ASAYİŞ - 07 Kasım 2018 Çarşamba 16:46

Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın FETÖ’den yargılanmasına başlandı

A
A
A
Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın FETÖ’den yargılanmasına başlandı

Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın Fethulahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında deva açıldı.

Eski Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya’nın Fethulahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında hakkında deva açıldı. Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına katılan Çetinkaya, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.


Sinop Valisi olarak görev yaparken 15 Temmuz sonrası görevden alınan Yasemin Özata Çetinkaya hakkında FETÖ/PDY soruşturması kapsamında dava açıldı. Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülen davanın ilk duruşmasında tutuksuz olarak yargılanan Yasemin Özata Çetinkaya kendini savundu.


2015 yılı Şubat ayında Sinop Valiliğine atandığını belirten Yasemin Özata Çetinkaya, eşi Temel Çetinkaya ile kaymakam vekilliği döneminde Isparta’da tanıştığını belirterek, "Eşim o dönemde Isparta İl Merkez Jandarma Komutanlığında görev yapıyordu. Benim vekalet yaptığım Gönen ilçesindeki Asayiş Tabur Komutanlığına da vekaleten bakıyordu. Bu sebeple tanıştık. Evliliğimiz örgütsel anlamda katalog evliliği değildir. Çocuklarım örgüte müzahir hiçbir okulda okumamıştır. Benim FETÖ/PDY örgütü ile organik ya da inorganik hiçbir bağlantım yoktur. Örgüt üyesi olmadığım için etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmam da söz konusu değildir. Örgütün sohbet ya da başka toplantılarına katılmadım. Ayni ya da nakdi yardımda bulunmadım. Örgüte müzahir gazete ya da dergilere abone olmadım. Örgütün dershanelerine gitmedim, yurtlarında kalmadım. Benim öğrencilik ve memuriyet hayatımda hiçbir zaman FETÖ /PDY Silahlı Terör Örgütü ile yolum kesişmemiştir. Sempati boyutunda dahi münasebetim olmamıştır. Hatta bu yapılanmayı ve faaliyetlerini tasvip etmediğimi her ortamda dile getirdim ve buna yönelik icraatlarım da bulunmaktadır" dedi.



"Sinop Sıkıyönetim Komutanlığına Samsun Garnizon Komutanının atandığını daha sonra öğrenmiştik"


Kendisinin Sinop Valisi olarak görev yaparken eşinin de Sinop İl Jandarma Komutan Yardımcısı olduğunu hatırlatan Yasemin Özata Çetinkaya, "Ancak, Alay Komutanı Şefaettin Serten 15 Temmuz 2016 tarihi öncesinde izne ayrıldığı için 15 Temmuz 2016 tarihinde eşim Sinop İl Jandarma Alay Komutanlığına vekalet ediyordu. Darbe teşebbüsü gecesinde Sinop Sıkıyönetim Komutanlığına Samsun Garnizon Komutanının atandığını daha sonra öğrenmiştik. Sinop il ve ilçelerinde darbe teşebbüsüyle ilgili olarak fiili hiçbir hareketlenme olmamıştır. 15 Temmuz 2016 günü saat 19.00 sıralarında mesaiden çıktıktan sonra konuta gittim. Akşam yemeğimizi yedikten sonra eşimle birlikte rutin olduğu üzere konuttan şehir merkezine doğru yürüyüşe çıktık. Üzerimizde spor kıyafetlerimiz vardı. Şehir merkezindeki Jandarmanın Askeri Gazinosuna vardığımızda saat 22.00 civarı idi. Ben lokal bölümünde otururken eşim restoran bölümüne sipariş vermeye gitti. 