EĞİTİM - 17 Haziran 2021 Perşembe 15:48

Rektör Ünal, ‘Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı’nda fikir ve önerilerini paylaştı

A
A
A
Rektör Ünal, ‘Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı’nda fikir ve önerilerini paylaştı

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, ‘Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı’na katılarak fikir ve önerilini paylaştı.


Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce organize edilen "Türkiye’de Din Eğitimi Raporu Çalıştayları"nın üçüncüsü ’Yüksek Din Öğretimi’ temasıyla yapıldı. "Türkiye’de Din Eğitimi Raporu Çalıştayları 3- Yüksek Din Öğretimi" başlığıyla çevrim içi (on-line) olarak düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci üstlendi. Moderatör Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci’nin takdimiyle başlayan çalıştayda genel olarak Türkiye’de yüksek din öğretiminin kısa tarihi, mevcut durumu ve sorunları ile mevcut sorunlara dair çözüm önerileri gündeme geldi.


Rektör Ünal: "Ortaya çıkan marazi duruma bakmak suretiyle sistem üzerine teklifte bulunulmalı"


Çalıştayda düşünce, talep ve izlenimlerini aktaran OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ise yüksek din öğretiminde bir öz eleştiri yapmanın elzem olduğunu vurgulayarak "Mevcut hâlimiz maalesef başarısız. Konuşmalarda dile getirilen ve ülkemize atfen söylenen ’örneklik’ konusu bir yanılsamadır. Bunu bir öncül olarak kabul etmezsek sonuca gitmemiz zorlaşacaktır. Bu sistem neden diğer ülkeler yahut yapılar tarafından makul görülüyor ve önemseniyor derseniz, aslında modern hayat açısından bize ait olan insan modeli sisteme daha kolay adapte oluyor, burada esasen bir makas değişikliği ile sisteme uyum sağlıyor. Mesela din ile ahlakı, iman ile ameli birbirinden çok rahat bir şekilde ayırıyor ve sonrasında da her ortama ayak uydurmada sorun yaşamıyor. Bu durumu eğitim sistemimizin bir başarısı olarak algılarsak çok ciddi bir yanılgı içine düşeriz. Burada önemli olan mevcut eğitim sisteminin sorgulanmasıdır. Ortaya çıkan marazi ve arızai duruma bakmak suretiyle bundan sonra sistem üzerine teklifte bulunulmalı” diye konuştu.



"Yeterlilikleri içselleştiremedik ve bunları sisteme yediremedik"


"Bizim eğitim sistemimizde sistematik bir yapı yok" diyen Rektör Ünal bu sürecin ilahiyat eğitimi ile ilişkisini "Örneğin, öğrenci hazırlık sınıfında Arapça okuyor, hazırlığı geçtikten sonra, artık öğrenci Arapçayı biliyor olmalı, biliyor kabul edilmeli ve bunun üzerine gidilmelidir. Ama dersleri geçti ve bitti diye bakıyoruz. İlahiyat eğitiminde hedefimiz nedir diye sorgulamamız, bizim gerçekten yeterlilik amacımız var mıdır diye düşünmemiz gerekiyor. Yeterlilikler de kâğıt üzerinde belirleniyor. Bunları da biz içselleştiremedik, dolayısıyla bu yeterlilikleri sisteme yediremedik ve eğitim sistemini gerçekleştirecek bir yapıya büründüremedik. Öncelikle sorgulanması gereken; sistemi yöneten bizlerin yeterliliği ve başarısıdır. Mevcut durumun bunu kaldırması mümkün değil. Bu yapıyla yaşadığımız dünyanın ihtiyaç duyduğu, duruşu net, şahsiyetli insan yetiştirmenin kolay olmadığı ortada" sözleriyle dile getirdi.



