ÇEVRE - 19 Haziran 2021 Cumartesi 08:46

Müsilaj sanıldı, kabarcık çıktı

A
A
A
Müsilaj sanıldı, kabarcık çıktı

Rize’de vatandaşların denizin üzerinde görerek müsilaj zannettiği katman ilde paniğe neden oldu.

Rize’de vatandaşların denizin üzerinde görerek müsilaj zannettiği katman ilde paniğe neden oldu. Konuyu inceleyen Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Su Ürünleri Fakültesi uzmanları, katmanın dalgadan kaynaklı kabarcık olduğunu belirledi.


Rize’de sabah saatlerinde vatandaşın denizin üzerinde gördüğü yoğun kabarcıklar paniğe neden oldu. Gündemde olan Marmara Denizi’ndeki müsilaj nedeniyle korkan Rizeliler durumu hemen Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi yetkililerine haber verdi. Üniversiteye ait Karadeniz Araştırma Gemisi bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. Denizin üzerinden ve dalgıçlar vasıtasıyla denizin içerisinden çeşitli numuneler alındı. İlk belirlemelere göre ise denizin üzerinde oluşan katmanın sadece rüzgardan kaynaklı oluşan dalga ve denize akan derenin köpüğünden kaynaklı oluşan baloncuklar olduğu gözlemlendi.


Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş, ilk bulgulara göre denizin üzerinde halkı tedirgin eden görüntünün dalgadan oluşan köpüklerden ibaret olduğunu söyledi. Doç. Dr. Ertuğrul Ağırbaş “Üniversitemize gelen ihbar üzerine balıkçı barınağında çekilen bir fotoğraf üzerine Karadeniz Araştırma Gemimizle beraber denizdeki durumu incelemek için bir çalıştırma gerçekleştirdik. Yaptığımız incelemelerde ede ettiğimiz bilgiler ile durumun deniz salyası olmadığı ve denizdeki dalgalanmadan dolayı köpüklenme olduğu tanısına vardık. Ancak aldığımız numuneleri laboratuvarda test ederek daha sağlıklı sonuçlar elde edeceğiz” dedi.



"En büyük tehlike deniz suyu sıcaklığının artması"


Üniversitenin 2014 yılından bu yana kendisine ait Karadeniz Araştırma Gemisi ile bölgede çalışmalarını titizlikle devem ettiğini dile getiren Ağırbaş “Arazide yaptığımız saha çalışmalarında deniz suyu sıcaklığı ve oksijen derecesine baktık. Şu an deniz sıcaklığı 20-21 santigrat derece durumunda. Oksijen seviyesi ise 8 mg/lt altına hiç düşmedi. Bölge itibarıyla çay ve fındık üretiminin yapıldığı bir bölgede bulunmaktayız. Dolayısıyla bazı dönemlerde gübrelemelere bağlı olarak azot ve fosfat gibi bazı bileşiklerin yüksek olması muhtemel. Ancak denizde yaptığımız kendi ölçümlerimizde bu bulguları hiçbir zaman redfield olayı dediğimiz 16 N1 oranı üzerinde azot ve fosfata rastlamadık. Genel olarak bir değerlendirme yapacak olursak denizel ekosistemler sahip oldukları dinamiklerle birçok canlıya ev sahipliği yapıyor. Bu canlılar içerisinde en önemlisi fitoplankton dediğimiz birinci üretici canlı çeşidi olarak karşımıza çıkmakta. Bunlar denizel ortamda organik maddenin üretiminden sorumlu olan ana üreticiler olarak ve aynı zamanda dünyanın ihtiyacı olan oksijeni üreten en büyük canlı grubudur. Fakat bunlar üzerindeki baskılar her geçen gün artmakta. Bunlardan en önemlisi deniz sıcaklığının artmasıdır. Bunun gibi birçok etken bulunmakta” ifadelerini kullandı.