3-5 dakika sonra eşim yanıma geldi. Elinde cep telefonu vardı ve telefonunda bir şeylere bakıyordu. Cep telefonundaki sosyal medya hesabından ülkede bir hareketlenme olduğunu anlamış ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yine kendi ifadesine göre Sinop Jandarma Alayında aranarak alaya intikal etmesini istemişler. Yaklaşık 15 gün evvel Amerika’daki 11 Eylül saldırısına benzer saldırılar olabileceği şeklinde istihbarat bilgisi Valiliğimize gelmişti. Ben o gece TBMM üzerinde uçakların uçması ve Boğaz Köprüsü’nün kapatılmasını bu anlamda eylemler olarak yorumladım. Bu istihbarat bilgisinden sonra ildeki kritik yerlerden Sinop Havaalanında önlem aldırdım. Ben 15 Temmuz gecesi TBMM üzerindeki uçuşları buna bağladım. Yine bazı sosyal medya hesaplarından bir darbe girişimi olabileceğinden bahsediliyordu ancak ben buna ihtimal vermedim. Daha sonra TSK’nın değil de TSK içerisindeki bazı grupların böyle bir kalkışma içerisinde olabileceklerini düşünmeye başladık. Ancak, yetkili birimlerden böyle bir teyit edici bilgi gelmedi. Eşimi Jandarma Alayına bıraktırmak için aracı çağırdık. Ben de konuta dönecektim. Eşimi alay nizamiyesine saat 22.48 sırasında bıraktım. Saat 23.00’te de ben valilik konutuna geçtim. Konutta televizyonu açtım. Boğaz Köprüsü ve TBMM üzerindeki uçuşlardan bahsedilip bunun terör saldırısı olabileceği yorumları yapılıyordu. Bunun üzerine eşimi aradım. Çağrılma sebebini ve gelen mesajları sordum. Sıkıyönetim ile ilgili mesajlar geldiğini ve durumu o anda öğrendiğini söyledi. Eşime bu durumun TSK’nın işi olmayıp, 2016 yılı Ağustos Yüksek Askeri Şurasında ordudan atılması planlanan 300-400 kişilik bir grubun işi olabileceğini söyleyip hiçbir işlem yapmaması gerektiğini belirttim. Yine eşime İçişleri Bakanlığını arayıp talimat alacağımı söyledim. Saat 23.47 sıralarında İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Tekinaslan ile telefonda görüştüm. Mehmet Tekinaslan bana fiilen olanların TSK’nın işi olmayıp, TSK içerisindeki FETÖ /PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarının kalkışması olduğunu ve kesinlikle müsaade edilmemesi ve karşı durulmasını belirtti. Hatta tam tabirle ’askere kesinlikle adım attırmayın’ dedi. Askerden girişim olması halinde emniyetin karşılık vereceğini, emniyet işe kayıtsız kalırsa il valilerinin bizzat başka unsurları devreye sokarak direnilmesini belirtti. Yine Mehmet Tekinaslan Valilik binalarında ve Valilik konutlarında kalmayıp güvenli bir yere geçmemizi söyledi. Müsteşar yardımcısı ile yapılan görüşme içeriğini Sinop İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı ile paylaştım. Yapılan istişare sonucu Sinop DSİ Müdürlüğündeki lokale geçmeye karar verdim. Saat 00.00’dan sonra ben, İl Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü ile birlikte DSİ lokaline gittik. Çünkü Müsteşar Yardımcımız Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü ile birlikte güvenli bir yere gitmemizi söylemişti. Lokale geçtikten sonra yapılacak şeyleri Jandarma Komutanı ve Emniyet Müdürü ile konuştum. Ayrıca ben bağlı ilçe kaymakamlıklarını aradım. Müsteşar Yardımcımızın ve bakanlığın talimatını kaymakamlıklara ilettim. Benzer şekilde güvenli bir yere geçip gelişmeleri takip edip gerekli kararları almalarını söyledim, buna ilçe kaymakamları şahittir. Lokalde iken eşim alaya gelen mesajdan öğrendiği bilgiye göre Samsun Garnizon Komutanının Sinop iline Sıkıyönetim Komutanı olarak atandığını söylemesi üzerine ben Samsun Sinop il sınırında tedbir alınmasını istedim. Emniyet Müdürümüz Yusuf Diner Samsun sınırında bir ekip olduğunu ve bir gelişme olması halinde bilgi vereceğini söyledi. Yine eşim Sinop İl Jandarma Komutanlığının bağlı bulunduğu Kastamonu Jandarma Bölge Komutanının darbecilerin sıkıyönetim listesinde görevli olarak adının olduğunu ve Kastamonu ilinden de Sinop iline tehdit gelebileceğini belirtti. Zira eşim Kastamonu Jandarma Bölge Komutanına vekalet eden kişiyle telefonda görüşmek istemiş ancak bu şahıs eşimin telefonunu reddetmiştir. Ben bu sebeple Kastamonu sınırında da önlem alınması konusunda talimat verdim. Hatta Sinop Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürü Alpaslan Özdağlı’ya Kastamonu sınırındaki önlemi Boyabat Bölge Trafik ekiplerinin alması yönünde talimat verdim. Kısaca darbe girişimi olduğunu anlayınca buna yönelik olarak eşimle birlikte darbenin önlenmesi ve Sinop ilinde böyle bir kalkışmaya sebebiyet verilmemesi amacıyla bütün önlemleri aldık. Müsteşar yardımcımızla görüşürken başka bir telefondan dönemin Sinop Başsavcısı Ozan Kaya’nın beni aradığını görünce cevaben görüşme sonrası kendisini aradım. Ya da başsavcı da beni aramış olabilir. Saat 00.00’dan önce başsavcı ile görüştüm. Müsteşar yardımcımızın talimatlarını kendisine söyledim. Kriz masası toplayacağımızı, emniyet ve jandarma birimlerinin geleceğini, bunun için güvenli bir yer aradığımızı, yeri belirleyince de kendisini arayacağımı ifade ettim. Saat 00.00’dan sonra DSİ lokaline giderken başsavcıyı tekrar aradım. Kriz masasının DSİ lokalinde toplanacağını, herkesin oraya geldiğini ve kendisini de oraya beklediğimizi söyledim. Başsavcı eşim Temel Çetinkaya’yı aradığını ve ulaşamadığını söyledi. Ben de bir yoğunluk olduğunu, DSİ’de görüşebileceklerini söyledim. Lokale geçtikten sonra korumalarıma talimat vererek başsavcının korumalarını aramalarını ve toplantıya başladığımızı iletmelerini istedim. Korumalar başsavcıyla irtibat kurmuşlar ancak başsavcı toplantıya katılamayacağını belirtip telefona eşimi istemiş. Korumalar telefonu eşime getirdiler. Başsavcı ile eşim saat 01.00 civarında telefonla görüştü. Görüşmede başsavcı eşine sıkıyönetim mesajlarını sormuş, eşim de alaya mesajların geldiğini söylemiş. Başka bir şey konuşmamışlar. Başsavcı saat 03.00 sıralarında eşimi arayarak sıkıyönetim mesajlarını istemiş. Eşim de mesajları adliyeye gönderdi. Ben darbe karşıtıyım. Suçsuzum" şeklinde konuştu.


Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli PAÜ Ziraat Fakültesi ilk fidan tüpleme işlemini gerçekleştirdi Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri eşliğinde Bahçe Bitkileri ve Tarla Bitkileri Bölümü öğrencileri ile birlikte Çal’da ilk fidan tüpleme işlemini gerçekleştirdi. Fidan tüpleme işlemi ile ilgili kısaca bilgi veren Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, şunları aktardı: “Fidan tüpleme işlemi, genellikle tarım ve orman sektöründe kullanılmaktadır. Çıplak köklü fidanlar Kasım ayı başından (yaprak dökümü) Mart ayı sonuna kadar dikilirken yaz ayalarında ancak tüplü fidanlardan yararlanılmaktadır. Bunun için torf, vermikulit, toprak gibi özel karışımlar hazırlanarak fidanlar tüplenmekte ve bu fidN-anlar gerek yaz dikimlerinde gerekse kış dikimlerinde olmak üzere 12 ay boyunca dikilebilmektedir. Ziraat Fakültesi’nin öğretin üyeleriyle Bahçe Bitkileri ve Tarla Bitkileri Bölümü öğrencileri Kasım 2023- Şubat 2024 arasında; incir (Bursa siyahı, Bardacık ve Sarılop), aronya, Gemlik zeytini, Hicaz narı, iki farklı karaduttan olmak üzere kırk beş bin çelik köklendirme ortamlarına alındı. Bunlardan yaklaşık otuz beş bin adet fidan elde ettik. Bu ürettiğimiz fidanlar ile fındık, ceviz, kestane, erik, şeftali, kayısı, badem, elma, armut, kiraz, Trabzon hurmasından oluşan 100 dekar meyve koleksiyon bahçesi ile Çalkarası ve Sultani üzümlerinin de içinde yer aldığı ve çoğu yabancı menşeili on yedi çeşit sofraık üzüm çeşitinden oluşan yirmi dekarın üzerinde bağ alanı tesis ettik. Koleksiyon amacıyla oluşturulan bu meyve ve bağ alanları Fakültemizin alt yapısını kurmak adına tesis edilmiştir. Fakültemiz öğrencileri teorik derslerin uygulamalarını öğretim elemanlarının eşliğinde sahada gerçekleştirmektedirler. Öğretim üyeleri ve öğrencilerimiz ile tüplediğimiz fidanlar, yaz boyunca koleksiyon bahçemizin genişletilmesine yönelik olarak değerlendirilecektir. Bu koleksiyon bahçesi hem öğrencilerimizin uygulama alanı hem de akademisyenlerimizin Ar-Ge yapabilecekleri uygulama alanı olarak tasarlanmıştır. Öğrencilerimizin birinci sınıfta uygulama eğitimine başlamaları onların yetişmesi adına önemli bir kazanım olacaktır. Ülkemizin farklı bölgelerinden gelen öğrencilerimizin oldukça gayretli oldukları ve ziraat mesleğini sevdiklerini gözlemliyoruz. Bu da ileride mesleklerinde başarılı olacaklarına işaret etmektedir.”
Adana Güvenlik kamerasını polise neden verdin’ deyip, yöneticiyi 9 yerinden bıçakladı Adana’da hırsızlık yaptığı iddia edilen bir kişi, apartman yöneticisinin güvenlik kamerası görüntülerini polise vermesine sinirlenip yöneticiyi 9 yerinden bıçakladı. Yönetici ölümden dönerken aile cezaevine giren zanlının en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. İddiaya göre, geçen ay bölgede hırsızlık girişiminin olması üzerine polis ekipleri sokakta bulunan Halil Yatsı Kaya apartmanına gelip yönetici Mahmut Gümüş’ten (40) güvenlik kamerası görüntülerini istedi. Görüntüleri inceleyen polis ekipleri hırsızın aynı apartmanda oturan özel güvenlik Selami C. olduğunu tespit etti. Gözaltına alınan Selami C., daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Apartmana gelen Selami C., bunun üzerine yöneticiye ‘Neden güvenlik kamerası görüntülerini polise verdin’ diyerek tepki gösterdi. Geçen 17 Nisan Çarşamba günü akşam 20.30 sıralarında ise apartmandan çöp atmak için dışarı çıkan Mahmut Gümüş ile Selami C. tekrar karşılaşıp tartıştı. 9 yerinden bıçakladı Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine çantasından bıçağı çıkartan Selami C., Gümüş’ü sırtının 9 yerinden bıçakladı. Gümüş, kanlar içerisinde yere yığılırken Selami C. ise kaçarak uzaklaştı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye gelen sağlık ekipleri Mahmut Gümüş’ü Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı. Tutuklandı Polis ekipleri ise kaçan Selami C.’yi yakaladı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Selami C., çıkartıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Durumu ağır 5 gün yoğun bakımda tedavi gören Mahmut Gümüş ise dün yataklı servise alındı ancak durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. “En ağır şekilde cezalandırılsın” İhlas Haber Ajansı’na konuşan Mahmut Gümüş’ün annesi Perişan Gümüş (77), “Oğlum kanı içine aktı. Onun da kanı içine aksın. Benim oğlum ölümden döndü. Durumu halen kritik. Polis güvenlik kamerası istedi diye insana bu yapılmaz. Evladımın yeni bebeği dünyaya gelmişti. Az kalsın babasız büyüyeceklerdi. O şahsın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. “9 yerimden bıçakladı" Mahmut Gümüş ise ölümden döndüğünü anlatarak, “Polisler yönetici olduğumdan dolayı kamerayı kayıtlarını istedi. Bunun üzerine Selami C. bana kin güdüp 9 yerimden bıçakladı. Yoğun bakımda yatıp ölümden döndüm” dedi.