"Sorun; öğrencinin yeterliliğinden önce hocanın yeterliliğidir"


Yaşanan sorunlarla ilgili düşüncelerini ve önerilerini bildiren Rektör Ünal, şunları ifade etti:


“Bu hususta benim teklifim şudur: Yüksek dinî eğitimi paranteze aldığımızda bu eğitimde bir öğrenci yeterliliğinin öne çıkması gerekiyor. Mesela hafızlık konuşuldu ancak bu sistemde hafızlık bir hedefe dönüştürüldü, oysaki hafızlık bir hedef değildir, ulum-u İslamiye’nin (İslam bilimlerinin) altlığıdır. Bu noktada Arapça olmazsa olmaz dememiz gerekiyor. Öğrenci klasik metinleri okuyup anlayacak düzeyde olmalı, Arapçayı şakır şakır konuşmak zorunda değil. Burada sanki biz filoloji ya da mütercimlik eğitimi veriyoruz da öğrencinin akıcı bir şekilde Arapça konuşmasını bekler olduk, hâlbuki İslam bilimlerinde bu mümkün değil, olmadı ve olmayacak. Olması gereken ise dili bir araç olarak görmek ve öğrencinin bir yeterlilikle alınmasıdır. Mesela Türkiye’de hafızlık belgesi alıp da hafızlığını koruyanlarla ilgili bir çalışma yapıldı mı ve ne kadarı bunu koruyor? Yüksek din öğretimini konuşacaksak öğrenci açısından yeterlilik ve nitelik sorununu merkeze almalıyız. Din kültürü için öğrencinin 4-5 yıl okuması gerekmiyor. Birincisi; alınacak öğrencide nitelik aranmalıdır zira bir konservatuvar bunu arıyorsa dinî yüksek ihtisas yapacak kişide de bu özellikler yoklanmalıdır. İkincisi; din eğitimini bir bilim olarak görmemek lazım. Mesela ilahiyat fakültelerinde yapı şöyle ayrılıyor: Öğrenci biraz Arapça biliyorsa temel İslam’da kalıyor, bu yoksa felsefe ve din bilimlerine yöneliyor. İşte bu yapı bile mevcut durumu analiz etmemiz için yeterli. Oysaki din eğitiminde Arapçası gerçekten çok güçlü, Kur’an’a vâkıf olan kişilerin öncelikle din eğitimini tercih etmesi gerekiyor ama tam tersini görüyoruz. Var olan sistemdeki eğitime baktığımızda bu durum bizlerin aslında karneleridir. Aynı kafayla devam edeceksek düzenlemenin adı ne olursa olsun hiçbir şey değişmeyecektir. Sorun, öğrencinin yeterliğinden önce hocanın yeterliliğidir. Dolayısıyla öğrenciyi mezun ederken yeterlilik eksenli bir bakış ve anlayışa ihtiyacımız var. Kısacası burada kıstaslarımız; alımlarda bir yeterliliğin öngörülmesi ve yüksek din öğretiminde de temel alan bilgisi eğitimi ile onun üzerine ihtisas eğitimidir."