"Doğu Karadeniz sahilleri böyle bir riski şu an için taşımıyor"


Yapısal bakımdan Karadeniz’in Marmara Denizi ile kıyaslandığında yapısal olarak var olan farklılıklar nedeniyle müsilajın olma ihtimalinin az olduğunun altını çizen Ağırbaş “Marmara Denizindeki salya problemi her geçen gün artmakta. Marmara’ya göre Karadeniz’i değerlendirdiğimiz zaman, Karadeniz yapısı itibariyle dünyanın en büyük anoksik havzalarından birisi. Ancak dalgaya açık olması ve bölgede özellikle Rize ve Artvin tarafında yoğun sanayi atığının olmaması böyle bir riski şu an için taşımamakta. Fakat önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin çok daha hissedeceğimiz aşikâr. Dolayısıyla bizim bu noktada hep birlikle yerel yönetimle, üniversitemizle, STK’lar ile bu anlamda çözüm üretmek amacıyla bütün paydaşlarıyla bir araya gelmemiz gerekiyor. Üniversiteler bildiğiniz üzere bulundukları bölgeye hizmet olarak ön plana çıkmakta. Yaptığımız çalışmalarla da bunu ön plana çıkarmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.


RTEÜ Teknik Bilimler Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Tolga Akdemir de deniz altında yapılan çalışma neticesinde ilk belirlemelere göre müsilaj adına hiçbir bulguya rastlanamadıklarını söyledi.



"Müsilajın balıklar üzerinde bir yan etkisi yoktur"