Adana Adana’da üniversite öğrencileri biniciliği eski yarış atlarıyla öğreniyor Adana’da yaşlılık ve sakatlık gibi çeşitli nedenlerle hipodromda yarışma dışında kalan yarış atları, öğrencilerin at binmesine yönelik değerlendiriliyor. Çukurova Üniversitesi’nde bulunan at çiftliğinde öğrenciler eski yarış atları ile biniciliği deneyimleme fırsatı yakalıyor. İngiliz cinsi 4 atın yer aldığı çiftlikte atlar, geçmişte hipodromda yakaladıkları başarı ile de dikkat çekiyor. Hafta içi her gün açık olan at çiftliğinde öğrenciler at binmenin keyfini doyasıya yaşarken, Seyis ve Eğitmen Tahir Mert ise at binmeyi stres atmak için en iyi seçeneklerden biri olarak tanımlıyor. "Atların stres atmak için insanlardan daha iyi olduğunu düşünüyorum" 18 yıldır at çiftliğinde çalıştığını belirten Seyis ve Eğitmen Tahir Mert, "4 atımız var. Zaman zaman 5 atımız olduğu oldu. Hipodromda yarışma durumu bitmiş, ufak tefek problemleri olup da yarışmaya devam edemeyecek olan atları binek olarak hibe olarak aldık. Burada da atlar ile Çukurova Üniversitesi öğrencilerine biniciliği sevdirip, at binmeyi öğretiyoruz. dedi. Stres atmak için atların insanlara göre daha iyi bir tercih olduğunu düşündüğünü ifade eden Mert, "Atların stres atmak için insanlardan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Stres attırıyor. Çok güzel bir duygu, yaşamak lazım. Hem bakımı olsun, hem de öğrenci arkadaşları bindirme olsun her şeyleri ile ilgileniyoruz" diye konuştu. Atlardan en yaşlısının 2006 doğumlu Sarsılmaz, en gençlerinin ise 2017 doğumlu Storm Falcon olduğunu aktaran Tahir Mert, Sarsılmaz, Storm Falcon, Alaz ve Yağız olmak üzere İngiliz cinsi 4 atın at çitliği bünyesinde öğrencilere yönelik hizmet verdiğinin altını çizdi. Mert ayrıca, geçmişte yarış hayatları bulunan atlardan en başarılısının Yağız olduğunu kaydetti. Yağız isimli atın ilk 8’de 5 birinciliği bulunurken, Alaz isimli atın ise katıldığı 3 yarışta kazandığı bir birincilik ve bir ikincilik ile dikkat çektiğini ancak üçüncü yarışında sakatlanarak yarış dışı kaldığını söyledi. "İlk başlarda tedirgin edebilir ancak sonrasında çok daha iyi yerlere geliyorsunuz" Yaklaşık 3 senedir binicilik ile ilgilendiğini kaydeden Hukuk Fakültesi 4.sınıf öğrencisi Ayşenur Sarı, "Yaklaşık 3 senedir binicilik ile ilgileniyorum. Buraya başlamadan önce atlara çok yoğun bir ilgim