EKONOMİ - 14 Eylül 2020 Pazartesi 09:24

Pandemi nedeniyle Gürcü çay işçileri Rize gelemeyince ’Yevmiyecilik’ bir sektör haline geldi

A
A
A
Pandemi nedeniyle Gürcü çay işçileri Rize gelemeyince ’Yevmiyecilik’ bir sektör haline geldi

Rize’de genç girişimcilerin geliştirdiği sistem ile çay üreticileri çalışan bulmakta zorluk çekmiyor.

Rize’de genç girişimcilerin geliştirdiği sistem ile çay üreticileri çalışan bulmakta zorluk çekmiyor.


Her yıl çay toplamak için Rize’ye gelen Gürcistan uyruklu vatandaşlar Korona virüs pandemisi nedeniyle sınır kapılarının kapalı olduğu için bu yıl gelemedi. Rizeliler ise kendi çay bahçelerine girip çay toplamak zorunda kaldı. Gürcistanlı çay işçilerinin Türkiye’ye gelemeyişi ise imece ve yevmiyecilik sistemine yaradı. Bazı çay üreticileri kendi aralarında imece yaparak çaylarını toplarken, bazı üreticiler ise günlük işçi yani yevmiyeci çalıştırarak çayını topladı. Rize’de genç girişimciler ise yevmiyecilik işini sektöre çevirerek hem çay üreticilerine, hem de yevmiyecilerin işlerine yarayacak bir sistem geliştirdi.


Çay toplamak için kendilerinden istenen işçileri her gün evlerinden alıp çay bahçelerine kadar getirdiklerini dile getiren genç girişimci Mesut Yılmaz "Biz çay toplama işçilerini sabah evinden alarak işe bırakan, daha sonra yeniden işten alarak evine döndüren bir aracı sistemi kurduk. Vatandaşlar internet ve telefon üzerinden bizlere ulaşarak yevmiyeci aradığını söylüyor. Bizde çayına göre kaç yevmiyeci istiyorsa bu hizmeti çay üreticilerine sunuyoruz. Tabi herkes yevmiyeci istemiyor, bazen ’yarıcılık yapın’ diyen de oluyor. Vatandaş arıyor ’3 ton çayım var gelin bunu toplayın’ diyor. Biz de ona göre gidip çaya bakıyoruz. Nasıl toplanabilir, toplama zamanı geldi mi diye inceliyoruz. Sonra da topluyoruz" ifadelerini kullandı.


Genç Girişimciler Kurulu olarak Rize Valisi Kemal Çeber’den randevü isteyip projeyi anlattıklarını belirten Yılmaz "1,5 yıldır her toplantımızda bu projemizi konuşuyorduk. Başkanımız Muhammet Akkuş bey ile birlikte sürekli istişare edip gecelere kadar çalıştık. Bu işi faaliyete soktuk, şimdi iyide bir hizmet veriyoruz. Pandemiden dolayı Rize’ye çay toplamaya yabancı uyruklu işçiler gelemeyince bu işte bize rast geldi. Projemizi Vali beye anlattık o da sağ olsun çok ilgilendi ve ’Hemen başlatın’ çağrısında bulundu" dedi.



"Çalışan bulmakta zorlanıyoruz"


Kurdukları sistem gayet güzel işlese de genç çalışanları bulmakta zorlandıklarını dile getiren Yılmaz "Çalışan bulmak biraz zor. Şuan mesela sadece yerli ablalarımız çalışıyor. Bizim yaş grubumuzda, mesela 25 ile 35 arası kolay kolay çalışan bulamıyoruz. 3-5 kişi var. Bunların içerisinde üniversite öğrencileri de var. Hiç çay toplamasını bilmiyorlardı. şimdi çok güzel çay topluyorlar. İş olmadığı zaman da arıyorlar ’Mesut bey yarın çay var mı?’ diye soruyorlar bu da bizi çok mutlu ediyor. Biz aslında müstahsil ile personel arasında bir köprü olduk. ’Çalışıyorduk ama hakkımızı vermiyorlar’ gibi şeyler duyuyorduk. Müstahsiller işçi bulamıyordu. biz böyle bir hizmet verelim dedik ve bunu başardık Allah’ın izniyle" diye konuştu.


47 kişilik ekip ile sürdürdükleri yevmiyecilik sisteminde sayıyı daha da arttırıp topladıkları çay miktarını katlamak istediklerini ifade eden Yılmaz "Şuan 47 çalışanımız, 50’nin üzerinde müstahsilimiz var. 250-300 ton civarında bir çay toplatıyoruz. Şuan sistem bu şekilde ilerliyor ama dediğim gibi biz isteriz ki çalışan sayımı 47 değil, 470 olsun, daha çok çaylıklara girelim. Bir de bizim çalışanlarımız, yani ablalarımız Rizeli olduğu için bu çaylıkları ne aşağıdan topluyor, ne yukarıdan topluyor. Müstahsil de bu durumdan çok memnun. Arayan müstahsiller ’sizin sayenizde çok kaliteli çay sattık’ diyor ve bu da bizi çok mutlu ediyor. Çay Türkiye’nin yerli ürünü olduğu için müstahsilin mutluluğu bizim mutluluğumuz oluyor" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.