Öğleden önce ve sonra 4 oturumda gerçekleşen çalıştayda diğer katılımcı akademisyen ve uzmanlar da görüş ve değerlendirmelerini paylaştı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan: "Girdi maliyetleri yüzünden çifti üretimden vazgeçmektedir" Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, finansal sorunlarla mücadele eden çiftçinin girdi maliyetleri nedeniyle üretimden vazgeçtiğini söyledi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan, temel gıda ürünlerinin üretimiyle doğrudan ilişkili olan ve küresel gıda güvenliğinin sağlanmasında kritik bir role sahip olan tarım sektörünün sorunlarına değindi. Doğan, "Gübre, tohum, ilaç ve yakıt gibi girdi maliyetlerindeki artış, tarımsal üretim maliyetlerini yükseltmekte ve üreticilerin kar marjlarını azaltmaktadır. Finansal sorunlarla mücadele eden çiftçi üretimden vazgeçmektedir. Su kaynaklarının azalmasıyla birlikte yaşanan kuraklık ve yanlış su kullanımı, özellikle sulama gerektiren tarım alanlarında verim kayıplarına neden olmaktadır. Toprak erozyonu, arazi parçalanması ve mülkiyet sorunları gibi arazi sorunları tarım arazilerinin verimli kullanımını engellemektedir. Adil fiyatlarla pazarlanmayan ürünler ve dağıtım kanallarına erişimde yaşanan zorluklar gibi pazarlama ve lojistik sorunlardan dolayı üreticiler ürünlerini satmakta zorlanmaktadır. Yaşanan finansal sorunlarla modern tarım teknikleri ve makineleşmeye kaynak ayıramayan üretici, üretim verimliliğini ve kalitesini arttıramamaktadır" dedi. Doğan, şöyle devam etti: "Tarımsal üretimin büyümesi için devlet destekleri ve tarım sigortası gibi mekanizmalar güçlendirilmeli, üreticiler piyasa dalgalanmalarına karşı korunmalıdır. Su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik adımlar atılmalı, su yönetimi ve sulama tekniklerinde iyileştirmeler yapılmalı, su tasarrufu teşvik edilmelidir. Toprak koruma uygulamaları ve arazi planlaması gibi alınacak önlemler tarım arazilerinin verimliliğinin artırılmasına yardımcı olacaktır. Tarım ürünlerimizin ulusal ve uluslararası pazarlara erişimini kolaylaştıracak lojistik ve pazarlama altyapısının geliştirilmesi için gerekli araştırmalar ve çalışmalar yapılmalıdır. Tarımsal üretim tekniklerinin modernizasyonu için verilecek destekler ve üreticilere yönelik eğitim programları, sektörün rekabet gücünü artıracaktır. Tarım sektörünün karşılaştığı sorunların giderilmesi ve sürdürülebilir tarımsal üretim sağlanması için tüm paydaşların işbirliği içinde hareket etmesi gerekmektedir."
Uşak Bakan Bayraktar açıkladı: "Göktepe 1’ adını verdiğimiz yeni bir kuyu kazmaya başlıyoruz" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraklar, "Dün akşam itibarıyla ‘Göktepe 1’ adını verdiğimiz yeni bir kuyu kazmaya başlıyoruz. Bu bir keşif kuyusudur, arama kuyusudur. Şu anda Sakarya gaz sahasının daha kuzeybatısında bir sahada bu arama faaliyetimize başladık. Çok yeni başladık" dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Alparslan Bayraklar, bir dizi ziyaret ve inceleme için Uşak’a geldi. Sektör Temsilcileri ile İstişare Toplantısı’na katılan Bayraktar, yaptığı konuşmada “2020 yılında Cumhuriyet tarihinin en büyük keşfini çok şükür yaptık. Sakarya gaz sahasında bugün 3,7 milyon metreküp günlük gaz üretiyoruz ama daha yolun başındayız. İnşallah oradaki gaz üretimimizi günlük 40 milyon metreküpe çıkaracağız. Bu sayede bugün 1,4 milyon haneye yeten oradaki doğal gaz üretimimiz 15 milyon haneye kadar çıkacak yani nerdeyse 60 milyonluk nüfusun kullanabileceği doğal gazı kendimiz üreteceğiz” dedi. Bakan Bayraktar, Sakarya gaz sahası yakınlarında yeni keşfedilen gaz kuyusundan bahsederek, "Dün akşam itibarıyla ‘Göktepe 1’ adını verdiğimiz yeni bir kuyu kazmaya başlıyoruz. Ramazan ve Uşak’ın bereketiyle, bu kuyumuzdan önümüzdeki birkaç hafta içerisinde yeni bir keşif ve ilave bir rezerv inşallah buluruz. Bütün çalışmamız, gayretimiz bu yönde olacak. Dolasıyla Göktepe 1 kuyumuz da bu anlamda hayırlı olsun. Bu bir keşif kuyusudur, arama kuyusudur. Şu anda Sakarya gaz sahasının daha kuzeybatısında bir sahada bu arama faaliyetimize başladık. Çok yeni başladık. İlk kez kamuoyunda sizlerle paylaşmış olduk” dedi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "İstanbul’un