vardı. Çok özgür ve asil hayvanlar olduklarını düşünüyordum. Başladıktan sonra hislerim hiç değişmedi, sadece katlandı diyebilirim. İlk başlarda binicilik sporu biraz tedirgin edici olabilir, sonuçta 500 kilo bir canlıdan bahsediyoruz ve heybetinden etkileniyor insan. Ama sonrasında aradaki bağ geliştikçe çok daha iyi yerlere gelebildiğinizi söyleyebilirim" şeklinde konuştu. "Deneme fırsatı olan herkese tavsiye ediyorum, özgürlüğü saçlarınızda hissediyorsunuz" Derslerinden arta kalan zamanlarda at çiftliğine geldiklerini belirten Sarı, "Başladıktan sonra bırakılmadığını çok net ifade etmek isterim. Ben yaklaşık 1 sene boyunca her gün geldim. Derslerimi ekip de geldim. O kadar bağlanıyorsunuz. Sadece binmenize de gerek yok, gelip burada tımar yaptığınızda ya da üzgün bir gün geçirdiğinizde onlarla sohbet ederken bile rahatlıyorsunuz. Üzgün bir gününüzde size eşlik etmeyebilir ya da koşmayı reddedebilir. Ya da tedirginseniz size itaat etmez. Binicilik sporuna yeni başlayan insanlar çok hızlı yol katediyor çünkü özgüvenleri çok fazla ve korkuları yok o an ata karşı. Bu durumda at itaat etmeyi tercih ediyor. Daha ileri seviyede bir insan o an tedirginse yeni başlayan bir insana göre çok daha geride kalabilir. Atlarla aradaki o bağı kurmak gerçekten muazzam bir his. Deneme fırsatı olan herkese tavsiye ediyorum. Gerçekten özgürlüğü saçlarınızda hissediyorsunuz" sözlerine yer verdi. "Binicilik, empati yönünüzü geliştirerek takım ruhunuzu canlandıran bir spor dalı" 13 yıldır binicilik ile ilgilendiğini belirten Ziraat Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Ali Rıza Denizoğlu ise biniciliğin karşılıklı güvene dayalı bir spor dalı olduğunu söyledi. Denizoğlu, "Binicilik sayesinde binicilik federasyonundan lisans aldım. Aynı zamanda antrenörlük belgesi de aldım. Üniversitemiz sayesinde atlar geldi, sonrasında da Tahir Mert hocamız geldi. Binicilik aslında karşılıklı güvene dayalı bir spor dalı. Atla birlikte o ritmi yakalayarak ata istediklerini iletebilme sanatıdır diyebilirim. Çünkü sonuç olarak canlı ile yapılan bir spor. Ve bu canlı da sizden fazlasıyla güçlü bir hayvan olduğu için uyum içerisinde ve ona hükmedebilme, aynı zamanda iş birliği yaparak hareket edebilme, empati yönünüzü daha da geliştirip bir nevi takım ruhunuzu canlandıran bir spor dalıdır diyebilirim" ifadelerini kullandı.