Müsilajın deniz canlılarına yönelik etkilerinden bahseden Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Göktuğ Dalgıç ise deniz salyası olarak adlandırılan müsilajın deniz canlılarını tüketmeye engel olmadığını dile getirerek “Son günlerde Marmara Denizinde yaygın olarak görülen müsilaj, zaman zaman Karadeniz’de de önceki yıllardan beri özellikle mayıs aylarının sonunda, haziran aylarının başlarında görülmekte. Bugün küçük bir örneğini arkadaşlarımız burada inceleyecekler. Yalnız benim burada özellikle söylemek istediğim su ürünleri tüketimi ve balıklar açısından müsilaj ile ilgili herhangi bir sorun olmadığından bahsetmek istiyorum. Tüketicilerimiz rahatlıkla balıklarımızı tüketebilirler. Müsilajın balıklar üzerinde bir yan etkisi veya insanlar üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Bu konuyu özellikle belirtmek isterim” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Rektör Yaşar’dan proje üretmeyen öğretim görevlilerine gözdağı: “Takipçisi olacağız” Bilimsel araştırma projeleri üretmenin üniversitelerin prestiji açısından son derece önemli olduğunu söyleyen Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar, öğretim üyelerine proje üretin çağrısında bulunarak konunun takipçisi olacaklarını belirtti. Yozgat Bozok Üniversitesi’nin proje üretimi noktasında diğer üniversitelere nazaran geri planda kaldığını hatırlatan Rektör Yaşar, öğretim görevlilerinden en az 2 proje üretmelerini istedi. Yozgat Bozok Üniversitesi’nin proje genel duruma bakıldığında fakültelerin beklenilen proje sayısına ulaşamadığını söyleyen Yaşar, proje üretme noktasında Boğazlıyan Meslek Yüksekokulu ve Sarıkaya Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu’nun önde olduğunu ifade etti. “Bize yakışmaya proje sayımız var” Üniversite olarak proje temelli çalışmalar gerçekleştirmeleri gerektiğine inandığını da belirten Yaşar, “Proje üretme noktasında kim ne yapıyor, bunların hepsini inceliyoruz. Yeterince proje üretilmemiş, hiç proje üretmeyen ve proje sayısı olmayan birimlerimiz var. Her türlü proje talebiniz için üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. Üniversitemizde öğretim üyesi, öğretim görevlisi veya araştırma görevlisi kadrosunda olup, ben araştırma yapmayı bilmiyorum, proje nasıl yazılır nereye nasıl başvurulacak deme lüksü yok. Türkiye’de proje başvurusunda bulunamayan bölüm kalmadı. Projede başvuru sayısını ne kadar artırırsak kabul sayısı da o denli artacaktır. Bize yakışmayan proje sayımız var. Bunlar mutlaka artırılacak. Potansiyelimizi gösteren bir sırlamada değiliz. O yüzden daha çok proje modelli çalışmamız lazım. Neden proje üretmiyorsunuz sorusunu bundan sonra sıkça duyacaksınız. Herkesin bir potansiyeli var. Bundan kimse kaçamaz ve kaçmamalı. Bu konunun hassasiyetle takipçisi olacağız.” dedi. “Artık mazeret yok” Her öğretim görevlisinin en az iki proje üretmesini isteyen Rektör Yaşar, “Akademik personel olmanın sorumluluklarını yerine getirmemiz gerekiyor. Proje üretmek üniversitemizin prestiji açısından da çok önemli. Daha çok proje üretip proje kabul oranını artırmamız gerekiyor. Bu noktada öğrencilerime de güveniyorum. Onlardan beklentim hocalarını zorlamalarıdır. Hocalarımız da her konuda danışmanlık yapmak zorunda. Artık mazeret yok. Her öğretim görevlisi en az 2 proje verecek şekilde kendisini hazırlasın. Ona göre bir yaklaşım sergileyin. Biz de yönetim olarak her zaman yanındayız. Araştıran ve projeleri ile ön plana çıkan bir Üniversite konumuna en kısa sürede ulaşacağımıza inanıyorum.” şeklinde konuştu.
Aydın İki kardeş kulüp, 7’de 7 yaparak final maçını karşılıklı oynadı Söke’nin başarılı kulüplerinden olan Söke Basket Spor Kulübü (SBK) ve Kuşadası şubesi olarak bünyesine kattığı Kuşadası Academy Spor Kulübü (KASK), gruplarındaki 7 maçını da yenilgisiz tamamlarken, kardeş kulüpler final maçında karşı karşıya geldi. Söke’nin başarıları ile adından söz ettiren Söke Basket Spor Kulübü (SBK), Kuşadası şubesi olarak bünyesine kattığı Kuşadası Academy Spor Kulübü’yle de (KASK) adından söz ettirdi. U-12 kategorisinde mücadele eden iki kardeş kulüp, gruplarındaki 7 maçını da yenilgisiz tamamlarken, final maçında karşı karşıya geldi. Anlam kazanan final maçında, iki takımın sporcuları, sahaya çıkarken açtıkları pankartla velilerine anlamlı mesaj verdi. Pankartta "Büyüklerimiz. Atamızın sporcuları olarak bizler zeki, çevik ve ahlaklı olacağımıza söz veriyoruz" ifadeleri yer aldı. Kulüplerin antrenörleri Mert Avcı ve Orhan Köklü ise yaptıkları konuşmada önceliklerinin çocukları kötü alışkanlıklardan kurtarmak, kazanmanın ötesinde çocukların kendilerine, arkadaşlarına, rakiplerine ve büyüklerine saygı duymaları gerektiğini öğretmek olduğunu vurguladı. Her iki kulübün kurucu antrenörü Barış Koyuncuoğlu ise yaptığı açıklamada "Söke’de Söke Basket Spor Kulübü bir marka oldu. Çok