ikinci bir 5 yıla daha tahammülü yok” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Eskiden gelen bir sermaye var, o sermayeden yiyerek 5 yıl daha idare edebilirsiniz ama ikinci bir 5 yıla daha İstanbul’un tahammülü yok. İnşallah İstanbul 31 Martta gerçek belediyecilik diyecek" dedi. Ümraniye Belediyesi tarafından Ümraniye Nikah Sarayında Doğu ve Güneydoğu iftar programı düzenlendi. Programa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ümraniye Kaymakamı Abdulaziz Aydın, Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, İlçe Başkanı Salim Çetinkaya ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda konuşan Yılmaz, Büyükşehirler arasında yatırım oranı en fazla azalan ilin İstanbul olduğunu ifade etti. “Kimlikleri siyasetin malzemesi haline dönüştürmüyoruz” Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Hiçbir zaman kimlik siyaseti yapmıyoruz. Kimlikleri siyasetin malzemesi haline de dönüştürmüyoruz. Kimliklere sonuna kadar saygılıyız ama kimlik siyaseti yapmıyoruz. Kimliklerimizin ve farklılıklarımızın ötesinde geniş bir ortak zeminimiz var. Aynı tarihten gelen, aynı değerleri paylaşan ve aynı gelecek ufkuna sahip, kederde, tasada ve sevinçte bir olan bir milletiz” ifadelerini kullandı. “Sağlam bir temele oturmayan bir masaydı” Cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşan muhalefet masasına değinen Cevdet Yılmaz, “Tabiri caizde 7 düvel birleşti, olmadık masalar kuruldu. Ne oldu seçimden sonra? Masa kaldı mı ortada? Dağıldı gitti. Sağlam bir temele oturmayan bir masaydı. Hatta bazı insaflı muhalifler seçimden sonra ‘iyi ki biz kazanmamışız’ dediler” ifadelerini kullandı. “İstanbul’un ikinci bir 5 yıla daha tahammülü yok” 31 Mart seçimlerine değinen Yılmaz, “Büyükşehirler arasından yatırım oranı en fazla azalan il hangisi olmuş biliyor musunuz? İstanbul. Bir önceki dönem AK Parti döneminde yatırımların toplam harcamalar içinde oranı yüzde 55. Bu dönemde ne olmuş diye baktığınızda yüzde 38’e düşmüş. Tam 17 puan yatırımlarda bir düşüş olmuş. Bundan daha güzel bir gösterge olamaz. Laf ile bunu kapatabilir misiniz? Şovlarla, polemiklerle, kutuplaştırıcı bir takım söylemler ile bu gerçeğin üstünü örtebilir misiniz? Örtemezsiniz. İstanbul’un çok ciddi anlamda yatırıma ihtiyacı var. 5 sene yatırım yapmadan idare edebilirsiniz. Eskiden gelen bir sermaye var, o sermayeden yiyerek 5 yıl daha idare edebilirsiniz ama ikinci bir 5 yıla daha İstanbul’un tahammülü yok. İnşallah İstanbul 31 Martta gerçek belediyecilik diyecek” şeklinde konuştu.
Ordu Ordu’da yaklaşık bin 500 üniversite öğrencisi iftar sofrasında buluştu Ordu İl Müftülüğü tarafından üniversite öğrencilerine yönelik iftar programı düzenlendi. Programa, yaklaşık bin 500 üniversite öğrencisi katıldı. Ordu İl Müftülüğü tarafından ildeki üniversite öğrencilerine yönelik iftar programı düzenlendi. Müftülük hizmet binası bahçesinde düzenlenen iftar programında öğrencilere, Osmanlı Devleti dönemi geleneği olan ‘diş kiraları’ verildi. Programda, din görevlileri tarafından ilahiler okunurken, dualar da edildi. İftar programı hakkında açıklamalarda bulunan Odu İl Müftüsü Dr. İsmail Çiçek, “Bugün artık klasik hale gelen 3’üncü yılımızı öğrencilerle birlikte iftar programı ile geçiriyoruz. Binin üzerinde üniversiteli arkadaşımız bizlere eşlik ettiler. Osmanlı Dönemi’nden gelen ‘diş kiraları’ vardı, bir tarafından onları dağıttık, diğer taraftan ikramlarımız oldu. Hocalarımız tarafından ilahiler seslendirildi. İstedik ki üniversite öğrencilerimiz il müftülüklerimizi ziyaret edebilsinler, müftülerimize dokunabilsinler ve müftülüğümüzü tanıyabilsinler. Onlar bizi camilerde ziyaret ediyorlar, bir de müftülükte ziyaret etsinler istedik, onlar bizim genç neslimiz ve geleceğimiz. Biz hep onlar için dua ediyoruz. Bu ikrama katılan ve destek veren tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum” diye konuştu. Programa Ordu Valisi Muammer Erol, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, AK Parti Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat, Milliyetçi Hareket Partisi Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, protokol üyeleri ve yaklaşık bin 500 üniversite öğrencisi ile vatandaşlar katıldı.