İzmir Gençleri tarım sektörüne yöneltecek Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Projesi start aldı Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının 35 milyar dolardan 50 milyar dolara çıkması için gençleri tarım sektörüne kazandırmak isteyen Ege Bölgesi’nin bitkisel ürün ihracat lideri Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” projesinin ikinci ayağını başlattı. 2022 yılında ziraat mühendisliği ve gıda mühendisliği mezunu ya da öğrencisi 55 kişinin katıldığı “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” projesinin ilk ayağını gerçekleştiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, yoğun talep üzerine gençleri tarım sektörüne kazandıracak projenin ikincisini 20 Nisan - 11 Mayıs 2024 tarihleri arasında düzenleme kararı aldı. Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi’nde; Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ege Üniversitesi, ATMOSFER TTO ve TARGEV güç birliğine gidiyor. Eğitim programına 82 genç katılıyor. Pandemi sonrasında tarım stratejik sektör oldu Pandemi sonrasında dünya genelinde gıda üretiminin stratejik bir iş kolu haline geldiğini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, tarımsal üretimi artıracak ve gıda güvenliğini maksimum seviyeye çıkaracak projelere odaklandıklarını dile getirdi. “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Projesiyle tarım sektörüne gençleri kazandırmayı hedefliyoruz” diyen Uçak, “Ziraat Fakültesi son sınıf öğrencileri ve mezunları, bitkisel üretim alanında kendisini geliştirmek isteyen tüm girişimci ve üreticiler bizim hedef kitlemiz. Bu isimler konularında yetkin isimlerden bir yandan 4 hafta boyunca eğitim alırken, öbür yandan işletmeleri ve bahçeleri ziyaret edecek, ürün hasat edecek” diye konuştu. Tarım ürünleri ihracatında hedef 50 milyar dolar Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatının son 1 yıllık dönemde yüzde 4’lük artışla 34,5 milyar dolardan 35,8 milyar dolara çıktığı bilgisini veren Başkan Uçak sözlerini şöyle sürdürdü: “Gıda ürünleri ihracatımız 28 milyar dolar seviyesinde. Dünya’nın gıda ambarı konumundayız. Yaş meyve sebze, meyve sebze mamulleri, kuru meyve, zeytin ve zeytinyağı, su ürünleri ve hayvansal mamuller, hububat bakliyat yağlı tohumlar, fındık, tıbbi aromatik bitkiler sektörlerinde dünyanın güçlü tedarikçilerinden biri konumundayız. Tarım sektörüne gençlerin daha yoğun katılımıyla, teknoloji ve verimlilik ön plana çıkacak. Kalıntısız güvenli gıda üretimiyle tarım ürünleri ihracatımız 50 milyar dolara ulaşacak zemin oluşacak. Ege Bölgemiz yıllık 7,5 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatıyla Türkiye’nin lideri konumunda. Ege Bölgesi’nin tarım ürünleri ihracatını 10 milyar dolara çıkarmak için “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” programlarıyla gençleri tarım sektörüne kazandırırken, “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” isimli projemizle de kalıntısız üretime katkı sağlıyoruz.” İlk ders ETO Başkanı’ndan 20 Nisan - 11 Mayıs 2024 tarihleri arasında dört hafta sonu eğitim alacak olan “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” katılımcılarına ilk dersi “Tarım, Tehditler ve Fırsatlar” başlığıyla, organik sektöründe dünyanın otorite isimlerinden Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy verdi. “Sürdürülebilir Tarım Sistemlerinde Gelişmeler”i ETO Genel Sekreteri Ziraat Yüksek Mühendisi Özge Çiçekli paylaşırken, Toprak Verimliliği ve Bitki Besleme Stratejilerini Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bihter Çolak Esetlili aktardı. Tarımda Kooperatifleşmenin Önemini Sürdürülebilir Tarım Bilimsel Araştırma Kooperatifi’nden Prof. Dr. Meltem Onay kursiyerlere anlatırken, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, Meyve ve Sebzelerde gıda kayıplarını önlemek adına Hasat ve Depolanmasının ipuçlarını verdi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Tolga Esetlili, Akıllı Tarım Teknolojileri konusunda “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” katılımcılarını bilgilendirdi. Selçuk Karaata ise; Tarım Sektöründe Yenilikçi Uygulama Örneklerini paylaştı. “Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği” katılımcıları 3 hafta süreyle tarım sektörünün gündemindeki konuları, uzman isimlerden dinleyecek.