kısa zamanda Kuşadası’nda da ciddi sporcu sayısına ulaşan Kuşadası Academy Spor Kulübümüz de markalaşacak. Hem Söke’de, hem de Kuşadası’nda en değerli varlıkları çocuklarını bizlere emanet eden ve her yerde bizim arkamızda duran velilerimize çok teşekkür ederiz" diye konuştu. Final maçında verilen mesajların yanı sıra sitemde de bulunulurken, 12 yaş kategorisinde sezon başında alınan kararlar doğrultusunda centilmenlik, genç hakemlerin gelişimi, genç antrenörlerin gelişimi ve yolun başında olan sporcuların gelişiminin sezon boyunca ikinci plana atıldığına dikkat çekildi. Ayrıca teknik faul alıp maçtan atılan antrenörler, aşırı taşkınlıktan boşalan tribünleri görünce bu mesajı vermenin kendilerince kaçınılmaz olduğuna da vurgu yapıldı.
Düzce Bitkisel üretim planlaması yapılıyor Düzce’nin Tarımsal Üretiminin Planlanması konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı ilgili Genel Müdürlüklerin katılımıyla Düzce İl Tarım ve Orman müdürlüğü tarafından bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz’ın katılımıyla Ticaret Borsası toplantı salonunda gerçekleşen toplantıya Hayvancılık Genel Müdürlüğü Islah Daire Başkanı Dr. Engin Ünay, Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, Tarım ve Orman Bakanlığı İlgili kurum amirleri, Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulunda yer alan teknik ekip ve teknik personel katıldı. Toplantıda konuşan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz “Ülkemizde başta iklim değişikliği ve su kısıtı olmak üzere ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan yaşanan gelişmeler, tarımsal üretimi önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle kaynakların etkin ve planlı kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Uzun yıllardır dile getirilen, tüm paydaşların mutabık olduğu devrim niteliğindeki tarımsal üretim planlamasının Üretimin Üreticinin Yüzyılı yaklaşımıyla yola çıktığımız Türkiye Yüzyılında hayata geçirilmesi için ilk adımları artıyoruz. Tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak, bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak amacıyla 5488 sayılı Tarım Kanununda yapılan değişiklikle tarımsal üretimin planlanmasında Bakanlığımıza yetki verilerek tüm paydaşların temsil edildiği Teknik komiteler illerin üretim potansiyeli, belirlenen ülkesel ihtiyaçlar, su varlığını ve iklim değişikliği gibi kısıtları da dikkate alarak illerdeki ürün desenlerini belirleyerek Bakanlıkta kurulan Tarımsal Üretimin Planlanması Kuruluna ileteceklerdir. Diğer taraftan üretim planlamasını teşvik etmek için tarımsal destekler ve hibe programları, sübvansiyonlu krediler, sözleşmeli üretim gibi uygulamalarda düzenlenmeler yapılmaktadır. Bakanlık merkez birimleri ile üretim planlamasının uygulayıcısı taşra teşkilatımızın birlikte hareket etmesi planlama sürecinin başarısı için son derece önemli görülmektedir" dedi. Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak tarımsal üretimin planlanması konusunda gerçekleştirilen çalışmaları yapılan toplantı ile paylaşılacağını, geleceğe yönelik hedefleri tartışmak ve bu süreçte birlikte nasıl ilerleyebileceklerini değerlendirmek üzere toplanıldığını belirten İl Müdürü Esra Uzun “İklim değişikliğinin de etkisiyle, planlı ve bilinçli tarımsal üretim, sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de şekillendirecek en temel unsurlar arasında yer alıyor. Tarımsal üretimin planlaması çalışmalarımız, ilçe müdürlüklerimizle koordineli bir şekilde yürütülmekte, bu süreçte teknik komitelerimiz ve ilgili tüm paydaşlarımızla birlikte, Düzce’mizin ve ülkemizin tarımsal potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeyi amaçlamaktayız. Önümüzdeki dönemde 2024-2026 yıllarında hayvansal ve su ürünleri üretim planlamamız tamamlanmış olup, bitkisel üretim planlaması üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir" ifadelerinde bulundu. Katılımcılara seslenen İl Müdürü Uzun bugünkü toplantıda, bir yandan gerçekleştirilen iş ve işlemlerin gözden geçirirken, diğer yandan da 2025-2027 yıllarını kapsayacak bitkisel üretim planlaması çalışmalarının nasıl daha ileriye taşıyabileceklerinin tartışılacağını belirterek, Amaçlarının, tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak, üreticilerimizi desteklemek ve gıda güvenliğini en üst seviyede tutmak olacağını sözlerine ekledi. Toplantı Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Teknik komite birim sorumlusu Seher Akyüz, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Birim Koordinatörü Gökhan Çavdar, Hayvancılık Genel Müdürlüğü Islah Daire Başkanı Dr. Engin Ünay, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünden Tarım Havzaları Yönetimi ve CBS Birim Koordinatörü Davut Gür ve Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz’ın sunumlarının ardından soru cevaplarla sona erdi.