EĞİTİM - 28 Temmuz 2021 Çarşamba 16:40

SAÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan:

A
A
A
SAÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan:

Sakarya Üniversitesi (SAÜ), Eskişehir Teknik Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi ve Beykoz Üniversitesi tarafından ‘Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi Çevrimiçi Öğrenme Kalite Güvencesi Çalıştayı’ gerçekleştirildi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ), Eskişehir Teknik Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi ve Beykoz Üniversitesi tarafından ‘Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi Çevrimiçi Öğrenme Kalite Güvencesi Çalıştayı’ gerçekleştirildi.


Sakarya Üniversitesi (SAÜ), Eskişehir Teknik Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi ve Beykoz Üniversitesi tarafından ‘Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi Çevrimiçi Öğrenme Kalite Güvencesi Çalıştayı’ gerçekleştirildi. Lisans düzeyinde çevrim içi öğrenme ortamlarının tasarlanması üzerine hazırlanan bilimsel kitap ve bu kapsamda yürütülen birçok etkinliğin bir parçası olan çalıştayda salgın dönemi gelişmeler ele alındı. Salgın sonrası öğrenme ortamlarına hazırlıkların gözden geçirildiği ve önerilerin değerlendirildiği çalıştayın açılışında konuşan Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan, Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesinin öğrenme kalite güvencesi ve uluslararası standartlara uyumu hedeflediğini belirtti.



Uyum sürecini baş döndürücü hızda gerçekleştirmek zorunda kaldık


Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesinin öğrenme kalite güvencesi ve uluslararası standartlara uyumu hedeflediğini belirten Rektör Prof. Dr. Savaşan, “Esasında yükseköğretim arz ve talep yanları olan bir süreç. Bu süreçte diploma programlarında öğrencilere kazandırılacak yeterlilikler belirlenmiş olmalı. Hem yükseköğretim kurumları hem de daha mikro ölçekte konuşursak dersin hocası ders ölçeğinde sorumlulukları ve öğrenciye yüklediği yükleri tanımlamakta; bu sorumluluk ve yükler çerçevesinde kazanımların ne olacağını ortaya koymaktadır. Aslında çevrim içi öğrenme yaygınlaşmakta idi. Salgın çevrim içi uygulamalarının başta eğitim olmak üzere her alanda hızla yaygınlaşmasını sağladı. Bir bakıma uyum sürecini baş döndürücü hızda gerçekleştirmek zorunda kaldık” dedi.



