önlenmesi ve şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik 15 ve 25 Nisan tarihleri arasında bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Teknik ve fiziki takibin devamında belirtilen tarihler arasında yetkisiz alanda depolanmış sahte, kaçak ve yasadışı ilaçların, tıbbi cihaz ve materyallerin bulunduğu tespit edilen 16 ikamet, 20 iş yeri olmak üzere toplam 36 adrese operasyon düzenleyen polis, baskınlarda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonlarda piyasa değeri yaklaşık 50 milyon lirayı bulan, soğuk zincire tabi olan ve bozulan, alerji testi, botoks ilacı, dolgu malzemesi, kanser, diyabet, enfeksiyon, tansiyon ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan medikal malzeme ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürülerek ifadeleri alındı. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan ilaç kaçakçısı 16 kişinin 7’si adli makamlarca serbest bırakıldı. Geri kalan 9 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği açıklandı. Diğer yandan yapılan operasyonlarda ele geçirilen sahte, bozuk ve kaçak ilaçlar, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.