Artık dünyadaki tüm gençler bizim üniversitelerimizin aday öğrencileri


Sakarya Üniversitesinin çevrim içi eğitime geçişin ilk gününde tüm ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarda yaklaşık 5 bin derste canlı eğitime başladığını söyleyen Rektör Prof. Dr. Savaşan, “Hocalarımız Uzaktan Eğitim Platformunu (UZEP) hayata geçirdi. 17 üniversiteye çevrim içi eğitim hizmeti verdik. Uygulamalı Dersler Platformunu (UDEP) geliştirerek tüm laboratuvar uygulamalarını açık erişimle tüm üniversitelerin öğrencilerine sunduk. Bu hazırlıklarımız salgın sonrasında tamamlayıcı eğitim modülü olarak bize yardımcı olacak, öğrencilerin başta derse hazırlık olmak üzere zamandan ve mekandan bağımsız öğrenme imkanlarını artıracak. Hem öğrencilerin hem de hocaların ülke içinde hatta ülkelerarası online değişimi belli kıstaslar getirilerek sağlanabilir. Diğer ülkelerde yıllardır uygulanan uzaktan eğitim diploma programlarının sadece uluslararası öğrencilere dönük olarak açabileceğimizi düşünüyorum. Böylece bir taraftan çevrim içi olanakları Türk yükseköğretiminin gelişmesi için bir taraftan da uluslararasılaşması için değerlendirebiliriz. Türk yükseköğretiminin artık yeni düzeyleri test etme olgunluğuna eriştiği bir gerçek. Artık dünyadaki tüm gençler bizim üniversitelerimizin aday öğrencileri. Bu perspektifle planlamalarımızı yapmalıyız” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Amasya’da hastanelerin temizlik malzemesi kimyacı liselilerden Amasya’da hastanelerin ihtiyacı olan temizlik malzemeleri, kimyacı lise öğrencilerinin üretimiyle karşılanıyor. Şehrin sembolü elmadan esinlenip “elma’s” markasıyla ürettikleri temizlik ile hijyen malzemelerini hastanelere ve fabrikalara satan Merzifon Mithatpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bu yıl 3 milyon liranın üstünde gelir hedefliyor. İl Sağlık Müdürlüğü ile protokol yapıldı Kimya teknolojisi eğitimi alan öğrenciler ve öğretmenleri, okulda oluşturulan atölyede dezenfektan, sıvı el sabunu, çamaşır suyu ile kolonya gibi 25 farklı malzemenin üretimi yapıyorlar. Bu ürünlerden 15’i Amasya İl Sağlık Müdürlüğü ile yapılan protokolle ildeki hastanelere gönderiliyor. Bakanlık üretimi destekliyor Amasya Milli Eğitim Müdürü Mehmet Türkmen, Amasya’daki hastanelerin temizlik ve hijyen malzemelerinin tamamının öğrenciler ile öğretmenlerin emekleriyle hazırlandığını söyledi. Okulun yılsonuna kadar 3 milyon liranın üstünde satış yapmayı hedeflediğini anlatan Mehmet Türkmen, “Okulumuzdaki imalata Milli Eğitim Bakanlığımız gereken desteği sağlıyor. Artacak kapasiteyle birlikte satışların da büyümesini planlıyoruz” dedi. Okul müdürü Sadık Turan ve kimya teknolojisi alanı şefi Fatma Nakır’dan çalışmalarla ilgili bilgi alan Türkmen, satış sonrası ürünlerden memnun kalınmasının da kaliteli bir iş çıkartıldığının kanıtı olduğunu vurguladı. “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” “Kimya bir slogan değil hayat tarzıdır” düşüncesiyle üretimde görev alan öğrencilerden 9. sınıf öğrencisi Hilal Bıcıl, çalışmalarının kozmetik alanında gelişeceğine inandığını anlatırken üniversite eğitimini kimya alanında sürdürmeyi hedeflediğini söyledi. Arkadaşı Mustafa Yusuf Töre de ürettikleri temizlik maddelerinin anneleri tarafından da beğenildiğine işaret etti.
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar:" Sera ürünlerinde fiyatlar düşüyor" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, Türkiye’de örtü altı üretimini, sera ürünlerindeki fiyat düşüşlerini ve çiftçilerin belediyelerden beklentileri ile ilgili bir açıklama yaptı. Seracılık dünyada önemli bir sektör hâline geldiğini belirten Bayraktar şunları dedi: “Seracılık ülkemizde de son yıllarda hızla atılım ve gelişme göstermiş olup, dünyada dördüncü, Avrupa’da ise İspanya’nın ardından ikinci sırada yerini aldı. Ülkemizde 73 ilde, toplam 764 bin 207 dekar alanda örtü altı üretim yapılıyor. Örtü altı üretim alanlarının yüzde 40,7’si Antalya’da, yüzde 24,6’sı Mersin’de, yüzde 15,6’sı Adana’da ve yüzde 4,3’ü Muğla’da bulunuyor. 2023 yılında seralarda yapılan toplam üretim 8 milyon 956 bin 951 ton olup bu üretimin yüzde 89’unu sebzeler oluşturuyor. Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor. Bu illerde son 15 günde biber ortalama 45 liradan 15 liraya, salatalık ortalama 17 liradan 3 liraya, domates 21 liradan 15 liraya, patlıcan 27 liradan 6 liralara kadar düştü. Bu fiyatlarla çiftçilerimiz zarar ediyor. Mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen hava sıcaklığıyla sera üretiminde artan verim ve ürünlerin erken hasat olgunluğuna gelmesiyle arzda artış görülüyor. Arzda yaşanan artışın yanı sıra, bu günlerde ihracata giden ürünün azalması ve özellikle Ramazan Bayramı nedeniyle zincir marketlerin alımlarında görülen azalmayla fiyat düşüşleri yaşanıyor.” “Çiftçinin ürettiği yok pahasına satılmaması için pazarlama sorunu çözülmelidir” “Çiftçimiz her zaman olduğu gibi üreterek ülkemizin gıda ihtiyacını karşılamak adına gereğini yapıyor. Ancak, zaman zaman ürettiği ürün çiftçilerimize sorun oluyor. Özellikle yaş sebze ve meyve çabuk bozulduğu için pazarlama sorunu daha fazla yaşanıyor" diyen Bayraktar şöyle devam etti: "Bu nedenle yaş sebze ve meyve pazarlamasının ayrı bir önemi bulunuyor. Örtü altı üretimin yaygın olduğu illerde yaş sebze ve meyve pazarlanmasına yönelik üretici birlikleri ve kooperatifler mevcut olsa da, bu birliklerin piyasayı etkileyecek ve düzenleyecek gücü bulunmuyor. Hatta kurulan bazı birlikler ne yazık ki varlığını sürdüremeyerek, kapandı. Ürün pazarlamaya yönelik örgütlerin mali ve idari yönden güçlenmesi ve tarımsal pazarlamada etkin olması için mevzuatlarda gereken düzenlemeler yapılmalıdır.” “Semt pazarlarında üreticilere daha fazla yer ayrılmalı, üretici pazarları her ilçede kurulmalıdır” Çabuk bozulabilen sebze ve meyvelerde arzda dönemsel yaşanan yoğunluklarda çiftçilerin zarar etmemesi ve yetiştirilen ürünlerin heba olmaması için, belediye adına alımlar yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar şu değerlendirmeyi yaptı: "Pazar Yerleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde pazar yerlerinin en az yüzde 20’sinin özel satış yeri olarak üreticilere ayrılması hükmü bulunuyor. Ürettiği ürünü doğrudan semt pazarında satmak isteyen üreticimize tüm belediyeler yer ayırmalı ve ayrılan alan yüzde 20 ile sınırlandırılmamalıdır. Bu sınırlama özellikle ürün arzındaki artış nedeniyle kendi ürününü pazarda satmak isteyen üreticilerimize engel teşkil ediyor. Yine belediyelerce belirlenecek günlerde sadece üreticilerimizin ürettiği ürünü halka doğrudan sunabileceği üretici pazarlarının her il ve ilçede kurulması sağlanmalıdır. Gıda fiyatları üzerinden haksız kazanç elde etmeye yönelik hareketler konusunda belediyelerde denetimlerini artırmalı, piyasa üzerinde bozucu etkisi olanlara ceza uygulamalıdır.” “Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine destek vermelidir” Yerel seçimler öncesi 6360 Sayılı Kanunla Büyükşehir belediyelerinin tarım sektörüne yönelik sorumluluklarının arttığını, çiftçilerin belediyelerden beklentileri olduğunu dile getirdiklerine dikkat çeken Bayraktar, "Bugün tekrar ifade etmek istiyorum ki Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine her türlü desteğini yapmalıdır” diye konuştu. Bayraktar, çiftçilerin ana başlıklar halinde belediyelerden beklentileri ise şöyle sıraladı: "-Tarım arazileri ve mera alanları korunmalı, her ne gerekçeyle olursa olsun bu alanların imara açılmasına izin verilmemelidir. -Kırsalda genç nüfusu tutabilmek için sosyal alanlar artırılmalıdır. -Belediyeler ve Ziraat Odaları birlikte hareket etmelidir. -Pazarlama kooperatiflerinin kurulmasına destek olmalıdır. -Girdi, tarım alet, fide, fidan vb. destelerini düzenli olarak vermelidir. -Kırsal Alanlara altyapı hizmetleri artırılmalıdır. - Belediyeler, DSİ ile birlikte hareket ederek tarımsal sulama kanallarının bakım ve temizliği konusunda destekte bulunmalıdır. -Tarımsal ürün işleme tesisleri kurulmalıdır. -Yenilenebilir Enerji kaynaklarının kurulmasına destek olmalıdır. -Kırsal Turizm ile kırsalda gelirin artırılması sağlanmalıdır.”
Hakkari Yüksekova’da sürü halindeki yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor Hakkari’nin Yüksekova ilçe merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan ’Yılan Pınarı’ bölgesinde sürü halinde güneşlenen yılanlar, Brezilya’nın Yılan Adası’nı andırıyor. Yüksekova’nın Yürekli ve Karabağ köyleri arasındaki ’Yılan Pınarı’ bölgesinde yılanların sürü halinde görünmesi, görenleri hem korkutuyor hem de şaşırtıyor. Yol boyu sürü halinde bulunan yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor. Sıcak havayla birlikte ortaya çıkmaya başlayan yılan sürüleri, hem korkutuyor hem de görenlerin ilgisini çekiyor. Özellikle insanların olmadığı zamanlarda açık alanlara çıkan ve zehirsiz olduğu bilinen yılanlara zarar verilmemesi noktasında çağrıda bulunan Yüksekova Ziraat Odası Başkanı Perviz Geçirgen, “Yüksekova`ya bağlı Yürekli köyünde bulunan `Yılan Pınar`ındayız. Her sene nisan ayının ortalarında mayıs ayının başlarında bu zararsız yılanlar ortaya çıkıyor. Burası Brezilya’nın Yılan Adası’na da benziyor. Bu zararsız yılanlar özellikle saat 13.00 ve 14.00 gibi ortaya çıkıp güneşliyorlar. İnsanlar olmadığı zaman hem taşların üzerine hem de yol üzerine geliyorlar. Her sene olduğu gibi onları görmek için tekrar buraya geldik. Aslında burada muazzam bir manzara var. Buraya resim video çekmeye gelenler oluyor. Bu gelenler arasında bazı şahıslar yılanlara zarar veriyorlar. Lütfen fotoğraflarınızı çektiğinizde, yılanlara zarar vermeden yeniden bölgeden ayrılın" dedi.